Güncelleme Tarihi:
Bizzat YÖK’ün adını da değiştirerek Türkiye Yükseköğretim Kurulu (TYK) haline getirecek yasa taslağının Aralık başında Milli Eğitim Bakanlığı’na sunulması bekleniyor.
Peki yeni yasa neler getiriyor? Üniversiteleri baştan aşağı değiştirecek yeni yasa hakkında eleştiriler de var.
İşte yeni YÖK ya da YTK yasasının getirdikleri ve kamuoyunda yarattığı soru işaretleri;
YASA TASLAĞI NELER GETİRİYOR
- YÖK’ün adı değişiyor. Yüksek Öğretim Kurumu’nun başına “Türkiye” ekleniyor. Yani YÖK, TYK oluyor.
VAKIF ÜNİVERSİTELERİNDE ÖZLÜK TARTIŞMASINA SON
-Yüksek Öğretim Kanun Taslağı'nda vakıf ve özel yüksek öğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarının özlük haklarına ilişkin kargaşaya da son veriliyor. Davalara konu olan bu alanda, vakıf ve özel yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının aylık ve özlük hakları konusunda 4857 sayılı İş Kanunu'na tabi oldukları hükme bağlanıyor.
-Taslağın, 31.maddesinde getirilen bu düzenlemede, " Vakıf ve özel yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının ders yükleri Devlet yükseköğretim kurumlarındaki ile aynıdır; bunların aylık ve diğer özlük hakları konusunda 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır" deniyor.
-Mevcut uygulamada ise vakıf üniversiteleri öğretim elemanlarının 2547 sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabi olduğu belirtiliyor. Ancak bu personela aylık bakımından 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerinin uygulanacağı yer alıyor. Bu hüküm Danıştay 8. Dairesinin 2011/2451 sayılı kararına dayandırılıyor.
AKADEMİSYENLERE PERFORMANS SİSTEMİ GELİYOR
-Performans sistemi geliyor. Amaç; hem üniversiteler arasında, hem de üniversite içinde rekabeti teşvik etmek. Performans sistemi çerçevesinde, akademisyenlerin performanslarının üniversitenin performansına yansıtılması amaçlanıyor. Performanslarının, akademisyenlerin maaşlarına da yansıtılması planlanıyor.
-Vakıf üniversitelerinde “devlet burslu öğrenci” okutulmasının önü açılıyor.
-Türkiye Yükseköğretim Veri Tabanı oluşturuluyor. Veri tabanında, Yükseköğretim kurumlarının bütün düzeylerdeki öğrenci ve mezun kayıtlarının güncel olarak tutulması öngörülüyor. Böylece yükseköğretimle ilgili istatistiklerin kolaylaştırılması amaçlanıyor.
SORULAR VE ELEŞTİRİLER
YÖK’ün hazırladığı yeni yasa taslağına yönelik sorular ve eleştiriler de var. Bunlar ise şu ana başlıklarda toplanıyor;
- Akademisyenler için “performans sisteminin” getirilmesinin, kayrılma, ayrıcalık tartışmasını getirmesinden endişe ediliyor. Performans konusunun “somut şekilde ölçülebilir” olmaması nedeniyle, yöneticilerin/karar vericilerin sübjektif yorumlarına tabi olabileceği, bunun da üniversitelerde sıkıntı yaratacağı yorumları yapılıyor.
-Türkiye’de özel ve yabancı üniversitelerin “kar amacı” güdeceklerinden, eğitim kalitesine önem vermeyecekleri endişesi hakim.
-Üniversite Konseyi’ne pekçok konuda yetki verilmesinin, üniversitelerde “siyasetin etkisini arttırmasından” endişe ediliyor. Üniversite Konseyi’nin yapısı nedeniyle, üniversite öğretim üyelerinin iradesinin sınırlandırıldığına ilişkin eleştiriler yapılıyor.
• Konsey’de, hem Bakanlar Kurulu tarafından atanacak kişiler, hem de üniversitenin bulunduğu ilde en çok vergi veren kişi yer alabilecek. Bakanlar Kurulu’nun atayacağı kişi ya da kişiler aracılığıyla, üniversite üzerinde siyasi etki yapabileceği eleştirisi yer alıyor.
• Daha çok eleştirilen konu ise, üniversitenin bulunduğu ilde en çok vergi veren kişinin üniversite mütevelli heyetlerinde yer alması konusu. Bu konu daha önce de gündeme gelmiş ve tartışma yaratmıştı. Konunun hayata geçirilmemesinin nedeni, vergi verenin parayı nereden kazandığı konusunun da önemli olduğunun düşünülmesiydi.
• Üniversite Konseyi’nin denetimi ise yeni ismiyle TYÖ’ye veriliyor. Üniversitelerin faaliyetleri TYÖ bünyesinde Değerlendirme ve Denetleme Daire Başkanlığı kurulacak. Kurul, yıllık hazırlayacağı rapor ışığında üniversite hakkında “yol gösterici, düzeltici, iyileştirici, kısıtlayıcı ve faaliyet iznini kaldırıcı” önlemler alabilecek.
• TYÖ’nün üniversiteler üzerindeki denetimine ilişkin bünyesinde kurulacak “Değerlendirme ve Denetleme Daire Başkanlığı’nın, üniversitelerin özerkliğine zarar vereceği eleştirileri yapılıyor.
REKTÖR ATAMASINDA CUMHURBAŞKANI DEVRE DIŞI MI?
• Yeni yasada üniversite rektörlerinin atanmasında Cumhurbaşkanı’nın devre dışı bırakılması gündemde. Taslakta, rektörlerin 5 yıllığına 1 kere atama sistemi öneriliyor. YÖK ve Cumhurbaşkanı’nın Rektör belirleme üzerindeki etkisi devreden çıkıyor. (Halen yürürlükte olan mevcut mevzuata göre rektörler 4 yıllığına atanıyorlar ve ancak iki defa görev yapabiliyorlardı.) Yeni yasa taslağında, rektörün 5 yıllığına bir kez atanabilmesi öngörülüyor. Ayrıca rektörün aynı üniversitede iki defa üst üste rektörlük yapamayacağı da hükme bağlanıyor.
• Rektör seçimi için ise Üniversite Konseyi’ni merkez alan yeni modeller öneriliyor; Belirli kriterler çerçevesinde konseyin belirleyeceğe üç aday olacak ve bu 3 kişiden biri, üniversite konseyi tarafından seçilecek, konsey başkanı tarafından da atanacak
• Taslak alternatif modeller de öneriyor. Bunlar arasında ” A) ilk turda beşte üç oy aranan iki turlu seçim; B) aynı seçimde üniversite yönetim kurulu üyeleri, senatörler ve dekanların da seçilmesi; C) belli kesimlerin (Öğretim üyeleri, öğrenciler, idari personel, mezunlar) belli kotalarla ikinci seçmenleri (yüzde 50 öğretim üyesi, yüzde 25 dış paydaş, yüzde 25 iç paydaş- mezunlar, idari personel ve öğrenci) seçmesi gibi modeller tartışılmaktadır.
• Yeni yasaya uyarınca iki tür enstitü öngörülüyor; Enstitüleri ve Araştırma Enstitüleri. Ancak bunların yetkileri ve sorumluluklarının yasada net çizgilerle belirlenmediği eleştirisi yapılıyor.