Güncelleme Tarihi:
Başbakan Erdoğan, Türk İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) 4. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, TUSKON yönetimini, TUSKON'un tüm üyelerini, tüm mensuplarını, Türkiye ekonomisine yaptıkları katkılardan, Türkiye'ye verdikleri hizmetlerden dolayı yürekten tebrik etti.
Türkiye'nin 7 coğrafi bölgesinde, 81 vilayetinde faaliyet gösteren federasyonları ve dernekleri, yurt dışında faaliyet gösteren temsilcilikleri, TUSKON mensubu iş adamlarını, büyük Türkiye hedeflerinden, gayretlerinden ve mücadelelerinden dolayı kutladığını da dile getiren Erdoğan, “TUSKON'a, TUSKON'un tüm mensuplarına, özellikle Türkiye'nin adını dünyaya duyurdukları, ay yıldızlı bayrağın, bu aziz milletin büyüklüğünü en uzak ülkelere, en ücra kentlere şerefle taşıdıkları için, şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum” dedi.
Erdoğan, TUSKON'un sadece ticaret yapma misyonuyla değil, Türkiye ekonomisini büyütme, ülkeye ve millete hizmet etme, Türkiye'nin adını dünyaya duyurma misyonuyla yola çıktığını ifade ederek, şöyle devam etti:
“TUSKON, hırsı değil kanaati, kazanmayı değil paylaşmayı, sömürmeyi değil dayanışmayı savunarak, savunduğu değerlerin samimiyetle arkasında durarak, kendisini değil, ülkesini ve milletini öne çıkararak farklılığını ortaya koydu. En önemlisi de TUSKON, sırtını belli çıkar çevrelerine, çıkar odaklarına değil, millete dayadı. Kaynağını milletten aldı, ilhamını milletten aldı, motivasyonunu, ufkunu, misyonunu milletten aldı. Nasıl ki Mevlana, bir elini göğe açıp, bir elini toprağa uzattı, 'Hak'tan aldığımı halka veriyorum' dediyse, işte TUSKON, TUSKON gibi Anadolu evlatları, Anadolu kaplanları, Hak'tan aldılar, halkla paylaştılar, birlikte büyüdüler. Nasıl ki Mevlana, 'pergel misali, bir ayağın burada merkezde olacak, bir ayağınla alemleri dolaşacaksın' diye tavsiyede bulunduysa, işte Anadolu'nun aslanları da, güçlerini Anadolu topraklarından aldılar, tüm dünyayı deveran ettiler.”
Başbakan Erdoğan, 2010 yılında TUSKON'un 3. Genel Kurulu'nda “Türkiye, sizler gibi iş adamlarının, gayreti, samimiyeti ve heyecanı sayesinde yeniden ufukların efendisi oluyor” dediğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
“Evet. Silahla değil, baskıyla değil, dayatmayla değil, topraklar fethederek değil, Türkiye artık gönüller fethederek ufukların efendisi oluyor. Türkiye, Yeni Zelanda'dan Kanada'ya, Japonya'dan Brezilya'ya kadar 5 kıtada gönüller kazanıyor. Türkiye, başarılı müteahhitleriyle, başarılı iş adamlarıyla, okullarıyla, öğretmenleriyle gönüller kazanıyor. Türkiye dünya barışına olan katkılarıyla, uzlaşma, diyalog çağrılarıyla, dik duruşuyla, hakkı en güçlü şekilde müdafaasıyla gönüllerde yer ediniyor. Türkiye, güçlü, dirençli, istikrarla büyüyen sağlam ekonomisiyle, alan el değil, veren el olmasıyla, artık parmakla gösteriliyor, takdirle izleniyor. Türkiye'nin bugün ulaştığı nokta, hiç ama hiç tartışmasız, bizzat milletin eseridir. Türkiye milletin rotasında yürüyor, Türkiye, milletin çizdiği istikamette ilerliyor. Türkiye, bu aziz milletin arzusu, talepleri, hedefleri doğrultusunda yükseliyor. İşte onun için Türkiye büyüyor, işte onun için Türkiye başarıyor.”
Kore'deki Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde devlet başkanları ve başbakanların takdirlerini ilettiklerini ifade eden Erdoğan, “Bunun formülü nedir?” diye sorduklarını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye'nin iş adamları, Türkiye'nin kurumları, Türkiye'nin sivil toplum örgütleri, sırtlarını millete dayıyor ve bu sayede başarıdan başarıya koşuyor. Bütün bu adımın iki önemli sır kelimesi var. Aslında sır burada. Ancak bunu Türkiye'deki bir kısım çevreler anlamamakta direniyor. Nedir bu iki sır kelime. Bir, güvendir. İki, istikrardır. Başka hiçbir şey aramaya gerek yok. Bize yolsuzluk ithamlarını yapanlar bu ülkenin geçmişine bakma lütfunda bulunmuyorlar. Eğer oraya baksalar işin aslını görecekler. Yolsuzlukların olduğu bir ülkede, böyle bir iktidarın olduğu bir ülkede siz kalkıp da cumhuriyet tarihi boyunca 6 bin kilometre yol yapacaksınız, şurada 9 yılda 15 bin kilometre duble yol sığdıracaksınız. Nasıl oluyor bu iş?”
Erdoğan, havaalanlarının parmak sayılarıyla gösterildiğini hatırlatarak, şu anda Türkiye'de 46 noktaya uçuş olduğunu ifade etti.
Tüm bunların güvenle yapıldığını vurgulayan Erdoğan, özelleştirmede de girişimcilerin önündeki taşları kaldırdıklarını kaydetti.
Seçimler 2015'te
Başbakan Erdoğan, müteşebbislerin iktidara güvendiğini dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti:
“Hala şu anda bile bazı muhalif çevreler şunu soruyor, 'Gerçekten normal seçimler gene 2015'te mi olacak?' Ya ne bekliyorsunuz. Zaten istikrarın teminatı o, tabii ki 2015'te olacak. Bunu kaç kere söyledim. Ancak dert başka. Dert acaba kafaları, zihinleri nasıl bulandırırız. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde 16 ayda bir seçim yapan bir ülke var mı? Ancak şöyle bir baktığımız zaman çok partili döneme, 16 ayda bir seçim yapmışız. Böyle yükselmek, böyle büyümek mümkün olur mu? Olmaz. Biz ne diyoruz? Belirlenen, ilan edilen ne ise o tarihte seçim yapılır. Sadece bir cumhurbaşkanlığı seçimini 7 yılda değil de halka gidelim diye böyle bir sözü o zaman parlamentoda grubu olan bir partiye o sözü verdik. Orada 5 yıldan 4 yıla inme noktasında bir anlaşma yaptık. Orada bir yanlış yaptık. Keşke biz onlarla o anlaşmayı yapmamış olsaydık. Yine 5 yılda bir bu ülkede genel seçimler devam etmiş olsaydı. Ancak biz sözümüzde durduk. Onlar sözlerinde duramadıkları gibi birilerinin talimatıyla genel merkezlerinden dışarı çıkamadılar, meclise gelemediler. Biz yine aynı şekilde kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz.”
"Siz arkanıza karanlık güçleri almadınız”
Başbakan Erdoğan, konuşmasında salondakilere hitaben de şunları söyledi:
“Siz, arkanıza karanlık güç odaklarını almadınız. Siz arkanıza mafyayı, çeteleri, cuntaları almadınız. Siz, arkanıza Galata bankerlerini almadınız. Siz arkanıza hazineyi, siz arkanıza kamu bankalarının kaynaklarını almadınız. Siz ideolojiyle yürümediniz. Siz dayatmalara, baskılara, engellere boyun eğmediniz. Siz arkanıza sadece ve sadece milleti aldınız. Siz işte bu nedenle büyüksünüz. Siz, arkanıza milleti aldığınız için, milletle yürüdüğünüz için büyüksünüz ve bu ülkeyi büyütüyorsunuz. Şundan emin olunuz. Tıpkı sizler gibi, bu hükümet de sadece ve sadece milletle yürüyor.”
“Bu hükümet arkasına sermayeyi almadı”
Başbakan Erdoğan, “Bu hükümet, arkasına karanlık güç odaklarını almadı, tam tersine karanlık güç odaklarının üzerine gitti ve gidiyor” diyerek, şöyle devam etti:
“Bu hükümet arkasına mafyayı, çeteleri, cuntaları almadı, tam tersine, mafyanın, çetelerin, cuntanın üzerine kararlılıkla gitti ve gidiyor. Bu hükümet arkasına sermayeyi almadı, bu hükümet sermayenin, seçkinlerin, elitlerin, patronların hükümeti olmadı. Hak sahibi olanların hizmetkarı oldu. Bu hükümet, yetimin hakkını gözetti, garip gurebanın, fakir fukaranın emanetini gözetti, bu hükümet hazineyi boşaltan değil, hazineyi dolduran, kamu bankalarını zarara uğratan değil, kamu bankalarını kara geçiren bir hükümet oldu.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanunla ilgili, “Dün Türkiye Büyük Millet Meclisi bir kez daha tarih yazdı, bir kez daha egemenliğin millete ait olduğunu, altını kalın çizgilerle teyit etti” dedi.
Erdoğan, Türk İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) 4. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, İstanbul'un yoksul mahallelerindeki, Ankara, İzmir, Çankırı ve Trabzon'daki yoksul çocukların, hep birlikte Diyarbakır'ın, Muş'un, Van'ın, Bitlis'in, Bingöl'ün umudu olduklarını söyledi.
Sadece Türkiye'nin değil, Somali'nin, Afganistan'ın, Filistin'in, Hama'daki, Humus'taki, Şam'daki, Dera'daki, Bab-ı Amr Mahallesi'ndeki masum çocukların umudu olduklarını vurgulayan Erdoğan, “Bu umudu söndürmeyeceğiz, bu umudu köreltmeyeceğiz. Hep söylüyorum, biz bir kabile devleti değiliz. Biz Devlet-i Aliye-yi Osmaniye'nin bakiyesi üzerine kurulmuş bir devletiz. Umudunu bize bağlamış kitlelere biz sırtımızı dönmeyeceğiz. Biz, aziz milletimizi de yüreği Türkiye ile birlikte atan mazlumları da asla ve asla hayal kırıklığına uğratmayacağız” diye konuştu.
“Milletin iradesi tecelli etti”
Başbakan Erdoğan, Türkiye'yi büyüterek, bölgesinde güçlendirerek, barışı, kardeşliği, dayanışmayı yücelterek, geçmişte olduğu gibi, gelecekte de büyük bir millet, büyük bir devlet olarak anılmaya devam edeceklerini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eminim sizler de yakından takip ettiniz. Dün, Türkiye Büyük Millet Meclisi bir kez daha tarih yazdı, bir kez daha egemenliğin millete ait olduğunu, altını kalın çizgilerle teyit etti. 28 Şubat sürecinin en önemli izi, dün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin hür iradesiyle ortadan kaldırıldı. Dün, genel kurulda, dayatma değil, faşizan baskı değil, tehdit değil, hür irade, millet iradesi, demokrasi galip geldi ve millet egemenliği bir kez daha anlam kazandı. Duvarındaki 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' ifadesi ilk defa yerini buldu. Çünkü çoğu kez o ifadeye rağmen bir şeyler yapılıyordu. Ancak şimdi ona rağmen yapılamadı. Milletin iradesi tecelli etti. Statükonun tüm direnişine, tüm tahriklerine, tüm provokasyonlarına rağmen, dün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde sadece ve sadece millet iradesi hükmünü verdi. Köhne bir zihniyet, dayatmacı zihniyet, değişime direnen zihniyet dün Ankara'da parlamentoda milletten gereken cevabı aldı.”
Tebrik ve teşekkür
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hür vicdanlarıyla karar veren, milletin sesine kulak verip, milletin arzusu doğrultusunda oy kullanan ve tarih yazan milletvekillerini yürekten şahsı ve millet adına tebrik ederek, statükonun değil, milletin izinden giden tüm arkadaşlarına teşekkür etti.
Başbakan Erdoğan, “Kesintisiz eğitim dayatmasına, 8 yıllık kesintisiz eğitim baskısına itiraz eden, itiraz gerekçelerini sokakta cam çerçeve kırarak değil, polise taş atarak değil, raporlarıyla, akademik çalışmalarıyla, deneyimleriyle ortaya koyan tüm sivil toplum örgütlerine de buradan ayrıca teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkartan kanunla ilgili, “İşte dün, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, o kapanan yollar açılmış, o yollardaki tüm engeller kaldırılmıştır. Kur'an-ı Kerim'i, duvarlarda kılıflarının içine hapsetme girişimi, dün millet eliyle bozulmuş, bu bozuk zihniyet millet nezdinde bir kez daha mahkum edilmiştir” dedi.
Erdoğan, Türk İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) 4. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, ana muhalefet partisinin, aylardır kademeli eğitimle ilgili düzenlemeye karşı çıktığını hatırlattı.
Onların maalesef doğru konuşmadıklarını, bunlardan haberi olmadığını söylediklerini dile getiren Erdoğan, “Her şeyden de haberi var. Komisyonlarda, alt komisyonda her şeyler konuşuldu ama doğru konuşmuyor” dedi.
Yasaya karşı olanların aylardır bu düzenlemeye niye karşı çıktıklarını ifade edemediklerini söyleyen Erdoğan, “Fakat bakla dilin altında çıkıverdi. Komisyonlarda sadece durmadan engellemeyle uğraştılar, saatlerce konuştular ama kademeli eğitime neden karşı çıktıklarını izah etmediler, edemediler. Çıkmış 12 saat konuşuyor. Onu savunuyorlar. Büyüklerimiz güzel söyler, 'Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur.' Aynı şeyleri okudular” şeklinde konuştu.
Yine Genel Kurul'da konuştuklarını ama ortaya tek bir gerekçe koymadıklarını, koyamadıklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Grup toplantılarında konuştular, mitinglerde konuştular. İç tüzükte yazar, grup toplantıları Parlemonto'daki grup odalarında yapılır. Gelip de Tandoğan Meydanı'nda ya da başka bir yerde yapılmaz. Ha miting yapacaksan yaparsın o ayrı mesele ama 'Bu hafta salı toplantımızı, grup toplantımızı Tandoğan Meydanı'nda yapacağım' dediğiniz zaman buna kargalar da güler. Kimse bunu yutmaz. Tabii ne oldu? Toplantıyı da yaptılar. Fakat o toplantı da bir şeyi değiştirecek durumda değildi ve sadra şifa olacak tek bir söz ortaya çıkmadı, söylemediler, söyleyemediler. Çünkü bunlar, hiçbir zaman milletle aynı yöne bakmadılar. Hiçbir zaman milletin hissiyatını paylaşmadılar. Bunlar, anne ve babaların feryadını hiçbir zaman duymadılar. Bunlar, başörtüsünü yasaklamanın ne demek olduğunu bilirler ama başörtülü olduğu için üniversite kapısından geri çevrilmenin ne olduğunu bilmezler. Bunlar, ikna odalarını çok ama çok iyi bilirler ama ikna odalarındaki genç kızların hissiyatını bilmezler. Bunlar, imam hatipleri kapatmanın, Kur'an kurslarını yasaklamanın, gençleri milli ve manevi değerlerden uzaklaştırmanın ne olduğunu çok iyi bilirler ama bunlar çocuğunu istediği okula, istediği kursa gönderemeyen, çocuğuna din eğitimi verdiremeyen, çocuğunu Kur'an kursuna gönderemeyen bir annenin, bir babanın yürek acısını bilmezler.”
Kur'an Kursu'na gidişi
28 Şubat'ta çıkan bir kararı hatırlatan Erdoğan, “15 yaşına kadar mahalle camisine bile çocuğunu gönderemezsin. Bu yasaklandı, 15 yaşından sonra gönderebilirsin. Yahu mahalle camisine ben çocuğumu gönderemeyeceğim. Bu ne demek? Beni rahmetli babam mahalle camisindeki Ali Hoca'ya teslim etti ve ilkokuldan itibaren onun dizi dibinde yetiştim. Kaybetmedim ya çok şey aldım. Hem ilkokula gittim, hem oraya gittim. Bu bize kaybettirmez ki, kazandırır. Bırak isteyen istediği gibi bunu yapsın. Burada cebir, şiddet yok ama sen cebirle, şiddetle yasaklıyorsun. Fark bu” şeklinde konuştu.
Ana muhalefet partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kur'an-ı Kerim hakkındaki ifadelerini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
“Aynen şu ifadeleri kullanıyor. 'Kutsal kitabımız hepimizin baş tacımızdır' diyor. 'Onu evlerimizin en güzel yerine asarız. Annelerimiz oyalı kılıflarla süsler, elimize besmeleyle alırız' diyor. İşte bunların Kur'an anlayışı bu ama İstiklal şairimiz Mehmet Akif'in tanımlaması çok güzel. 'Ya açar nazm-ı celilin bakarız yaprağına/ Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına/ İnmemiştir hele Kur'an, bunu hakkıyla bilin/ Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için... İşte Akif'teki anlayış bu, sayın Kılıçdaroğlu'ndaki anlayış bu. Neyse yine de süslü kılıflarla evin bir köşesinde duruyormuş. Bunlar, duvarda, kılıfı içinde asılı duran kitaptan hiçbir zaman korkmadılar. Bunlar, o kitabın okunmasından, okutulmasından ve anlaşılmasından korktular. Tarihleri boyunca, Kur'an-ı Kerim'i bir süs olarak, bir dekor olarak, haşa, tarihi bir eser olarak görmek istediler ama iş, onun okunmasına, okutulmasına, öğrenilmesine ve öğretilmesine gelince, bütün yolları kapadılar, yolları engellerle döşediler. İşte dün, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, o kapanan yollar açılmış, o yollardaki tüm engeller kaldırılmıştır. Kur'an-ı Kerim'i, duvarlarda kılıflarının içine hapsetme girişimi, dün millet eliyle bozulmuş, bu bozuk zihniyet millet nezdinde bir kez daha mahkum edilmiştir. 1950 yılında millet nasıl ki Adnan Menderes eliyle ezanına kavuştuysa, asli metnine kavuştuysa, bugün de millet, bu hükümet eliyle dinini tam anlamıyla öğrenme özgürlüğüne kavuşmuştur.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hükümetin, Merkez Bankası'nın kaynaklarını hortumlayan, milletin parasını har vurup harman savuran bir hükümet olmadığının altını çizerek, “Tam tersine bu hükümet, yeni kur ayarlamasıyla söylüyorum, 27 milyar dolar olarak aldığı Merkez Bankası döviz rezervini, dün itibarıyla 91 milyar dolara yükseltti” dedi.
Erdoğan, Türk İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) 4. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, iktidara geldiklerinde kamu bankalarının, Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Vakıfbank'ın içinde bulunduğu duruma değinerek, şu anda söz konusu bankaların Avrupa'da rekabet ettiklerini söyledi.
“Bu hükümet, Merkez Bankası'nın kaynaklarını hortumlayan, milletin parasını har vurup harman savuran bir hükümet olmadı” diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tam tersine bu hükümet, yeni kur ayarlamasıyla söylüyorum, 27 milyar dolar olarak aldığı Merkez Bankası döviz rezervini, dün itibarıyla 91 milyar dolara yükseltti. Şimdi Allah aşkına soruyorum, bu hükümet nasıl hortumlayan bir hükümet oluyor? Nasıl yolsuzluklara vesile olan hükümet oluyor? IMF'ye olan borç, biliyorsunuz MHP-DSP-ANAP iktidarıydı, IMF'ye olan borç 23,5 milyar dolardı. Şimdi IMF'ye olan borç dün itibarıyla 2,3 milyar dolara kadar düştü. Daha ne olacak? Onlar borçlandı, biz ödüyoruz. Yolsuzlukla bu olur mu? Hortumculukta bu olur mu? Hortumları keserek bu olur. Biz kestik, onun için oluyor. Şimdi biz ödüyoruz. Şunu da söyleyeyim, biz istesek şu anda IMF'nin borcunu hemen tıkır tıkır öderiz. 'Al paranı, git' deriz. Fakat gerek yok. Çünkü önümüzdeki yıla kadar vakit var. Çok küçük, basit bir şey veriliyor. O da önemli değil.”
“Muhasebat sadece kayıt kuyut meselesidir”
Başbakan Erdoğan, finans yönetiminin çok önemli olduğuna işaret ederek, “Şu anda ebedi alemde olan çok tanınmış bir iş adamı, bir gün belediye başkanıyım, ziyaretime geldi. Bana enteresan bir şey söyledi. 'Biz çok eza, cefa çektik. Fakat büyüklerimiz bize dediler ki iki şeyi çok iyi yöneteceksiniz.' Ben sonra onu arttırdım, ona bir iki tane daha ilave ettim. Dedi ki 'Bir finansı çok iyi yöneteceksin, iki insanı çok iyi yöneteceksin. Bu iki şeyi yönettiğin sürece başarıyı yakalarsın.' Hakikaten mesele geliyor burada odaklanıyor” şeklinde konuştu.
Ekonomide yıllarca muhasebat öğretildiğini ifade eden Erdoğan, “Muhasebat sadece bir kayıt kuyut meselesidir. Mesele parayı, finansmanı yönetmek. Eğer onu sen yerli yerinde kullanamıyorsan, istediğin kadar kaydı doğru tut. Meseleyi o çözmez. Ancak finansmanı eğer başarılı yönetebiliyorsan, onu yerli yerinde kullanmasını başarabiliyorsan o zaman başarıyı yakalarız” ifadelerini kullandı.
"Senlik, benlik kavgasına müsaade etmeyeceğiz”
Başbakan Erdoğan, bugüne kadar gelen iktidarların bunu gündemlerine bile alamadıklarını belirterek, şöyle devam etti:
“Zaten muhasebat hak getire... Yanlış adamların elinde kalmıştı. Onun için de hep battık. Bu hükümet, bunun farkında olarak milleti arkasına aldı. Milletin desteğini, milletin gücünü, milletin hayır duasını aldı. İşte bu sayede her seçimden hamdolsun zaferle çıktı, her seçimden birinci çıktı, her seçimden oylarını arttırarak çıktı. Sizin de bizim de başarımızın arkasında sadece ve sadece millet var. Allah'ın izniyle, bugüne kadar milletimizle yürüdüğümüz bu yolda aynı şekilde milletimizle yürümeye devam edeceğiz. Bugüne kadar birlikte yürüdüğümüz arkadaşlarımızla, dostlarımızla, kardeşlerimizle ayrılığa düşmeden el ele, omuz omuza beraber yürümeye devam edeceğiz. Bugüne kadar, hiçbir zaman bize 'ben' demek yakışmaz. Biz enaniyetten uzak duracağız. Bizim kitabımızda 'ben' yok, 'biz' var. Senlik, benlik kavgasına asla müsaade etmeyeceğiz. Fitneye, nifaka asla prim vermeyeceğiz. Bugüne kadar beraber yürüdüğümüz bu yolda, inşallah aynı şekilde beraber yürümeye, Türkiye'yi beraber büyütmeye, milletten aldığımızı, yine millete vermeye devam edeceğiz.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Artık dayatma yok. Artık eğitimin önünde engel yok. 4 yıllık ilkokulu bitiren öğrenci ya da ailesi, istediği tercihi yapacak ve geleceği hür iradesiyle şekillendirecek. Biz devlet olarak tüm vatandaşımızın önüne, anne ve babalarının önüne seçenekleri, tercihleri koyuyoruz, koyacağız” dedi.
Erdoğan, Türk İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) 4. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, isteyen ailelerin yavrularını Kur'an-ı Kerim öğretimine hemen verdirebileceğini, isterse Hazreti Peygamber'in hayatını öğrenmesine müracaatını yapabileceğini belirtti.
Başbakan Erdoğan, “Yahu Kur'an-ı Kerim'i öğrenmekten, sevgili Peygamberimizin hayatını öğrenmekten daha güzel ne olabilir?” diye konuştu.
Kesintisiz eğitimin faturasını en fazla iş adamlarının ödediğini, kesintisiz eğitimin bu ülkenin ekonomisine çok ağır bedeller yüklediğini vurgulayan Erdoğan, 1996-1997 eğitim ve öğretim yılında Türkiye'de meslek lisesi öğrencilerinin toplam öğrenciler içindeki oranının yüzde 46 olduğunu, 2002'de görevi devraldıklarında bu oranın yüzde 32,6'ya düştüğünü anlattı. Erdoğan, meslek liseleriyle ilgili yoğun çabalarının neticesinde bu oranı şu an yüzde 48'e çıkardıklarına işaret etti.
“İnşallah bu yeni yasayla oranı yüzde 60'a kadar, belki de yüzde 65'e kadar yükselteceğiz” diyen Başbakan Erdoğan, Avrupa'daki o gelinen noktaya gelineceğini kaydetti.
Büyüyen bir ekonominin, gelişen bir ekonominin en büyük ihtiyacı olan kalifiye elemanları artık çok daha yoğun, çok daha donanımlı şekilde yetiştireceklerini, bu alanda Türkiye'de yeni bir dönemi başlatacaklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Artık dayatma yok. Artık eğitimin önünde engel yok. 4 yıllık ilkokulu bitiren öğrenci ya da ailesi, istediği tercihi yapacak ve geleceği hür iradesiyle şekillendirecek. Biz devlet olarak tüm vatandaşımızın önüne, anne ve babalarının önüne seçenekleri, tercihleri koyuyoruz, koyacağız. Seçici olan kim? Anne, baba, öğrenci onlar seçecek. Nereye isterse oraya. Diyoruz ki, artık zihinlerdeki prangaları kırıp atalım, ayaklardaki prangaları bileklerimizden söküp atalım. Bırakalım yavrularımız nereye isterse oraya gitsin. Yahu kazanırsa gidecek, bu bir lütuf değil ki... Kazanırsa, başarırsa gidecek. 4 yıllık ortaokulu bitiren öğrenci ya da velisi tercihini yapacak, geleceğini istediği yönde şekillendirecek. 4 yıllık liseyi bitiren öğrenci, katsayı adaletsizliğine takılmadan, üniversite kapılarında çağ dışı engellere takılmadan geleceği hakkında kendisi kararını verecek.”
Açık lise programı
Bütün bunların yanında Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki sıkıntıları göz önünde bulundurarak açık lise programını da bu şekilde başlatmış olacaklarını vurgulayan Erdoğan, sürekli okula gelip gidemeyenlerin açık lisede diplomasını almak isteyenlerin de önünü açtıklarını, böylece onların da dışarıdan imtihanlarını vererek zorunlu 12 yılı tamamlamış olacaklarını belirtti.
Başbakan Erdoğan, “Kur'an öğrenmek isteyen, hiçbir dayatmaya maruz kalmadan öğrenecek. Peygamberinin hayatını öğrenmek isteyen, hiçbir baskıya maruz kalmadan bunu öğrenecek. Meslek lisesine gitmek isteyen meslek lisesine, diğer okullara gitmek isteyen bu okullara gidip kaydını yaptıracak” şeklinde konuştu
Kendilerinin de 9 yıl boyunca olduğu gibi, eğitimin alt yapısını güçlendirmeye, yaygınlaştırmaya, eğitimi en modern imkanlara kavuşturmaya devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, şu anda bütçenin yüzde 50'sini eğitime tahsis ettiklerini ve buna da aynen devam edeceklerini söyledi.
Erdoğan, bu ülkenin zeki çocuklarının, zeki ve dinamik evlatlarının, artık dünya çocuklarıyla eğitimde rekabet edebilir bir konuma yükseleceğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, “Zorunlu 8 yıllık eğitimi savunuyorlar ya... Batılı bütün toplumları değerlendirin, araştırın, bakın çoğunda 12 yıllık eğitimi göreceksiniz. Hele hele Avrupa Birliği üyesi ülkelerde bunu göreceksiniz. Bu yasanın, ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu yasanın, özellikle de sizlere, iş adamlarımıza, yatırımcılara, sanayicilere hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.
Çin ziyareti
Bu süreçte, birileri gibi ideolojik davranmadığı, aklı, bilgiyi ve bilimi tercih ettiği, aklı selimle hareket ettiği için TUSKON'a, TUSKON gibi diğer kuruluşlara da ayrıca teşekkür ettiğini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Şunu da gönül rahatlığıyla söylüyorum; inşallah önümüzdeki hafta sonu Çin'e bir yolculuğumuz var. Gerçekten büyük bir katılımla Çin'e gidiyoruz. Orada Çinli iş adamlarıyla görüşmelerimiz olacak. İş adamlarımız onlarla birebir görüşmeler yapacak. Temenni ederim ki inşallah çok farklı portföylerle orada adımlar atılmış olur, dönüşümüz de öyle olur. Gelişmeler zaten Çin ile her geçen gün daha iyiye gidiyor. Bu seyahatimiz de inşallah çok daha farklı şekilde neticelenir diye düşünüyorum. Böyle bir eğitim sistemiyle 2023 hedefleri artık her zamankinden daha yakınımızda. Böyle yüreğini ortaya koymuş bir iş adamı kitlesiyle 2023 hedefleri artık çok daha ulaşılabilir. İnşallah daha bir gayretle çalışacağız. Azimle çalışacağız, sebat edeceğiz, engelleri aşacağız ve inşallah Türkiye'yi, dünyanın en büyük 10 ülkesinden biri haline getireceğiz.”