Güncelleme Tarihi:
Mart ayının 2'sinde TBMM'de yaptığı konuşmada Başbuğ'un Çarşamba günü tahliye olacağını söylediğine dikkat çeken Kaplan şöyle konuştu;
"Ben Çarşamba dedim, Cuma günü tahliye oldu. Ben müneccim değilim, ama 30 yıldır siyaset yapan ceza avukatıyım. MAhkeme gerekçeli kararını 7 ay boyunca yazmayınca, tahliye kararı geleceğini biliyordum. Daha yasalar TBMM'ye geldiğinde tahliye olacağı belliydi. Anayasa Mahkemesi yargıçlarının Çankaya ile, Barolar Birliği ile, hükümet ile görüştüğünü biliyoruz .İş sadece hukuk prosedürüne kalmıştı. Zor olan prosedürü seçtiler, o yüzden tahliye iki gün gecikti" dedi.
"ASKERLE İLGİLİ BİLGİLER BÜYÜK KULAKTAN, KÜÇÜK KULAĞA GELDİ..."
Tahliye kararının da hükümet-cemaat kavgasıyla bağlantılı olduğunu öne süren Kaplan, "Bu dava süreçlerindeki askerle ilgili o konuşmaları ele geçirme kabiliyeti hükümette yoktu. Her ne kadar etkin yerlerde de olsalar, cemaatte de yoktu. O bilgiler büyük kulaktan geldi. Büyük kulaktan, küçük kulağa verildi. NASA kaynaklı bilgiler geldi. Soruşturmalar açıldı, ardından da bilgisayar verileriyle oynamalar başladı. Bundan böyle, yolsuzluk tartışmalarına ek olarak ,bir başka tartışmamız daha olacak; O verilerle kim oynadı, nasıl oynadı onlar ortaya dökülecek" dedi.
Türkiye'de "eşitlikçi bir hukuk olmadığını" da söyleyen Kaplan, "Başbuğ'a uygulanan prosedür, normal vatandaşa uygulanmıyor malesef" diye konuştu.