Güncelleme Tarihi:
Beni bu durumun içine sokan eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, Sabah gazetesinin dünkü nüshasında yayımlanan bir açıklaması oldu. Bayraktar, bu açıklamasında Hürriyet’i kendisiyle ilgili haberler yayımlamak suretiyle ‘algı operasyonu yapmak’la suçluyor. Olayı tam olarak anlatabilmek için önce Bayraktar’ın ne dediğine bakalım. Aynen şunları söylüyor:
“Hürriyet’te haber olan sözlerin bir kısmını biz zaten aramızda konuşuyoruz. Ancak diğer bakan arkadaşlarla aramızda bir sıkıntı yoktur. Arkadaşlar da aynı şeyleri söylüyor. Biz devamlı istişare halindeyiz. Biz diyoruz ki, ‘Bu yapılan haksızlıktır’. Onlar da takipsizlik almışlar. Ben onların ağzıyla konuşmuş olmayayım ama dün bir tanesi beni aradı ve ‘Biz de korkmuyoruz’ dedi. Ama ‘Bizi Yüce Divan’a göndermeleri haksızlık olur’ diyorlar. Bu haberlerle, aramızda en ufak bir problem olmamasına rağmen siyaseten algı yaratmaya, partiye zarar vermeye çalışıyorlar. (...) Algı operasyonu yapıp, bunları yollayalım diyorlar.”
Bayraktar’ın sözünü ettiği haberlerin her ikisinde de benim imzam var. Dolayısıyla bu suçlamalarına yanıt vermek de benim açımdan özellikle okurlarımız karşısında bir görev haline geliyor.
BİRİNCİ HABER:
29 KASIM TELEFONU
Önce birinci habere bakalım. Bu, Bayraktar’la yapılmış olan bir mülakattı ve 30 Kasım 2014 Pazar günkü Hürriyet’te “Düşene herkes vuruyor” başlığıyla yayınlanmıştı. Haberin şöyle bir perde arkası var. Bayraktar, beni 29 Kasım Pazar günü aradı. Arama nedeni o gün birçok gazete ile birlikte Hürriyet’te de yayımlanan bilirkişi raporuydu. Bu raporda kendisinin servetinin “3.3 kat büyüdüğü” yolundaki bir tespit yer alıyordu. Bayraktar, işte bu tespite itiraz ediyordu.
Kendisine, itirazlarını cevap hakkı olarak haber yapabileceğimi söyledim. Rapordaki 52 milyon TL rakamının sadece aktifleri gösterdiğini söyleyen Bayraktar, bu rakam içinde borç ve dağıtılmayan kâr payının da bulunduğunu anlattı. Bayraktar, ayrıca 17 Aralık 2013 günü NTV’de yayımlanan “Ne yaptıysak Başbakan’ın bilgisi dahilinde yaptık” sözleri için de “Bu bir çeşit sitemdir, alınganlıktır, diğerleriyle aynı çuvala konulmama bir tepkidir...” yorumunu yaptı.
Burada “diğerleri” ile kimin kastedildiği herhalde yeterince açık. Biz de haberimizde Bayraktar’ın görüşlerini harfine dokunmadan yansıttık. Haber yayımlandıktan sonra hem Bayraktar hem de yakınları ve ayrıca kendisini seven çok sayıda insan, beni arayarak ya da SMS göndererek ‘tarafsız’ ve ‘objektif’ haberden dolayı teşekkür etti. Benimle özel olarak paylaşılan bazı takdir ifadelerini burada aktarmam şık olmaz.
İKİNCİ HABER:
GİTMEKTEN KORKMAM
Bayraktar’ı konu alan ikinci haber ise 27 Aralık 2014 günü “Yüce Divan’dan korkmuyorum” başlığı ile yayımlandı. Parlamento Büro Şefimiz Nuray Babacan ile birlikte kaleme aldığımız haberde, TBMM’deki Soruşturma Komisyonu’nun 22 Aralık günü yaptığı önemli toplantı öncesindeki trafiğe yer verdik. Söz konusu haberde Başbakan’ın dört Bakan ile toplantı yaptığı anlatılırken, Bayraktar’ın şu sözleri de aktarıldı: “Benim dosyam düştü, Yüce Divan’lık bir durumum yok. Neye dayanarak gönderecekler merak ediyorum. Ancak Yüce Divan’a gitmekten de korkmam. Gidersem, hakkımdaki iddiaların hepsinin açıklamasını yaparım.”
Bayraktar’la Sabah’ta yayımlanan ve bizi suçlayan sözleri üzerine dün bir telefon konuşması yaptık. İlginçtir ki, Bayraktar bu görüşmede, 30 Kasım ve 27 Aralık günleri yayınlanan bu iki haberimizdeki sözlerinin arkasında durdu.
VİCDANINA BIRAKIYORUM
Ayrıca, Sabah’taki söyleşisinde ‘Yüce Divan’dan korkmuyorum’ diyerek, Hürriyet’te yayınlanan sözlerini tekrarladığına da dikkat çekti. Bayraktar, “Hürriyet’i haberlerden dolayı kesinlikle suçlamadığını, tersine görüşlerini objektif bir şekilde yansıttığı için teşekkür ettiğini” de söyledi, dahası ‘Aynı çuvala konulmak istemem’ sözlerini bir kez daha kullandı.
Bayraktar, “Sadece söylediklerimin ‘Diğer 3 arkadaşım ile sorun yaşıyorum, kavga ediyorum’ gibi algılanmasına itiraz ettim” dedi.
Hürriyet’in iki haberinde de Bayraktar’ın sözlerinden yola çıkılarak diğer üç bakanla görüş ayrılığına düştüğü tespiti yapılmış ama kavga ettiğine dair hiçbir ifade kullanılmamıştı. Sonuçta benim açımdan yazının girişinde dikkat çektiğim çelişkili durum ortaya çıkıyor. Yazdığım haberlerden dolayı hem teşekkür almış, hem de ‘algı operasyonu’ yapmakla suçlanıyorum.
Yukarıdaki bilgiler ışığında durumu değerlendirmeyi okuyucuların takdirine ve Sayın Bayraktar’ın vicdanına bırakıyorum.