Kuşçu Esma Teyze: Benim için hayat bu bardağın içinde…

Güncelleme Tarihi:

Kuşçu Esma Teyze: Benim için hayat bu bardağın içinde…
Oluşturulma Tarihi: Mart 08, 2013 12:13

“8 Mart gelmiş benim neyime” diyor Esma Teyze

Haberin Devamı

KONAK Meydanı’nda aslında gözümüzün aşina olduğu bir kadın o... Ama hiçbir zaman hikayesini bilmediğimiz, zaman bulup, yanına yanaşıp iki laf etmediğimiz... Sadece kalabalığın içinde bir kadın... Kuşçu Esma Teyze... Selanik göçmeni, muacir. Doğma büyüme İzmirli. Hayatın tüm yükü omuzlarında. “Acıların kadını benim işte” diyor. Her şeyi görmüş şu hayatta. İnşaatlarda çalışan kocası iki kez bıçaklamış. O da 42 yaşındayken, bundan 14 sene önce boşanmış. Çocuklarıyla Konak Meydanı’nda yatıp kalkmış. Banka çalışanları, esnaf gece üşümesinler diye kapı önünde yer bile yapmış onlar için. İskelenin önünde terlik satıp geçimini kazanıyormuş. Ama 10 sene önce bir gün, zabıta terliklerine el koymuş. “Ne yapayım, ne yapayım” diye meydanda gezinirken yem satan kuşçuları görmüş. Cebinde 2 lira... Sormuş, “Kilosunu ne kadara alıyorsunuz?” “İki lira” demişler. O da gitmiş son parasıyla kuş yemi almış. Oturmuş meydanın ortasına. Ama adamlar rahat bırakır mı? “Satamazsın biz varız burada” demişler. Dövmüşler Esma Teyze’yi. O ise, pes etmemiş, biraz da kadın inatçılığıyla... “Ben de ekmek parası kazanacağım burada. Öldürecek misiniz beni? Öldürün o zaman” diye çıkışmış adamlara. Ekmek parası bu! Mücadele etmiş, kazanmış. O gün kazandığı 5 lirayla eve giderken, havalara uçmuş.

Haberin Devamı

FOTOĞRAFLARLA ESMA TEYZE  

Esma Teyze, 10 senedir Konak Meydanı’nda güvercinlere yem satıyor. Kimi gün 15 lira kazanıyor, kimi gün eli boş dönüyor. Sabah 08.00’de geliyor, yağmurda, çamurda, soğukta, yaz sıcağının ortasında... Kuşlar meydanı terk edene kadar çalışıyor. Çocuklarını büyütmüş de şimdi torunlarını okutuyor kazandığıyla...
Esma Teyze’ye hayat hep vurmuş. Geçen yıl evi yanmış. O ise hayatın üstüne gelmesinden yılmadığını, bıktığını söylüyor. Ve ekliyor: “Keşke erkek doğsaymışım. 8 Mart gelmiş benim neyime! Benim 8 Mart’ım yok ki! Buradan başkanlar geçip bir karanfil verdiğinde anlıyorum Kadınlar Günü olduğunu... Benim için hayat, bu yem bardağının içinde. O da zaten bir lira!”

Esma Teyze, kadın olmayı, kendi hayat öyküsünü de ekleyip uzaklara dalarak anlatıyor:

Kuşlar gidinceye kadar...

“Önceleri, evliyken pazarda mantar satardım. Kocam içkiciydi benim. İki kere bıçakladı beni. Ayrıldım. Sokaklarla yattık çocuklarla. Sonra bu meydanda çalışmaya başladım. Çocuklarımı, torunumu bile Konak Meydanı’nda büyüttüm sayılır. Evvela dört kişiydik. O zaman yine daha iyi kazanıyorduk. Şimdi 25 kişiyiz. Dün akşama kadar ancak 15 lira para kazandım. Hep burada, sürünüyoruz. Sigorta yok, emekli maaşı yok. Kadın olmak çok zor kızım. Bronşit, astım var. Bel fıtığı var, ayakta duramıyorum. Çömelince de dizlerim ağrıyor. Keşke kadın değil de adam olsaydım. Hiç olmazsa sürünmezdim böyle. Bir yandan ev kirasını düşünüyorum, bir yandan çocukları, torunları, yiyeceğini, içeceğini... Hangini birini yapabileceksin ki? Zaman geliyor, beş lira parayla dönüyorum eve. Kazanamadığım günler çok oldu. ‘Allah büyüktür, ertesi gün kazanırım’ diyorum. İlkbahar ve yaz oldu mu turistler, çocuklar geliyor. O zaman işler daha iyi oluyor. Sabah erkenden geliyorum. Akşam olunca, ezandan sonra gidiyorum. Kuşlar ne zaman giderse, ben de o zaman gidiyorum. Kuşları çok seviyorum... Onların karnı doyunca, benim de karnım doyuyor. Onlara yem alıp attıkça insanlar, ben de eve ekmek götürebiliyorum. 8 Mart’ın, Kadınlar Günü’nün bana ne faydası var ki? Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu burada gül verip, kutluyor. O zaman anlıyorum. Kadınların çilesi çok. Kimisi kocasından bıçak, dayak yiyor. Hayatın çilesini hep kadınlar çekiyor...”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!