Güncelleme Tarihi:
Gazetecilerin sorularına da cevap veren Davutoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
AB KONUSUNDA TÜRKİYE’YE BAKIŞ AÇILARINDA AVRUPALI YETKİLİLERİN DEĞİŞİKLİK VAR MI? ÇÖZÜM SÜRECİ KONUSUNDA SON GELİŞMELER NEDİR?
Türkiye AB ilişkileri her iki taraf için de çok önem taşıyan ilişkilerdir. Son yılarda fasılların açılmasında zorluklar yaşadık. Orta ve uzun vadede bir eylem planı hazırlayıp kamuoyuyla paylaştık. AB’de de yeni görev değişimleri oldu. Yeni komiserler görevlere başladı. bunların ilk ziyaretlerin Türkiye’ye yapmış olmaları çok önemlidir. 3 başlık üzerinde durduk burada müzakerelerin hızlanması, Türkiye’nin vize liberizasyonu ve gümrük birliği alanında haklı taleplerinin göz önüne alınması ve komşu ülkeler ile Ukrayna konusunda ele alınacak ortak stratejiler. İnşallah Ocak ayında da ben bizzat Brüksel’e giderek Avrupa’nın yeni yönetimiyle ilk istişareleri yapacağız. AB ile Türkiye arasında ilişkilere yeni bir ivme katmaya kararlıyız.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Atina dönüşü durumu değerlendirdik. Baştan beri zihnimiz ve uygulayacağımız eylem planı berraktır. Aynı berraklığı tüm taraflardan görmek hakkımızdır. 6-7 ekim bir tarafla ilgili sıkıntılar doğurmuştur. Son durumu gözden geçirdik. Başbakan yardımcımız görevlendirdik bazı görüşmeler yapacak. Bir daha bu topraklarda şiddet ve silah temelli hak arayışı olmayacaktır. Halkımız çözüm sürecini benimsemiştir bu artık halkın malıdır.
AYM’NİN VERECEĞİ YÜZDE 10 SEÇİM BARAJI KARARI
Şunu açıkça söylemiştik: AK parti barajdan korkarak siyaset yapan bir parti değildir. 2002’de bu barajla birlikte seçimlere girdik ve başarıyla emaneti devraldık. Barajlar önümüze dikildi, partimiz kapatılmak istendi. Ama AK Parti hiçbir mazeretin arkasına sığınmadı. Çözümü hep meydanlara halkımızla aradık. Bazı partile Ankara’a hezap yapabiliyor olabilir ama bizim hesabımız milletle. Kapalı kapılar ardından koalisyon hesapları yapmayız. AYM’nin açıklaması önemlidir. Bunu teknik bir süreç olarak devam ettiğini söylüyorlar. Seçim yaklaştıkç.a ve AK Parti'yi engellemenin mümkün olmadığını gördükleri için barajdan medet umuyorlar. AYM’nin bu meseleyi 1995’de verdiği kararda olduğu gibi AYM’nin ruhuna uygun şekilde değerlendireceğini düşünüyoruz. Temsil ile istikrarın uyumlu olması lazım. Ama temsili öne çıkarıyorum görüntüsü altında istikrar zarar verecek bir görüntü ortaya çıkarsa herhalde 12 yıldaki istikrarın yararını gören halkımız önce bunu kabul etmeyecektir. Seçime 5-6 ay kamışken bu tartışmaları başlatmanın anlamı yok.
OSMANLICA DERSİ TARTIŞMALARI
Osmanlıca denilince arkadaşlar yabancı bir dilden bahsedildiğini zannediyorlar. Osmanlıca şu anda kullandığımız dilin farklı bir alfabeyle yazımıdır. Evet mezar taşlarını okuyamayan bir nesil tarihini bilemez. Maalesef sizin tek parti döneminizde mezar taşlarından başka bir şey kalmadı. Bir İngiliz Shakespeare’i aslından okuyabiliyorsa bir gencimizin Namık Kemal’i aslından okumasından kim dene rahatsız olsun. Bahsedilen bir dil düşman bir dil değildir. Kadim Türkçe dersi desek karşı mı çıkacaklar. Namık Kemal, Ömer Seyfettin, Meclisi Mebusan Türkçesi desek karşı mı çıkacaklar.
İsteyen öğrenci seçer isteyen seçmez. Teklif edilen bu. Nedir bu tarih alerjisi anlamak mümkün değil. CHP sözcülerin söylüyorum. Bırakın mezar taşlarını biz okuruz. Gitsinler sahaflarda 100 yıl önceki metni bir okusun. Bir Alman, İngiliz parlamenteri 100 yıl önceki metinleri okuyabiliyor.Peki siz 1. Meclisin metinlerini okuyabilir misiniz. Okuyamazsınız.
DİN DERSİ TARTIŞMASI
Bir teklif söz konusu. Alevi önderlerle yaptığım toplantıda da din dersine kimse karşı çıkmıyor. Bütün dinleri kuşatıcı bir müfredatın uygulanması konuşulmalı. Din dersi de kültürümüze yabancı değil. Bizim için orta çağ dediğiniz çağlar insanların onuru eşitliğini savunan bir medeniyetin doğduğu çağlardır. Yunus Emre onun ortaçağ dediği dönemde şiirlerini okudu. Mevlana onun orta çağ dediği dönemde Mesnevisini okudu. Bırakın artık biraz çağdaş olun. 19. YY Fransa’sının karanlığına hapsolmayın.
Dinlerin okutulmamasına yönelik bir yaklaşımın kimseye faydası yok.