Güncelleme Tarihi:
“Türkiye coğrafyası büyük bir ülkedir. Tek bir merkezden tek bir parlamentodan, tek bir siyasi lider tarafından yönetilmesi demokrasinin ruhuna aykırıdır. Kürtler olmasa bile Türk halkına hakarettir.
Biz, 15-20 bölgeden oluşmuş özerk yönetim bölgeleri, öneriyoruz. Bu etnik temelli bir bölge değil. Sosyo- ekonomik, kültürel durumuna göre 15-20 bölge olabilir. Bunun içinde özerk Kürdistan bölgesi veya bölgeleri de olabilir. Bütün partilere açık bir seçimle, demokratik şekilde gündeme gelecek parlamentolar tarafından yönetilsin, diyoruz.”
Aysel Alp BDP Kongresi'nden bildirdi |
“RESMİ DİL TÜRKÇE AMA BÖLGELERDE İKİNCİ DİL”
Demirtaş, bu bölgelerde resmi dilin yanı sıra ikinci bir resmi dil kullanılabileceğini söyledi. “Ankara parlamentosunun çıkaracağı Anayasaya bağlı olarak bölgeler her türlü demokratik ihtiyaçlarını kendileri karşılayabilirler” dedi.
Böyle bir yönetim uygulamaya geçtiğinde birkaç bölgede yönetimi alabildiklerinde azami demokrasiyi kurumsallaştırmak için uğraşacaklarını, ekonomik kalkınma için çalışacaklarını söyledi.
Bundan daha demokratik bir temsil düşünülemeyeceğini ifade eden Demirtaş, 15-20 bölgelik bu özerklik kabul görmez ise sadece Kürt halkına yönelik özerklik taleplerinden vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi. “Bu saatten sonra BDP kabul etse bile Kürt halkı başka bir formülü kabul etmeyecektir” dedi.
Bu önerileri beğenmeyenlerin kendi projesini ortaya koyması gerektiğini belirten Demirtaş, “Yok ben bunları kaale bile almam, tek dil tek milletten vazgeçmem, derseniz siz anca kendinizi kandırırsınız. Kürt halkının karnı bunlara toktur.
Demirtaş, konuşmasının sonunda diğer partilerde siyaset yapan milletvekillerine “İnsana duyduğunuz saygı gereği; ya bulunduğunuz yerde bu zulme isyan edin. Halkımız üzerindeki zulmün dayanağı sizlersiniz. Ya bu zulme isyan edin ya da zulüm kalelerini terk edin. Halkın kaleleri, kapıları hepinize açıktır” diye seslendi.
Demirtaş, Kürt halkının mücadelesinin Osmanlı’dan bugüne sürdüğünü belirtirken, bu mücadelede yer alan isimleri anarak konuşmasına başladı. “Ve tabii halkının özgürlüğü için 12 metrekare hücrede 13 yıldır direnen Öcalan’ı da unutmayacağız” diyen Demirtaş, Kürt sorununu 3 ana başlıkta topladı; “Eşitlik, adalet ve barış.”
Eşitliğin önemli bir sorun olduğunu ve Kürt halkının kendi vatanında ana dilini özgürce kullanma ve kendini yönetme hakkından yoksun olduğunu savundu. “Kimse Kürtlerin özgür ve eşit olduğunu iddia edemez” dedi.
Kürt halkının 100 yıllık süreçte sürgünlere, göçlere, katliamlara, cezaevlerine, uzun tutukluluk sürelerine maruz kaldığını bunun da ‘adalet’ sorunundan kaynaklandığını anlattı. “Maalesef ki bu iki başlığın yaşanan sorunlar, Kürt isyanlarına ve bunlara karşı yapılan bastırma neticesinde de barış sorunu ortaya çıkmıştır” diye konuştu.
Muhataplık tartışılırken bu üç başlığın birlikte düşünülmesi gerektiğini ifade eden Demirtaş, BDP’nin eşitlik ve adalet sorununun çözümünde muhatap olduğunu anlattı. Eşitlik ortaya çıktığında adaletin de kolayca çözülebileceğini belirten Demirtaş, geçmişle yüzleşmek için Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulması isteğini tekrarladı.
SAVAŞIN MUHATABI ÖCALAN’DIR
Ancak Demirtaş, eşitlik ve adaletten ortaya çıkan savaş sorununu, barış sorununu konuşmak isteyenler için muhatabın tabii ki Öcalan tabii ki PKK olduğunu söyledi. Kürt sorunun çözümünde böylesine önemli bir aktörün 13 yıl boyunca, dışarıyla ilişkisini engelleyecek şekilde bir beton çukurda tutulduğunu ifade etti.
Her bir muhatabın rolleri olduğuna dikkat çeken Demirtaş, “Bu 3 başlıkta müzakereler yürütülürse biz çok kısa sürede Kürt sorunun çözüleceğine inanıyoruz.100 yıllık sorunun üç beş günde çözülemeyeceğini biliyoruz ama yeter ki çözüm iradesi ortaya çıksın” dedi.
Demirtaş’ın konuşması sırasında bir grup genç sahneye çıkıp Öcalan posteri açtı. Demirtaş, “Gençler böyle şeylere gerek yok bakın Öcalan’ın resmi orada” dedi.
“SİLAHLAR KARŞILIKLI BIRAKILMALI”
“Öcalan’a özgürlük derken böyle bir çözüm projesinin parçası olarak, bir pozisyon yaratılması gerektiğini söylüyoruz” diyen Demirtaş, silahların karşılıklı olarak devreden çıkarılması gerektiğine inandığını söyledi.
Demirtaş, konuşmasını “Ölen askere de gerillaya da ağlayacağız ki yarın birlikte gülelim” diyerek bitirdi.