Güncelleme Tarihi:
Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Arınç, toplantıda, Avrupa Birliği'yle ilişkiler konusunda Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın açıklamalarının görüşüldüğünü, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın da 2023 yılına kadar Türkiye'nin kendi uçağı ve uydusunu yapabilmesi konusuna sunum yaptığını söyledi.
Suriye, Mısır ve bölgeyi ilgilendiren konuların da görüşüldüğünü belirten Arınç, özellikle 21 Ağustos'ta Şam yakınlarında yapılan kimyasal silahlı saldırıya ilişkin konuların değerlendirildiğini vurguladı. Mısır'da son yaşanan gelişmelerle ilgili de sunum yapıldığını anlatan Arınç, "Gariptir, Mısır'da olaylar başladığında Suriye'deki gelişmeler biraz perde arkasında kalmıştı, şimdi Suriye'deki gelişmeler Mısır'daki olumsuz gelişmelerin üzerini örtecek noktaya ulaştı" diye konuştu,
Arınç, iki konunun da önemli olduğunu dile getirerek, Türkiye'nin kendisini doğrudan ilgilendiren bu gelişmelere karşı her an teyakkuz içerisinde çalışma yürüttüğünü söyledi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, G-20 zirvesine katılmak üzere çarşamba günü Rusya'ya, daha sonra 2020 Olimpiyatları'nın yapılacağı kentin açıklanacağı Arjantin'e gideceğini aktardı.
Arınç, Suriye'ye ilişkin bir soru üzerine, Erdoğan'ın, hem ABD Başkanı Obama hem de Rusya Devlet Başkanı Putin ile bu konuyu görüşmeyi planladığını bildirdi.
Söz konusu kimyasal saldırıyı gerçekleştiren tümen ve başındaki komutan ile kimler tarafından ne maksatla yapıldığının bilindiğini vurgulayan Arınç, "Bunu Sayın Obama da biliyor, bizler de biliyoruz, bilmesi gereken herkes de biliyor" ifadesini kullandı.
BM heyetine inceleme için kısa sürede izin verilmesi durumunda delillerin daha rahat elde edilebileceğini belirten Arınç, "(Evet, bunu onlar yapmıştır) diyebileceği noktayı biz bugün heyetin açıklamalarıyla öğrenmiş olacaktık. Daha sonra yapılanlarda da çok kati delillerle bunu rejim yanlısı güçler tarafından kendi halkına karşı işlenmiş bir cinayet olduğu bizce biliniyor. Sanıyorum bu günlerde de bu açıklamaları yapacak. Kaldı ki Obama, konuşmasında bu konuda kesin kanaata vardığını ifade etmişti" değerlendirmesinde bulundu.
"Böyle bir cinayete karşı Suriye'deki mevcut rejimin cezalandırılması amacıyla, insanlık adına bir hareket yapılması gerekli" diyen Arınç, BM Güvenlik Konseyi'nde 5 daimi üyenin de oydaşlığıyla bir karar alınabilmesi halinde bunun yürütülebileceğini ancak Rusya ve Çin'in vetosu nedeniyle Konseyden karar çıkmadığını anımsattı ve bundan sonra da çıkacağa benzemediğini ifade etti. Arınç, hem NATO ülkelerinin hem de "Gönüllüler Koalisyonu”nun da bir yaptırım uygulamasına hazır olmadığının görüldüğünü söyledi.
Obama'nın Suriye ile ilgili konuşmasının önemine işaret eden Arınç, "Bir yaptırım veya bir müdahale veya bir cezalandırma olacaksa Esad rejimine karşı, kimyasal silah kullananlara kaşı, bunu ABD yapacak gibi görünüyor" dedi.
ABD'de Kongre ve Senato'da Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasında görüş farklılıkları olduğuna dikkati çeken Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent anlatan Arınç, Obama'nın büyük bir cesaretle olumsuz bir oy farkına rağmen Kongreden müdahale kararını geçirebileceğini düşündüğünü vurguladı.
Arınç, konuya ilişkin ABD Kongresi için 9 Eylül tarihinin önemli olduğunu kaydetti.
Suriye'ye yapılabilecek bir operasyonla Esed rejiminin gitmemesi halinde Türkiye'nin tavrının ne olacağı yönündeki bir soru üzerine Arınç, Türkiye'nin yeni bir şeyle karşıya olmadığını, olayların başladığı zamandan beri Suriye'ye karşı görevlerini yerine getirdiğini söyledi.
Türkiye olarak ikaz görevlerini yaptıklarını, görüşmeler gerçekleştirdiklerini ve ülkelerinden kaçan insanlara yardımda bulunduklarını hatırlatan Arınç, "Yanan ateşe karşı Türkiye su sıkmakla meşgul" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin, içeride ve dışarıda daima bu zulme kayıtsız kalmayacağını ifade ettiğini anlatan Arınç, şunları söyledi:
"Bundan sonra yapacaklarımız şüphesiz var. Önce doğru bildiğimize devam edeceğiz. İkincisi bu eğer bir operasyon yapılacak, cezalandırma olacaksa sadece kimyasal silah kullanmakla son olayla bağlantılı olmamalı, 2,5 yıldan, üç yıldan beri devam eden bu zulmün artık sona ermesi için halkından onbinlerce insanı öldüren bir rejimi ayakta kalmaması için etkili ve kapsamlı olması lazım."
"Çok kısır bir düşünce"
Arınç, konuyla ilgili açıklamaların bir kısmına bakıldığında, siyasi sonuç veya rejim değişikliği getirmesine gerek olmadığının söylendiğini ifade ederek, "Bu, çok kısır bir düşünce. Böyle bir görüşü bu olayın karşısında yeterli görmek mümkün değil" dedi.
"Bizim Türkiye olarak işimiz doğruları söylemektir. Dış politikada etkili olmaktır" diyen Arınç, şöyle devam etti:
"Dışişleri Bakanımız her gün bütün dünyanın başkentleriyle, dışişleri bakanlarıyla görüşmeler yapıyor. Her gün bir yerde toplantıya katılıyor. Suriye Halkının Dostları grubu geçtiğimiz günlerde de toplandı, kararlar alınıyor. Suriye'deki muhalefetin güçlenmesi için birtakım çabalar gösteriliyor. Doğru bildiğimizi yapmaya çalışıyoruz. Onlar böyle yaparlarsa buna engel olacak gücümüz yok. Sadece netice almak için ne yapılması gerektiği kendileriyle açık açık görüşülüyor. Zannediyorum birkaç gün sonra G20 Zirvesi'nde başbaşa yine bu konular etraflıca ele alınıp görüşülecektir."
Arınç, Suriye'ye muhtemel bir müdahelede Türkiye'nin birebir operasyonda yer almayacağı, sadece lojistik ve istihbarat desteği sağlayacağı konusunda görüşler olduğu ve bu yönde bir talep gelip gelmediği yönündeki soru üzerine, şöyle konuştu:
"Birleşmiş Milletler bir karar alabilseydi, Türkiye'ye orada bir rol olabilirdi. NATO bir karar alsaydı, Türkiye orada bir rol olabilirdi. Gönüllüler koalisyonu olsa ve ciddi olsaydı, Türkiye'ye de bir davet ve görev vaadi olsaydı o zaman elimizdeki yetkiye bakardık ve o yetkinin sınırları içerisinde de bir çalışma yapılabilirdi. Ama şimdi elde kalan tek sonuç ABD'nin böyle bir operasyona veya böyle bir müdahaleye tek başına karar vereceği noktasında."
"Kuzey Irak ve Suriye için tezkeremiz var"
Türkiye'nin barışı korumak amacıyla farklı ülkelerde bulunduğunu hatırlatan Arınç, dünyanın her yerinde Türk askerinin olduğunu söyledi. Arınç, "Kuzey Irak ve Suriye için tezkeremiz var. Kendi güvenliğimizi esas alarak bu tezkerelerdeki yetkiler dahilinde bir çalışmayı yapıyoruz. İhtiyaç duyduğumuzda da tekrar yapabiliriz" dedi.
Türkiye'nin menfaatlerinin çok önemli olduğunu dile getiren Arınç, bu menfaatlerin kendi güvenliği, halkın bütünlüğü, tasada, kederde ve sevinçte birlikte olmak olduğunu söyledi. Arınç, şözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama Suriye'de de bir zulüm varsa insanlık adına bu zulmü de sona erdirmektir. Biz, dolayısıyla ABD veya onunla birlikte hareket edecek birkaç ülkeyle yapılabilecek bir şeyde Türkiye'nin hangi noktada olduğunu ancak bu gerçekleşeceği zaman öğrenebiliriz, görüşebiliriz."
Arınç, Türkiye'nin kendi içindeki muhtemel gelişmelere karşı tedbirlerini sonuna kadar aldığını belirterek, şöyle konuştu:
"Gazetelerin yazdıkları, televizyonların abarttıkları birtakım efektlerle 'filan yerde gaz maskeleri dağıtıldı, bilmem nerde şunlar oldu' hiç bunlara kafayı takmayın, milletimiz de takmasın. Allah korusun böyle bir hal karşısında herkes nerede ne var bunu görecek. Bunların hazırlıkları yapıldı ve bitti. Ümit ediyoruz ki öyle kötü ihtimallerle ne yurttaşımız ne de vatandaşımız karşı karşıya kalmaz."
Lübnan'da kaçırılan Türk pilotlar
Arınç, Lübnan'da kaçırılan Türk pilotlarla ilgili yeni bilgi olup olmadığı yönündeki soruya karşılık, kaçırma olayının örgüt tarafından gerçekleştirildiğini, Türkiye'nin dahli olmayan bir konuyla karşı karşıya gelindiğini söyledi.
Örgütün isminin Arapça olduğunu hatırlatan Arınç, Lübnan hükümeti ve Lübnan'da bulunan Türkiye'nin dostlarının pilotların bir an evvel bulunup Türkiye'ye verilmesi konusunda gayret sarf ettiklerini bildirdi.
Arınç, "Lübnan İçişleri Bakanı, Lübnan Başbakanı, Cumhurbaşkanı türkiye'ye dost olan pek çok insan Türkiye'nin şerefi, Türkiye'nin itibarı noktasındaki pilotlarımızın bir an evvel sağlıklı olarak Türkiye'ye dönmelerini arzu ediyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye tarafından bilinen pilotların yerlerinin daha sonra değiştirildiğine değinen Arınç, "Hayatta olduklarını, sağlık içinde olduklarını biliyoruz. Gönderdikleri fotoğraflar da mesajlar da bunu gösteriyor. Yer değiştirdiler, yine takibimiz altındadır" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, pilotların eşleri ve aileleriyle görüştüğünü dile getiren Arınç, şunları kaydetti:
"Onların da tek ricası 'Kesinlikle operasyon yapılmasın. Onların hayatları bizim için çok önemlidir.' Gerçekten bu doğrudur. Biz de zaman zaman bu tür olaylarla karşılaştığımızda mesela gazeteci arkadaşlarımızda olsun, güvenlik görevlilerimiz olsun Türkiye içinde ve dışında operasyon yapmayı tercih etmiyoruz. Yerlerini biliyoruz ama sağlıkla onları almak istiyoruz. Dolayısıyla bir çatışmanın dışında bu güzel insanlarımıza her an kavuşmak ümidi içerisindeyiz. Şu anda da sağlıklarının çok iyi olduğunu ve götürüldükleri yeri de biliyoruz. Müzakere yoluyla veyahut da onları razı etmek üzere Lübnan
makamları devrededir. Biz de onlara destek olmaya çalışıyoruz. Ümit ediyorum ki
en kısa zamanda arkadaşlarımıza kavuşmuş olacağız. Bunu ümit ediyoruz. 15 gün evvel söylediğimde o zaman onuncu günüydü maalesef yerleri değiştirildi. Olmadı."
Mısır'da gözaltına alınan TRT muhabiri
Mısır'da gözaltında bulunan TRT muhabiri Metin Turan'ın da daha önce bırakılacağını ancak savcının kararıyla gözaltı süresini uzatıldığını anlatan Arınç, "Bir milli güvenlik belgesi gibi bir belgeyi temin etmeye çalışıyorlar o kişi hakkında. Zannediyorum 15 günün dolmasıyla biz, arkadaşımıza kavuşacağız. Büyükelçiliğimizin temasları devam ediyor, Dışişleri Bakanlığımız sürekli takip ediyorlar. Onbeş gün kalmadan da kendisine kavuşursak da ondan da sevinç duyacağız" diye konuştu.