Güncelleme Tarihi:
İrem Çiçek, "Çünkü o zaman Başbakan’ın ’Ben bu davanın savcısıyım’ diye açıklamaları var. Cemaatin polislerinin yapmış olduğu bir takım belge koyma işlemleri olduğuna dair bizim çokca iddiamız ve bu konuda açtığımız suç duyuruları var. O dönemde subayların tasviyesi için bir ortak adım atılırken, şimdi bu ikilinin çatışması ile tam tersi bir yöne kaydı. Şimdi cemaatin AKP’ye yönelik yine aynı yöntemle o çok enteresan. Çünkü 2009’da yine aynı gazete yine aynı muhabir tarafından yer alan bir haber. 2009 yılından geldik 2013 yılına. Yine aynı gazete, yine aynı gazeteci. Bu sefer tamamen yön değişmiş durumda. Bunu tamamen ikilinin çatışması sonucunda doğan gelişmeye uyarlıyorum. Biz hep herkese bir gün hukuk lazım diyorduk. Bu sözümün bu kadar yakın sürede geleceğini düşünmüyordum" dedi.
"İFTİRALARLA 4 SENEDİR MÜCADELE EDİYORUZ"
Bir dava yaratıldığını ve subayların, gazetecilerin ve profesörlerin adil yargılamadıklarını savunan Çiçek, babasının imzasının bulunduğu iddia edilen İrtica İle Mücadele Eylem Planı’nın sahte olduğunu vurguladı. İrtica İle Mücadele Eylem Planı’nın sahte olduğunu delilleriyle ispatladıklarını belirten İrem Çiçek, 4 yıldır iftiralarla mücadele ettiklerini anlattı.
"İRTİCA İLE MÜCADELE YAZISI UYGULAMAYA KONDU MU? HAYIR KONMADI"
Gazetede yayınlanan Milli Güvenlik Kurulu Kararı’nın ardından AK Parti Ankara Milletvekili ve Başbakanın Siyasi Danışmanı Yalçın Akdoğan’ın açıklama yaptığını anımsatan İrem Çiçek, "Başbakan’ın Danışmanı Akdoğan demişti ki ’Bu bir karar ama uygulamaya konmadı. Dönüp sormak gerekir. İrtica ile Mücadele yazısı uygulamaya kondu mu? Sözde Balyoz Planları uygulamaya konuldu mu? Hayır konulmadı. Bir noktada sahte olduğunu ispatladığımız bir İrtica ile Mücadele Davası var. Diğer tarafta alınmış bir karar var. Şimdi merak ediyorum. Ne olacak? Yani Yargı tekrar düğmeye basıp o belge MGK kararı altında imzası olan insanlar hakkında bir dava mı açacak. Neden İrtica İle Mücadele konusunda bir karar mı aldınız diyecek?" ifadelerini kullandı.
"BU KARARLARI GETİRİLMESİNİ İSTEDİĞİMİZ O GÜNLERDE MAHKEME BU TALEPLERİMİZİ REDDETTİ"
"İnternet Andıcı Davası süresince mahkemeden bu direktifleri ve genelgelerin mahkemeye getirilmesini talep etmiştik" diyen Çiçek, "Bu kararları getirilmesini istediğimiz o günlerde mahkeme bu taleplerimizi reddetti. Daha sonrasında Başbakanlık mahkemeye bir yazı yazdı dedi ki, ’İrticaya yönelik herhangi bir direktifimiz bulunmamaktadır.’ Daha sonrasında 27 Ekim 2011 tarihindeki duruşmada 19 Ocak 2006 tarihli tek bir tane direktif gönderildi. Başbakanlığın imzasını olduğu bir direktif. Mahkeme dedi ki bu ’Bölücü teröre yönelik bir direktif. İrtica yok’ dedi. Biz dedik ki ’İrticaya yönelik de bir takım kararlar var. Bunlar istensin’ fakat bunlar gelmedi. Başbakanda o dönemde ’Benim irtica konusunda bir direktifim, bir kararım söz konusu değildir’ dedi. Bir şekilde İnternet Andıcı Davası sanıklarını yalanlar duruma düşürdü" diye konuştu.
"BU KARAR NE TEKTİR NE DE TEK OLACAKTIR"
MGK kararında imzası bulunan kişilerin önemli olduğunu söyleyen İrem Çiçek, "Şu an Türkiye’de en demokrat görünenlerin imzasının olduğu bir karar dolayısıyla bu karar da ne tekdir ne de tek olacaktır. Çünkü 1997’den Aralık 2010 kadar uygulanan bir irticanın tehdit olduğuna yönelik bir durum ve bu konuda alınan MGK kararları ve direktifleri söz konusu. Velev ki İrtica İle Mücadele Planı gerçek dahi olsa ki değil. Onun altıdaki imza imza da bu imzalar patates baskısı mı? Yani gerçekten öyle. O dönemde yaptığımız açıklamalar dikkate alınmadı. Şimdi geldiğimiz noktada Cemaatle -AKP çatışması söz konusu olduğu için bizim 4 yıldır verdiğimiz mücadelenin bir kolu olan ’Zaten İrtica bir tehditti siz de bunlarla ilgili kararlar alıyordunuz’ yönündeki beyanlarımızda ortaya çıkmaya başladı" dedi.
"YARGITAY’DA DELİL OLARAK DİLE GETİRECEĞİMİZ BELGE"
Gazetede yayınlanan Milli Güvenlik Kurulu kararının bir delil olduğunu söyleyen Çiçek, "Öncelikle Başbakanlıktan gelen ’bu konuda hiçbir direktif yoktur bu emir verilmemiştir, bir çalışma yapılmamıştır. Konusunda bir işlem yapmayı düşünüyorum. Çünkü bu mahkemeye gönderilen bir yanlış yanıltıcı bir cevaptır. 13. Ağır Ceza Mahkemesi kararını vermiştir. Yargıtay aşamasına gidecek dosya. Yargıtay’da savunmamız sırasında yeni delil olarak dile getireceğimiz bir belge" dedi.
"ŞURA KARARINA SİZ ŞERH DÜŞEBİLİYORSANIZ, GAYET TABİ MGK KARARINA DA DÜŞEBİLİRDİNİZ"
"O dönemde MGK kararlarına bu imzayı atmaları tamamen baskıdan dolayı" şeklinde açıklamalar yapıldığına dikkat çeken İrem Çiçek, "Asker olduğu için ve o dönem baskı olduğu için hiçbir şekilde aksini yapmaları mümkün değildi gibi bir iddia ortaya atılmakta. Ne şekilde olayı döndürsek diye düşünülüyor. İrticaya yönelik eylem ve işlemleri olan subayların görevden ihraçlarına yönelik alınan kararlara şerhleri var. Nedir sizi engelleyen oraya şerh düşmek konusunda. Yani bu doğru bir açıklama değil. Bu tamamen kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir açıklama. Şura kararına siz şerh düşebiliyorsanız, gayet tabi MGK kararına da düşebilirdiniz" dedi.
Konuşmasının sonunda İrem Çiçek, Babası Dursun Çiçek’in konuyla ilgili yazdığı mektubunu okudu.