Güncelleme Tarihi:
Vatandaşları 30 Mart’ta sandığa gitme konusunda uyaran Bahçeli, “Bu demokrasi içinde sizin için bir fırsattır. Bu fırsatı kullanamazsanız sandık yerine sokak konuşur. Sokak kanlıdır, sokak kirlidir, sokak dibi görünmeyen kuyudur. Tehlikenin nerden geleceği bilinmez. O nedenle sosyal hareketleri sokağa insanları yönlendireceğimize sandığa gitmeliyiz ve siyasi iktidarı uyarmalıyız. Uyarıyı kabul ederse mesele yok. Recep Tayyip Erdoğan hem kendisini hem de AKP’lileri kurtarır. Ama yok ben yoluma devam edeceğim deyip, külhanbeylik ayağına soyunup omzu düşük, sağda solda gezmek seni de memleketi de felakete götürür. Bu millet delikanlıları sever ama omzu düşüklerden huylanır ve hiç de itibar etmez" dedi.
Topaklı mevkiinde Kayseri ve Nevşehir’den gelen MYK üyeleri, il başkanları, il ve ilçe beledi başkanlarıyla partililerin oluşturduğu yaklaşık 100 araçlık konvoyla karşılanan Bahçeli, karşılamaya katılanlarla tek tek tokalaştı, elini öptürdü. Daha sonra konvoy halinde Kozaklı ilçesine geçen Bahçeli, MHP İlçe başkanlığı önünde halka hitap etti. Halkta 30 Mart yerel seçimleriyle ilgili bilgi veren Bahçeli, “30 Mart Yerel seçimleri, bin 394 seçim çevresinde yapılacak. Yasal olarak katılma yetkisine sahip 25 partimiz bulunmaktadır. 25 parti bu aziz milletin evlatları tarafından kurulmuş olan siyasi partilerdir. Her birinin seçimlere katılması demokratik hakkıdır. O nedenle bütün siyasi partilere adaylarını belirlemiş olan bütün siyasi partilere ve değerli adaylarına MHP olarak başarılar diliyorum. 30 Mart 2014 günü yapılacak seçimler 5 yılda bir gerçekleştirilen mahalli seçimlerden biridir. Ancak ülkenin karşı karşıya kaldığı siyasi ve sosyal sorunlar, mahalli idari seçimlere çok daha farklı bir anlam yüklemektedir. 30 Mart seçimleri böyle bir ortamda yapılıyor. O bakımdan hangi partiden olursak olalım bu seçimleri önemsemeliyiz. Sonuçlarının yakın siyasi tarihimizde nasıl gelecek belirleyeceğini hep beraber düşünmeliyiz. Çünkü 30 Mart seçimleri hemen arkasından 28 Ağustos’ta ilk kez halk tarafından belirlenecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimini, onun sonrasında 2015 yılı en geç 12 Haziran’ına kadar 25’inci dönem milletvekilliği genel seçimlerinin yapılmasını öngörmektedir. Demek ki önümüzde 3 siyasi olay var.. O nedenle 30 Mart seçimlerini hep beraber önemsemeliyiz. Tüm siyasi partiler bu önem çerçevesinde hareket etmeli ve halkımız mutlaka sandığa gidip yüksek katılımla milli iradeyi bu yöne doğru güçlü şekilde değerlendirmeli milletçe bir karara varmanın işaretini ortaya koymalıyız" diye konuştu.
Bahçeli konuşmasında 11 Yıllık Ak parti iktidarını da değerlendirerek şöyle devam etti: “ Ülkemiz 11 yıldan bu yana Adalet ve Kalkınma partisi tarafından yönetilmektedir. 2002 yılı 3 Kasım’da milletimiz, yüzde 36 oy oranıyla destekleyerek kısa süre içinde kurulmuş olan siyasi parti olmakla beraber tek başına iktidara taşımıştır. Bu yakın siyasi tarihte görülmeyen gelişmedir. Ardından bir seçim daha yaşanmış yüzde 51 oyla tek başına iktidarını sürdürmüştür. Bu sürede TBMM’de çok sayıda milletvekiliyle bulunmakta, çok sayıda milletvekili olması sebebiyle hükümeti kurma yetkisine sahip olmuştur. 58, 59, 60 ve 61inci hükümetleri kurmuştur. İlk hükümet Sayın Tayyip Erdoğan’ın milletvekili olmaması nedeniyle şu anki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından kurulmuştur. Diğerleri Recep Tayyip Erdoğan bey tarafından kurulan hükümetlerdir. Demek ki Ak partiye milletimiz önemli bir tercih sunmak suretiyle tek başına iktidar yapmıştır. Bu büyük imkan istikrar için büyük fırsattır. Ancak Ak parti böyle güçlü iktidara sahip olmakla beraber programında, seçim beyanlarında vaat ettiklerin yerine getirememiş ya da gelişen olaylar üzerinde siyasi çözüm üretememiştir.
Bunu hepimizden daha fazla tesis edecek olanlar Adalet ve Kalkınma partisine yönelişi sağlamış olan milli iradeyi sağlayan AKP’ye ya oy vermiş kardeşlerimizdir. Diğerlerine ‘Ne yapalım bunlar muhalefet zaten öyle söyleyeceklerdir ‘ diyeceklerdir. Ancak bu alanda AKP’li varsa ya da uzaktan bizi dinleme lütfunda bulunan varsa bunun cevabını kendi aralında ya da evinde vermesi lazım. Diyecek ki ‘Biz 2002’den bu yana Recep Tayyip Erdoğan’ı benimsedik. Hizmet imkanı sağlamak için elden gelen gayreti gösterip destek verdik. Şimdi durum nedir? Eğer diyorlarsa ki 2002 yılında iktidar olduğumuz zaman bizim zaten durumumuz iyiydi, refah içindeydik o günden bu yana refah düzeyimiz arttı çocuklar askerden döndü , kızları everdik, hepsine iş bulduk, gelir dağılımını, adaletle yönettik, hepimizi mutlu ve huzurluyuz diyorlarsa o zaman Recep Tayyip Erdoğan’ın meşhur şarkısına hep birlikte katılıp ‘Beraber yürüdük biz bu yollarda’ şarkını söyleyip oylarını verebilirler. Ama gerçek böyle değilse o zaman şunlar muhalefettir, bunlar yoksul işsiziz diye bağıranlarla iktidar yandaşı olmasına rağmen şikayetçiyse muhalefetin şikayetçi olması en tabi hakkıdır. Çok şeylerin değişmesi gerekiyordu. Halkımız bu değişimi görebilmişse sorun yok. Ama olmuyor ise, olmamış ise milletçe düşüneceğiz. Bu iktidar refahımızı artıramadı, sorunlarımızı çözemedi , 11 yıl bu ülkede ne yaptı ? dediğimiz zaman bu sorunun cevabını bulmak lazım.
Adalet ve Kalkınma partisi millete hangi hizmetleri sundu. Recep Tayyip Erdoğan önemli yatırımların yapıldığını söylüyor. TOKİ aracılığıyla büyük toplandılar düzenleyip, taşıma kalabalıkları bir araya getirip medyada boy gösteriyor. Öyleyse 124 temel atıldı, ikinci senede 140 açılış yaptı nerde bu açılış? Daha sonra bütün bakanlarıyla her ilde toplantılar yapıyor, Kayseri’den bilmem nereye kadar. Peki bu tesisler temeli atıldıysa açılması lazım. Daha önce açılmışsa faaliyeti olması lazım. Bunlar yatırımsa işsizliğe çare olması lazım. İşsizlik 3 gün önce açıklanan rakama göre yüzde 9.9 Yani 2 milyonu aşkın işsiz var. Özellikle genç işsiz artıyor. Hal böyle olunca işsizlik en büyük sosyal hastalıktır. İşsizlikte ne kadar başarı sağlarsa iktidarda o kadar başarılı oluyor demektir. İşsizlik tamamen çözülebilir mi hiçbir ülkede mümkün olmamıştır . Ama mümkün olduğu kadar aşağı çekip, genç işsizleri ev bark sahibi yapmaya başlarsanız o zaman refah seviyesi yükseliyor demektir"
4A GEÇERLİ
Türk insanının, yokluk ve yolsuzlukla mücadele ettiğini, bölünme noktasına geldiğini anlatan, birlik ve beraberliğe vurgu yapan MHP Genel Başkanı Bahçeli, 4A’yı da şöyle sıraladı: “Ülkemizde açlık var, asayişsizlik var, yaygınlaşan ahlaksızlık var, adaletsizlik var. Yani 4 A geçerli. Diğer tarafta yokluk, yolsuzluk, yabancılaşma ve yozlaşma hakim. Görüyorsunuz Türkiye’yi . Kimse bana itiraz edemez etmeye de hakkı yok. Neden yok; kadına şiddetin bu kadar artığı bir ülke gördünüz mü ? Gazetelerin birinci ve üçüncü sayfalarına baktığınızda çoluk çocuk sahibi olgun yaşta hane reisi birden bire cinnet getirip çoluk çocuk katliam yaptığını bu kadar gördünüz mü ? Huzur ve ekonomik yönden sorularını çözmüş olsa bu sağlıksız durumlar ortaya çıkabilir mi? Esnaf, işletmeciler, birbirleriyle çatışıyor. Bütün bunların yanında Türkiye asayişsizlikle beraber, öbür yanda bölünmenin eşeğine getirilmiştir. 2014 yılı PKK tarafından özerklik yılı ilan ediliyor. Güneydoğu Anadolu’da her gün olaylar oluyor. ‘Analar ağlamasın’ dediler. Hepimiz katılıyoruz analar ağlamasın ama Hakkari’de vali var, devlet yok. İlçelerde kaymakam var, devlet yok. Her gün olaylar oluyor. Bu olayların önüne geçmezseniz devletin otoritesini koymazsanız hiçbir müdahale olmayınca olay da olmamış gibi algılanır. Anamızın ağlaması da söz konusu olamaz. Orada devlet elden gidiyor. Türkiye’nin 15 ilinde Suriye’de olduğu gibi özerlik ilan ediliyor. Hangi partiden olursak olalım bizim birinci görevimiz birlik ve bir araya bin yıllık tarihimiz korumak olmalı. Suriye’de olayları gördünüz .Orada batı Kürdistan özerk yönetimi 3 kanton oluşturdu. Irak’ta Barzani Kuzey Kürdistan, Türkiye’nin güneyinde özerk yönetim oluşturdu. Peşmerge reisi devlet bakanı gibi kırmızı halılarla karışlanıyor, Diyarbakır’da beraber şarkı söyleniyor. Kuzey Kürdistan olarak Türkiye tanıtımı yapılıyor böyle bir rezalet olabilir mi?
Oslo’dan başlayan İmrani canisiyle ahbap çavuş ilişkisiyle Türkiye öyle bir noktaya geldi ki 2014 de özerk yönetim oluşturacağız. Engel olursanız 50 bin kişi öldü 5 bin kişi de ölebilir diye tehdit ediyor şu ahlaksızlığa bakın. İktidarın en büyük yanlışı, tarihin sorgulanması bunu bile bile bu iktidara oy verenlerin vebali hiç unutulmayacaktır. Demokratik açılım denen zırva Türkiye’yi ne hale getirdi.“
17 Aralık süreci de değerlendiren Bahçeli, “Bundan 64 gün önce 17 Aralık sabahı, 5 Ekim 2012 yılında başlatılmış olan sorgulamanın müdahalesi oldu. Savcı ve kolluk kuvvetlerimiz 41 kişiyi imar ihlali, kamu ihalesine fesat karıştırma, kara para kalama, altın kaçakçılığı gibi konular üzerinden tutukladı. 41 kişinin içinde 4 bakan çocuğu , büyük bir bankanın genel müdürü, bazı işadamları, belediye başkanı ve yakınları bulunmakta. Bunar tutuklandı. Bunun üzerinde Türkiye’de 17 Aralıktan sonra büyük hareketlenme var. Bütün siyasi partilerin gündemi bu. Her gün yeni haber tartışma ve seviye de gittikçe düşüyor. Siyasi üslupta kullanılmayacak sözleri bir kenara bırakın aynı sokakta oturan gençlerin, kahvede sohbette dahi ağza yakışmayacak sözler, siyaseten kullanılır hale geldi. Türkiye’nin gündemi 64 günden bu yana; yolsuzluk ve rüşvet sorgulamasıdır. Bu sorgulama hala devam ediyor. Olmadık şeyler oluyor. Savcılara kıyılıyor. Yaklaşık 8 bin emniyet mensubu görevden alındı ya da yer değiştirildi. Şırnak’ta, Cizre’de polisten başka devletin yetkilisini görebiliyor musunuz? Bu zahmeti çeken insanımız yolsuzluk ve rüşvetin üstüne giderken bunları niye görevden alıyorsun niye dağıtıyorsun, niye sorguluyorsun? “ Bahçeli’nin konuşması sırasında kalabalık sık sık Ak parti ve Başbakanı ‘Yuh’larken, ‘Devletin başına Devlet gelecek’ sloganı attı.
SOKAK KANLIDIR , KİRLİDİR
Banka Müdürünün evindeki ayakkabı kutusunda 4.5 milyon dolar bulunmasını da eleştiren Bahçeli, şunları söyledi: “Türkiye’de banka müdürünün evinde ayakkabı kutusu birkaç tane olup 4.5 milyon dolar para bulunabilir mi? Bu nasıl bir ayakkabı kutusudur? Şuan için Kozaklı’ya gelip çocuğa ayakkabı almaya kalkan aile babası ‘Oğlum şu mağazada istediğin ayakkabıyı seç’ diyor. Çocuk seçiyor ve ‘şu olsun’ diyor. Baba da ‘Peki aldım’ diyor. Satan mağaza sahibi de ilk kez siftah yapıyor.’ Allah hayırlı uğurlu etsin’ diyor. Çocuk ayakkabıyı kutuya koyacağı sırada baba ‘Yapma oğlum, bunu kutuya koyma. Çarşıda gezerken yanlış anlaşır. Sen bunu gazeteye sar diyor, düşünebiliyor musun.? Bakan çocukları o kadar rüşvet elde etmişler ki evde para sayarken parmakları ne hale gelmiş. Akıl vermişler para sayma makinesi alalım eve demişler. Bu ve buna benzer birçok rezalet. Paralel devlet, hainler bizi çekemiyor diyorlar. Kim ne diyorsa desin. Medyada tartışılıyor, siyasiler arasında görülüyor, vatandaş da buraya yönelmiş ve dikkat çekiyorsa sayın Başbakan herkesi hain ilan etmenin ‘Bana darbe yapıyorlar’ diye psikolojiye girmenin anlamı yok. TV’ler her gün emrinde. Ayda bir icraatın içinde programın var. Yalan dolan her şeyi anlatıyorsun. Bir gün de gerçeği anlat. 11 yıldan bu yana ülkeyi yönetiyorum. Birçok sözler dolaşır oldu hatta ve hatta aileme kadar uzanıyor hepimizin huzurunda bütün savcıları, emniyet güçlerini göreve davet ediyorum. Yolsuzluk ve rüşveti kim yapmışsa sonuna kadar gidip kime dayanırsa dayansın kökünü kazıyın niye diyemiyorsun? Bu sorunu önce AKP’li kardeşlerimin sorması lazım.
Geçmişte sahip çıktık, şimdi de çıkacağız diyerek körü körüne desteklerseniz Türkiye’de yarın neler olur onu görmeniz lazım. Görmek istiyorsanız Tunus’a, Mısır’a, Libya’ya, Suriye’ye bakın. Yukarda Ukrayna’ya bakın. Bunların hepsi büyük tehlike. Kardeş kavgasının yaşandığı diktatörlerin iktidardan düşürüldüğü yerlerdir .Böyle ir ülkeyi ister miyiz? Bunun şimdiden önlenmesi lazım. Yolsuzluk, rüşvet, açlık, demokratik açılımla kardeş kavgası başlarsa hiçbir siyasi partiden eser dahi kalmaz. Gidin Suriye’ye bakın hangi siyasi partiler ayakta, zaten yoktu. Şimdi yaklaşık 130 bin Suriyeli hayatını kaybetti, 2 milyonu ülkeyi terk etti, 700 bini Türkiye’de büyük şehirlerde her tarafta sokaklarda Suriyeli görüyoruz. Çatışma devam ediyor. Bunları görmek lazım. Anlamak lazım. Ortadan kakmazsa savunduğumuz siyasi partilerin anlamı kalmaz. Onun için 30 mart seçimleri önemli. Sandığa giden arkadaşlarımızın bazı görevleri yerine getirmesi gerekiyor. Birincisi sandığa gitmek, ikincisi hür iradeyle oyunu kullanmak. Bu demokrasi içinde sizin için bir fırsattır. Bu fırsatı kullanamazsanız sandık yerine sokak konuşur. Sokak kanlıdır , sokak kirlidir, sokak dibi görünmeyen kuyudur. Tehlikenin nerden geleceği bilinmez. O nedenle sosyal hareketleri sokağa insanları yönlendireceğimize sandığa gitmeliyiz ve siyasi iktidarı uyarmalıyız. Uyarıyı kabul ederse mesele yok. Recep Tayyip Erdoğan hem kendisini hem de AKP’lileri kurtarır. Ama yok ben yoluma devam edeceğim deyip, külhanbeylik ayağına soyunup omzu düşük, sağda solda gezmek seni de memleketi de felakete götürür. Bu millet delikanlıları sever ama omzu düşüklerden huylanır ve hiç de itibar etmez."
Bahçeli daha sonra, partililere Nevşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Varol ve Kozaklı belediye başkan adayı Celalettin Güven’i tanıtarak destek istedi.