Güncelleme Tarihi:
TÜRK Tarih Kurumu Şeref Üyeliği törenine katılan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, basın mensuplarının Meclis’e AK Partili iki milletvekilinin başörtüsü ile gireceklerini söylemelerinin hatırlatılması üzerine, "Bugün MHP ve BDP’nin gösterdiği olgunluğu ve Türkiye’de özgürlüklere açılan alanları CHP’nin de kabul etmesi gerekir. Herhangi insanları üzecek, rencide edecek bir davranışta bulunmaması gerekir diye düşünüyorum. TBMM bu olgunluğu gösterecektir. Unutmayınız ki geçmişte kamusal alan diyerek, Meclis’i veya başka kurumları başörtülülere yasaklayan bir anlayış artık iflas etmiş, çağ dışı bir anlayıştır" dedi. Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdarğlu’nun Başbakan Erdoğan için söylediği sözler ile ilgili de "Kılıçdaroğlu kendini tutamıyor ve aklına Tayyip Erdoğan ya da Ak Parti geldiğinde küfür etmekten kendisini alıkoyamıyor. Ağzına biber sürülse caizdir. İnşallah bir daha bu tür cümleleri kendisinden duymayız" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türk Tarih Kurumu’nun Çırağan Sarayı’nda düzenlediği, çalışmalarıyla Türk tarihine katkıda bulunan 62 tarihçi ve akademisyene ‘şeref üyeliği’ verilmesi törenini katıldı. Şeref üyelerine cübbe giydiren Arınç, çıkışta basın mensuplarının gündemle ilgili sorularını yanıtladı.
MARMARAY CUMHURİYETİMİZİ TAÇLANDIRAN ABİDELERDEN BİRİ OLACAK
Dün hizmete açılan Marmaray ile ilgili düşünceleri sorulan Bülent Arınç, "Sadece biz değil bütün Türkiye, bütün dünya Cumhuriyetimizin 90. yıl dönümüne denk gelen büyük açılışı biraz hayretle, biraz kıskançlıkla biraz da büyük bir başarıyla kabul ettiler ve izlediler. Bu Türkiye’nin ve Cumhuriyet’in kazanımları adına olan büyük bir gelişmedir. Bu projeyi yüz yıllık bir proje olarak değerlendirmek doğrudur ama bunu gerçekleştiren hükümetimiz olmuştur. İki kıtayı 4 dakikada birbirine yaklaştıran Marmaray çok başarılı bir proje, emeği geçen herkesi kutlamak gerekir. Gerçekten Cumhuriyeti taçlandıran abidelerden birisi olarak da sayabiliriz. Proje, büyük bir tebrik ve takdirle karşılanmıştır. Eleştirilecek hiçbir yönü yoktur. Ta Pekin’den Londra’ya kadar bizi birleştirecek olan bu projenin adeta bütün insanlığa da hayırlı olmasını diliyoruz" diye konuştu.
TBMM’DE BAŞÖRTÜSÜ TARTIŞMALARI
Meclis’e başörtülü vekillerin girmesi ile ilgili tartışmaları ve muhalefet partilerinin bu konudaki tavırları sorulan Arınç, "Muhtemelen yarın belki daha sonra bazı kadın milletvekilleri parlamentoya başörtüsü ile girecekler. Esasen bizim düşüncemiz kadınların hiçbir zaman başı açık ya da başı kapalı olarak kategorize etmemektir. Bir kadın kendi kıyafetini kendisi belirler. Bunlara saygı göstermemiz lazım. İnsanların temel hakları budur, ifade özgürlüğü budur, kılık kıyafet özgürlüğü budur, düşünce özgürlüğü budur. Eğer ve din ve vicdan açısından bakarsak bunu özgürlük olarak kabul ederiz" dedi.
İÇ TÜZÜKTE BUNUNLA İLGİLİ YASAKLAMA YOK
TBMM’nin kendi düzenini ortaya koyan iç tüzüğünü hatırlatan Arınç, "Bütün milletvekillerimiz iç tüzüğe uygun hareket etmek zorundadır. Maalesef uygulamada iç tüzüğün bir çok maddesi ihlal edilmekte ama bunlar hoşgörü ile karşılanmaktadır. Kaldı ki kılık kıyafeti düzenleyen sanıyorum iç tüzüğün 56. maddesi burada kadın ve erkeklerin ne şekilde giyineceklerine dair hüküm vardır. Başının kapalı ya da açık olmamasıyla ilgili bir cümle bulunmamaktadır. Bu da çok doğaldır. Çünkü bütün dünyada evrensel kural şudur: Hürriyetler, özgürlükler asıldır yasaklar istisnaidir. Eğer bir yasak olsaydı bunun iç tüzükte açıkça belirtilmesi gerekirdi. Başı açık olması mecburidir diye bir hüküm olmadığına göre başı açık olmakla başı kapalı olmanın tercihlere bırakılabileceğini anlayabiliriz. Buna doğal olarak CHP geçmişten bu yana muhalefet etmektedir. Ama muhalefet ettikleri argümanların hiçbirisi gerçekçi değildir, hukuki değildir, meşru değildir, haklı değildir. Geçmişte bunlar çok tartışıldı ve bu tartışmayı yapanların hepsi millet nazarında da kaybetti, düşünceleri de partileri de bundan hiçbir zaman kazançlı çıkmadı" diye konuştu.
MERVE KAVAKÇI ÖRNEĞİ
1999 yılında yapılan seçimlerle Meclis’e başörtüsü ile giren Merve Kavakçı ve o dönem yaşananları hatırlatan Arınç, "O gün parlamentoda ‘dışarı dışarı’ diye bağıranların hiçbirisi parlamentoya bir daha giremedi. Millet bu yanlışlığı affetmedi. Artık Türkiye’de özgürlükler genişledi. Demokratikleşme ilerledi ve büyüdü. Bugün geldiğimiz noktada artık kamu kuruluşlarında kılık kıyafet yasaklamaları da ortadan kalktı. Bugün MHP ve BDP’nin gösterdiği olgunluğu ve Türkiye’de özgürlüklere açılan alanları CHP’nin de kabul etmesi gerekir. Herhangi insanları üzecek, rencide edecek bir davranışta bulunmaması gerekir diye düşünüyorum. TBMM bu olgunluğu gösterecektir. Unutmayınız ki geçmişte kamusal alan diyerek, meclisi veya başka kurumları başörtülülere yasaklayan bir anlayış artık iflas etmiş, çağ dışı bir anlayıştır" dedi.
AKLINA TAYYİP ERDOĞAN GELDİĞİNDE AK PARTİ GELDİĞİNDE KÜFÜR EDİYOR
Arınç, bir gazetecinin "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün Tandoğan Meydanı’ndaki konuşmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için kullandığı ’Dikizleme’ açıklaması için ne söyleyeceksiniz?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Kılıçdaroğlu’nun sözlerinde gerçekten bizi utandıran bazı cümleler var. Karşıdan baktığınız, yanına yaklaştığınız zaman şöyle ’çelebi zat’ görünen ve gerçekten de saygı da uyandırabilen ikili ilişkilerde sizinde beğenebileceğiniz bir insan tipi ancak ağzını açtığı zaman ağzından küfürler çıkıyor. Bir başbakan için ne demektir ’gemiden çıkan kadınları dikizliyor’ iddiası? Bunu bir genel başkan, ana muhalefet lideri nasıl söyleyebilir? Şimdi bu sözü duyduktan sonra geçtiğimiz yıl yine böyle bir kızgın halinde ’anasının a...’ demişken ağzını kapatmak zorunda kalan Kılıçdaroğlu’na bakıyorum. Eğer kendisini tutamayıp da konuşmasını tamamlasaydı kim bilir ağzından hangi küfürler çıkacaktı. İyi ki durmuş diye de şükrediyorum. Allah’tan korkun, utanın, bu sözleri nasıl söyleyebilirsiniz? Bir siyasi eleştiri, bir genel başkan ağzını açtığı zaman böyle mi konuşulur? Bir insana hakaret etmek elbette çok aşağılayıcı bir şeydir ama Kılıçdaroğlu kendini tutamıyor ve aklına Tayyip Erdoğan ya da Ak Parti geldiğinde küfür etmekten kendisini alıkoyamıyor. Ağzına biber sürülse caizdir. İnşallah bir daha bu tür cümleleri kendisinden duymayız. Ne olur biraz sinirlerine sahip olsun. Bunlarla oy toplanmaz, bu sadece seviyeyi düşürür. Hiçbir siyasetçi argo dille konuşamaz, konuşmamalıdır. Toplumun aynası olacaksanız, toplumun ahlak anlayışını, kibarlığını ve nezaketini de sizin örnek olarak göstermeniz gerekir."
SADECE GEZİ OLAYLARINA DAYANARAK TÜRKİYE’DE SİYASET YAPILAMAZ
Kılıçdaroğlu, AK Parti iktidarına karşı bir güç birliği oluşturacaklarını söylüyor. Bu konuda düşünceniz nedir?" sorusuna Arınç, "Bu muhalefet partisi liderinin söyleyeceği sözlerdir. Yeter ki küçültücü, aşağılayıcı, hakaret içeren sözler söylemesin. Yani ‘güç birliği içinde olalım da AK Parti ile mücadele edelim’ demek bence çok meşru bir ifadedir. Muhalefetin görevi iktidarı yıpratmak ve onun yerine geçmektir. Ben onlara farklı bir teklifte bulundum ve şu ana kadar hiçbir yanıt alamadım. Ana muhalefet partisinin veya MHP’nin bir iddiası olmalıdır. Bizim genel başkanımız her seçimden önce diyor ki ’Bu seçimde ikinci parti olursam istifa ederim ve siyasetten ayrılırım.’ Peki ana muhalefet partisi genel başkanı şunu söyleyebiliyor mu? ‘CHP yüzde 30’dan aşağıda alırsa ben siyaseti bırakırım’? MHP için yüzde 20 hedef koyduk. Peki nasıl güç birliği olacak? Sadece gezi olaylarına dayanarak Türkiye’de siyaset yapılabilir mi? Gezi olaylarına katılanların bir kısmı da CHP’nin elinden kaçıp HDP’ye gitti. Er meydanı seçim sandığıdır, millet kime itibar ederse kabulümüzdür" diye yanıtladı.
Öte yandan yaklaşan yerel seçimlerde hedeflerinin 30 büyükşehir belediyesinin hepsini kazanmak iddiasında olduklarını sözlerine ekleyen Arınç, yapılan anketlerin bu belediyelerin 3’te 2’sinin rahatlıkla kazanılabileceğini gösterdiğini kaydetti.