Güncelleme Tarihi:
Geçtiğimiz haftasonu Ankara’da Demokrasi ve Barış Konferansı’nın düzenlendiğini hatırlatan Kışanak, bu konferansın çözüm süreci için tarihi bir adım olduğunu dile getirdi. Öcalan ile devlet arasında bir müzakare sürecinin devam ettiğini söyleyen Kışanak; "Öcalan ile devlet arasında bir müzakare var. Kürt sorununun çözümü için tarihi bir adımdır. Ancak Öcalan hem Nevruz’da yaptığı çağrıda hem daha sonra yaptığımız görüşmelerde şunu açıkca ifade etmiştir: Bir barış olacaksa bu Türkiye’nin barışı olacak. Bir demokrasi inşa edilecekse bu hepimizin özgürlüklerini kapsayan bir demokratik cumhuriyet olacak. Bu nedenle Türkiye’de yaşayan herkesi bu sürece dahil olmaya davet etti" dedi.
2 gün boyunca çok önemli tartışmaların yürütüldüğünü belirten Kışanak; "Bunların tamamının Türkiye’nin yeniden yapılandığı; devletiyle toplumuyla, siyasetiyle hukukuyla bir sürece hizmet eden tartışmalar olduğuna inanıyoruz. Çünkü böylesine topyekun yeniden bir değişime, demokratik, eşitlikçi yaklaşıma göre kendimizi düzenleme ihtiyacı var. Hem devlet hem siyaset değişecek, hem toplum örgütlenecek hem demokratik siyasetin önü açılacak, hem de şimdiye kadar tekçi, ayrımcı zihniyetin tüm mağdurları kendilerine bir özgürlük alanı bulacaklar. Bu konferans şunu ortaya çıkarmıştır ki; bu müzakere süreci bir bütün olarak toplumla devlet arasındaki hukuku yeniden kurma süreci olacaktır. Özgür olacaksak hep beraber olacağız, barışı yaşayacaksak hep beraber yaşayacağız" diye konuştu.
"SÜREÇTE İKİNCİ AŞAMAYA GEÇMENİN ZAMANI GELDİ"
Kışanak, çözüm sürecinin 3 aşamadan oluştuğunu dile getirerek, birinci aşamanın eksiklerine rağmen ilerlediğini, artık 2 aşamanın konuşulması gerektiğini söyledi. Kışanak şunları söyledi; "İkinci aşama demokratikleşme, reformlar ve özgürlükçü bir anayasa yapma aşamasıdır. İşte bu konferans bu aşamada doğrudan müdahil olma, reformaları yapma konusunda sorumluluk almıştır. Hükümetin de artık bahanesi kalmamıştır."
"GEZİ PARKI’NI RANTA PEŞKEŞ ÇEKİYORLAR"
Kışanak, "Taksim’de Gezi Parkı’nın ağaçlarını ranta peşkeş çekmek için kesiyorlar. Kaç gündür Gezi Parkı’nda nöbet tutanlar var. Buradan onlara desteğimizi iletiyoruz. Gezi Parkı halkındır, ağaçlar da canlıdır. Kimse ne halkın parkını ortadan kaldırabilir ne de canlıyı katlemeye biz izin veririz. Bu konudaki mücadeleyi destekliyoruz" diye konuştu.
"MEZHEP TEMELLİ BİR BÖLGESEL SAVAŞ RİSKİ TIRMANIYOR"
BDP’li Kışanak, Suriye’deki gelişmelerin artık çok kaygı verici bir aşamaya geldiğini dile getirerek şunları kaydetti; "Son olarak Hizbullah’ın da bu gelişmeler dahil olması kaygıları çok çok daha üst düzeye çıkarmıştır. Aslında içeride bir iç çatışma sürüyor, fakat bütün siyasi tartışmalardan biliyoruz ki bütün uluslararası güç merkezlerinin bir kapışması Suriye’de devam ediyor. Bir tarafta ABD-İsrail diğer tarafta Rusya-Çin. Ama kan Suriye halkının kanı. Artık buna karşı daha güçlü bir sesin ortaya çıkması lazım. Giderek mezhep temelli bir bölgesel savaş riski tırmanıyor. İsrail’in ve Hizbullah’ın müdahil olması, Reyhanlı’da yaşanan kanlı terör saldırısı açıkca şunu göstermiştir ki bu iş artık Suriye sınırlarını da aşma riskini taşıyan çok kaygı verici bir aşamaya gelmiştir. Herkesin amasız, fakatsız bir bölgesel savaşa karşı çıkması lazım. Böyle bir savaşı bir şekilde mezhep kavgası üzerinden bir dil kullanan söylemler kabul edilemez. Bunun yaratacağı yangının ne kadar büyük olacağını bilinmesi gerekiyor. Bütün Ortadoğu’yu, Türkiye’yi de içine alacak şekilde yangın yerine çevirme riski vardır. Bu yangına kimse körükle gidemez. Bunun vebali çok ağır. Bunun için siyasi çözüm çabalarını desteklemek gerekiyor. Bu savaş daha fazla yayılmadan bir çözüm bulunmalı. Bu konuda Suriye’deki Kürtlerin tutumu böyle bir demokratik Suriye’ye katkı sunacak bir tutumdur. Bu tutumun örnek alınması gerekiyor. Türkiye’de bu konuda politikalarına dikkat etmelidir."