Güncelleme Tarihi:
HERKESİN “HAKLI” SENARYOLARI
Ama öğlen saatlerinde meydana gelen patlamadan bu yana sosyal medyaya ve televizyonlardaki analizlere baktım ve,
1- Türkiye’nin kendisine karşı politikalarından rahatsız olan Esad yaptı,
2- Kontrolden çıkan muhalefet yaptı, zaten Türkiye şımartmıştı, Türkiye’de cirit atıyorlardı,
3- El-Kaide benzeri radikal dinci örgütler yaptı,
4- İsrail yaptı,
5- Türkiye’yi öne sermek isteyen Amerika yaptırdı,
6- PKK da olabilir,
7- Yabancı servislerden herhangi biri olabilir,
diye devam eden ve herkesin kendince haklı gerekçeler bulduğu senaryolarla karşılaştım. Herkes kendi doğrusunun arkasında.
ANLAMSIZ İÇ KAVGALAR
Ülkede sağlam bir Esad’çı ekip de var. Aynı zamanda hükümetin karşısındaki muhalifler de bunu hükümetin politikalarına bağlıyorlar. Sonuçta herkes patlamadaki acı tablodan ve bunun bir an evvel faillerinin bulunması bir yana Türkiye’nin anlamsız iç kavgalarıyla vakit geçiriyor. Eleyerek gidelim ama tarafsızca.
DOSTSANIZ YANLIŞI SÖYLEYİN
Çünkü son dönemde şöyle bir şey var. İyi olan şeyleri takdir ettiğinizde sanki artık bu bir yükümlülükmüş gibi artık her şeyi doğru bulmanız gerekiyor. Yani hükümet ne yaparsa “doğru” demek zorundasınız. Eğer zaten dostsanız bazı şeyleri yanlış görüyorsanız açıkça söylemeniz lazım, ama iyinin de hakkını vermek gerekiyor. Bugün Türkiye’de her şey kötü her şey yanlış demek zaten vicdansızlıktır. Ama bu bir taraftarlık değil. Yani ya her şeye birden kötü deyip küfür edeceksiniz ya da her şeye sıfır hata sorunsuz diyeceksiniz... Böyle bir şey dünya tarihinde de Türkiye’de de olmadı. Hükümete de muhalefete de tavsiyem, “Ne yapıyorsanız doğdurur efendim” diyenlerden uzak durmaları.
POLİTİKA HEM GERÇEKÇİ HEM DUYGUSAL
Şimdi gelelim gerçeklere. Türkiye’nin başından beri Suriye politikası belki de sınırdan acıyı çok yakından hissettiğinden olmalı, gerçekçi ama bir o kadar da kendine zarar verecek kadar duygusal ve öne çok atılgan. Yani zaman zaman Dışişleri’nin batının “sen önden git biz arkadan geliyoruz” gazına geldiğini düşünüyorum. Bu patlama ilk kez olmadı. İki pilotumuzun şehit olduğu uçağımız düşürüldü. “Tesadüfen” onlarca top mermileri topraklarımıza düştü. Sınır kapısında patlayan bombalar, mülteci kamplarında devlet görevlilerimize yapılan saldırılar bugünkü patlamanın ön habercileriydi.
“ARTIK İŞİN İÇİNDESİN” MESAJI
Her şeyden öte bu saldırı Reyhanlı üzerinden açıkça Türkiye’ye yapılan bir saldırı. Bu kimseyi gaza getirmek için söylenen bir söz değildir. Gerçekten de bunu yapan failler bulunduğunda ölen onlarca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hesabının sorulması adına muhatabına bedeli ödettirilmelidir. Ama öyle bir profesyonel bir saldırı ki Türkiye’ye açıkça, “Sen artık bu işin içindesin” denildi.
TÜRKİYE ARTIK “ORTADOĞUCA” DİNLİYOR
İçeride Esad’çılar va Esad karşıtları var. Şimdi onların arasındaki kavgayı bir kenara bırakalım ve Ortadoğu gerçeğine dönelim. Bu artık Türkiye’nin yüzleştiği ve yeni dinlemeye başladığı bir dilin adıdır: “Ortadoğuca”. Bu öyle bir dildir ki Ortadoğu’da, Beyrut’ta konuşulur. Filistin’de İsrail’de diğer hassas yerlerde konuşulan dildir. Bu Reyhanlı’yı Lübnan haline getirmenin uzantısıdır. Yani olay olur ama bir türlü kimin yaptığın anlayamazsın, ancak o olay sana bazı dikteleri zorlar ve açıkça mesajları önüne koyar.
ERDOĞAN’A MESAJ MI
Başbakan Erdoğan’ın 16 Mayıs’ta ABD Başkanı Obama ile önemli bir görüşmesi var. Bu ziyaret öncesinde Suriye’de kimyasal silah kullanıldığına yönelik Washington’a eli dolu gideceği yönündeki açıklaması ve Esad’a sert çıkışları akla haklı ve kuvvetli olarak “Acaba Esad, Washington öncesi Erdoğan’a mesaj mı vermek istedi?” sorularını getiriyor. Bazıları diyor ki bu, bu kadar basit olamaz. Bunu olsa olsa Türkiye ile Esad’ı karşı karşıya getirmek isteyenler yapar. Pardon! Zaten Türkiye ile Esad karşıya değil mi? Bu neyin analizi? Bu sadece Türkiye’yi bir gerçeklikle baş başa bırakmanın çıkışıdır. “Buyur bakalım Türkiye ne yapacaksın görelim şimdi”nin çıkışıdır.
F-4 HALA AKILLARDA
Bazıları diyor ki Esad’ın bu kadar derdi varken bunu yapmaya cesaret edebilir mi? Kafasına İsrail’den onlarca bomba yiyerek çaresizce olayları izleyen Esad’ın bir Türk F-4 uçağını düşürebilecek cesareti göstermesi hala akıllardadır. Patlama tamamen Suriye ile ilgili Esad ya da dolaylı olarak Esad’çı bir ekibin yapmış olması muhtemeldir. Artı, Türkiye’den hoşlanmayan bir ekibin.
SINIRDAKİ ZAYIFLIK MORAL BOZUCU
Sınırdaki kontrol zayıflığına değinmek bile istemiyorum. Çünkü çok moral bozucu. Geçenlerde Amerikalı turisti öldüren bir katil bile İstanbul’dan sınıra gidip rahatlıkla Suriye’ye geçip geri gelebilmişti. Yani sınırdan şu anda giren çıkan belli değil. Bu bomba yüklü araçlar da nasıl girdi nasıl çıktı, bu bombalar nasıl getirildi. Kısa sürede bulunması gerekiyor. Bulamadığımız her fail, maalesef yeni patlamaları da beraberinde getirebilir.
REYHANLI SEMBOLİK BİR YER
Reyhanlı son dönemde kimyasal gaz kurbanlarının tedavi edildiği iddia edilen yer. Bu açıdan da sembolik önemi vardı. İş kısa sürede failleri bulmakta kilitleniyor. “O yaptı bu yaptı” kavgasıyla birbirine gireceğimize delilleriyle gerçek failin bulunmasını bekleyelim. Yoksa bu olay vatandaşların acılarını geçer, Türkiye’nin iç siyaset kavgası haline gelir. Bu alelade bir örgüt işi mi bilmiyorum. Ama tek bildiğim gerçek, saldırı Türkiye Cumhuriyeti’ne yapılmıştır. Bu, “gidelim Suriye ile savaşalım” değildir. Ama kim yaptıysa bu masum vatandaşların kanının hesabının en ağır şekilde sorulması ivedilikle gerekmektedir.