Güncelleme Tarihi:
Ergenekon Davası’nın 213’üncü duruşmasında eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök tanık olarak Silivri’deki duruşma salonundaydı. Özkök’ün kimlik tespitinin ardından, tanıklık hakları hatırlatılıp, yemin ettirildi. İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Özkök’e “Sizden gerçekleri söylemenizi bekliyoruz” diyerek bildiklerini anlatmasını istedi. Özkök, şunları söyledi:
Şu andaki parti gelince ‘Kötüye gidilir mi’ dedik
2002 yılının Ağustos ayında Genelkurmay Başkanlığı görevine getirildim. Bir müddet sonra genel seçimler yapıldı ve şu andaki parti iktidara geldi. İktidardaki parti seçilince, ben de dahil olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarında bir tedirginlik oluştu. Bu kişilerin eski söylemlerine bakıldığı zaman, ‘Acaba bir geriye dönüş olur mu, kötüye doğru gidiş olur mu?’ diye endişe ettik. Bu konuları kendi aramızda konuşmaya başladık. Askerlikte herkes görüşlerini özgürce dile getirir. Kimi zaman benim görüşlerimle astlarımın görüşleri arasında farklılıklar oldu. Bu çok normal. Göreve gelmemden hemen sonra, bir gazetede uzun süre yurtdışında kaldığım için ülke gerçeklerini bilmediğim yazıldı. Ben de o gazeteciyle görüştüm. Kaynağının üst düzey komutan olduğunu söyledi. Bunlar sadece basının uydurduğu şeyler değildi. Belli mihraklar tarafından yapıldı. Çok karmaşık bir durum var burada. Takdirinize bırakıyorum.
Gördüm, okudum ama meşru belge değildi
2004 yılı bahar aylarında bana bir vasıtayla nasıl geldiğini bilmiyorum bir slayt sunum geldi. Sunumun içinde ’Ayışığı’ ve ‘Yakamoz’ sunumlarını gördüm ve bunları okudum. Çünkü bunlar dezenformasyon da olabilirdi, gerçek de olabilirdi. Bu, bilgi kirliliği oluşturmak amacıyla gönderilmiş olabileceği için Genelkurmay Başkanı olarak temkinli olmam gerekiyordu. Bu konuyu astlarımla dahi paylaşmadım. İddialar çok büyüktü. Hukuki bir müdahale yapılır mı diye düşündüm. Ancak hukuki işlem yapmadım. Ben bu Ayışığı ve Yakamoz meşru belge olmadığı için işlem yapmadım. Bulunduğumuz mevkiler çok önemli mevkiler. Örneğin Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın emrinde 300 bin kişi var. Astlarınıza olan güvensizlik büyük sorunlara neden olabilir. Meşru olmayan gerçek olup olmadığını bilmediğim bir belgeyle işlem yapamazdım. Astlarımdan şüphe duyduğum anlamına gelir. Astlara güven vermek çok önemlidir. Daha sonra dikkatler başka yöne kaydı. O günden sonra bazı arkadaşlar emekli oldu, bazıları kaldı. Ben emekli olduktan sonra bu konular gündeme geldi.
HİLMİ ÖZKÖK İFADE İÇİN SİLİVRİ'DE / WEB TV
ÖZKÖK, SİLİVRİ'YE BÖYLE GELDİ / Foto Galeri
Muhtemel hareket tarzlarından biriydi
Hilmi Özkök, “Genelkurmay Başkanlığı yaptığınız dönem içerisinde maiyetinizdeki kuvvet komutanlarından dönemin yürütme organına yönelik muhtıra verilmesi yönünde telkin ya da teklifte bulunan oldu mu? Olduysa kimler tarafından ne amaçla ve nasıl oldu?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Geçen bir gazeteci, bir röportajıma atıfta bulunarak ‘teklif’ diye soruldu, başka şekilde sorulsaydı cevabım başka olurdu’ dediğimi belirtmiş. Buraya bir açıklık getirmek istiyorum. Teklif askerlikte çok özel bir terimdir. Daha önce emredilen bir konuda astlar bir çalışma yapar ve emri verene bu konuyla ilgili bir sunumda bulunur. Bunun dışında zaman zaman toplanır beyin fırtınası yaparız. Orada kişiler aniden aklına geleni söyler. Saldırı, savunma ve geri çekilme gibi birbirinden farklı 3 hareket tarzı vardır. Evet orada böyle bir söz yani ‘muhtıra’ söylendi. Muhtemel hareket tarzlarından biriydi. Resmi bir teklif değildi.”
Evraktaki şema ile bu şema aynı ama...
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, MİT’in mahkemeye gönderdiği yazıda, “3 Temmuz 2003 tarihli isimsiz bir yazı ve ekinde ‘Ergenekon’ lobi belgesi çerçevesinde hazırlanan şema ve kitapçığın 10 Temmuz 2003’te Genelkurmay Başkanı’na intikal ettirildiğini, aynı kapsamdaki bilgi notunun da 26 Mayıs 2006’da Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’na gönderildiğinin” yer aldığını hatırlattı. Dosyada bulunan “Ergenekon” şeması ve ekindeki belgeleri Özkök’e gösteren Özese, 10 Temmuz 2003’te Genelkurmay Başkanı olarak kendisine sunulan “Ergenekon” belgeleri ve şemasıyla aynı olup olmadığını sordu. Belgeleri inceleyen Özkök, “Ek-7’de bulunan belge çağrışım yaptırıyor. Aradan geçen yıllar ve yaşımı da dikkate alırsanız bana verilen evraktaki şema ile bu şema yüzde 90 aynı” dedi. Başkan Özese de Ek-7’de bulunan şemanın, üzerinde isimlerin yer aldığı “Ergenekon” şeması olduğunu açıkladı. Özkök, soru üzerine 26 Mayıs 2006 tarihinde Genelkurmay İstihbarat Başkanı’na sunulan şemadan haberi olmadığını söyledi. MİT tarafından verilen belgenin üzerinde makam, tarih ve imza olmadığını belirten Özkök, “Hâlâ üzerinde işlem yapılabilecek bir evrak olarak düşünmüyorum” dedi.
Dikkatli davranmaları gerektiğini söyledim
Yasadışı dinleme yapıldığına ilişkin iddiaların olduğunu, böyle bir şeyi yapma kabiliyetinin Jandarma Komutanlığı’nda bulunduğunu belirten Özkök, Şener Eruygur’a İstihbarat Daire Başkanı Levent Ersöz ve Teknik İstihbarat Daire Başkanı Hasan Atilla Uğur ile görüşmek istediğini söylediğini anlattı. Ersöz ve Uğur ile görüştüğünde “Ellerinde çok büyük bir kabiliyetlerinin olduğunu, dikkatli olmalarını söylediğini” aktaran Özkök, Uğur’un ifadesinde “Hilmi Özkök, ‘sağdan soldan bilgiler ve dedikodular geliyor. İnansaydım soruşturma başlatırdım’ dedi” şeklindeki beyanlarının olduğunun söylenmesi üzerine, “Böyle bir konuşma geçmiş olabilir. Dikkatli davranmaları gerektiğini söyledim” diye konuştu. Jandarma Genel Komutanlığı’nın bilgisayarlarında inceleme yapıp, yapamayacağına ilişkin o dönemki adli müşavire danıştığını belirten Özkök, müşavirin İçişleri Bakanlığı’na bağlı olduğu için inceleme yapılamayacağını söylediğini anlattı.
Sefertası sağlık amaçlıydı
HİLMİ Özkök bir soru üzerine, Genelkurmay Başkanlığı’na kendisini zehirlememeleri için sefertasıyla gidip geldiği söylentilerini de şöyle açıkladı: “Zehirlenme konusu tamamen bir efsanedir. Sefertasıyla evden yemek getirdiğim de söylendi. Oysa bu tamamen sağlık amaçlıydı. Ben karargâhlara gidiyorum. Erlerle de yemek yiyorum. Zehirleseler karargâhta mı zehirlerler.”
Teklif başka görüş başka
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, Ergenekon soruşturması kapsamında 25 Nisan 2009’da Özel Yetkili savcılar Fikret Seçen ve Zekeriya Öz’e İzmir Adliyesi’nde ifade vermişti. Özkök, tanık olarak verdiği ifadede Zekeriya Öz’ün, “3 Aralık 2003’teki toplantıda komutanlardan ‘Muhtıra teklifi’ gelip gelmediği” sorusuna, “Kimseden böyle bir teklif gelmediği” yanıtını vermişti.
Özkök, 6 Ağustos 2009’da Radikal Ankara Temsilcisi Murat Yetkin’in, “3 Aralık 2003 toplantısında muhtıra teklif edilmedi, konuşulmadı mı?” sorusuna ise şu yanıtı vermişti: “Böyle bir teklif gelmediği doğru. Soru teklif geldi mi şeklinde sorulmuştu. Ama teklif başka, görüş başkadır.”
Özkök ifade vermesi gündeme geldikten sonra ilk açıklamayı Temmuz 2008’de yaptı “Darbe günlükleri ile ilgili ifade vermeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna tarihe geçecek bir cevap verdi: “Ben kasaptaki ete soğan doğramam. Büyüklerimden öyle duydum. Günü gelir konu olursa o zaman bakılır.”
NOTLAR:
3 aydan sonra duruşmaya geldi ve dinledi
- Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ ilk verilen aranın ardından salona geldi. Bu İlker Başbuğ’un yaklaşık 3 aydır katıldığı ilk duruşmaydı. Başbuğ, Hurşit Tolon’un yanındaki sandalyeye oturarak selefi olduğu Hilmi Özkök’ün ifadesini dinledi.
- Emekli Orgeneral Hasan Iğsız, CHP İzmir Milletvekili gazeteci Mustafa Balbay, gazeteci Tuncay Özkan, emekli Albay Dursun Çiçek, İbrahim Şahin’in de aralarında bulunduğu 47 tutuklu sanık duruşmayı izledi. Tutuksuz sanıklardan Nusret Senem, Ertuğrul Orta, İlyas Çınar ve emekli Orgeneral Tuncer Kılınç da salondaydı.
- CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet
Haberal, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz,
emekli Tuğgeneral Veli Küçük ve Sedat Peker duruşmaya gelmedi.
- Duruşmaya Balyoz Davası’nın 1 numaralı sanığı Çetin Doğan’ın eşi Nilgül Doğan’ın da aralarında bulunduğu 78 kişi izleyici olarak katıldı.
- Tuncay Özkan sandalyede yan oturup elini başına dayayarak izledi. Arada gazetecilerin oturduğu bölüme baktı. Mahkemenin verdiği
arada gazetecilerin oturduğu yere yaklaşarak, “Görüşme kayıtlarından bahsediyorlar. Nerede
diye soruyorum. Ama ortada yok. 4 yıldır tutukluyum” dedi.
- İbrahim Şahin duruşmayı tutuklular için ayrılan bölümün en arka sırasında izledi. Duruşmanın çoğunluğunda uyukladı.
- Davanın tutuklu sanıklarından Yalçın Küçük duruşmayı ön sıralarda izleyenler arasındaydı. Boynunda kırmızı bir atkı, gözünde ise kalın kemikten siyah renkli gözlükleri takılıydı.
Darbe planları, asker elinden çıkmış gibi
SAVCI Mehmet Ali Pekgüzel, Hilmi Özkök’e, Ayışığı ve Yakamoz darbe planlarını sunumları gösterdi. Özkök, “Evet, bunlar benim gördüklerim. Her şey açıkça yazılmış. Komutanlık yeteneklerimi kullanarak ‘Bunlar olmasın’ diye uğraştım. Bunları anlamaya da çalıştım” dedi. Pekgüzel, “Eruygur’a sordunuz mu?” sorusuna, “Sordum bana böyle bir çalışma olmadığını söyledi. Bu kadar önemli olduklarını şimdi anlıyoruz. O zaman fark edemedik. Bu gibi şeyler hep CD’ler içinde imzasız mühürsüz gelirdi her nedense” diye cevap verdi.
“İnternetten TSK’ya saldırılarla ilgili internet sitelerinin kurulmasında Başbakanlıktan emir geldi mi?” sorusuna Özkök “Emri ben verdim. Emir gelmedi” dedi. Levent Ersöz’ün avukatı Murat Nebi Ayhan’ın Yakamoz ve Ayışığı darbe planlarına ilişkin sorusu üzerine Özkök, “Oradaki ifadeler bana bunların bir asker elinden çıktığını gösterdi” dedi. Özkök, İnternet Andıcı’na ilişkin soru üzerine de “İrtica Silahlı Kuvvetler için her zaman bir tehdittir. Ama bunu bir siyasi parti ile ilişkilendirmek TSK’nin görevi değildir. Siyasi partilerin görevidir” karşılığını verdi.