Güncelleme Tarihi:
CMK 93. maddesi ile ‘yakalama, gözaltına altına alma, ifade alma’ yönetmenliğinin 7. maddesinde, “Polise karşı mukavemet (karşı koyma), kaçma, kendisine veya üçüncü kişilere zarar verme” durumunda kelepçe takılabileceği belirtilerek, uygulama polisin görüşüne bırakılıyor. Hukukçular ise polislere kelepçe takılıp, basın ve kamuoyu önünde teşhir edilmesinin suç olduğunu belirterek “Ters kelepçe takılması ise işkenceye giriyor” dediler.
CMK’DA YERİ YOK
Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyesi Erol Aras, polislere kelepçe takılmasının CMK’da da yönetmelikte de yeri olmadığını savunarak, şunları söyledi: “Kimlere, hangi şartlarda kelepçe takılacağı belirlenmiş. Kendisi gelmiş, teslim olmuş, kaçmamış birisine kelepçe takılması psikolojik olarak aşağılama, psikolojik olarak işkence yapmadır. Burada itibarsızlaştırma, suçlu gibi teşhir edilerek daha yargılamanın başından adil yargılamanın ihlali oluşturuldu. Soruşturmanın özüne, esasına aykırı bir durum. Soruşturma haklı olsa da baştan yargılamaya kuşku düşürülmüş olundu. Tıpkı Ergenekon’da, Balyoz’da yapılan teşhir ve suçlu gibi gösterme burada da yapılıyor. Orada yapılan hukuk ihlali burada da devam ediyor. Usulde bu kadar yanlış yapılmasıyla esastan yargılanma sakat duruma düşürüyor. Soruşturmanın özü doğru olsa da bu kadar yanlışla başlanması yargılama konusunda kuşkuya yol açıyor.”
TEŞHİR SUÇUDUR
Avukat Adnan Şeker ise şu değerlendirmede bulundu: “Kelepçe takılıp, basın ve kamuoyu önünde teşhir edilerek suç işlenmiştir. Gözaltına alınmanın şartları yönetmelikte ve CMK’da belirlenmiştir. Yönetmelikte kaçma, karşı koyma, kendine ve başkasına zarar verme gibi durumlar yoksa kelepçe takılamaz denilmiştir. Burada karşı koyma, kaçma, kendisine veya başkasına zarar verme gibi bir durum yok. Kelepçe takılıp, teşhir edilerek toplum önünde suçlu gösterilerek algı yönetimi yapıldı. Arkadan kelepçe takılması da bütünüyle hukuk dışı bir uygulama olup CMK’ya göre işkenceye girer. Polislerin suçlu olarak algılanmaları için yapılmış bir durum.”