Güncelleme Tarihi:
Çelik’in açıklamalarının satırbaşları şöyle:
“Operasyonunun yapıldığı ilk gün bu memleketin kaybı 25 milyar Türk Lirası’dır. Biz bakan toto oynamıyoruz. Başbakan buna karar verecek. Bir bakan çıkıp ben partimi rahatlatmak istiyorum diyerek istifa ederse o ayrı ama ben bakan toto oynamıyorum.”
BUNDAN SONRASI YARGIYA AİTTİR
“Bu zanlılarla ilgili olarak bütün her şey getirilmiş savcılıklara teslim edilmiş. Şimdi gereği neyse yapılıyor. Bundan sonra emniyet müdürlerini de görevden alsanız bir şey değişmez. Kolluk gereğini yapmıştır. Bundan sonrası yargıya aittir. Bu tür soruşturmalar bizatihi başsavcılığın emrinde olmalıdır. Başsavcının haberi yok, valinin haberi yok, içişleri bakanının haberi yok. Ülkenizde 25 milyar TL’lik, eski rakamla 25 katrilyonluk kayba yol açan bir ekonomik deprem yaşanıyor, başbakan bu olayı televizyondan öğreniyor. İtiraz edilen budur. Yoksa yolsuzluğun üzerine hep beraber gidelim.”
KAOS YARATMAYA ÇALIŞILIYOR
“İlk duyduğumda anlamaya çalıştım önce. Böyle bir olay olduğunda parti sözcüsü sıfatıyla kimi ararsınız. İçişleri Bakanını. Onu aradım. Oğlunu almışlar İstanbul’da. Medyadan haberi olduğunu söyledi. Önümüzdeki 3 seçimle ilgili birileri kaos yaratmaya çalışıyor, Ak Parti’yi vurmaya çalışıyor. Yolsuzluk varsa üstüne gitmeyelim mi diyoruz?”
AK PARTİ BÜYÜK BİR CAMİADIR
“Ak Parti büyük bir camiadır. 325 milletvekilimiz var. 2,5 milyon kişiden oluşan bir teşkilatımız ve 8 milyon üyemiz var. Bu kadar büyük bir camianın içinde yanlış yapanlar olabilir. Bu kişilerin suçları yüzde yüz ispatlanırsa onları cezalandırırsınız. Cemaat de çok büyük bir kitledir. Cemaat için de birileri yanlış yapabilir. Peki Cemaat için mi yanlış yapar? Ben bunu söyleyemem. Cemaat’in de bu yanlış yapan kişileri cezalandırmalıdır. Birileri Cemaat’in adını kullanarak, Cemaat’e dayanarak yanlış bir şey yapıyorsa, Cemaat de bunun yanlış olduğunu söylüyorsa, Cemaat’in buna sahip çıkmaması lazım. Birileri itibar cinayeti işliyor. Soruyorum Cemaat’in değerli mensuplarına. Bun kişiye niye itibar ediyorsunuz diyorum. Topyekün Cemaat’in mensuplarını birileri itham ederse bu Allah’ın da beşerin de adaletine sığmaz. Son günlerde dershaneler konusunda bir sıkıntı meydana geldi. Böyle bir konuda bir grup muhalefet sergileyebilir. Demokrasi bu değil mi? Ama bu bir savaş haline dönüşmemeli. Bakıyorsun Cemaat’le ilgisi olmayan bir adam AK Parti’ye başbakana, eşine ağız dolusu hakaret ediyor. Bakıyorsun bizim taraftan da bazıları bu tahriklere ram oluyorlar. İş başka taraflara gidiyor."
BİZE SİTEM ETME HAKLARI VAR
"Bu memleket için Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan çok büyük şanstır. Türkiye bir ivme yakalamıştır ve istikbale doğru gidiyor. Cemaat mensuplarının bize sitem etme hakkı vardır. Biz sizin hükümetiniziz. Gidip de Merkel’e, Putin’e sitem edecek değilsiniz. Ama bu hizmet hareketi birileri tarafından zehirlenmemelidir. Bazı şahinler var bakıyorsunuz bir savaş hali varmış gibi hareket ediyor. Türkiye’de bir çok güzellikler oldu. Kimse bu güzellikleri baltalamamalıdır. Bakın yolsuzluk iddialarının üzerine gidilmeli ama operasyonun bu şekilde yapılmış olması 25 katrilyon bu ülkenin kaynağına mal olmuştur. Gezi olayları masum bir çevre hareketiydi değil mi? Bir masum çevre hareketi sonra hangi şekiller aldı bunu biliyorsunuz. Dershaneler konusunun ne olduğunu milimetrik bilenlerden biriyim. Netice itibariyle hepimiz konuştuk, tartıştık, dedik ki 2 yıllık bir süre verelim. Hükümet teşvik paketini açıklasın. Bunun uygulamasını görelim. Sınav sisteminde değişikler yapılır. Bunu baskıyla, inatla çözemeyiz dedik. Bu kadar basit bir konu bakın nerelere gitti. Cemaat’e de haksızlık yapılıyor. Cemaat’e gönül veren binlerce insanla benim gönül bağım var. Bu Cemaat paylaştığı değerlerle bizim tabanımızdır. Ama birileri çıkmış kaset şantajı yapıyor. Herkes akıllı olacak, olumsuzlara, pisliklere, itibar cellatlığına alet olmayacak.”
HATAM VARSA BEDELİNİ ÖDERİM
“Cemaat’in yurtdışında açtığı okullar bizim medarı iftiharımızdır. Devlet büyüklerimizin yurtdışına gittiğinde resmi işlerinin ardından ilk gittiği yerler buralarıdır. Cemaat’e söylemediğini bırakmayan CHP, şimdi komşuda pişer bana da düşer mi diyerek, iktidarla bunları daha çok çarpıştırabilir miyim hesabı yapıyor. Bu operasyonu yapan arkadaşlar vatanı, milleti düşünen, Türkiye’nin temizlenmesini isteyen insanlardır da onların amiri, valisi, başbakanı düşünmüyor diye bir yaklaşım olabilir mi? Hakkıyla görevini yapan amir, memur bütün polis kardeşlerimiz başımızın tacıdır. Onlar adeta hayatlarıyla bur işin içindedirler. Her an bir kör kurşuna kurban gitme riskiyle görev yapıyorlar. Sizin Ankara temsilciniz, genel yayın yönetmeminiz bilmiyor ama Ankara’da büroda bir grup muhabiriniz, mizanpajı yapanlar bir gece manşeti değiştiriyor. Genel yayın yönetmeni de ertesi gün görüyor. Böyle bir şey olsa siz ne yaparsınız? Bakın ‘ismet’ sıfatı, hatasızlık sıfatı peygamberlere mahsustur. Biz kuluz. Tekrar söylüyorum, bir hatam varsa bunun bedelini öderim. Partim, ülkem benden çok daha önemlidir.”
ADLİ KONTROL MEKANİZMASI GETİRDİK
“Yanlışın ve pisin üzerine oturmayız. Adalet Bakanı ve Meclis bize fezleke gelmedi dedi. Soruşturmanın gizliliği diye bir şey var mı? Bu operasyonu yapan arkadaşlar, içişleri bakanına, başbakana, İstanbul valisine bildirmiyor ama medyaya naklen yapıyorsa burada bir sakatlık yok mu? Ee geçmişte de yapıldı. O zaman da sakatlık vardı. Bugün bazı köşe yazarları Hüseyin Çelik bunu şimdi mi söylüyor diye. Bunu diyen arkadaşlar kusura bakmasınlar, hafızalarını iyi kurcalasınlar. Google yalan söylemez. İddialar kesin delil haline gelmeden bakanlarla ilgili hangi fezleke yazılır? Ben Zekeriya Öz beyi medyadan bilirim. Yanlış yapanın üstüne gidiyorsa onu alkışlarım ama usul ve esas hatası yapılıyorsa bunu söylemek de vatandaşın hakkı değil mi? Biz büyük fotoğrafı görmek zorundayız. 14 ay önce birinin hata yaptığını görüyorsunuz ve onun hata yapmasına izin veriyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi? Biri ısrarla trafikte kırmızı ışık ihlali yapıyor. Polis, dur bu 25 kere bunu yapsın, sonra gideyim diyebilirim mi? Bakan oğlu da olsa kimsenin suç işleme hakkı yoktur. Sen 14 ay bekleyeyim, suç kabarsın diyorsan, birbiriyle alakasız 3 olayı bir araya getireyim diyorsan insanların eleştirisinden de kurtulamazsın. Hükümetin bu konuda bir çalışması var mı bilmiyorum ama bana sorarsanız, kim olursa olsun sabahın 5’inde evi basılıp gözaltına alınıyorsa bu doğru değildir. 28 Şubat davasındakiler niye tahliye oldu? Bugün tutuklu kimse kalmadıysa bu hükümetin attığı adılar nedeniyledir. Çünkü biz dedik ki tutukluluk istisnai bir durumdur. Adli kontrol mekanizması getirdik. Çevik Bir ya da bir başkası, o davadakiler beraat etmemiştir. Adli kontrol mekanizması işliyor. Bunu yapan da bizim hükümetimizdir.”