Güncelleme Tarihi:
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Rabbime bu günler yaşattığı için hamd ediyorum.
Kalbimize millete ülkeye hizmet için halka ve hizmet aşkını tutkusunu veren Allah’a hamd ediyorum.
Bize böyle bir muhabbet bahşettiği bize böyle yol arkadaşları nasip ettiği için rabbime sonsuz hamd ediyorum.
Bu salonda kardeşlik var dostluk var muhabbet var. Türkiye’nin değil dünyanın kalbi bu genel kurulda atıyor.
Sizin coşkunuz sizin emeğiniz bugün buradan tüm dünyaya umut dağıtıyor.
Edirne’nin Meriç ilçesi Akıncılar Köyü’nden, Kars’ın Uzunkaya köyü’ne kadar, Muğla’nın Cumali köyünden, Hakkari’nin Yaylapınar köyüne kadar, Van’dan İzmir’e, Erzurum’dan İstanbul’a kadar bu topraklarda nefes alan her bir kardeşimi gönülden selamlıyorum.
Buradan Bakü’yü Lefkoşe’yi selamlıyorum, Saraybosna’ya Kırcaali’ye Gümülcine’ye buradan selamlarımı gönderiyorum. Erbil’e Suleymaniye’ye, Bağdat’a Basra’ya buradan selamlarımı gönderiyorum. Kabil’e Tunus’a Cezayir’e Kahire’ye buradan selamlarımı gönderiyorum. Buradan kardeşliğin ruhunun en güçlü şekilde yükseldiği bu salondan Ramallah’a Gazze’ye oradaki can kardeşlerimize selamlarımı gönderiyorum. Bugün buradan Suriye’nin bütün kahramanlarını saygıyla selamlıyorum. İdlib’e Rakka’ya Haleb’e Şam’a orada bağımsızlık mücadelesi veren kardeşlerime yürekten selam gönderiyorum.
"KUDÜS'Ü HASRETLE SELAMLIYORUM"
Bu muhteşem salondan insanlığa bir anıt gibi yükselen Kudüs’ü hasretle selamlıyorum. Sevgililer sevgilisinin şehri Medine’yi kıblemiz Mekke’yi hürmetle selamlıyorum. Avustralya’dan Brezilya’ya Japonya’dan Kanada’ya kadar dost başkentlere, tüm dost halklara Türkiye’nin kardeşlik mesajlarını iletiyorum.
2001’den bu yana AK Parti teşkilatında yerini almış, genel başkan yardımcılarımızdan bakanlarımıza, milletvekillerimizden il ilçe başkanlarımıza kadar tüm gönüldaşlarımı selamlıyorum. Ahrete intikal etmiş kardeşlerimi rahmetle yad ediyorum. Elbette ki bugün kadın kollarımızı bugün hasreten selamlıyorum.
Onlar yaz demediler, kış demediler ve onlar yeri geldi kapı kapı dolaşmak suretiyle fakiri fukarayı aradılar, buldular. Gençler sizleri unutmak hiç mümkün mü? AK Parti’nin bu teşkilatın alnı ak yüreği ak bahtı ak gençleri bir kez daha sizleri gönülden selamlıyorum.
Daha bu yola çıkarken Arif Nihat Asya’nın şu muhteşem dizeleriyle seslenmiştim.
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan,
Yürüyeceksin; millet yürüyecek arkandan
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan.
Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştansın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın
Dava taşını gediğine sizler koydunuz. Genç yaşınıza rağmen binbir başlı kartalı sizler taşıdınız. Sizler Sultan Alparslan’ın Selahattin Eyyubi’nin Sultan Fatih’in Yavuz Selim’in Gazi Mustafa Kemal’in ve onların ordularındaki kahraman neferlerin torunlarısınız. Sizler bu topraklar üzerinden öyle bir çeşmeden besleniyorsunuz ki o çeşmeden Ahmet Yesevi’nin öğütleri akıyor, o çeşmeden Şeyh Edebali’nin Molla Gürani’nin Türkçe’nin sultanı Yunus Emre’nin gönüllerin sultanı Mevlana’nın satırları akıyor.
Gönlünü namlunun ucuna koyarak vatanının nöbetini tutan askerimizi polisimizi özellikle selamlıyorum. Saraybosna’da Kosova’da Somali’de Lübnan’da Afganistan’da Türkiye’nin mertliğinin barışa olan sevdasının neferleri olan Mehmetlerimizi selamlıyorum. Buradan nurlarıyla geleceğimizi aydınlatan tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi Allah’ın selamıyla bereketiyle selamlıyorum. Onlara minnet hissiyatımızı ifade etmekte kelimeler kifayetsiz kalıyor.
Mehmet Akif’in muhteşem dizeleriyle tüm şehitlerimize sesleniyor ve diyorum ki;
“Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şüheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyada eğilmez başlar...
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber.”
Buradan bir kez daha söz veriyorum. Şehitlerimizin hatırasını asla yere düşürmeyeceğiz. Şehitlerimiz karşısında asla mahçup olmayacağız. Şehitlerimizden aldığımız mirası emaneti namusumuz şerefimiz onurumuz bilecek, vatan için millet için çalışmaya devam edeceğiz.
"ALPASLAN ŞÖYLE SESLENMİŞTİ..."
14 Ağustos 2001’de AK Parti’yi kurarken uzun soluklu mücadeleyi biliyorduk. AK Parti’nin mücadelesi adalet, kalkınma mücadelesidir. Bundan yaklaşık 950 yıl önce 26 Ağustos 1071’de Malazgirt Ovası’nda Sultan Alparslan beyaz atının üzerinden ordusuna şöyle seslenmişti:
“Ey kumandanlarım ey askerlerim bütün Müslümanların minberlerde bizim için dua ettiği şu saatlerde, kendimi düşman üzerine atmak istiyorum. Ya muzaffer olur gayeme ulaşırım, ya şehit olur cennete girerim askerlerim. İşte atımın kuyruğunu bağladım, bir nefer gibi savaşa gireceğim. Üzerimde sultanlığa dair hiçbir alamet yok. Şehit olursam üzerimdeki beyaz elbise kefenim olsun kardeşlerim. Benimle birlikte savaşmakta yada benden ayrılmakta serbestsiniz. Yarabbi sana tevekkül ediyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin için harbe giriyorum. Allah’tan başka sultan yoktur emir ve kader onun elindedir.”
"YOLUMUZ FATİH'İN, MUSTAFA KEMAL'İN, MENDERES'İN, ERBAKAN'IN YOLUDUR"
İşte bu adanmışlık ve tevazuuyla savaşa giren Sultan Alparslan yüzlerce yıl sürecek bir medeniyetin kapılarını araladı. Osmangazi’nin ellerinde bir filize, bir fidana, o fidan göklere dal budak salan, toprağın denizi kapsayan, Fırat Dicle’den coşkun Tuna’yı kaplayan büyük bir çınara dönüştü. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet devleti bu çınarın gövdesinde kan dökmeden sevgiyle barışla geleceğe yürüdü. Bu çınarın gölgesinde ayrımcılık yoktur, zulüm yoktur, baskı yoktur, ötekileştirme yoktur. Süleymaniye vardır Selimiye vardır. Mostar Köprüsü vardır Dirina Köprüsü vardır. Kervansaraylar sebinler medreseler vakıflar vardır. Bu çınar kılıcın değil, silahın değil sevginin kardeşliğin kalemin gücüne inanan, bilgisayarın tuşlarına inanan bir medeniyet çınarıdır. Osmangazi’nin Fatih Sultan Mehmet’in Yavuz Sultan Selim’in Gazi Mustafa Kemal’in, merhum Adnan Menderes’in merhum Turgut Özal’ın merhum Necmettin Erbakan’ın yoludur. Yani bizim yolumuz birleştirmenin yoludur.
HEDEF 2071
Cumhuriyetin yüzüncü yılının dışında bir hedefimiz daha var. Hedef 2071 gençler. Rabbim nasip ederse bizler 2023’ü sizler de 2071’i inşa edeceksiniz. Sultan alparslan’ın şehit olurken şu sözler bizim kulağımızda küpedir.
“Daha birkaç gün önce yüksek bir yerden orduma bakıyordum. Ayaklarımın altındaki toprağın titrediğini hissettim. Dünyanın hakimi benim diye kendi kendimle konuştum. Rabbim bana insanların en sefilini gönderdi. Savaşta yenilmiş bir esir, mahkum. Benden güçlü çıktı. Hançeriyle beni devirdi, beni tahtımdan canımdan etti. Evet azamet kibir gurur enaniyet yanıltıcıdır. Yeryüzünde kibirle yürüyenler her zaman kaybetmiştir.”
Diyor ki Şeyh Edebali “İnsanlar vardır şafak vakti doğar, akşam ezanında ölürler. En büyük zafer nefsini yani kendini tanımaktır.”
Diyor ki şeyhedebali “Ey Osman geçmişini iyi bil ki geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini unutmayasın”
Salı günü hakkın rahmetine uğurladığımız insanlığın sesi olmuş, anadolu’nun gönül dağı, garibi Neşet Ertaş diyor ki;
“Dost elinden gel olmazsa varılmaz, rızasız bahçenin gülü derilmez, kalpten kalbe bir yol vardır görülmez, gönülden gönüle gider yol gizli gizli”
Şunu bir kez daha ifade ediyorum. 3 Kasım 2002’de yüzde 34 ile parlamentonun üçte ikisini kazandığımız o zafer AK Parti’nin değil milletin zaferidir. 28 Mart 2004’te yüzde 42’yle elde ettiğimiz zafer 75 milyonun zaferidir. 22 Temmuz 2007’de yüzde 47’yle elde ettiğimiz başarı yoksulların gariplerin yeter artık diyenlerin, yeter artık söz de karar da milletindir diyenlerin başarısıdır. 21 Ekim 2007’deki 12 Eylül 2010’daki halk oylamasında AK Parti kadar milletin haykırışıdır. En son 12 Haziran 2011’de kazandığımız zafer dünya üzerindeki tüm mağdurların tüm dostlarımızın zaferidir. Biz sadece bizi seçenlerin iktidarı olmadık, olmayacağız.
Herkesin hayat tarzına saygı duyduk. Biz seçme tercih etme özgürlüğünü genişleten bir parti olduk. 14 Ağustos 2001’in öncesinde ve sonrasında Anadolu’nun beldelerini köylerini ziyaret ettik. Biz Anadolu’nun yoksul köylerinde ayağında çarığı olmayan çocukların gözlerindeki ışığı gördük. Biz bizim geçeceğimiz yollarda saatlerce bekleyen yaşlı teyzelerimizi ninelerimizi gördük. Sarıldığında hasretle sarılan umutla sarılan yaşlı amcalarımızı gördük. Bağırdığında yüreğinden haykıran kardeşlerimizi gördük. Onlar bizden ne bekliyordu biliyor musunuz? Gelip geçici çözümler değil köklü çözümler istiyordu. Gazi Mustafa Kemal’in başlattığı, hoşgörünün demokrasinin Türkiye’ye hakim kılınmasını istiyorlardı. Merhum Adnan Menderes’in zalimce idam edilmesiyle yarım kalan reformların devam ettirilmesini istiyorlardı.
Bu ana muhalefet partisi var ya, bütün darbelerin ya fiilen ya da fikren içindedir. İçinde olmadığı hiçbir darbe yoktur bu ana muhalefet partisinin.
Merhum Turgut Özal’ın başlattıklarının devam etmesini istediler bizden. Bu ülkenin önünü açmamızı istiyordu Anadolu’nun Trakya’nın tozlu yollarında biz üç beş yılın değil, on yılların hasretini özlemini gördük.
Hiç kimsenin yemesine içmesine giyimine yaşamına karışmadık. Bugün de yarın da karışmayacağız. Değil yüzde 50, yüzde 99’la bile iktidar olsak yüzde 1’in hakkını korumak bizim boynumuzun borcu olarak kalacaktır.
AŞIK VEYSEL SÜRPRİZİ
Ekran başında bizi izleyenlere sürpriz yapmak istiyorum. Hep aşık veysel’in şu sözlerini milletimizle tekrar tekrar paylaştım.
“Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldayım
Gidiyorum gündüz gece
XXX
Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece
XXX
Uykuda dahi yürüyom
Kalkmaya sebep arıyom
Gidenleri hep görüyom
Gidiyorum gündüz gece
XXX
Kırk dokuz yıl bu yollarda
Ovada dağda çöllerde
Düşmüşüm gurbet ellerde
Gidiyorum gündüz gece
XXX
Şaşar Veysel işbu hâle
Gâh ağlaya gâhi güle
Yetişmek için menzile
Gidiyorum gündüz gece”
"TERÖRÜN PİYASASI OLUŞTU"
Gideceğiz gündüz gece. Bakın altını çizerek ifade ediyorum. Gerek demokratikleşme mücadelesinde, gerek terörle mücadelede hep yalnız bırakıldık. Türlü türlü engellerle karşılaştık. Millet bizim arkamızda dedik ve tek bir geri adım atmadan mücadelemizi sürdürdük. Biz anaların babaların gözyaşını dindireceğiz dedik. Yalnız kalmamıza tahriklere rağmen yolumuzda kararlılıkla ilerledik. Açıkça söylüyorum Türkiye’de maalesef terörün bir piyasası oluşmuştur. Terörün kan alınıp kan satılan bir piyasası oluşmuştur. Terörün silah ticaretiyle piyasası oluşmuştur. Terör maalesef dışarıdan değil, hiç kimse kusura bakmasın işte bu kanlı piyasadan rant sağlayan içeriden de destek alıyor. Terör devletin derinlerine sirayet etmiş çetelerden destek alıyor. Kimi siyasetçiden, kimi medyadan destek alıyor. Terör bittiğinde rantı da bitecek olanlar, terörle mücadelede asla yanımızda olmadılar. İktidar hayali kuran partiler, terör üzerinden hükümeti yıpratmak gibi vicdan dışı yolları tercih ettiler.
Bu ülkenin ana muhalefet lideri, terör örgütünün diliyle, üslubuyla konuşabiliyor. Bir yanda şehitleri istismar eden parti, bir yanda terör örgütünün kuklası haline gelmiş bir parti, diğer yanda terör örgütünün parmağında oynattığı ana muhalefet partisi.
Bugün tekrar söylüyor ve tekrar açıklıyorum. Ana muhalefetin lideri randevu istedi. Geldiler üç arkadaşıyla, oturduk konuştuk. Dert neydi terörü çözmek. Kendilerine şunu söyledim. Şu anda sizin o 10 maddeniz bir öneri mi yoksa bir tespit mi? İfade şu: “tespit” dedim ki ben size teklif yapıyorum. Siz MHP’yi şunu bunu bırakın, onlar randevu vermiyor. Şu an hemen üç arkadaşımıza talimat verelim. Çalışsınlar, nereden istifade edeceklerse etsinler. Ve rapor getirsinler. Bu raporun üzerinde bizler çalışalım. Yürütme olarak yapmamız gereken ne varsa biz AK Parti iktidarı olarak bunu yapmaya hazırız dedik. Yanındaki arkadaşı dedi ki bir tanesi “ama bu iki ayda olacak bir iş değil” dedi. Ne kadar olur dedim? Üç ay olur dediler. Üç ayı geçti arkadaşlar hala gelecekler.
Biz hazırız, hazırsan arkadaşlarıma ben görev verdim. Evet diyorsanız oturup konuşacağız. Çünkü milleti aldatmaya hakkınız yok, milleti aldatmaya hakkımız yok. Yapılacak bir şey varsa yapmıyorsak, biz bunun hesabını hemen veririz. Bunu buradan hatırlatıyorum. Tüm milletim buna şahit olsun diyorum.
"GÜNEYDOĞU'YU ÇOK İYİ BİLİRİZ"
Güvenlik güçlerimize son zamanlarda saldırı var. Şahsım ve arkadaşlarım biz terörün estiği yerleri çok iyi biliriz. Güneydoğu bölgesini çok iyi biliriz. Biz Ankara’dan güneydoğu’yu seyredenlerden değiliz. O dağları görmüş siyasetçileriz. Oradaki mücadelenin hangi koşullarda yapıldığını biliyoruz. Şu anda askerimizle polisimizle orada büyük bir mücadele var. Biz milli birlik ve kardeşlik projesini ortaya koyduk. Bu ifadenin nesi kötü? Milli birlik kardeşlik istiyoruz. Dediler ki siz bununla, bunun içinde ihanet var şu var bu var. Tabi bir şey gösterdikleri var. Biz bu projemizi devam ettiriyoruz. Biz sadece güvenlik güçleriyle bunun olamayacağını bildiğimiz için, o olacak, diplomasi, sosyo-ekonomik adımlar da olacak. Biz bu bölgeye 35 katrilyonu bulan yatırımlar yaptık.
10 sene önce size deseydim ki Hakkari’de havaalanı yapılacak deseydim siz ne derdiniz? Olur mu öyle şey yahu? 94’te Iğdır Havaalanı’nın temeli atıldı öyle kaldı. Biz iki yılda orayı bitirdik ve açtık. Geçenlerde iş makinelerini yaktılar. Yaksalar da inadına bu hizmeti gerçekleştireceğiz. Şırnak’ta da yapacağız. İnadına bu hizmeti gerçekleştireceğiz. Böyle üç beş tane teröriste Allah’ın izniyle bu vatan topraklarına hizmeti ertelemeyeceğiz.
Benim Kürt kardeşlerimin, Kürt gençlerini dağa kaçıran, bedeller ödeten, Kürt çocuklarını ölmeye öldürmeye örgüt, kimleri kaçırıyor? Dikkat edin AK Parti’nin il ve ilçe başkanları. Öldürülenler kimler, AK Parti’nin il başkan yardımcısı, milletvekilinin kardeşi. Burası çok manidar. Çünkü bölücü terör örgütünün ve uzantısının karşısında tek güç AK Parti. Bir ölür, bin doğarız. Benim Kürt kardeşimin Kürtlere bu kadar ağır bedeller ödeten, kürt çocuklarını dağa kaçıran bu canilerle hiçbir duygu bağı kesinlikle yoktur. Van depremi için van’a gelen polisi şehit eden, şu hale bakın. Bir polisi haince sırtından vuran. Kürt kızlarını sokak ortasında katledecek kadar canavarlaşmış bu müsveddelerle benim kürt kardeşlerimin hiçbir ilgisi yoktur.
Özellikle Kürt kardeşlerime sesleniyorum. Bize oy versin ya da vermesin. Bu topraklarda yaşayan kürt kardeşlerime sesleniyorum.
Terör örgütünün propagandasının etkisi altında kalmadan, her bir kürt kardeşimin bir an vicdanıyla baş başa kalıp düşünmesini istiyorum. Cumhuriyet tarihi boyunca kim hangi hükümet bu kadar cesur adımlar atmıştır? Hangi dönemde kardeşlik için bu kadar çaba gösterilmiştir? Kürtlere karşı sürdürülen red asimilasyon politikalarına AK Parti son vermiştir. Kürt kardeşlerimin yeter artık diyerek teröre karşı seslerini yükseltmelerini bekliyoruz.
FİLİSTİNE DESTEK DEVAM EDECEK
Gelin bu sorunları teröristlerle kucaklaşanlarla değil, sizinle kucaklaşanlarla beraber çözelim. Onun için bugün usanmadan bıkmadan yorulmadan tekrar ediyorum. İnadına demokrasi diyorum, barış diyorum, inadına kardeşlik diyorum.
Filistin meselesine destek vermeye devam edeceğiz. Tüm Filistinli kardeşlerimi rahat bir nefes alıyorlar, huzura kavuşmaları için elimizden geleni yapacağız.
Akdeniz’de uluslar arası sularda insani yardım götüren gemilerimize saldıran ve 9 Türkü şehit eden İsrail bizden özür dilemedikçe, tazminat ödemedikçe Filistin üzerindeki ablukayı kaldırmadıkça İsrail ile ilişkimizi asla gözden geçirmeyeceğiz. Kıbrıs ve Karabağ meselelerinde ilkeli tutumumuzu sürdüreceğiz. Onun için Ermenistan, Ermeniler, onların yanlarında yer alanlar bilsinler ki Azeri kardeşlerimizin hakları yerine gelmedikçe bizim tutumumuzda da bir değişiklik olmayacaktır. Somali için başlattığımız girişimi, Pakistan, Afganistan, Bosna Hersek girişimini en güçlü şekilde sürdüreceğiz. Nefret suçlarıyla, ırkçılıkla, en etkili şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz.
ISLAMAFOBIA BİR İNSANLIK SUÇUDUR
Şu hususun altını özellikle çizmek durumundayım. Bir dine, bir dinin mensuplarına bir dinin kutsal değerlerine hakaret etmek, aşağılamak asla ve asla düşünce özgürlüğü kapsamında ele alınamaz. İslamafobia bir insanlık suçudur. Bir nefret suçudur. Hele hele sevgililer sevgilisi peygamberimize hakaret etme cüretini gösteren alçakça saldırıda bulunan bir zihniyete katlanmak asla bir özgürlüğe teamül olarak tanımlanamaz. Aslında bu özgürlükçü bir anlayışa saygısızlıktır. Çünkü inanç özgürlüğü, düşünce özgürlüğü bu değildir. tam aksine buna evet diyenler düşünce özgürlüğünü fikir özgürlüğünü ayak altına almışlardır. Uluslar arası adımlarımızı atıyoruz. Dünya liderleriyle şahsım ve dışişleri bakanımız görüşmeler yaptı yapıyoruz. Müslümanlara, Müslümanların değerlerine yönelik saldırıları kınıyoruz. Batı dünyasında tırmanışa geçen İslam karşıtı söylemlere, buna paralel tırmanan ırkçılığa karşı çok ağır yaptırımların getirilmesi hususunu bir kez daha söylüyorum.
Almanya’ya sesleniyorum. Orada başörtülü kızlarımıza yapılan, dışlama sebebi olarak bilbordlara yerleştirmek inanç özgürlüğü olarak değerlendirilemez ey Merkel. Onun için adımlarını atmak zorundasınız. Ama bu oy sandıklarında kendilerine farklı döner.
Fransa’ya da sesleniyorum. Geçmişte olduğu gibi karikatür krizlerini diriltmek isteyenler var. Çağrımızı yapıyoruz. Adımlarınızı atmak zorundasınız. Bu medeniyetler çatışmasını getirir. Biz buna karşıyız. Biz Libya’da öldürülen büyükelçiye ve yanındaki kişilere yapılana da karşıyız. Çünkü bizim dinimiz İslam barış dinidir. Temenni ederim ki insanlıkta bunu öğrenir.
SURİYE'DE ZALİM BİR İKTİDAR VAR
Suriye’de bir zalim iktidar var. Bu zalim iktidar halkını acımasızca katlediyor. Şu anda 30 bini aşkın Suriyeli kardeşimiz ne yazık ki öldürüldü. 250 bine yakın göç var, 90 bini bizim misafirimiz. Biz kardeşliğimizin gereğini yapacağız. Lojistik desteğimizi vermeye devam edeceğiz.
Çin’e Rusya’ya sesleniyorum. Lütfen şu ana kadar olan tavrınızı gözden geçirin. Bu zalim iktidarın yanında olanları tarih affetmeyecektir diyorum.
1945 öncesinde Hitler’e Mussolini’ye faşizme övgüler düzen, aniden saf değiştiren Stalin’e yaranmak için kendisine sığınan Azeri kardeşlerimizi infaz edileceklerini bildiği halde teslim eden zihniyet bu CHP zihniyetidir. Ana muhalefet partisi gitsin Türkiye’de terörü destekleyenlerle işbirliğini gözden geçirsin. Türkiye’deki bölücü terör örgütünü Filistin direnişçilerine benzeten, Suriye’yi normal gören ilişkilerini gözden geçirsin. Bunların dış politikası bu. Affedersiniz, abuk sabuk eline almış bir kitap parçası, onunla başbakanına kalkıp saldırma cüretinde bulunan yalan yanlış haberleri kullanan bu zat’la nereye gider? Ben bunu tazminata mahkum etmekten bıkmadım bıkmayacağım. Burada da yine tazminata, arkadaşlarım dava açtılar. Kayseri’de belediye başkanıma çok saldırdı, başkanım hep kazandı. Şimdi belediye başkanım da ana muhalefetten kazandıklarını Kayseri’deki kardeşlerime sucuk olarak dağıtıyor.
KOLTUĞA YAPIŞIP KALANLARDAN O9LMAYACAĞIZ
Muhalefet bazı çılgınlıklar yapıyor. Ne olmuş kalkınma olmuşsa, göstersinler diyor. Göstereyim. Türkiye’de 2011 yılında tüm zamanların rekorunu elde ettik bir yıl içinde 594 bin adet otomobil satışı gerçekleşti. 91 binden 594 bine yükseldi. 2002 yılında yine 1 milyon 88 adet buzdolabı satılmışken, 2011’de bu ikiye katlanıyor. Nereden nereye? 2002’de 824 bin çamaşır makinesi satılırken, şu anda 1 milyon 949 bin adet çamaşır makinesi satılıyor. Demek ki satın alma gücü artıyor.
Eğitimde attığımız adımlar vardı. Okulların sayısına girecek değilim. Şu anda dönemimizde yaptığımız derslik sayısı 181 bin 316’ya ulaştı. Sadece 10 yıl içinde. Öğretmen sayısı şu anda kadro tahsisinde en fazla sayısı öğretmenlere veriyoruz. Vermeye devam edeceğiz. Sağlıkta attığımız adım çok önemli. Özellikle şu anda Türkiye’nin 81 vilayetinde hastanelerimiz modernleşiyor. Bir taraftan da artık 17 tane helikopter ambulansla hizmet veriyoruz. 3 tane jet ambulansla hizmet veriyoruz. Bütün bunları niye yapıyoruz? Artık benim vatandaşımız sadece tomografi çektirmek için bir şehirden bir şehre gitmesin diye.
Kadınlarımızın güçlendirilmesi devam ediyor. Engellilerimizin önündeki engelleri büyük ölçüde kaldırdık, kaldırmaya devam edeceğiz. Engellilerle ilgili yasayı çıkarmak bize nasip oldu bununla da övünüyoruz.
Kentsel dönüşüm çalışmalarımız devam ediyor. Bu konuda halkımızın desteğini bekliyorum. İnşallah 27 Ekim’de 16 olan büyükşehir sayısını 29’a çıkaracak yasal düzenlemeyle ilgili adımı atıyoruz atacağız.
26 Mart 1999’da Pınarhisar Cezaevi’ne doğru yola çıkarken kardeşlerime kısa bir konuşma yaptım. Bunun bir veda olmadığını söyledim. İnanıyorum ki esten sonraki notalar istikrar içerisinde aydınlık yarınların Türkiye’sine barışa giden yolda sizin bu sevginiz aşkınızla bütünleşerek devam edecektir dedim. Evet, bundan 13 yıl önce. Belki de bir hayaldi, arzuydu, duaydı. Rabbim, benim de benimle birlikte amin diyen kardeşlerimin de dualarımızı kabul etti. AK Parti’yi kurarken milletimize bir söz verdik. Biz bizden öncekiler gibi koltuğa yapışıp kalanlardan olmayacağız dedik. Biz gençlerin önünü açanlardan olacağız dedik. İşte bugün burada bu kongrede bu sözümüzün gereğini yerine getiriyoruz.
Bu bir veda değil, bu bir es’tir, bitmeyen şarkının notaları arasında bir moladır. Bu yorgunluğun molası değil, bir ilkenin bir sözün vaadin yerine getirilmesidir.
"AİLEM, EŞİM, ÇOCUKLARIM BENİ AFFETSİNLER"
Vereceğimiz bu molada her ne şekilde olursa olsun yine milletin hizmetinde olacağız. Partimiz bana hangi görevi verirse o görevi yerine getireceğiz. Hayatın her safhasında dava millete hizmet sevdası benliğimizin önünde oldu. Ailem eşim çocuklarım beni affetsinler. Kimi zaman dava uğruna, onları dahi ihmal ettiğim dönemler oldu. Sevgili anacığımın anarşinin yoğun olduğu o günlerde, gece yarılarında eve döndüğümde balkonda beni beklediği anları unutamıyorum. O bizi beklerdi, biz ise duvarlara yazımızı yazar dönerdik. Bu dava öyle bir dava ki burada ben’e hiçbir zaman yer olmadı. Bu dava öyle bir dava ki burada bencilliğe rütbe hırsına asla yer olmadı.
İnşallah bu dönem zarfında da Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan’ı olarak millete hizmete devam edeceğiz. Ardından biz kenara çekilecek, yerlerimizi makamlarımızı arkadaşlarımıza bırakacağız. Bu dava içinde, bu davayı omuzlayacak götürecek çok sayıda arkadaşlarımız var. Hiç endişeniz olmasın, bu dava yerde kalmaz ve kim var denildiğinde sağına soluna bakmadan ben varım diyerek öne çıkarak nefsini bir kenara koyup kendini bu davaya adayacak çok arkadaşım var. AK Parti bir siyasi parti dışında bir okul oldu hamdolsun. Bugünkü kadroyu hiç ama hiç aratmayacak, milletine sevdalı bir çok arkadaşım dava taşını yeri geldiğinde gediğine koymak için çalışacak. Bu davada nifak olmaz, olmamalıdır kardeşlerim.
Ne manşetler, ne karanlık senaryolar bu davanın içine ikilik sokamaz. Her birimiz aramıza sızmaya, aramıza nifak sokmaya rakip gibi göstermeye çalışanlara karşı çok ama çok dikkatli olacağız. Biz manşetlere karşı şerbetliyiz. Biz manşetlerle vuruşarak bugünlere geldik. Muhtar bile olamaz dediler, ama onların nasıl bir hesabı varsa milletin de Allah’ın da bir hesabı vardır.
Sonuçta galip gelen millet oldu ve Allah’ın hesabı tuttu. Kardeşlerim Allah’ın takdiri neyse o olur. Bugün de bizim aramıza nifak sokmak için atılan her manşet, her girişim milletin ve rabbimin tuzağında eriyip gidecektir. Bize vurulmak istenen her darbe bizi büyütecektir. Nefsimize uymadan ilerleyeceğiz. Hep söyledim. Şahıslar gelip geçicidir. Kalıcı olan eserlerdir, geride açılan yoldur. AK Parti Türkiye’de açtığı yolla, izlerle Türkiye’yi büyütmeye devam edecektir.
Bu kongrede aramıza yeni arkadaşlarımız katılıyor. MKYK’mızı daha güçlü hale getiriyoruz. Omurga korunuyor, hücreler tazeleniyorum. Ben tüzüğümüz gereği bu büyük kongrede son kez genel başkanlığa aday oluyorum. Üç yıl partimin başındayım. Allah ömür verirse bu can bu bedende olursa inşallah farklı görevler altında, yine bir olacağız, yine beraber olacağız. Milletimizin hizmetinde olacağız. Partim bana Ağrı’ya git dedi, gideceğim. Şurada konferans burada konferans, ne derse onu yapacağız. Burada bütün teşkilatımdan helallik diliyorum. Hepinize hakkımı helal ediyorum. Bu davada, gönlünü kırdığım, zülfü yaresine dokunduğum kardeşim varsa, haklarını lütfen bana helal etsinler.