Güncelleme Tarihi:
Bizim gençlerimizin kanı üzerine hesap yapanlara, en başta hep beraber dur diyelim. Bu huzur ve barış iklimini dağıtmak isteyenlere hep birlikte dur diyelim” dedi. Erdoğan, Dörtyol Meydanı’nda düzenlenen toplu açılış töreninde özetle şunları söyledi:
TERÖRE SARILANLAR VAR
“Türk’ü Kürt’e, Kürt’ü Türk’e düşman etmek isteyenler, bu milletin tümünün düşmanıdır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı çatısı altında 76 milyon birdir. Birbirimizin diline, kültürüne, hayat tarzına, inancına saygı göstereceğiz. Ortak bir vatanda tek bir bayrağın altında, tek bir millet olarak ortak bir geleceğe yürüyeceğiz. Onun için ne diyoruz? ‘Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ diyoruz. Millet kavramının içinde Türk’ü de vardır Kürt’ü de vardır, Laz’ı da vardır, Arap’ı da vardır, Çerkez’i de vardır, Boşnak’ı da vardır. Buna farklı anlamlar yüklemeye çalışanlar, ihanet ve bölücülük gayreti içindedir. Muhabbetimizin, gönül dostluğumuzun, kardeşliğimizin arasına girme gayreti içinde olanlar var. Silaha, teröre sarılanlar var ama bizim kitabımızda ne silah ne terör olur. Çok kan kaybettik, artık kan kaybetmeyelim diyoruz. İşte son bir yıldır terör nedeniyle insanımızı, gençlerimizi kaybetmiyor, yeni acılar yaşamıyoruz. 30 yıldır hasretini çektiğimiz bahara kavuşmanın sevincini, coşkusunu hep birlikte yaşıyoruz. Köylerimiz, mezralarımız, dağlarımız yeniden şenleniyor. Bu sadece bir başlangıçtır. Bu sürecin sadece bir aşamasıdır. Silahlar sustuğu müddetçe, terörüz bir ortamda siyaset çok daha güç kazanacak, sorunlar çözüme kavuşacaktır.
RABİA İLE DUR DİYELİM
Bir silah, kan lobisi var. Aydınlıktan gözleri kamaşan, karanlığı özleyen bir lobi var. Çocuklarımızın, gençlerimizin yaşatılmasından rahatsız olup onların kanını özleyen bir lobi var. İçeride de böyle bir lobi var. Eski günleri, gerilimi çatışmayı, terörü özleyen, bunları yeniden bu bölgeye getirmek isteyen bir lobi var. Siyaseti, toplumu dizayn etmeye alışmış bir lobi var. Bu lobiye imkan vermeyeceğiz. Bu yanlış gidişe ‘Rabia’ işaretiyle ‘Dur’ diyelim. Gençlerimizin kanı üzerine hesap yapanlara, hep beraber ‘Dur’ diyelim. Silahı, şiddeti, terörü yeniden egemen kılmak isteyenlere fırsat tanımayalım.
Suriye’de 120 bin kişi öldü dedim ama İran’dan gelen bir dost ‘Ne 120 bini 150 bin kişi öldü’ dedi. Müslüman Müslümanı öldürüyor. Peki ne için öldürüyor? Bir koltuğu, bir makamı korumak için öldürüyor. Adeta bir mezhep savaşı başlattı.
Benim ülkemde de aynı şey yapılmadı mı, yapıldı. Bunlar bize ibret olmalı. Kardeşliğimizin kalıcı olması için bu sürece devam edeceğiz. Bundan geri adım atmayacağız. Sizlerden rica ediyorum, bu sürece lütfen sahip çıkın.”
Van coşkusu
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan Van’daki toplu açılış töreninde coşkulu bir kalabalığa seslendi. Erdoğan’ın ziyaretinde olağanüstü güvenlik önlemleri dikkat çekti. Erdoğan, Başbakanlık otobüsüyle havalimanından şehir merkezine gelirken güzargâh üzerindeki dağlarda bile özel harekat polisleri, keskin nişancılar ve askerler görev aldı.
Türk milleti değil millet
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, Yüzüncü Yıl Üniversitesi tarafından kendisine verilen fahri doktora töreninde şunları söyledi: “Okullarda Andımız kalktı ya, ‘Bunlar Türklüğe karşı’ diyorlar. Bunun Türklüğe karşı olmakla ne alakası var? Ben Türk’üm. Hiç gocunmadım ki. Gocunmuyorum. Benim böyle bir derdim, sıkıntım yok. Bir Kürt kardeşimin de ‘Ben Kürt’üm’ demesinden de bir sıkıntım yok. Çünkü bizim indimizde insan olması önemlidir.
GEÇ O İŞİ
Üstünlük takvadadır. Bakıyorsun Türklükle üstünlük taslıyor. Ya niye üstünlük taslıyorsun, geç o işi. Gel birbirimizi Yaradan’dan ötürü sevelim. Ölçümüz bu olsun. Millet kavramına bile farklı bir yaklaşım getiriyor. İçeriğini bilmiyor, nedir millet kavramı. İlla başına ‘Türk’ kavramı gelecek veya ‘Türk’ ifadesi gelecek diyor. Kardeşim sen ‘illa Türk milleti’ olarak diye dayatırsan, öbürü der ki ‘Hayır Kürt milleti’ der, öbürü çıkar ‘Hayır Laz Milleti’, öbürü ‘Boşnak Milleti’ der. Niye bunu böyle diyorsun?
Diyor ki, ‘Türk milleti hepsini kavrar’. Hayır, Türk milleti hepsini kavramaz. Millet hepsini kavrar. Çünkü millet kavramının içinde Türk’ü de var Kürt’ü de var, Laz’ı da var, Çerkes’i de var şu da var bu da var. Millet kavramını incelerseniz, millet-i İbrahim’e dayanır. İşin bir de bu tarafı var.
TEK TİPİN MERKEZİ
Türkiye, üniversiteler konusunda özeleştirisini yapmak zorundadır. Bizim üniversitelerimiz özellikle de 27 Mayıs müdahalesinin ardından birer formatlama ünitesi olarak tasarlanmış, bizim üniversitelerimiz belli dönemlerde, eğitim öğretimden bilimden ziyade gösterilerle, protestolarla hatta anarşi ile gündeme gelmiştir. Şekilciliğin, dayatmaların, baskının, hoşgörüsüzlüğün, tek tip insan yetiştirmenin merkezi haline gelmiştir. Daha yakın tarihlere kadar, üniversite demek farklı olana tahammülsüzlük olarak algılanmıştır.
ÖZGÜR DÜŞÜNCENİN YUVASI
Üniversiteler hiçbir görüşün, ideolojinin, kesimin yuvası değildir. Bilim ve özgür düşüncenin yuvasıdır. Bu atmosfere kavuşması için de üzerimize düşeni yapıyoruz. Türkiye normalleşirken birileri tabi adaletsizce sahip oldukları imtiyazlarını da kaybediyorlar. Faşizm ile bilim aynı kefede bulunamaz. Hoşgörüsüzlük, tektipçilik, inkar, ret, asimilasyon bilimle aynı kefede bulunamaz. Üniversitesi demokrat olmayan ülke sağlıklı demokrasiye kavuşamaz. Özellikle bizde üniversiteler demokrasi, üniversite karşıtı değil savunucusu, destekçisi olmalıdır. Elinde molotofla gezen bir genç, demokrasiden bahsedemez. Bugün bazı üniversitelerin demokrasiye yönelik şiddet içeren hareketlerin odağında olması da düşündürücüdür.”