Güncelleme Tarihi:
2 milyon 7 bin 685 öğrenci bu yıl 23 Mart Pazar günü gerçekleştirilen YGS sınavında ter dökmüştü. Sınava giren öğrenciler sonuçlarını TC Kimlik numaraları ve aday şifreleriyle internetten öğrenebilecek ancak kendilerine 2014 YGS sınav sonuç belgesi gönderilmeyecek. YGS puanlarından en az biri 180 ve daha fazla olan adaylar, LYS'lere girme hakkı kazanacak. Lisans Yerleştirme Sınavları'na (LYS) başvurular ise 21-30 Nisan 2014 arasında yapılacak. YGS'den 180 ve üzeri puan alanlar, hem meslek yüksekokulu ön lisans programları ile açık öğretim programlarını hem de YGS puanı ile öğrenci alan lisans programlarını tercih edebilecekler.
İPTAL EDİLEN SORU YOK
ÖSYM Başkanı Ali Demir, iptal edilen sorunun olmadığını da açıkladı.
ADAYLARIN KENDİ CEVAP KAĞITLARI DAHA SONRA ERİŞİME AÇILACAK
Sınava giren adayların cevap kağıtları daha sonra erişimlerine açılacak. Adaylar, kendi cevap kağıtlarının görüntüsüne, ÖSYM'nin https://ais.osym.gov.tr internet adresinden T.C kimlik numaraları ve şifreleri ile erişebilecek. ÖSYM yetkililerinden alınan bilgiye göre, Merkez bu yıl sınavda 500 tam puan alan adayları açıklamayacak. Merkez adaylardan izin aldıktan sonra adayların bilgilerini paylaşacak.
ÖSYM'DEN AÇIKLAMA
ÖSYM, herhangi bir soruda iptal durumu oluşması halinde, itiraz beklemeden ÖSYM Yönetim Kurulu'nun şeffaflık ilkesi doğrultusunda bunu açıklamaktan kaçınmayacağını bildirdi.
Yükseköğretime Geçiş Sınavına (2014-YGS) sonuçları ÖSYM'nin internet sitesinden açıklandı.
ÖSYM'den yapılan açıklamada, YGS'ye girerek sonuçlarını bekleyen 1 milyon 950 bin 163 adayın ve ailelerinin heyecanlı bekleyişini en kısa sürede bitirebilmek amacıyla tüm ÖSYM personelinin, sınavın yapıldığı tarihten bu yana büyük bir özveri ile çalışarak sınav sonuçlarını 29 Mart'ta açıklama aşamasına getirdiği bildirildi.
Yaklaşık 6 aydır sınavda sorulacak soruların oluşturulmasından, sınav sonrasında sonuçların açıklanmasına kadar geçen süre içerisinde her anının dakika dakika planlandığı bu sürecin hak ve adalet ölçüsünde, sorunsuz ve büyük bir başarıyla planlandığı gibi tamamlandığı ve değerlendirme sürecinin sonlandırıldığı belirtilen açıklamada, her cevap kağıdının optik okuyucularda iki kere okunduğu ve kontrol edildiği vurgulandı.
175 sınav merkezinde, 6 bin 475 sınav binasında, 106 bin 312 salonda, 309 bin 237 sınav görevlisinin nezaretinde 160 dakika boyunca adayların bilgilerini cevap kağıtlarına işaretlediği kaydedilen açıklamada, sınavın başarılı olmasında tüm adayların, veliler, vatandaşlar, medya mensuplarının anlayışları ve yapıcı tutumlarının büyük önem arz ettiği bildirildi.
Özellikle sınav sürecinin performansını artırmak üzere ÖSYM tarafından son 3 yıl içerisinde geliştirilen sistemler ve yöntemlerin eksiksiz ve sorunsuz uygulandığına işaret edilen açıklamada, sınav merkezlerinde oluşturulan sınav koordinasyon kurullarının tüm ilgili kurum ve kuruluşların büyük uyum içinde çalışmasının sağlandığı, bunun da sınav güvenliği ve konforuna önemli katkı ürettiği aktarıldı.
Adayların bilgilendirilmesi çalışmalarının meyvesini verdiği ve adayların ÖSYM sınav uygulama ilkelerine büyük uyum içinde olduklarının gözlemlendiği aktarılan açıklamada, bunun da sınav sürecinin performansına önemli katkı sağladığı ifade edildi.
Adayların sınav başvurularının zamanında yapılmasının sınav sürecinde gecikmelerin önüne geçtiğine işaret edilen açıklamada, görevli akademisyen ve öğretmenlerin sınav günü görevlerini yerine getirme konusunda istekli olmaları ve sınavın, kurallarına uygun yürütülmesine büyük bir destek vermelerinin sürece önemli katkı sağladığı kaydedildi.
Açıklamada, ÖSYM'nin oluşturduğu Sınav Koordinasyon Merkezinde, sınav evrakının basımevinden alınarak sınav merkezlerine gönderildiği andan, tekrar ÖSYM'ye geri gelinceye kadar her adımının izlendiği ve sınav günü, sınav binalarında, sınav salonlarında oluşan sorunlara anında çözümler üretildiği vurgulandı.
ÖSYM sınav sistemindeki değişiklikler ve gelişmelerin anında görevlilere aktarılabilmesinin her yerde aynı uygulamaların geciktirilmeden uygulanmasının sağlandığı bildirilen açıklamada, sınav salonlarının büyük kısmının kamerayla izlenmesi nedeniyle sınavın yürütülmesinde büyük titizlik gösterildiği ve ilgili kayıtların tutulduğu bildirildi.
Açıklamada, tüm birimlerde oluşturulan "takım ruhu"nun, sonuçların çok kısa sürede açıklanmasında bir kez daha kendisini gösterdiğini belirtildi.
Açıklamada, ÖSYM Yönetim Kurulu'nun 2014-YGS'de sorulan soruların sadece yüzde 20'sinin yayınlanmasını kararlaştırdığı anımsatıldı. Bunun nedeninin kesinlikle şeffaflık ilkesinden vazgeçmek olmadığı vurgulanan açıklamada, "ÖSYM tarihinde hiç bir zaman son 3 yıl içinde olduğu kadar şeffaf olmadığını kamuoyunun dikkatine özellikle sunarız. Her aday sınavda kullandığı kedisine ait cevap kağıdının taranmış bir kopyasını ve kendisine ait cevap anahtarını sınav sonuçları açıklandıktan sonra görebilmektedir. Puan hesaplanması sırasında kendisine verilen kitapçığın cevap anahtarının kullanılıp kullanılmadığını kontrol edebilmektedir. Bu kapsamda herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır. ÖSYM'nin soru geliştirmede güçlük çektiği iddiası ile soruları tekrar sormak için yayınlamadığı düşüncesi asılsız ve doğru değildir. Tüm dünyada ölçme sistemlerinin en önemli özelliği ölçme kalitesidir" ifadelerine yer verildi.
SORUDA İPTAL OLURSA ÖSYM BUNU AÇIKLAMAKTAN KAÇINMAZ
Açıklamada, soruların yayınlanmaması kararının arkasındaki nedenlerle ilgili olarak şunlar kaydedildi:
"-ÖSYM son 3 yılda, sınav adaletini temin etmek, herkese sadece kendi hak ettiğini vermek, kimseye haksız kazanım sağlamamak üzere hem Türkiye'de hem de Dünyada ölçme alanında örnek alınacak devrim niteliğinde çok sayıda proje ve uygulamayı gerçekleştirmiştir. Bu sadece menfaat çevrelerini rahatsız etmiştir. ÖSYM sınav sorularını yayınlamayarak soruların eksikliğini, yanlışlığını gizleme girişiminde asla bulunmayacaktır. Bunu düşünmek bile hem ÖSYM'ye hem Türkiye'ye büyük bir haksızlık olur. Sınav sonrasında yapılan bilimsel analizler ve adayların verdikleri cevaplar büyük bir titizlikle incelenmektedir.
Tüm ÖSYM sınavlarında sınava katılan adayların bir yandan puanları hesaplanırken diğer yandan da soruların bilimsel analizleri yapılır. Analiz sonuçları ilgili kurullar tarafından ele alınır, iptal edilmesi gereken bir soru olup olmadığı incelenir. Sınav sonuçları açıklanmadan önce, ÖSYM Yönetim Kuruluna sunulmak üzere çalışmalar tamamlanır ve bu kapsamda iptal edilecek bir soru olup olmadığı tespit edilir. Eğer herhangi bir soruda iptal durumu oluşur ise herhangi bir itiraz beklemeden ÖSYM Yönetim Kurulu misyonundaki şeffaflık ilkesi doğrultusunda bunu açıklamaktan hiç kaçınmaz.
ÖSYM, önümüzdeki yıllarda sınav kalitesinin artırılması doğru bilgi ve yeteneklerin ölçülmesi, adaylara sınav konforunun sağlanması gibi alanlara odaklanmak üzere planlar yapmış ve bu kapsamda pek çok projeyi hayata geçirmektedir. Bu konudaki yeni yaklaşımları, yöntemleri uygulamaya almak ülkemizde sınavların ölçme etkinliğini ve kalitesini artırmak için kaçınılmaz olarak değerlendirilmektedir.
-Her zaman sürekli iyileştirilmesi gereken ölçme kalitesinin artırılmasının en önemli yolu doğru bilgiyi, doğru beceriyi, doğru şekilde ölçebilecek soruları sormaktır. Bu amaçla, bir taraftan sınav yapılırken aynı sınav içerisinde gelecekte sorulabilecek "aday soruları" da denemek büyük önem arz etmektedir. Bu yolla, bir sorunun güçlük derecesi, güvenirliği, kalitesi nesnel olarak belirlendikten sonra gerçek sınav sorusu olarak sorulması için üzerinden 2-3 yıl geçmekte ve sürekli denemeler yapılarak, bilimsel yöntemler ile analizler gerçekleştirilerek soru kalitesi en üst düzeye sahip bir soru havuzu oluşturulmaktadır. Tüm dünyada sınav yapan kurumlar bu yolu izlemekte ve sınavlarda sorulan sorular kesinlikle yayınlanmamaktadır. Bu yol, soru kalitesini artırmanın tek yolu olarak görülmektedir.
-ÖSYM soru havuzu oluşturmak amacıyla soru temin etme girişimlerini kesintisiz yürütmektedir. Şu anda çok sayıda soru temin edilmiş durumdadır. Soruların yayınlanmamasının temel nedeni asla soru sayısının yetersizliği değildir. Önemli olan en doğru bilgi ve beceriyi, en doğru şekilde ölçebilecek sorulara kavuşmaktır. Bu da soruyu kaleme alıp yazmakla hemen temin edilememektedir. ÖSYM kendi iş yükünü azaltmak için böyle bir uygulama gerçekleştirmemektedir. Bu iddia asılsızdır. ÖSYM'nin niyeti açık ve çok nettir. Bilimsel ve mantıksal olarak doğru, güvenilir, ölçme yeteneği yüksek ve birbirine eşdeğerliği belirlenmiş sorulara ulaşmak hedeflenmektedir.
-Diğer önemli bir konu ise yıl içerisinde bazı sınavların birden fazla yapılabilmesidir. Sınav stresi çocuklarımız için çok önemli bir problem olduğu gibi sınav konforunu da olumsuz yönde etkileyen en önemli unsurdur. Öğrencilerin hayatlarının 160 dakika içerisinde belirlenmesi düşüncesi birçok kişiyi rahatsız etmektedir. Sınavların birden fazla yapılması durumunda eşdeğer sınav oluşturmak çok önemli bir gereksinim olmaktadır. Sınavların eşdeğerliğini sağlamanın en önemli yolu ise sınavlarda sorulan soruları bilimsel olarak eşitlemektir. Bunun için geliştirilmiş olan bilimsel yöntemler de çok açıktır ve bütün dünyada kullanılmaktadır. ÖSYM'nin de aynı yöntemleri hayata geçirmesi öğrencilerimiz ve geleceğimiz için çok önemli olduğu bir gerçektir. Burada testlerde ortak sorular sorulmakta ve bu ortak sorulara sınava girenlerin verdikleri cevaplar kullanılarak bir eşitleme gerçekleştirilmektedir. Eğer sorular önceden yayınlanır ise bunu gerçekleştirmek mümkün olmayacaktır. Ayrıca sınavlarda sorulan soruların zorluk derecelerini soruları test etmeden bilmek mümkün değildir. Bir soru ne kadar zor veya kolay ise eşdeğer bir sınavda sorulacak olan soru da aynı soru olmasa bile aynı zorlukta ve eşdeğerlikte olmak durumundadır. Bunun için de soruların önceden test edilmiş ve adaylar tarafından cevaplanarak zorluk derecelerinin bilimsel yöntemler ile belirlenmiş olması gerekmektedir.
ÖSYM sorularının yayınlamasının diğer önemli bir sonucu ise sınavlarda belirli soru kalıplarına dayalı ölçmenin olumsuz etkilerinden kurtulmaktır. Öğrencileri daha çok ezberlemeye iten bu durumdan kurtulmanın da ölçme kalitesine ve doğru bilginin ölçülmesine katkı üreteceği bilinmektedir. Öğrencilerin okullarda öğrendikleri bilgilerin belirli kalıplar içerisinde kalmadan farklı şekillerde sorulabilmesi önemlidir. Soruların yayınlanması sürekli aynı nitelikte soruların sorulması beklentisi oluşturmakta ve bir süre sonra şu anda olduğu gibi belirli nitelik ve kalıplara bağlı bir test oluşturma kaçınılmaz olmaktadır. Halbuki ölçmede önemli olan öğrencilerin belirli kalıpları ezberlemiş olup olmadıkları değil, bir konuyu bilip bilmediklerinin ölçülmesi ve bilen ile bilmeyenin ayrıştırılmasıdır. Özellikle sıralama sınavlarında bu çok önemlidir."
Açıklamada, ÖSYM Yönetim Kurulunun soruların yayınlanmamasını kararlaştırırken bu hususlara dikkat ettiği belirtildi.
Bunun dışındaki tüm görüş ve değerlendirmelerin doğru olmadığı ve ülkenin geleceğini şekillendiren ÖSYM gibi bir kurumun ölçme kalitesini artırma gayretlerine zarar verdiğine işaret edilen açıklamada, "Eğitim uzmanları yukarıdaki gerekçeleri çok iyi bilmekte ve tüm dünyadaki bu uygulamaların ülkemizde de şimdiye kadar uygulanmamasının aslında bir kayıp olduğunu her platformda belirtmektedirler. Bunun aksi bir bakış açısı sadece ÖSYM'nin uygulamalarına sekte vurmakla kalmayıp milyonlarca genç insanımızın da kafasını karıştırmaktadır. ÖSYM bu kapsamda herkesi daha duyarlı olmaya davet etmektedir" değerlendirilmesinde bulunuldu.