Güncelleme Tarihi:
Yüzde 99 değil, yüzde 99.5
“Ben o gazeteci (Güneş Gazetesi yazarı Talat Atilla) ile yaptığım konuşmamda ‘emekli komutanlar’ dedim. Onlardan aldığım bilgiye göre sabotaj ihtimalinin yüksek olduğunu söyledim. Eski komutanların yüzde 99 sabotaj dediğini söyledim. Ama bunları dost sohbeti çerçevesinde söyledim. Yazılması için değildi. O nedenle açıklama olarak görmüyorum. Ama evet, eski komutanlar bunu söyledi. Hatta yüzde 99 da değil, yüzde 99.5 ihtimalden söz ettiler. Eski komutanlar, patlamanın şekli, korunan yer, iki ayrı patlamanın olması ve başka nedenler sıralayarak bu sonuca vardıklarını söylediler. Ben de zaten o konuşmada, eski komutanların yüzde 99 oranda sabotaj ihtimali gördüğünü söyledim. Yoksa benim görüşüm değil. Ben uzmanı değilim ki bu oranı vereyim? Şimdi benim bu sözlerimden ‘eski’yi çıkarıp, ‘komutanlar’ diye yazmışlar. Sohbetin yazılması etik değil; ama ‘eski’ sözcüğü çıkarılarak bunun yapılması beni çok rahatsız etti. Ses kaydının açıklanmasını isteyeceğim.
2. Başkan’ı Başbakan aratmış
Peki, ben bu açıklamaları neden önceki gün yapmadım? Bekledim ki Başbakan çıksın ortaya. Eğer Esenboğa’daki o açıklamayı yapmasaydı, bunları da konuşmayacaktım, konuyu kapatacaktım. Üstelik Başbakan konuya sadece kendisi de girmiyor, anladığım kadarıyla Genelkurmay İkinci Başkanını da kendisi aratmış. Evet, İkinci Başkan beni aramış, not bırakmış. Çok yoğundum fırsatım olmadı, ancak akşam geri döndük. Kalabalık bir yerdeydik ama gün bitmeden dönelim diye düşündüm. Ne diyeceğini merak ettim. Hangi komutanlarla görüştüğümü sordu. Ben de eski komutanlar olduğunu söyledim. Hepsi bu çerçevede bir konuşma.
Uludere ve uçağı kapattılar
Bakın kamuoyu anımsamalı ki, Uludere’yi kapattılar. Uçağımızın düşürülmesi olayını da kapattılar. Sonra bu elim kaza oldu. Daha saatler geçmiş, Afyon Valisi, Orman Bakanı Veysel Eroğlu hemen çıktı, ‘Kaza kaza’ dediler. Sonra medya uzmanları konuşturdu, kaza olasılığının yanında sabotaj ihtimali de çıktı. Bunun üzerine Başbakan çıktı, bunu söyleyenleri ihanet, alçaklıkla suçladı. Gerekçesi de ‘kaza’ olasılığının zayıflatılmasıydı. Tüm bu kamu yöneticileri çıkıp, ‘Konu araştırılıyor, gerekli açıklama sonra yapılacak’ denseydi zaten sorun kalmazdı bizim açımızdan. Şimdi bakın, birşey daha var. Genelkurmay bir açıklama yapıyor, acemi erlerin orada görev yaptığı iddiaları üzerine. ‘Oradakiler, acemi değil uzman erbaştı’ dedi. E kardeşim, orada acemi yok, uzman varsa kaza olasılığı zayıflamaz mı?”
Kaza süsünü kabul etmeyiz
Kılıçdaroğlu, düzenlediği basın toplantısında da “Bir bildiğim var” diyerek, mühimmat deposu patlamasına ilişkin gündeme getirdiği sabotaj iddiasının arkasında durdu. Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kendisini hedef alan sözlerini de şöyle yanıtladı:
“Biz kaygımızı, endişemizi dile getirdik. Hiçbir uzman ‘Kaza riski yüksektir’ demedi, ‘Sabotaj riski daha yüksek’ dedi. Hükümet ‘kaza’ diyor. Kaza ise o daha da vahim. Başbakan, ‘kaza’ diyene bir şey demiyor, ‘Sabotaj olabilir’ diyenlere ise büyük bir haksızlıkla yükleniyor. Hükümetin söylediğine güvenmiyorum. Yalan üreten, doğruları saklayan bir hükümet var. Afra tafra ile gezinmesini bilirler ama halka hesap vermeyi bilmezler. Ben anamuhalefet lideriyim. Bana her yerden bilgi gelir. Araştırma yapılacak tabii ama sizin kaza süsü verdiğiniz bir araştırma raporu çıkarsa biz bunu kabul etmeyiz, bunun kimsenin kuşku duymayacağı uzman raporlarıyla desteklenmesi gerekir.
Dava açmazlarsa üzülürüm
Mühimmat depoları kolay kolay patlamaz. Bunlar sonunda patlamada ölenleri sorumlu ilan edecekler, hızlı tren kazasında iki makinisti sorumlu tuttukları gibi. Doğruyu söylemeyen iktidar yalancı çoban durumuna düşer. Çapsızlık yukarıdan başlarsa aşağıya kadar iner. Başbakan bağırıp çağırarak medyaya yaptığı gibi muhalefeti de susturmaya çalışıyor. Kimse kusura bakmasın, bütün şehitlerin hesabını verecekler. Kızarak, bağırıp çağırarak devlet yönetilemez. Söylediğimiz her sözün arkasındayız. Bu düşünülmüş, tartışılmış uzun süre üzerinde konuşulup öyle dillendirilmiştir. Biz AKP gibi değiliz, bir bildiğimiz var. Başbakan istediği kadar kızsın. Dava açacaklarmış, açmazlarsa çok üzüleceğim! Bizi davayla, fezlekeyle mi korkutacaksınız? Hiçbir CHP’li baskıya şantaja boyun eğmez. Genelkurmay Başkanı, ‘Herşey ortada’ diyor. Herşey ortadaysa, bu ülkenin insanları doğru bilgi edinmek istiyorlar, neden açıklama yapmıyorsunuz? Biz demokrasi, özgürlük savaşı veriyoruz, doğru bildiklerimizi seslendirmekten korkmayacağız.”