Güncelleme Tarihi:
İZMİR’de ‘Askeri Casusluk’ diye de bilinen ‘Gizli bilgi ve belge bulundurma’ davasının tutuklu sanıklarından astsubay Davut Yıldız soruyor: “Ben, 2-6 yılla yargılanıyorum. 18 aydır tutukluyum. En üst seviyeden ceza verilse yatacağım miktar 16 ay iken neden hâlâ tutukluydum?” Soruları feryada dönüşen astsubay Yıldız, aynı sevk maddesinden yargılanan Donanma Komutanı Koramiral Veysel Kösele’nin tahliye edilmesine karşın kendisinin hâlâ tutuklu olmasını da sorguluyor: “Ailem soruyor nasıl seni hâlâ bırakmıyorlar, nasıl hâlâ tutuklusun. Ben cevap veremiyorum. Çünkü cevabı ben de bilmiyorum. Ben de soruyorum Türk halkına, hâlâ neden tutukluyum?”
KÖTÜ BİR ŞAKA
İzmir Askeri Cezaevi’nde tutuklu olan Davut Yıldız, mektubunda ‘Neden’ diye isyan ediyor. Yıldız, 2003’te GATA’dan sağlık astsubayı olarak mezun oldu. Kara Kuvvetleri’nde sağlık astsubayı olarak göreve başladı. 10 Mayıs 2012’de görev yaptığı İzmir’de engelliler için yapılan temsili yemin töreni sırasında telefonla polis tarafından arandı. Evinde arama yapılacağını ilk kez o zaman öğrendi. Önce inanmadı. Kötü bir şaka sandı. Telefondaki ses, şaka olmadığını söylüyordu. Komutanlarından izin aldı. Evine gitti. Şüpheli olduğunu öğrendi. Sorgulandı. Tutuklandı. 18 aydır tutuklu. Bugün İzmir 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ‘Gizli bilgi ve belge bulundurma’ davasının 357 sanığından biri. Bundan sonrasını astsubay Davut Yıldız’ın ağzından dinleyelim:
AKILLA İMTİHAN
“Cezaevine giderken beraber tutuklandığımız hiç kimseyi tanımıyordum, sonra dalga dalga tutuklanan silah arkadaşlarımızdan da kimseyi tanımıyordum, görmüşlüğüm bile yoktu. Nasıl olurdu da örgüt üyeliğinden tutuklanırsın ve yargılanan kimseyi tanımazsın? 4 saat savcılık sorgusunda sana tek bir belge bile göstermemişlerdir ya da sormamışlardır ama ‘Devletin güvenliğine ilişkin gizli belge’den nasıl tutuklanabiliyorsun? Anlamak mümkün değildi. 8 ay havalandırmada dolaşırken hep birbirimize aynı soruyu soruyorduk ‘Neden buradayız? Ne belgesi? Ne örgütü? Suçumuz ne? Gazetelerde ise fuhuş örgütü başlıkları çıkıyordu, ne fuhuşu? Daha sonra şantaj örgütü oldu adı gazetelerde, ne şantajı? Daha sonra askeri casusluk, biz vatanına bu kadar derinden bağlı insanlar vatan haini mi olduk yani?’ Cezaevinde bu kara lekeler atılırken üzerimize biz ise bu soruların cevaplarını aramaya çalışıyorduk, düşünürken çıldırmamak elde değildi, bu resmen akılla imtihandı.
NASIL KARARTAYIM
Neden benimle aynı sevk maddesinden yargılanan Donanma Komutanı Veysel Kösele benden 4 ay sonra tutuklanmasına rağmen 1 hafta sonra tahliye edildi! Hâkim delilleri karartma ihtimali yazıyor. Bir emri ile bütün donanmanın belgelerini imha ettirebilecek biri delilleri karartamaz da ben Sağlık Astsubayı olarak mı delilleri karartabilirim!”