Güncelleme Tarihi:
Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı basın toplantısında şunları söyledi:
CANA MALA TEHDİT
“Elinde bir pala, satır olan, herkese sataşan, kimisine tekme atan görüntü korkunç bir görüntü. Meşru görmek, buna farklı anlamlar yüklemek doğru değil. Kamu düzenini bozan bir harekettir. İnsanların hayatına can ve malına tehdit kokan bir harekettir. Kim yaparsa yapsın TCK’da karşılığı vardır. Uzun süre ekranlarda kaldı polisin müdahalesi daha sonra oldu. Savcılık tutuklama talebiyle göndermiş fakat mahkeme serbest bırakmıştır. Savcılar ve hakimlerin verdiği kararlarla herkesi alabildiğince eleştirdiği bir ülkedeyiz. Bu saldırgan hakkında TCK kapsamında yargının mutlaka süratle bir karar vermesi gerekir ama niçin serbest bırakıldı bunlar mahkemenin bildiği hususlardır.
KINIYORUZ
Mısır’da göstericilere karşı silah kullanılması kendi halkına yöneltilen bu silahların ölümlere yol açması darbe yoluyla iktidara geldiğini düşünenlere bence büyük bir ibret olmalıdır. Halkıyla savaşan halkına silah doğrultan ve bu sebeple meşru hükümetleri cumhurbaşkanını devirerek yetkileri bir başkasının eline veren bir anlayışı şiddetle kınıyoruz.
YALNIZ VE GURURLUYUZ
Hükümetimiz bu konuda ilkeli ve kararlı tavrını bugüne kadar sürdürdü bundan sonra da sürdürmeye devam edecek. Daha önceki açıklamalarımızda demokrasiye taraf olan demokrasiyi ortak paydamız olarak kabul eden bütün anlayışları içerisine alacak bir şekilde tek ülke olarak Türkiye, tek hükümet olarak AK Parti’nin varlığını görmek bizi bir açıdan yalnız kaldığımız için üzüyor ama hakikatleri söyleyen sadece Türkiye’nin olması da bize gurur veriyor. Türkiye bu onur verici tutumunu bundan sonra da sürdürmeye devam edecektir.
TALEPLERE DEVAM EDECEĞİZ
Bu darbeyi yapanlara karşı birkaç defa seslendiğimizi, siyasal amaçlarla tutuklamaların göz altıların olmaması, halkın üzerine silah açılmaması, şiddetten uzak durulması bir an önce meşru seçimlere gidilmesi tutuklu ve gözaltında olanların hemen serbest bırakılması ve ülkede yaşanabilecek olumsuz olaylara karşı da hiçbir zaman silahla ve şiddetle karşılık verilmemesi taleplerimizi sürdürmeye devam edeceğiz. Uluslararası baskıların artırılması amacıyla Türkiye olarak çalışmalar yapıyoruz. ABD başta olmak üzere AB ülkeleri ve Arap Birliği’ne üye olan ülkelerle İKT üyeleri ile Mısır’da yaşanan olaylara karşı elbette demokrasiyi önceleyen insan hakları ihlallerini süratle yok etmeyi amaçlayan çalışmalar yapıyoruz. Çünkü Sayın Başbakanımız bir taraftan, Dışişleri Bakanımız bir taraftan ilgili ülkelerin başbakanları ve dışişleri bakanları ile sürekli bir iletişim içerisindedir. Taleplerimizi bütün ülkelerle tekrar paylaşmaya devam edeceğiz.
SIĞINMA SPEKÜLASYON
(Mursi’nin Türkiye’ye gönderileceği iddiaları) Spekülasyondur. Sayın Mursi seçilmiş bir cumhurbaşkanıdır. Böyle birisinin Türkiye’ye ihtiyaç duyduğu anda şüphesiz olumlu bir şekilde değerlendirmek bize düşen ahlaki bir görevdir. Ama ne kendisinden böyle bir talep gelmiştir ne de bir başkasından böyle bir ihtiyaç olduğu bize söylenmiştir.
TAHLİYEYE HAZIRIZ
(Mısır’da bulunan vatandaşlarının güvenlik durumu ve olası tahliyeleri) Bizim bilebildiğimiz kadarı ile büyükelçiliğimize ve konsolosluklarımıza kayıtlı vatandaşlarımızın sayısı 7 bin 98. Konsolosluğa kendisini bildirmeyen çeşitli amaçlarla Mısır’da bulunan vatandaşlarımız da vardır. Hepsi ile irtibat kurulmuştur. Fevkalade gelişme olur da yurttaşlarımızın tahliyesi söz konusu olursa süratle tahliye olabilecek noktadadır. Bununla ilgili bir endişe yaşamıyoruz. Ayrıca şirketlerimiz var, yatırımları var. Bu şirketlerimizin Mısır’ın istihdamına 50 bin kişilik katkısı var. Şüphesiz bunlara karşı bir hareket yönelirse en büyük zararı görecek Mısır ekonomisidir. Ne Türk vatandaşlarına karşı ne de Türk işverenlerine ve onların yatırımlarına karşı herhangi bir olumsuzluğun söz konusu olmadığına inanıyoruz.”