AA
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 08, 2013 13:22
Mısır ordusunun yönetime el koymasından bu yana bazı televizyon kanalları ve gazeteler kapatılması ve medya organlarında tekelci zihniyetin hakim olması sonucu oluşan boşluk, dış basına ait kanalların yayınlarıyla doldurulmaya çalışılıyor.
Geçen Çarşamba, seçimle başa gelen ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin görevinden alınması ile başlayan süreç, Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın (İhvan) televizyon kanalı "Mısır 25", "Hürriyet ve Adalet" gazetesinin yanı sıra "El-Hıfaz" "En-Nas" "Er-Rahme" kanallarının kapatılmasıyla etkisini göstermeye devam ediyor.
Mısır'da yayınlanan "El-Vatan" gazetesi, geçen Cuma Mursi destekçileri ve karşıtları arasında yaşanan çatışmaları manşetine "İhvan, Mısır'a karşı savaş ilan ediyor" şeklinde taşırken, "El-Mısr el-Yevm" gazetesi de benzer bir başlık kullanarak, "İhvan, halka karşı savaş ilan ediyor" ifadesini kullandı.
"El-Yevm es-Sabia" ve liberal görüşü benimseyen "El-Vefd" gazeteleri ise İhvan'ı "terörist" olarak nitelendirdi.
Hal böyle olunca Mısır'da yaşanan olaylar medyada tek elden yayımlanmaya, Muhammed Mursi'nin destekçilerinin sesi, "Anadolu Ajansı", "CNN", "El-Cezire", "El-Aksa", "El-Yermuk", "El-Kudüs" gibi dış basın aracılığıyla
dünyaya duyurulmaya başlandı.
"Fikir ve İfade Özgürlüğü Kurumu", "Nedim Şiddet ve İşkence Mağdurları Rehabilitasyon Merkezi", "Kişisel Hakları Korumak için Mısır Hareketi", "Kahire İnsan Hakları Araştırma Enstitüsü", "Hişam Mübarek Hukuk Merkezi", "Bilgi Destek Merkezi", "Mısır Sosyal Haklar Merkezi" adlı yedi insan hakları örgütü, Mısır medyasının askeri darbeden sonraki durumunu kınayan ortak yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, askerin medya kurumlarına yönelik baskısından duyulan endişe vurgulanırken, "Mursi karşıtı göstericilere şiddet uygulanmasını teşvik ettiği ve Mısırlılar arasında iç savaşa neden olduğu gerekçesiyle İslami yayın organlarına ait merkezlere baskın düzenlenmesi, çalışanlarının tutuklanması, yayınlarına son verilmesi karşısında endişeliyiz" denildi.
Özellikle "En-Nas" ve "El-Hıfaz" kanalı çalışanlarının tutuklanmasının kınandığı ve basına yönelik yürütülen operasyonların şeffaflıktan uzak olduğu kaydedilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Medya ve basın organları aracılığıyla halkı şiddete teşvik etmek tabi ki kabul edilemez bir durumdur. Ancak bu tür yayınları yaptığı iddia edilen basın kuruluşlarının uluslararası ve yerel kanunlara göre belirlenmesi, bu konuda tüm uygulamaların şeffaf şekilde yürütülmesi gerekir. Herhangi bir suç belirlendiği zaman da keyfi tutumlardan uzak bir şekilde gerekli ceza uygulanmalıdır."
Açıklamada, televizyon kanallarında yayınların kesilmesi ve çalışanların tutuklanması işlemleri sırasında uygulanan yasal prosedür hakkında bilgi verilmediği vurgulandı.