İnce, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Erdoğan'ın partisinin genişletilmiş grup toplantısında CHP'ye yönelik sözlerine yanıt verdi. Erdoğan'ın “yine takıntılı olduğunu, 1930 ve 1940'larla ilgilendiğini ve 2012 Türkiye'sini yönetemediğini” gördüklerini ifade eden İnce, “Yine Dersim, yine CHP bombaladı diyor. Fakat Uludere'de AKP mi bombaladı diye sormamızı bekliyor. 'Dersim'de arşivi açılım ama Uludere'yi kapatalım' diyor. Uludere'de istihbaratın kimden geldiğini söyleyemiyor ama hala takıntılarına devam ediyor” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın bir başka ağır ithamının da CHP'nin PKK ile irtibatlı olduğu algısını yaymaya çalıştığını, bunu bilinçli olarak yaptığını belirten İnce, “Kendisi devlet adamı mantığında değil kendisi, AKP Genel Başkanı o, bu ülkenin Başbakanı değil. Gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri düşünen birisi” dedi.
Erdoğan'ın, “Onların dağda adamları mı var?” diye sorduğuna işaret eden İnce, şöyle konuştu:
“Sen
Atatürk'ün partisine, Kuvay-ı Milliye'nin partisine utanmıyor musun böyle bir soruyu sormaya. Böyle bir şey olmadığını bilmiyor musun? 'CHP'li belediyeler Alman vakıfları aracılığıyla PKK'ya yardım etti' diye iftira attın, çamur attın. Kim bu belediyeler açıkla dediğimizde gıkın çıkmadı. Sana gensoru verdik, Meclis'e gelip konuşamadın. 'Kim o belediyeler, sen nasıl Başbakansın, git o belediye başkanlarının kulağından tut varsa böyle bir şey.' Çamur attın, iz bırakmaya çalıştın, arkasını getiremedin.
Habur'daki mahkemeyi kiminle görüşerek kurdun? Teröristlerin oraya geleceğini önceden sana kim söyledi de o çadır mahkemelerini kurdun? Bugün rahatsız olduğun teröristler ile milletvekillerinin görüşmelerini, kucaklaşmalarını o gün görmedin mi? O gün onların
seçim otobüsü üzerine binip parti il binalarının açılışlarına katılmalarından rahatsız olmadın mı? Oslo'da kiminle görüştün?”
“Schengen değil Şamgen diyen bir Başbakan”
İnce, Erdoğan'ın, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün “arkadaşlar” lafını diline doladığını belirterek, “Peki şehitlere 'kelle' diyen, terör örgütünün başına 'sayın' diyen kimdi? Sana, 'Bu PKK'lılar , dağdakiler benim canım, ciğerim' diyen milletvekili kim' diye sordum, yüreğin varsa gel bunu açıkla dedim, gıkın çıkmadı” dedi.
“Başbakan'ın bugün çirkin, anlamsız ve iftira niteliğindeki saldırılarına devam ettiğini” ileri süren İnce, şöyle devam etti:
“Suriye konusunda 'CHP, boğazına kadar kana batmış Esad'ın sözcüsü' diyor. İnsan bunları söylerken gerçekten sıkılır, yüzü kızarır. 'Schengen değil Şamgen, ortak bakanlar kurulu toplantısı,
FB maçı, boğaz turu, Bodrum tatili, dostum kardeşim Esad, Antep, Hatay kazanacak' diyen bir Başbakan. O Esad, senin Bodrum'a tatile gittiğini, Boğaz turu yaptığında diktatör, eli kanlı değildi de sonradan mı oldu? 2 yıl önce birlikte tatil yaptığım, Boğaz turu yaptığım, büyük devlet adamı, dostum, arkadaşım Beşşar Esad 2 yıl içinde eli kanlı bir canavara, üstüne kan sıçramış bir Esed'e dönüştü.' Böyle bir mantık olabilir mi? Devlet adamlığıyla, ciddiyetle, Türkiye gibi büyük devletin başbakanın söylemiyle alakası olabilir mi?”
Erdoğan'ın “kaçırılma olaylarının AKP'ye yönelik olduğunu” söylediğini belirten İnce, “Geçmişte de Kulp İlçe Başkanı kaçırıldığında, 'Bunların sadece
bizim partimize yapılıyor olması anlamlıdır' demişti. Oysa öyle değil.
Milletvekili, polis, kaymakam, öğretmen, sağlık teknisyeni kaçırdılar. Şu anda PKK'nın elinde 146 kişi var. Bunların hepsi AKP'li mi? PKK terör örgütünün insan kaçırması üzerinden siyaset yapmaya, bunun üzerinden nemalanmaya çalışan bir Başbakan var” dedi.
“Başbakan neyse ben de oyum”
Erdoğan'ın Apaydın kampı konusunda Kemal Kılıçdaroğlu'na, “şov yapmana izin vermeyiz, yalnız sen girebilirsin” dediğini belirten ince, şunları kaydetti:
“Sen kimsin? Orası vatan toprağı değil mi? 550 milletvekili ile ile senin aranda ne fark var?, Benim, Sayın Kılıçdaroğlu'nun, Başbakan'ın, Artvin, Edirne, Urfa, Muğla milletvekili arasındaki farkı bana açıklasın. Başbakan neyse ben de oyum. Başbakan'ın babasının çiftliği mi, vatan toprağı mı? Orası vatan toprağıysa Başbakan da Kılıçdaroğlu da ben de Kırşehir milletvekili de aynı konumdayız. 'İstediğime izin veririm, istediğime vermem' mantığında bir Başbakan. Sen konsolos musun Başbakan mı? Hani sen bazı ülkelerle vize kaldırmakla övünüyordun, vatan toprağında vize mi uyguluyorsun? Başbakan konsolosluktan vazgeçsin, Başbakanlık görevi yapsın. 'Kampa şu kadar gün sonra gelebilirsiniz' demek, bir belediye zabıtası düşünün, bir işyerini denetleyecek, 10 gün sonra sizi denetleyeceğim diye haber veriyor, 'hazırlıklarınızı yapın' diyor. Başbakan belediye başkanlığından kalma alışkanlıklarını devam ettiriyor. Kampı hazırlayacak, şartlar ona göre elverişli hale getirilecek, sonra da misafirlerin ziyaretine açılacak. Bütün bunlar doğru değildir.”
İnce, Erdoğan'ın CHP ve genel başkanına “Siz kimin torunusunuz” diye sorduğunu belirterek, “Biz Damat Ferit'in, Wilson prensiplerin savunanların, Aznavur'un, mandacıların, Delibaş Mehmet'lerin, Hikmetyar'ın torunu değiliz. Biz Mevlana'nın, Yunus Emre'nin, Hacı Bektaşı Veli'nin, Fatih Sultan Mehmet'in, Mustafa Kemal Atatürk'ün torunlarıyız. Sen nasıl bir Osmanlı torunusun ki Obama'nın eşbaşkanısın. Osmanlı torunu Obama'nın eşbaşkanı olmaz. Sen bu kafayla mı Cumhurbaşkanı olacaksın, sen bu kafayla mı Türkiye Cumhuriyeti'nin birliğini, dirliğini savunacaksın? Bu milleti geriyorsun, kamplaştırıyorsun, ayrıştırıyorsun, çatıştırıyorsun, birliğimizi, dirliğimizi bozuyorsun. Bu mantıkla senden Cumhurbaşkanı olmaz olsa olsa AKP'ye genel başkan olur.”
İnce, bir soru üzerine, “Eğer hakim savcı alımında böyle yolsuzluklar, usulsüzlükler, hırsızlıklar, soru çalmalar, aktarmalar oluyorsa, bu ülkede yargıya nasıl güveneceğiz? Başbakan'a soruyorum; kaç yanlış bir ÖSYM Başkanı'nı götürür?” karşılığını verdi.