Güncelleme Tarihi:
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Emin Zararsız, okullarda kıyafet serbestliği getiren düzenlemeye ilişkin, “Bu yıl çocuklar için alınan giysiler gelecek yıllarda da okulda giydirilebilir. Biz, okulda tanımlanmış bir giysi düşüncesini ortadan kaldırıyoruz. Onun dışında, çocuğun zaten giymekte olduğu süveteri, gömleği, ceketi varsa bunları yine giyebilir. Bunu yasaklayan bir durum yok. Bu, kişinin tercihine bırakılmış bir konu” dedi.
Zararsız, bugün yayımlanan yönetmelikte temel olarak “Tek tip kıyafet giymeye zorlamak yasak” ve “Prensip olarak ilkokul, ortaokul ve liselerde kıyafet serbest” ifadelerinin tanımlandığını vurguladı.
Ancak bu serbestliğin sınırsız bir serbestlik de olmadığını ifade eden Zararsız, şöyle devam etti:
“Birtakım sınırlamalar hakim bu serbestliğe. Belirli simgelerin, armaların, rozetlerin takılması yasak. Öğrenci sadece bir okul rozeti varsa takabilir. İnsan sağlığını olumsuz yönde etkileyecek, mevsim şartlarına uygun olmayan giysilerin giyilmesi de yasak. Yırtık, delikli, şeffaf, insanın iç kıyafetlerini ve tenini gösterecek kıyafetler de yasak. Vücut hatlarını gösteren, çok dar tayt, şort gibi kıyafetler, siyasi sembol içeren kıyafetler yasak. Ayrıca özellikle kız öğrencilerin makyaj yapması da yasak.
Burada genel olarak bir serbestlik hakim. Ancak bu söylediğimiz kısıtlamalara da uygun olmak zorunda. Günlük hayat içerisinde kullanılabilecek her türlü giysi giyilebilir.”
“Kot pantolon giyebilecekler mi” sorusuna Zararsız, “Giyilebilir. Bunda bir sakınca yok” yanıtını verdi.
Bu yıl için çocukların formalarının alındığının ve dolayısıyla bunun için harcama yapıldığının altını çizen Zararsız, bu nedenle uygulamanın 2013-2014 eğitim öğretim yılından itibaren başlayacağını söyledi.
Zararsız, çocuklar için bu yıl alınan giysilerin gelecek yıllarda da okulda giydirilebileceğini belirterek, “Biz, okulda tanımlanmış bir giysi düşüncesini ortadan kaldırıyoruz. Onun dışında çocuğun zaten giymekte olduğu süveteri, gömleği, ceketi varsa bunları yine giyebilir. Bunu yasaklayan bir durum yok. Bu, kişinin tercihine bırakılmış bir konu” diye konuştu.
“Bu tür kararların genelde Milli Eğitim Şurası'nda alındığının” hatırlatmasına karşılık Zararsız, 1981'de çıkan yönetmeliğin Bakanlar Kurulu onayıyla çıkması nedeniyle değişikliğin de ancak Bakanlar Kurulu kararıyla olması gerektiğini anımsattı.
Ailelere yük getirecek mi?
Yeni uygulamaların ailelere daha fazla maddi yük getireceği iddialarının hatırlatılması üzerine Zararsız, “Doğrusu bunu anlamakta zorlanıyorum. Bu çocuk zaten bir şeyler giyiyor evinde. Kişi ya da ailenin gelir seviyesine göre bir şeyler giyiyor ve bu giydiği şeyle okula devam edecek. Niye ilave bir şey gelsin ki” ifadelerini kullandı.
Zararsız, “Kıyafet serbestliğinin öğrenciler üzerindeki etkisine yönelik uzmanlardan görüş alındı mı” sorusuna da çocuğun psikolojisini olumlu ya da olumsuz etkilediğine yönelik birçok şey söylendiğini vurguladı.
Bu konularda bir fikir birliği bulunmadığını dile getiren Zararsız, diğer ülkelerin uygulamasına bakıldığında ise ülkelerin tamamına yakınında tek tip şeklinde okul kıyafeti belirlenmiş ve onunla okula giden öğrenci uygulamasının bulunmadığını bildirdi.
Zararsız, “Biz de şimdi bunu kendi ülkemizde hayata geçirmiş bulunuyoruz” şeklinde konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Emin Zararsız, okullarda kıyafet serbestliği getiren düzenlemeyle, imam hatip okullarında sadece meslek derslerinde değil tüm derslerde, diğer okullarda ise seçmeli Kur'an-ı Kerim dersini seçen kız öğrencilerin ders işlenirken başlarını örtebileceğini belirterek, “Okulların tamamında başörtüsü serbest bırakıldı anlamında bir düzenleme söz konusu değil” dedi.
Zararsız okullarda kılık ve kıyafeti düzenleyen eski yönetmeliğin 1981'de yürürlüğe girdiğini anımsattı.
Söz konusu dönemde Milli Eğitim Bakanlığı dışında Adalet, Sağlık gibi bakanlıklara bağlı okulların da olduğunu belirten Zararsız, bundan dolayı diğer bakanlıkların da eğitim konusunda görevlerinin olduğunu hatırlattı.
Zararsız, 1981'de yürürlüğe giren yönetmeliğin Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer kurumlara bağlı okulların tamamını ilgilendirdiğinden Bakanlar Kurulu'nca çıkarıldığını, askeri ve polis okulların o dönemde de kapsam dışında kaldığını söyledi.
Söz konusu yönetmelikte okullardaki personelin de kapsam dahilinde olduğunu anlatan Zararsız, şunları kaydetti:
“Yeni yapılan yönetmelikle önceki yönetmelik tamamen yürürlükten kaldırıldı. Yerine sade, anlaşılır, kısa bir yönetmelik konuldu. Öncelikle okullarda çalışan personel kapsam dışına çıkarıldı. Çünkü o personel zaten 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve o çerçevede çıkarılan bütün ikincil düzenlemelere tabi olarak çalışmalarını yürütüyorlar. Onlar için ayrı bir düzenleme yapmaya gerek yok. Dolayısıyla mevzuattaki bir tekrar da ortadan kaldırılmış oldu.
1981'deki yönetmelik ilkokul, ortaokul ve lisede okuyan bütün öğrenciler için tek tip kıyafet tanımlaması yapıyordu. Bunlar da detaylı şekilde ayrı ayrı tanımlanmış kıyafetlerden oluşuyordu. O çerçevede bizim bu zamana kadarki okullarımızda okuyan öğrencilerimiz bu kıyafetleri giymek zorunda kalıyordu. Yeni yönetmelikle temel olarak serbesti esas alınmakta. Yani bundan böyle ilkokullarda, ortaokullarda ve liselerde okuyan bütün öğrencilerimiz kıyafet anlamında bir serbestiye tabi tutulmakta. Tek tip, forma diye tabir edilen kıyafet mecburiyetinden kurtarılmakta.”
“Çok tartışılan ve speküle edilen konu bundan ibaret”
Konuyla ilgili başörtüsü tartışmalarının hatırlatılması üzerine Zararsız, şu ifadeleri kullandı.
“Önceki yönetmelikte de imam hatip okullarında meslek derslerinde serbest bırakılan bir düzenlemeydi. Yeni çıkan yönetmelikle imam hatip okullarında sadece meslek derslerinde değil, tüm derslerde başının örtülebileceğine dair bir hüküm yer almakta. Ayrıca da yeni eğitim reformu dolayısıyla özellikle ortaokullarımızda seçmeli dersler arasında Kur'an-ı Kerim ve siyer gibi dersler konuldu. Bu okullarda Kur'an-ı Kerim dersini seçen öğrenciler Kur'an-ı Kerim dersi işleniyorken başlarını örtebilirler şeklinde bir hüküm getirildi. Çok tartışılan ve speküle edilen konu bundan ibaret. Yoksa okulların tamamında başörtüsü serbest bırakıldı anlamında bir düzenleme söz konusu değil.”
Azınlık okulları
Zararsız, azınlık okullarının kıyafetlerine ilişkin, “Yönetmelikte kapsam dışı tutulan bir istisna maddemiz var. Bu istisna maddesi azınlık okullarını düzenlemekte” diye konuştu.
Azınlık okullarının statüsünün farklı olduğuna dikkati çeken Zararsız, şunları söyledi:
“Uluslararası anlaşmalar çerçevesinde, Lozan'dan beri gelen bir statüyle bu okullarımız varlıklarını devam ettirmekte. Bu yönetmeliğin de kapsamı dışında bırakılmıştır. Onlar kendi, eskiden beri gelen uluslararası anlaşmalar çerçevesindeki statülerini yine muhafaza etmekte ve kendi özel uygulamalarına devam edebilecekler. Dolayısıyla bu yönetmeliğin azınlık okullarına yönelik olarak her hangi bir bağlayıcı tarafı bulunmamakta.”
“Okullarda çok büyük farklılık olacağını zannetmiyoruz”
Okullarda kıyafet serbestliğiyle aileler arasındaki gelir farklılıklarının ortaya çıkabileceği yönündeki söylemlerin anımsatılması üzerine Zararsız, kayıt işlemlerine ilişkin bilgi verdi.
Türkiye'nin eğitim bölgelerine ayrıldığını ve adrese dayalı nüfus kayıt sistemi içinde öğrencilerin kayıtlarının otomatik olarak kendi adreslerine en yakın okullara yapıldığına dikkati çeken Zararsız, şöyle devam etti:
“Aynı mahallede, aynı sokakta, aynı caddede oturan çocuklar aynı okullara gitmekte. Genel itibarıyla şehirlerimize baktığımızda mahalleler aşağı yukarı birbirine benzer, mukayese edilebilir ekonomik sosyal bir statüye ve gelir düzeyine sahip oluyorlar. Dolayısıyla da o mahallede, o caddede, o sokakta oturan bir çocuğun gittiği okula hep kendine benzer çocuklar gelmekte. O nedenle de çok ciddi manada gelir farklılıkları olan, alt gelir grubu, orta gelir grubu ve üst gelir grubunu çok fazlasıyla aynı okulda buluştuğu yapılar çok fazla bulunmamakta. Çünkü o kişinin oturduğu adres hangi okula gideceğini belirliyor. Dolasıyla o adresin civarında bulunan bütün evlerdeki çocuklar aynı okula gidiyorlar. Bizde de genelde aşağı yukarı birbiriyle mukayese edilebilir gelir düzeyine sahip insanlar aynı mahallelerde bulunuyor. Elbette bunun istisnası yok değil ama genele baktığımız zaman bir denk durumu söz konusu olduğunu ifade etmek mümkün. Belki küçük yerler bakımından aynı şeyi söyleyemeyebiliriz. Daha küçük ilçelerde çok farklılaşmış mahalleler oluşmamakta ama büyük şehirlerde özellikle insanların oturduğu mahalleler birbirine denk gelir düzeylerine sahip kişilerden olduğu için okullarda çok büyük farklılık olacağını zannetmiyoruz.”