Güncelleme Tarihi:
Türkiye’nin kanını donduran olayla ilgili soruşturmayı yürüten Gölcük Cumhuriyet Savcılığı’nda pişmanlık gözyaşyarı dökerek ifade veren Seçil M.D., herhangi bir psikolojik tedavi görmediğini söyledi. Bebeğinin ölümüne neden olduğu için büyük pişmanlık duyduğunu söyleyen genç kadın yaşadıklarını şöyle anlattı:
“İlk evliliğimi sorunlu bitirdikten sonra ailem yeniden evlenmeme karşı çıkıyordu. Polis olan sevgilimle yaşadığımız cinsel birliktelikten sonra hamile kaldım. Hamile olduğumu çok geç öğrendim. Uzun süre bebeği doğurup doğurmamak arasında kaldım. Aileme durumu nasıl anlatacağımı düşündüm. Çok korkuyordum. Buna rağmen oğlumu dünyaya getirmeye karar verdim. Uzun süre Hatay’da yaşayan ailemin yanına gitmemek için mazeret uydurdum. Karnım iyice büyüdükten sonra adeta eve kapandım. Doğum sonrası bebeğime sorunsuz baktım. Ailem, özellikle annem uzun bayram tatilini Hatay’da geçirmem için bana sürekli baskı yapıyordu. Bebeğimi kimseye bırakamayacağıma karar verdim. ‘Birkaç gün Hatay’da kalıp hemen eve dönerim’ diye düşündüm.
"BENİ ÖLDÜREBİLİRLERDİ"
Hatay’a gideceğim gün oğluma iki biberon mama yaptım. Mamayı birkaç saat arayla yedirdim. Altını değiştirip beşiğine bıraktım. Üşümesin diye üstünü iyice örttüm. Evden çıkarken uyuyordu. Karnı acıksa dahi ağlar ağlar yeniden uyur diye düşündüm. Sonuçta ailemin yanına oğlumla gitseydim beni öldürebilirlerdi. Bebeği evde bırakmayı göze almak zorundaydım. Kapıyı kilitledikten sonra evden çıktım. Bebeğime bir şey olmaması için dua ettim.
"ÖLDÜĞÜNÜ HİÇ DÜŞÜNMEDİM"
Hatay’a gittiğimde aklım hep bebeğimdeydi. Ailemle bayram tatilinin sonuna kadar kalmayı düşünmüyordum. Ama uzun süredir beni görmedikleri için bırakmıyorlardı. Bebeğim için iyice telaşlanıyordum artık. Ama öldüğünü hiç düşünemedim. Bayram bittikten sonra hemen yola çıktım ve Gölcük’teki evime geldim. Kapıyı açar açmaz oğluma mama yapmak için mutfağa girdim. Hemen mamayı hazırladım. Beşiğinde hareketsiz yatıyordu. Kucağıma aldım biberonu ağzına soktuğumda hiç tepki vermediğini görünce hemen hastaneye getirdim. Burada öldüğünü söylediler. Daha sonra polisler beni gözaltına aldı.
İNCELEME BAŞLATILDI
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, annenin ihmali sonucu 2 aylık bebeğin yaşamını yitirdiği iddiasıyla ilgili inceleme başlattıklarını söyledi.
Meclis'te gazetecilerin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Şahin, "Kabul edilebilir bir olay değil. İyi bir bilimsel inceleme gerekiyor. Talimatı verdim, bakanlık olarak incelememizi yapacağız. Annenin psikolojisi açısından da bu incelememiz önemli. Sosyal hizmet uzmanlarımızı çalıştıracağız, daha sonra bilgi vereceğiz" dedi.
Bu arada Bakan Şahin'in, olayın araştırılması için Ankara'dan bir ekibin de Gölcük'e gitmesi talimatı verdiği öğrenildi.
"ÇOCUK İSTİSMARININ EN ACI BOYUTUDUR"
Konu ile ilgili olarak hurriyet.com.tr'ye konuşan Türkiye Psikiyatri Derneği Ruh Sağlığı ve Medya Çalışma Birimi Koordinatörü Doç. Dr. Burhanettin Kaya, bebeğini aç bırakan genç kadınla ilgili olarak şunları söyledi: Görmeden bir değerlendirme yapmak çok yanlış olur. Ama illa altında bir hastalık olduğu düşünülmemelidir. Soğukkanlı olmak, acıma duygusu hissetmemek gibi kişilik özelliklerine de sahip olabilir bu genç kadın. Bence buradaki en önemli nokta annenin psikolojik durumundan ziyade yaşanan olay "çocuk istismarının" en acı boyutudur. Bu yaşta bir kadın, öğretmenlik yapıyor ve çocuğun aç susuz yaşayamayacağını bilmemesi mümkün değil. Evlilik dışı olduğu için aileye kabul ettirmeyle ilgili sorunlar yaşamış olabilir. Bu da bir seçenek ama ne olursa olsun çocuklara bunu yaşatmak çocuk istismarıdır.
ALTINDA YATAN BAŞKA BİR HASTALIK
Bülent Ecevit Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Psikiyatrist Ömer Şenormancı da yine hurriyet.com.tr'ye açıklama yaparak hastayı görmeden teşhis yapmanın doğru olmadığını ancak garip bir vaka olduğunu söyledi. hurriyet.com.tr'ye açıklama yapan Dr. Şenormancı, ilk bakışta bu durumun doğum sonrası depresyondan daha farklı bir şey gibi göründüğünü söylüyor. Şenorman, olayı ve doğum sonrası depresyon durumunu şöyle değerlendirdi:
Bazı psikotik durumlar kadınlarda 20 yaşından sonra başlayabiliyor o yüzden bu genç kadında da öğretmenliğe adım atarken bir sıkıntı olmamış olabilir. Ama bu olayda garip olan bir şeyler var. Bebeğini öldüren, zarar veren birçok kadın duyuyoruz ama bu olayın oluş biçimi onlardan daha farklı. Belki altta yatan başka bir rahatsızlık vardır. Ayrıca genç kadın durumu çok kolay kabullenmiş görünüyor ve "Mama yedirmeye çalıştım yemedi" gibi ifadeler kullanıyor. O yüzden bu doğum sonrası depresyondan daha farklı bir olay gibi görünüyor. Ama tabii bu bize anlattıkları. Belki bu olay daha farklı gerçekleşmiş olabilir. Bunları hastayı görmeden söylemek mümkün değil.
DOĞUM SONRASI DEPRESYON NEDİR?
Doğum sonrasında postpartum blues denilen bir dönem olabiliyor. Bu dönemde bebekle bağ kuramamak, bebeği kabullenememek gibi sorunlar oluyor. Bu da kadınlarda yüzde 80 gibi bir oranda yaşanıyor. Ama burada bir tedaviye gerek yok sadece ailenin destek vermesi yeterli. Doğum sonrası depresyon ise 1 aydan sonra ortaya çıkıyor ve bebek emzirilirken anneyle göz teması kurmak, şefkat görmek gibi ihtiyaçları karşılanamıyor. Ancak bu da aile desteğiyle aşılabilecek bir durum. Yalnızca daha ileri vakalarda bebeğe zarar verme ihtimali var ve o zaman hastaneye yatışı yapılıyor.
CEZASI NE OLACAK
Bebeğinin bakım ve beslenmesini ihmal ederek ölümüne sebebiyet veren annenin durumu, Türk Ceza Kanunu’nun 83. Maddesinin 3. Bendindeki suç tanımına uyuyor. Bu suçun tanımı “Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm”dür. Madde ve bent şöyle:
MADDE 83. - (1) Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.
(3) Belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında, temel ceza olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar, diğer hallerde ise on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, cezada indirim de yapılmayabilir.
Olayımızda anne, bebeğine karşı ağırlaştırılmış müebbed veya müebbed hapsi gerektirecek terör, kan davası, toplu katliam gibi bir suç işlemiş değil, olay basit “öldürme” fiilidir. Söz konusu düzenlemeye göre annenin “on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına” çarptırılması muhtemeldir.