Güncelleme Tarihi:
İşte Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları:
Bizde de onurlu insanlar var. Halkına saygı duyan insanlar var. Suat Hayri Ürgüplü. Kayseri milletvekili. Gümrük Bakanlığı yapıyordu. Bakanlığı ile ilgili yolsuzluk iddiaları ortaya çıkıyor. O da diyor ki; "Teftiş heyetinin selametle çalışabilmesi için benim bakanlık koltuğundan ayrılmam gerekiyor. O nedenle siyasi ahlak gereği bakanlıktan istifa ediyorum"
"KAYSERİLİLER NE KADAR ÖVÜNSE AZDIR"
Yetti mi hayır bir dilekçe daha verdi TBMM Başkanlığı’na ve "Aklanmak istiyorum" dedi. "Beni lütfen Yüce Divan’a gönderin" dedi. Gitti oraya aklandı ve alnını akıyla parlamentoya geri döndü. Daha sonra bu halk onu Başbakanlık koltuğuna oturttu. Kayserililer Ürgüplü ile ne kadar övünse azdır.
"KABİNEYE ÇETE YERLEŞTİRDİLER"
Peki AKP ne vaatlerde bulunmuştu. 2001’de ne demişler. Yolsuzluklarla mücadele için kapsamlı bir program hazırlanıp derhal uygulamaya konulacaktır. AKP’ye oy veren vatandaşlarımıza sesleniyorum. Siz hiç yolsuzluklarla mücadele için kapsamlı bir program hazırlanıp uygulamaya konulduğunu gördünüz mü? Biz görmedik. Kamu ihale kurumu rahmetli Ecevit’in başbakanlığı döneminde kuruldu. Bunlar geldiler tam 114 kez değiştirdiler. Yetmedi kabineye çete yerleştirdiler.
"BU PARALAR NEREDEN ÖDERİYOR"
STK’lar yolsuzluk denetimlerine katılacak diyor AKP 2001’de. Ne kadar güzel. Hiçbir zaman hiçbir dönemde son 12 yılda AKP yolsuzluklar konusunda hiçbir STK’ya danışmadı. Ama hırsızları koruma STK’ları oluşturdular. Bu gazete ilanlarının parasını kimler ödedi? Biz parti olarak hazineden yardım almamıza rağmen, gazetelerin arka sayfalarına ilan vermek dünyanın parası? Bu paraları nereden ödeniyor? Hazineden mi örtülü ödenekten mi? Hayırsever iş adamlarından mı?
"İNSANLAR NEREDE AKLANACAK"
O ilanda diyor ki “Anayasa Mahkemesi aklanma yeri değildir” Peki insanlar nerede aklanacak. Siyasi kariyerlerini ve kazanımlarını sağlam iradenin gölgesine borçlu olanlar, yani bakansın milletvekilisin bana borçlusun diyor. O kim? Davutoğlu’nun abisi. Sadece siyasi kariyerleri değil kazanımları diyor. Sen malı götürdün bana borçlusun diyor. Ve bu hırsızlarla dayanışma platformunun ilanında yer alan bir ifade. Soruşturma komisyonu eğer bizi yüce divana gönderirse biz konuşacağız şantajı var o ilanda. İlk konuşan Bayraktar’dı. Konuşulursa iş kime varacak herkes biliyor. Recep’e, Bilal’e varacak o işin sonu herkes biliyor.
Hemen ertelediler toplantıyı. Sonra havuz medyasında bir kampanya başladı. Darbe darbe dediler. Hukuk darbesi yaptılar. Vicdanları satın aldılar
“BREH, BREH, BREH”
Davutoğlu “milletin hakkına uzanacak eli kardeşimiz olsa koparırız” dedi. Breh, breh, breh ne güzel… Elin kalmadı kolun kalmadı bacağın da kalmadı. Maskotsun maskot. Eline almış yalın kılıcı boşuna konuşuyor. Sana boşuna mı dedim boynuna davulu asmışlar ama tokmak abinin elinde diye. Kendisi şu anda başbakanlık koltuğunda oturan etkisiz eleman. Başbakanlık koltuğu boş şu anda. Şeyh Edebali’yi ağzına alma. Büyük lokma ye ama büyük laf etme demiş atalarımız. Ne asabilirsin ne kesebilirsin. Sen etkisiz elamansın. Sana talimat verilir sen talimatı yaparsın. Sen başbakanlığa da kongreden önce artandın. Farkında değil misin.
Siyasi hırsızların yeri bakanlık değil Yüce Divandır. Bir adım kaldı. Genel Kurul'da oynanacak. İnşallah parlamento vicdanın sesi olur ve dört bakan da kürsüye çıkıp “Biz yargılanmak istiyoruz ki çocuklarımıza şaibeli bir geçmiş bırakmak istemiyoruz” der.
Biz bunu onların çocukları ve torunları için isteriz. Eğer parlamento onları Yüce Divan’a gönderirse yeni bir dönem başlamış olur. Bunların arsızlıkları aslında deniz feneri ile başladı. Almanya’da yargılandılar mahkum oldular. Alman hakim asıl failler Türkiye’de dediler.
Soruşturma son aşamaya gelince 3 savcıyı görevden alıp yargıladılar.
"ALLAH'TAN DA MI KORKMADINIZ"
Eğer Deniz Feneri’nin gereği yapılsaydı devleti soymaya cesaret edemezlerdi. Tüm bu 17-25 Aralık olaylarından sonra bir komisyon kuruldu. Komisyon dün kararını verdi. 9 AKP milletvekili 4 bakanın Yüce Divan’a gitmemesi yönünde oy kullandılar. Bunların isimlerini tekrar aymak istiyorum. Hakkı Köylü, Bilal Uçar, Mustafa Akış, Ayşe Türkmenoğlu, İsmet Su, İlknur İncesöz, Mustafa Kemal Şerbetçioğlu, Yılmaz Tunç, Yusuf Başer…
Bu milletvekilleri hırsızların hamiliğine soyunmuş milletvekilleridir. Herkes böyle bilsin. Hadi kuldan utanmadınız Allah’tan da mı korkmadınız. Nasıl bir vicdan var sizde. Nasıl vicdanınızı kiralarsınız. Siz kimsiniz ki bu kadar açıkça ortaya çıkmış yolsuzluk dosyalarını kapatıyorsunuz.Hangi yüzle çocuklarınızın yüzüne bakacaksınız.
"SİZE ACIYORSAM..."
Eşi şöyle bakmıştır, “bizim hırsızın hamisi geldi” diye. Onların çocukları, torunları ne diyecekler? Size acıyorsam namerdim. Çocuklarınıza acıyorum. Onlara sormak istiyorum. Hiç aklınıza geldi mi acaba. 17 Aralık’tan 8 ay önce zamanın başbakanının önüne bir MİT raporu kondu. Raporda Reza Zarrab’ın Zafer çağlayan ve Muammer Güler ile mevcut ilişkisinin ortaya çıkması halinde söz konusu hususların hükümet aleyhine kullanılabileceği değerlendirilmiştir deniyor. Bu dokuz kişinin, Ey zamanın başbakanı sen o raporun gereğini yaptın mı yapmadın mı diye sorması gerekiyor.
Çünkü vicdanının, ahlakını, imanını, inancını sattın. Para kasalarını, ayakkabı kutularını sormadınız. Çünkü siz satılık insanlarsınız. Bir bakana 700 milyarlık kol saati veriliyor. Siz bunu bile sormadınız. Sizde iman, vicdan, din var mı? Sizde ne var? Çikolata kutularının içinde 500-500 bin dolar gönderiyorlar. Her Cuma bakara makara diyerek bir ayet sallıyorum diyor.
Bu bile siz rahatsız etmedi. Nasıl insanlarsınız siz. Zarrab’ın önüne yatan bir İçişleri Bakanı sizin onurunuza dokunmadı mı? Siz onursuz musunuz? Ne yaptıysam Başbakan’ın talimatı üzerine yaptım diyen kabine arkadaşı. Senin milletvekilin benim değil. Sen bu soruyu kendi ahlakına inancına sormadın mı? Nasıl milletvekilisiniz siz. Hırsıza sahip çıkmak daha büyük hırsızlıktır. Siz bunu bilmiyor musunuz?
En son MASAK raporu geldi. "Bakanların malvarlıkları ile gelirleri orantılı değil" diyor. Daha ne desinler. Sen bu soruyu sordun mu? sormadın. Senin bunları ağzına alma hakkın yok. böyle bir ahlaksızlığa dünya tarihi şahit olmamıştır. Bunların inancı şu. Rüşveti hediye, hırsızlığı helal, israfı itibar olarak görüyorlar. 9 vekile soruyorum bunları kabul eden bir din, mezhep, kitap, iman var mı? Ahlaklı insanlar üzerlerine toz konduğunda mahkemeye başvururlar. Eğer birisi kaçıyorsa suçluluğu baştan ortaya çıkmıştır. 9 kişiye soruyorum: Sizde ahlak, şeref var mı acaba.
"SERT KONUŞTUĞUMU BİLİYORUM AMA..."
Sert konuştuğumu biliyorum ama kimse kusura bakmasın. Her şeye tahammül ederim ama kul hakkı yiyene tahammül edemem. 10 milyon emekli vatandaşıma sesleniyorum. Aldığım para iyi diyorsan sözüm yok. ama bu yapılan zam dilenciye bile verilmez diyorsan kendine gel ve uyan. Oturacaksınız ve düşüneceksiniz. Senin hakkını en çok savunan parti başkanı benim. Nereye gitsem ağzımı açtığımda emeklinin hakkı diyorum.
Buradan AKP milletvekillerine seslenmek istiyorum. Olay gene kurula gelecek. Hiçbir konuşmamda AKP grubunu hiçbir zaman eleştirmedim. Onlara belli olaylar konusunda eleştirilerim oldu ama hükümetle bir tutmadım. En büyük eleştirim siz hükümeti şımartıyorsunuz oldu. Yasama ile yürütmeyi birbirine karıştırmadım. O nedenle AKP’nin vicdanlı bütün milletvekillerine sesleniyorum. Lütfen istirham ediyorum. Neye inanıyorsanız vicdanınıza sorun ve poyunuzu öyle kullanın. Sizin kullanacağınız oy Türkiye’yi itibarsızlaştırabilir. İtibar kazandırabilir.
"ADAMSANIZ..."
Eğer 4 bakan Yüce Divan’a gitmek istemiyorsa sebebi vardır. Mahkum olacaklarını biliyorlar. Biz toplumun çıkarlarını savunmak zorundayız. Hırsızların haklarını savunmak TBMM’ye yakışmaz. Emin olun tüm dünyada alay konusu olacağız. Vicdanınıza sesleniyorum sizin vicdanınıza. O dört kişi Yüce Divan’a gitsin gitmesin. Umurumda değil. Türkiye’nin ve parlamentonun itibarını korumak zorundayız. Dört bakana da rica ediyorum adamsanız çıkarsınız “Yüce Divan’a bizi gönderin dersiniz. Maden suçunuz yok neden korkuyorsunuz?
Ortada darbe marbe yok. Bunların hepsi hikaye ne darbesi kardeşim. Hangi darbeden bahsediyorsunuz siz. Biliyorum olay büyüyebilir… Alman cumhurbaşkanı ne yaptıysa senin abin de onu yapmak zorundandır Davutoğlu bunu unutma.