Güncelleme Tarihi:
Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:“İlk Oslo görüşmeleri yapıldı, Türkiye kan gölüne döndü. İkinci Oslo’dan sonra Türkiye’de iç savaş tetiklenebilir. Sayın Başbakan her şeyi kendisi ve partisi üzerine inşa ediyor. Bu başbakanın bu süreci yönetmesi mümkün değildir. Eğer bir Başbakan çıkıp ‘Öcalan’la görüşülmeli’ diyorsa kendisinin muhatabı da artık Öcalan’dır. Ben bunu kabul etmiyorum. Bir devlet yönetiminde böyle bir şey olabilir mi?
Biz bunu yemeyiz
Barış için diyaloga evet. Bizim yerimiz TBMM. Oturup konuşalım. Korktular ve TBMM’ye gelmiyorlar ama koşa koşa Oslo’ya gidiyorlar. Bir sorun çözülecekse bu ülkenin kendi iç dinamikleriyle çözülmeli. Ben Meclis’i, halkı ve kanaat önderlerini devre dışı bırakacağım diyor. Kalkıp Oslo’ya gideceğim diyor. Biz bunu yemeyiz. Şimdi AKP İmralı’ya da giderim diyor, mesele yok. Gemisi var, arabası var, uçağı var. Eğer cesareti varsa gitsin konuşsun.
Kan gölüne çevirdi
Ülkeyi kan gölüne döndüren birisini hangi ülkenin insanları Cumhurbaşkanı yapacak ki. Halkına doğruları söyleyemeyen bir ülkede nasıl Cumhurbaşkanı olur. Bizim Cumhurbaşkanı tercihimiz, iyi eğitimli, bilgili, kültürlü bir kadının bu ülkede Cumhurbaşkanı olmasıdır. Erdoğan cumhurbaşkanı olmak istiyor. Böyle bir isim okul bahçesinde öğrencileri topladığı zaman ayrışmayı yapar yoksa bütünleştirici mi olur. Orada imam hatip dışındaki öğrencileri dışladı. Her okuldan terörist çıkabilir, nitekim imam hatipten de çıkmış. İmam hatiplerde okuyan da bizim çocuklarımız, meslek lisesine gidenler de bizim çocuklarımız.
Bunun adı ihanet
Siz nasıl olur yabancı güçleri Türkiye’den geçirirsiniz. Bunun adı ihanettir. Suriye’de çatışmalara karışıp Türkiye’ye gelen gruplar var. Sayın Başbakana soruyorum, yabancı bir ülkenin silahlı kuvvetlerini Türkiye Cumhuriyeti’nde konuşlandırma yetkisi kime aittir. TBMM’ye aittir. Parlamentonun böyle bir kararı var mıdır, yoktur. Bunun adı vatana ihanettir, hangi ülkeye giderseniz gidin. Tazminat davası açıyormuş, açsın istediği kadar. Sayın Erdoğan beni korkutmak istiyor, ben sayın Başbakan’dan korkmam.
Musalla taşında ahkam kesiyor
Neşet Ertaş’ın musalla taşına yaslanmış ahkam kesiyor. İmam orada, namazı kılacağız, defnedilecek. Hayır efendim bir de konuşma yapacak. Hayatım boyunca hiç böyle bir olaya tanık olmadım. Neşet Ertaş’ın toplumda yarattığı sevgiyi ben nasıl istismar edip oya değiştiririm hesabı yaptı. Bakalım bundan sonra hangi değerleri istismar edecek.
Oylarımız artmadı
Güneydoğu’da oylarımızda gözle görünür bi artışımız olmadı. Ama meseleyi oya endekslemek onu istismar etmek demektir. Türkiye’nin barışa ihtiyacı var. Herkesin sorumluluğu var, benim de var Recep Tayyip Erdoğan’ın da, Devlet Bahçeli’nin de, BDP’nin de sorumluluğu var.
Tekin seçimden çıkarsa aday olur
İstanbullu nefes almak isterse, özgürlüğü tatmak isterse Beşiktaş’a, Sarıyer’e, Kadıköy’e, Kartal’a gider. Seçim öncesi önseçim yapacağız Gürsel Tekin çıkarsa tabii ki aday olur. Aziz Kocaoğlu İzmir’e çok güzel şeyler yapıyor. Kentsel dönüşümle ilgili olarak sorunları var tabii. Hükümet ne kadar geciktirirse geciktirsin kentsel değişimi yapacağız.
Kasadan ödenmez
Kendisine yönelik açılan tazminat davalarının kaybedilmesi halinde paranın parti kasasından mı ödeneceği sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, “Hayır tazminatların hiçbirisi parti kasasından ödenmez” dedi. Kılıçdaroğlu, başka bir soruyu yanıtlarken de Anayasa Mahkemesi’nin, CHP’nin 2008 ve 2009 yılları kesin hesabı incelemesi sonucunda, 2008 yılından 1 milyon 434 bin 42 liranın, 2009 yılından ise 1 milyon 257 bin 30 liranın Hazine’ye irad kaydedilmesi kararının haksız bir karar olduğunu belirterek, kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götüreceklerini söyledi.
“AİHM'e götüreceğim”
Kılıçdaroğlu, TBMM'den izin alınmadan Türkiye topraklarında yabancı ülkenin silahlı güçlerini bulundurmanın “vatana ihanet” anlamına geldiğini, “Yüce Divanlık bir suç olduğunu” ileri sürdü. İddialarına ilişkin belgeleri olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Bütün belgelerim var, bütün dokümanlarım var. Kalpazanlık suçlamasıyla ilgili de var. Doğru tazminat ödedim. Ama ben haklıyım orada. Kendi imzaladığı metin var. Öbüründe de haklıyım. Bütün televizyonlardaki haberleri götürüp mahkemeye koyacağım. 2003 yılında yabancı bir ülkenin askerleri hangi gerekçeyle nasıl geldiler buraya. Bana birinin bunları açıklaması lazım. Onun için vatan hainliği sözünü ilk kullanan kişiyim Recep Tayyip Erdoğan hakkında ama ilk kullandığım yer Dubai'de imzaladıkları anlaşmadır. Ve karşılığı da Yüce Divan'dır.
O zaman da söyledim. Dava açtı mı? Açamadı, açamaz. Şimdi dava açıyor. Ben geri adım atacağım diye. Yargıyı kendine göre düzenledi. İstediği kadar düzenlesin ama ben Türkiye'de olmasa bile Avrupa'da hukukçular vardır, onlara güveniyorum.”
Oslo görüşmeleri
“Oslo görüşmelerine” ilişkin soruları da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, görüşmeleri ve süreci eleştirdi. Kılıçdaroğlu, “Bu süreç sadece Recep Tayyip Erdoğan ve AKP'nin tekrar iktidar olması için seçimlerde PKK'nın eylemsizlik kararı alması öngörülen süreçtir” ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, terör sorununun çözümü konusunda terör örgütü ele başı Abdullah Öcalan ile görüşülmesine nasıl baktığının sorulması üzerine ise şöyle konuştu:
“Eğer bir başbakan çıkıp kamuoyu önüne 'Öcalan'la görüşülmeli' diye bir beyan deklare ediyorsa kendisinin muhatabı artık Öcalan'dır. Ben bunu kabul etmiyorum. İçime de sindiremiyorum. Kimse kusura bakmasın. Bir devlet yönetiminde böyle bir şey olabilir mi?
Siz kalkıyorsunuz kendi muhatabınızı belirliyorsunuz. Kim? 'Efendim omuzunda silah olan benim muhatabım olur ama Meclis'te milletvekili olan benim muhatabım olmaz. Çelişkiye bakın. Böyle saçma şey olur mu? Kucaklaştıkları kişilerden birisi silahsız, öbürü silahlı. Silahsızın dokunulmazlığını kaldıracağım, cezalandıracağım, benim muhatabım olmayacak, silahlıya diyor ki 'gel otur karşıma, biz seninle oturup konuşacağız'. Biz bunu kabul etmeyiz.”Oslo sürecinin ilkesiz, ahlaki olmayan, yalanlar üzerine kurulu, halkı kandırmaya yönelik bir süreç olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, “Tek amacı vardır, AKP'ye seçim kazandırmak için PKK'nın eylemsizlik kararı almasını sağlamaktır. Ve o da sağlanmıştır” dedi.
“Bu dönemde gündeme gelmesinin benzer bir nedeni mi var?” sorusuna ise Kılıçdaroğlu, “Benzer bir neden, cumhurbaşkanlığı seçimi var. Kendisi aday ya deklare etti ya. Eylemsizlik kararı alınsın, beyefendi cumhurbaşkanlığı makamına otursun. İkinci süreçtir. Bu karanlık sürece destek vermeyiz. Doğru değildir, ahlaki değildir” karşılığını verdi.
“Türkiye'de iç savaş tetiklenebilir”
Sorunun çözümü için terör örgütleriyle görüşmenin ancak istihbarat örgütleri tarafından yapılabileceğini, buna bir itirazları olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, görüşmenin başbakanın temsilcisi düzeyinde yapılmasının ise kabul edilemez olduğunu kaydetti. İlk Oslo görüşmelerinin ardından Türkiye'nin kan gölüne döndüğünü savunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Korkum şu, ikinci Oslo görüşmelerinden sonra Türkiye'de iç savaş tetiklenebilir. Herkesin bu gerçeği görmesi lazım. Sayın Başbakan ülkeyi yönetemez. Her şeyi kendi çıkarları, kendi partisinin çıkarları üzerine inşa eden, ülkenin çıkarlarını göz ardı eden bir başbakanın bu süreci yönetmesi mümkün değildir.”
Kılıçdaroğlu, Oslo görüşmelerinde hakem devlet tarafından imzalanan bir mutabakat metni olduğunu ifade ederek, hakem devlet tarafından imzalanan metnin her an uluslararası bir boyut kazanabileceğini ancak Başbakan Erdoğan'ın bu riskin farkında olmadığını iddia etti.
Oslo sürecini desteklemelerinin söz konusu olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanlığı süreci için bu süreci başlatıyor ve korkarım ki Türkiye bir iç savaş tehlikesiyle karşı karşıya kalsın... 'Ben cumhurbaşkanlığımı garanti altına almak için Oslo'ya gidip masaya oturacağım' diyor. Kimse kusura bakmasın ama biz bu numarayı yemeyiz. Doğru değil bu” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Oslo görüşmelerine ilişkin CHP içinde bir fikir ayrılığı olmadığını da vurguladı. Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın, “Biz terörle mücadele edeceğiz, siyasetle de müzakere” sözlerini anımsatarak, “Geldiğimiz sürece bakın. Süreç şu; terörle müzakere yapıyor, siyasetle de mücadele. Yüz seksen derecelik bir görüş farklılığı. Geldiğimiz tablo bu ve bu tablo diyor ki 'Ben terörü önleyeceğim'. Siz terörü önleyemezsiniz, terörü büyütürsünüz” ifadesini kullandı.
“Tazminatlar parti kasasından ödenmez”
Kendisine yönelik açılan tazminat davalarının kaybedilmesi halinde paranın parti kasasından mı ödeneceği sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, “Hayır tazminatların hiçbirisi parti kasasından ödenmez” dedi.
Kılıçdaroğlu, başka bir soruyu yanıtlarken de Anayasa Mahkemesi'nin, CHP'nin 2008 ve 2009 yılları kesin hesabı incelemesi sonucunda, 2008 yılından 1 milyon 434 bin 42 liranın, 2009 yılından ise 1 milyon 257 bin 30 liranın Hazine'ye irad kaydedilmesi kararının haksız bir karar olduğunu belirterek, kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götüreceklerini söyledi.