Başbakan Erdoğan TUSKON'da konuştu

Güncelleme Tarihi:

Başbakan Erdoğan TUSKONda konuştu
Oluşturulma Tarihi: Mart 31, 2012 15:10

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Hala şu anda bile bazı muhalif çevreler şunu soruyor, 'Gerçekten normal seçimler gene 2015'te mi olacak?' Ya ne bekliyorsunuz. Zaten istikrarın teminatı o, tabii ki 2015'te olacak. Bunu kaç kere söyledim” dedi.

Haberin Devamı

Başbakan Erdoğan, Türk İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON)  4. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, TUSKON yönetimini, TUSKON'un tüm  üyelerini, tüm mensuplarını, Türkiye ekonomisine yaptıkları katkılardan,  Türkiye'ye verdikleri hizmetlerden dolayı yürekten tebrik etti.

Türkiye'nin 7 coğrafi bölgesinde, 81 vilayetinde faaliyet gösteren  federasyonları ve dernekleri,  yurt dışında faaliyet gösteren temsilcilikleri, TUSKON mensubu iş adamlarını, büyük Türkiye hedeflerinden, gayretlerinden ve  mücadelelerinden dolayı kutladığını da dile getiren Erdoğan, “TUSKON'a,  TUSKON'un tüm mensuplarına, özellikle Türkiye'nin adını dünyaya duyurdukları, ay  yıldızlı bayrağın, bu aziz milletin büyüklüğünü en uzak ülkelere, en ücra  kentlere şerefle taşıdıkları için, şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı  sunuyorum” dedi.

Erdoğan, TUSKON'un sadece ticaret yapma misyonuyla değil, Türkiye  ekonomisini büyütme, ülkeye ve millete hizmet etme, Türkiye'nin adını dünyaya  duyurma misyonuyla yola çıktığını ifade ederek, şöyle devam etti:

“TUSKON, hırsı değil kanaati, kazanmayı değil paylaşmayı, sömürmeyi  değil dayanışmayı savunarak, savunduğu değerlerin samimiyetle arkasında durarak,  kendisini değil, ülkesini ve milletini öne çıkararak farklılığını ortaya koydu.  En önemlisi de TUSKON, sırtını belli çıkar çevrelerine, çıkar odaklarına değil,  millete dayadı. Kaynağını milletten aldı, ilhamını milletten aldı, motivasyonunu,  ufkunu, misyonunu milletten aldı. Nasıl ki Mevlana, bir elini göğe açıp, bir  elini toprağa uzattı, 'Hak'tan aldığımı halka veriyorum' dediyse, işte TUSKON,  TUSKON gibi Anadolu evlatları, Anadolu kaplanları, Hak'tan aldılar, halkla  paylaştılar, birlikte büyüdüler. Nasıl ki Mevlana, 'pergel misali, bir ayağın  burada merkezde olacak, bir ayağınla alemleri dolaşacaksın' diye tavsiyede  bulunduysa, işte Anadolu'nun aslanları da, güçlerini Anadolu topraklarından  aldılar, tüm dünyayı deveran ettiler.”

Başbakan Erdoğan, 2010 yılında TUSKON'un 3. Genel Kurulu'nda “Türkiye,  sizler gibi iş adamlarının, gayreti, samimiyeti ve heyecanı sayesinde yeniden  ufukların efendisi oluyor” dediğini hatırlatarak, şunları kaydetti:

“Evet. Silahla değil, baskıyla değil, dayatmayla değil, topraklar  fethederek değil, Türkiye artık gönüller fethederek ufukların efendisi oluyor.  Türkiye, Yeni Zelanda'dan Kanada'ya, Japonya'dan Brezilya'ya kadar 5 kıtada  gönüller kazanıyor. Türkiye, başarılı müteahhitleriyle, başarılı iş adamlarıyla,  okullarıyla, öğretmenleriyle gönüller kazanıyor. Türkiye dünya barışına olan  katkılarıyla, uzlaşma, diyalog çağrılarıyla, dik duruşuyla, hakkı en güçlü  şekilde müdafaasıyla gönüllerde yer ediniyor. Türkiye, güçlü, dirençli,  istikrarla büyüyen sağlam ekonomisiyle, alan el değil, veren el olmasıyla, artık  parmakla gösteriliyor, takdirle izleniyor. Türkiye'nin bugün ulaştığı nokta, hiç  ama hiç tartışmasız, bizzat milletin eseridir. Türkiye milletin rotasında  yürüyor, Türkiye, milletin çizdiği istikamette ilerliyor. Türkiye, bu aziz  milletin arzusu, talepleri, hedefleri doğrultusunda yükseliyor. İşte onun için  Türkiye büyüyor, işte onun için Türkiye başarıyor.”

Kore'deki Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde devlet başkanları ve başbakanların  takdirlerini ilettiklerini ifade eden Erdoğan, “Bunun formülü nedir?” diye  sorduklarını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Türkiye'nin iş adamları, Türkiye'nin kurumları, Türkiye'nin sivil  toplum örgütleri, sırtlarını millete dayıyor ve bu sayede başarıdan başarıya  koşuyor. Bütün bu adımın iki önemli sır kelimesi var. Aslında sır burada. Ancak  bunu Türkiye'deki bir kısım çevreler anlamamakta direniyor. Nedir bu iki sır  kelime. Bir, güvendir. İki, istikrardır. Başka hiçbir şey aramaya gerek yok. Bize  yolsuzluk ithamlarını yapanlar bu ülkenin geçmişine bakma lütfunda bulunmuyorlar.  Eğer oraya baksalar işin aslını görecekler. Yolsuzlukların olduğu bir ülkede,  böyle bir iktidarın olduğu bir ülkede siz kalkıp da cumhuriyet tarihi boyunca 6  bin kilometre yol yapacaksınız, şurada 9 yılda 15 bin kilometre duble yol  sığdıracaksınız. Nasıl oluyor bu iş?”

Erdoğan, havaalanlarının parmak sayılarıyla gösterildiğini hatırlatarak,  şu anda Türkiye'de 46 noktaya uçuş olduğunu ifade etti.

Tüm bunların güvenle yapıldığını vurgulayan Erdoğan, özelleştirmede de  girişimcilerin önündeki taşları kaldırdıklarını kaydetti.
       
Seçimler 2015'te

Başbakan Erdoğan, müteşebbislerin iktidara güvendiğini dile getirerek,  sözlerine şöyle devam etti:

“Hala şu anda bile bazı muhalif çevreler şunu soruyor, 'Gerçekten normal  seçimler gene 2015'te mi olacak?' Ya ne bekliyorsunuz. Zaten istikrarın teminatı  o, tabii ki 2015'te olacak. Bunu kaç kere söyledim. Ancak dert başka. Dert acaba  kafaları, zihinleri nasıl bulandırırız. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde 16  ayda bir seçim yapan bir ülke var mı? Ancak şöyle bir baktığımız zaman çok  partili döneme, 16 ayda bir seçim yapmışız. Böyle yükselmek, böyle büyümek mümkün  olur mu? Olmaz. Biz ne diyoruz? Belirlenen, ilan edilen ne ise o tarihte seçim  yapılır. Sadece bir cumhurbaşkanlığı seçimini 7 yılda değil de halka gidelim diye  böyle bir sözü o zaman parlamentoda grubu olan bir partiye o sözü verdik. Orada 5  yıldan 4 yıla inme noktasında bir anlaşma yaptık. Orada bir yanlış yaptık. Keşke  biz onlarla o anlaşmayı yapmamış olsaydık. Yine 5 yılda bir bu ülkede genel  seçimler devam etmiş olsaydı. Ancak biz sözümüzde durduk. Onlar sözlerinde  duramadıkları gibi birilerinin talimatıyla genel merkezlerinden dışarı  çıkamadılar, meclise gelemediler. Biz yine aynı şekilde kararlılıkla yolumuza  devam ediyoruz.”
       
"Siz arkanıza karanlık güçleri almadınız”         

Başbakan Erdoğan, konuşmasında salondakilere hitaben de şunları söyledi:

“Siz, arkanıza karanlık güç odaklarını almadınız. Siz arkanıza mafyayı,  çeteleri, cuntaları almadınız. Siz, arkanıza Galata bankerlerini almadınız. Siz  arkanıza hazineyi, siz arkanıza kamu bankalarının kaynaklarını almadınız. Siz  ideolojiyle yürümediniz. Siz dayatmalara, baskılara, engellere boyun eğmediniz.  Siz arkanıza sadece ve sadece milleti aldınız. Siz işte bu nedenle büyüksünüz.  Siz, arkanıza milleti aldığınız için, milletle yürüdüğünüz için büyüksünüz ve bu  ülkeyi büyütüyorsunuz. Şundan emin olunuz. Tıpkı sizler gibi, bu hükümet de  sadece ve sadece milletle yürüyor.”
       
“Bu hükümet arkasına sermayeyi almadı”
         
Başbakan Erdoğan, “Bu hükümet, arkasına karanlık güç odaklarını almadı,  tam tersine karanlık güç odaklarının üzerine gitti ve gidiyor” diyerek, şöyle  devam etti:

“Bu hükümet arkasına mafyayı, çeteleri, cuntaları almadı, tam tersine,  mafyanın, çetelerin, cuntanın üzerine kararlılıkla gitti ve gidiyor. Bu hükümet  arkasına sermayeyi almadı, bu hükümet sermayenin, seçkinlerin, elitlerin,  patronların hükümeti olmadı. Hak sahibi olanların hizmetkarı oldu. Bu hükümet,  yetimin hakkını gözetti, garip gurebanın, fakir fukaranın emanetini gözetti, bu  hükümet hazineyi boşaltan değil, hazineyi dolduran, kamu bankalarını zarara  uğratan değil, kamu bankalarını kara geçiren bir hükümet oldu.”

Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, zorunlu  eğitimi 12 yıla çıkaran kanunla ilgili, “Dün Türkiye Büyük Millet Meclisi bir  kez daha tarih yazdı, bir kez daha egemenliğin millete ait olduğunu, altını kalın  çizgilerle teyit etti” dedi.

Erdoğan, Türk İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) 4.  Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, İstanbul'un yoksul mahallelerindeki,  Ankara, İzmir, Çankırı ve Trabzon'daki yoksul çocukların, hep birlikte  Diyarbakır'ın, Muş'un, Van'ın, Bitlis'in, Bingöl'ün umudu olduklarını söyledi.

Sadece Türkiye'nin değil, Somali'nin, Afganistan'ın, Filistin'in,  Hama'daki, Humus'taki, Şam'daki, Dera'daki, Bab-ı Amr Mahallesi'ndeki masum  çocukların umudu olduklarını vurgulayan Erdoğan, “Bu umudu söndürmeyeceğiz, bu  umudu köreltmeyeceğiz. Hep söylüyorum, biz bir kabile devleti değiliz. Biz  Devlet-i Aliye-yi Osmaniye'nin bakiyesi üzerine kurulmuş bir devletiz. Umudunu  bize bağlamış kitlelere biz sırtımızı dönmeyeceğiz. Biz, aziz milletimizi de  yüreği Türkiye ile birlikte atan mazlumları da asla ve asla hayal kırıklığına  uğratmayacağız” diye konuştu.
         
“Milletin iradesi tecelli etti”
         
Başbakan Erdoğan, Türkiye'yi büyüterek, bölgesinde güçlendirerek, barışı,  kardeşliği, dayanışmayı yücelterek, geçmişte olduğu gibi, gelecekte de büyük bir  millet, büyük bir devlet olarak anılmaya devam edeceklerini ifade ederek,  sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eminim sizler de yakından takip ettiniz. Dün, Türkiye Büyük Millet  Meclisi bir kez daha tarih yazdı, bir kez daha egemenliğin millete ait olduğunu,  altını kalın çizgilerle teyit etti. 28 Şubat sürecinin en önemli izi, dün Türkiye  Büyük Millet Meclisi'nin hür iradesiyle ortadan kaldırıldı. Dün, genel kurulda,  dayatma değil, faşizan baskı değil, tehdit değil, hür irade, millet iradesi,  demokrasi galip geldi ve millet egemenliği bir kez daha anlam kazandı.  Duvarındaki 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' ifadesi ilk defa yerini  buldu. Çünkü çoğu kez o ifadeye rağmen bir şeyler yapılıyordu. Ancak şimdi ona  rağmen yapılamadı. Milletin iradesi tecelli etti. Statükonun tüm direnişine, tüm  tahriklerine, tüm provokasyonlarına rağmen, dün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde  sadece ve sadece millet iradesi hükmünü verdi. Köhne bir zihniyet, dayatmacı  zihniyet, değişime direnen zihniyet dün Ankara'da parlamentoda milletten gereken  cevabı aldı.”
       
Tebrik ve teşekkür

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hür vicdanlarıyla karar veren, milletin  sesine kulak verip, milletin arzusu doğrultusunda oy kullanan ve tarih yazan  milletvekillerini yürekten şahsı ve millet adına tebrik ederek, statükonun değil,  milletin izinden giden tüm arkadaşlarına teşekkür etti.

Başbakan Erdoğan, “Kesintisiz eğitim dayatmasına, 8 yıllık kesintisiz  eğitim baskısına itiraz eden, itiraz gerekçelerini sokakta cam çerçeve kırarak  değil, polise taş atarak değil, raporlarıyla, akademik çalışmalarıyla,  deneyimleriyle ortaya koyan tüm sivil toplum örgütlerine de buradan ayrıca  teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Haberin Devamı


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, zorunlu  eğitimi 12 yıla çıkartan kanunla ilgili, “İşte dün, Türkiye Büyük Millet  Meclisi'nde, o kapanan yollar açılmış, o yollardaki tüm engeller kaldırılmıştır.  Kur'an-ı Kerim'i, duvarlarda kılıflarının içine hapsetme girişimi, dün millet  eliyle bozulmuş, bu bozuk zihniyet millet nezdinde bir kez daha mahkum  edilmiştir” dedi.

Erdoğan, Türk İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) 4.  Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, ana muhalefet partisinin, aylardır  kademeli eğitimle ilgili düzenlemeye karşı çıktığını hatırlattı.

Onların maalesef doğru konuşmadıklarını, bunlardan haberi olmadığını  söylediklerini dile getiren Erdoğan, “Her şeyden de haberi var. Komisyonlarda,  alt komisyonda her şeyler konuşuldu ama doğru konuşmuyor” dedi.

Yasaya karşı olanların aylardır bu düzenlemeye niye karşı çıktıklarını  ifade edemediklerini söyleyen Erdoğan, “Fakat bakla dilin altında çıkıverdi.  Komisyonlarda sadece durmadan engellemeyle uğraştılar, saatlerce konuştular ama  kademeli eğitime neden karşı çıktıklarını izah etmediler, edemediler. Çıkmış 12  saat konuşuyor. Onu savunuyorlar. Büyüklerimiz güzel söyler, 'Benim oğlum bina  okur, döner döner yine okur.' Aynı şeyleri okudular” şeklinde konuştu.

Yine Genel Kurul'da konuştuklarını ama ortaya tek bir gerekçe  koymadıklarını, koyamadıklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Grup toplantılarında konuştular, mitinglerde konuştular. İç tüzükte  yazar, grup toplantıları Parlemonto'daki grup odalarında yapılır. Gelip de  Tandoğan Meydanı'nda ya da başka bir yerde yapılmaz. Ha miting yapacaksan  yaparsın o ayrı mesele ama 'Bu hafta salı toplantımızı, grup toplantımızı  Tandoğan Meydanı'nda yapacağım' dediğiniz zaman buna kargalar da güler. Kimse  bunu yutmaz. Tabii ne oldu? Toplantıyı da yaptılar. Fakat o toplantı da bir şeyi  değiştirecek durumda değildi ve sadra şifa olacak tek bir söz ortaya çıkmadı,  söylemediler, söyleyemediler. Çünkü bunlar, hiçbir zaman milletle aynı yöne  bakmadılar. Hiçbir zaman milletin hissiyatını paylaşmadılar. Bunlar, anne ve  babaların feryadını hiçbir zaman duymadılar. Bunlar, başörtüsünü yasaklamanın ne  demek olduğunu bilirler ama başörtülü olduğu için üniversite kapısından geri  çevrilmenin ne olduğunu bilmezler. Bunlar, ikna odalarını çok ama çok iyi  bilirler ama ikna odalarındaki genç kızların hissiyatını bilmezler. Bunlar, imam  hatipleri kapatmanın, Kur'an kurslarını yasaklamanın, gençleri milli ve manevi  değerlerden uzaklaştırmanın ne olduğunu çok iyi bilirler ama bunlar çocuğunu  istediği okula, istediği kursa gönderemeyen, çocuğuna din eğitimi verdiremeyen,  çocuğunu Kur'an kursuna gönderemeyen bir annenin, bir babanın yürek acısını  bilmezler.”
       
Kur'an Kursu'na gidişi

28 Şubat'ta çıkan bir kararı hatırlatan Erdoğan, “15 yaşına kadar  mahalle camisine bile çocuğunu gönderemezsin. Bu yasaklandı, 15 yaşından sonra  gönderebilirsin. Yahu mahalle camisine ben çocuğumu gönderemeyeceğim. Bu ne  demek? Beni rahmetli babam mahalle camisindeki Ali Hoca'ya teslim etti ve  ilkokuldan itibaren onun dizi dibinde yetiştim. Kaybetmedim ya çok şey aldım. Hem  ilkokula gittim, hem oraya gittim. Bu bize kaybettirmez ki, kazandırır. Bırak  isteyen istediği gibi bunu yapsın. Burada cebir, şiddet yok ama sen cebirle,  şiddetle yasaklıyorsun. Fark bu” şeklinde konuştu.

Ana muhalefet partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kur'an-ı Kerim  hakkındaki ifadelerini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

“Aynen şu ifadeleri kullanıyor. 'Kutsal kitabımız hepimizin baş  tacımızdır' diyor. 'Onu evlerimizin en güzel yerine asarız. Annelerimiz oyalı  kılıflarla süsler, elimize besmeleyle alırız' diyor. İşte bunların Kur'an  anlayışı bu ama İstiklal şairimiz Mehmet Akif'in tanımlaması çok güzel. 'Ya açar  nazm-ı celilin bakarız yaprağına/ Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına/  İnmemiştir hele Kur'an, bunu hakkıyla bilin/ Ne mezarlıkta okunmak ne de fal  bakmak için... İşte Akif'teki anlayış bu, sayın Kılıçdaroğlu'ndaki anlayış bu.  Neyse yine de süslü kılıflarla evin bir köşesinde duruyormuş. Bunlar, duvarda,  kılıfı içinde asılı duran kitaptan hiçbir zaman korkmadılar. Bunlar, o kitabın  okunmasından, okutulmasından ve anlaşılmasından korktular. Tarihleri boyunca,  Kur'an-ı Kerim'i bir süs olarak, bir dekor olarak, haşa, tarihi bir eser olarak  görmek istediler ama iş, onun okunmasına, okutulmasına, öğrenilmesine ve  öğretilmesine gelince, bütün yolları kapadılar, yolları engellerle döşediler.  İşte dün, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, o kapanan yollar açılmış, o  yollardaki tüm engeller kaldırılmıştır. Kur'an-ı Kerim'i, duvarlarda kılıflarının  içine hapsetme girişimi, dün millet eliyle bozulmuş, bu bozuk zihniyet millet  nezdinde bir kez daha mahkum edilmiştir. 1950 yılında millet nasıl ki Adnan  Menderes eliyle ezanına kavuştuysa, asli metnine kavuştuysa, bugün de millet, bu  hükümet eliyle dinini tam anlamıyla öğrenme özgürlüğüne kavuşmuştur.”

Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hükümetin,  Merkez Bankası'nın kaynaklarını hortumlayan, milletin parasını har vurup harman  savuran bir hükümet olmadığının altını çizerek, “Tam tersine bu hükümet, yeni  kur ayarlamasıyla söylüyorum, 27 milyar dolar olarak aldığı Merkez Bankası döviz  rezervini, dün itibarıyla 91 milyar dolara yükseltti” dedi.

Erdoğan, Türk İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) 4.  Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, iktidara geldiklerinde kamu  bankalarının, Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Vakıfbank'ın içinde bulunduğu  duruma değinerek, şu anda söz konusu bankaların Avrupa'da rekabet ettiklerini  söyledi.

“Bu hükümet, Merkez Bankası'nın kaynaklarını hortumlayan, milletin  parasını har vurup harman savuran bir hükümet olmadı” diyen Erdoğan, konuşmasını  şöyle sürdürdü:

“Tam tersine bu hükümet, yeni kur ayarlamasıyla söylüyorum, 27 milyar  dolar olarak aldığı Merkez Bankası döviz rezervini, dün itibarıyla 91 milyar  dolara yükseltti. Şimdi Allah aşkına soruyorum, bu hükümet nasıl hortumlayan bir  hükümet oluyor? Nasıl yolsuzluklara vesile olan hükümet oluyor? IMF'ye olan borç,  biliyorsunuz MHP-DSP-ANAP iktidarıydı, IMF'ye olan borç 23,5 milyar dolardı.  Şimdi IMF'ye olan borç dün itibarıyla 2,3 milyar dolara kadar düştü. Daha ne  olacak? Onlar borçlandı, biz ödüyoruz. Yolsuzlukla bu olur mu? Hortumculukta bu  olur mu? Hortumları keserek bu olur. Biz kestik, onun için oluyor. Şimdi biz  ödüyoruz. Şunu da söyleyeyim, biz istesek şu anda IMF'nin borcunu hemen tıkır  tıkır öderiz. 'Al paranı, git' deriz. Fakat gerek yok. Çünkü önümüzdeki yıla  kadar vakit var. Çok küçük, basit bir şey veriliyor. O da önemli değil.”

Muhasebat sadece kayıt kuyut meselesidir”

Başbakan Erdoğan, finans yönetiminin çok önemli olduğuna işaret ederek,  “Şu anda ebedi alemde olan çok tanınmış bir iş adamı, bir gün belediye  başkanıyım, ziyaretime geldi. Bana enteresan bir şey söyledi. 'Biz çok eza, cefa  çektik. Fakat büyüklerimiz bize dediler ki iki şeyi çok iyi yöneteceksiniz.' Ben  sonra onu arttırdım, ona bir iki tane daha ilave ettim. Dedi ki 'Bir finansı çok  iyi yöneteceksin, iki insanı çok iyi yöneteceksin. Bu iki şeyi yönettiğin sürece  başarıyı yakalarsın.' Hakikaten mesele geliyor burada odaklanıyor” şeklinde  konuştu.

Ekonomide yıllarca muhasebat öğretildiğini ifade eden Erdoğan,  “Muhasebat sadece bir kayıt kuyut meselesidir. Mesele parayı, finansmanı  yönetmek. Eğer onu sen yerli yerinde kullanamıyorsan, istediğin kadar kaydı doğru  tut. Meseleyi o çözmez. Ancak finansmanı eğer başarılı yönetebiliyorsan, onu  yerli yerinde kullanmasını başarabiliyorsan o zaman başarıyı yakalarız”  ifadelerini kullandı.
       
"Senlik, benlik kavgasına müsaade etmeyeceğiz”
         
Başbakan Erdoğan, bugüne kadar gelen iktidarların bunu gündemlerine bile  alamadıklarını belirterek, şöyle devam etti:

“Zaten muhasebat hak getire... Yanlış adamların elinde kalmıştı. Onun  için de hep battık. Bu hükümet, bunun farkında olarak milleti arkasına aldı.  Milletin desteğini, milletin gücünü, milletin hayır duasını aldı. İşte bu sayede  her seçimden hamdolsun zaferle çıktı, her seçimden birinci çıktı, her seçimden  oylarını arttırarak çıktı. Sizin de bizim de başarımızın arkasında sadece ve  sadece millet var. Allah'ın izniyle, bugüne kadar milletimizle yürüdüğümüz bu  yolda aynı şekilde milletimizle yürümeye devam edeceğiz. Bugüne kadar birlikte  yürüdüğümüz arkadaşlarımızla, dostlarımızla, kardeşlerimizle ayrılığa düşmeden el  ele, omuz omuza beraber yürümeye devam edeceğiz. Bugüne kadar, hiçbir zaman bize  'ben' demek yakışmaz. Biz enaniyetten uzak duracağız. Bizim kitabımızda 'ben'  yok, 'biz' var. Senlik, benlik kavgasına asla müsaade etmeyeceğiz. Fitneye,  nifaka asla prim vermeyeceğiz. Bugüne kadar beraber yürüdüğümüz bu yolda,  inşallah aynı şekilde beraber yürümeye, Türkiye'yi beraber büyütmeye, milletten  aldığımızı, yine millete vermeye devam edeceğiz.”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Artık  dayatma yok. Artık eğitimin önünde engel yok. 4 yıllık ilkokulu bitiren öğrenci  ya da ailesi, istediği tercihi yapacak ve geleceği hür iradesiyle  şekillendirecek. Biz devlet olarak tüm vatandaşımızın önüne, anne ve babalarının  önüne seçenekleri, tercihleri koyuyoruz, koyacağız” dedi.

Erdoğan, Türk İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) 4.  Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, isteyen ailelerin yavrularını Kur'an-ı  Kerim öğretimine hemen verdirebileceğini, isterse Hazreti Peygamber'in hayatını  öğrenmesine müracaatını yapabileceğini belirtti.

Başbakan Erdoğan, “Yahu Kur'an-ı Kerim'i öğrenmekten, sevgili  Peygamberimizin hayatını öğrenmekten daha güzel ne olabilir?” diye konuştu.

Kesintisiz eğitimin faturasını en fazla iş adamlarının ödediğini,  kesintisiz eğitimin bu ülkenin ekonomisine çok ağır bedeller yüklediğini  vurgulayan Erdoğan, 1996-1997 eğitim ve öğretim yılında Türkiye'de meslek lisesi  öğrencilerinin toplam öğrenciler içindeki oranının yüzde 46 olduğunu, 2002'de  görevi devraldıklarında bu oranın yüzde 32,6'ya düştüğünü anlattı. Erdoğan,  meslek liseleriyle ilgili yoğun çabalarının neticesinde bu oranı şu an yüzde 48'e  çıkardıklarına işaret etti.

“İnşallah bu yeni yasayla oranı yüzde 60'a kadar, belki de yüzde 65'e  kadar yükselteceğiz” diyen Başbakan Erdoğan, Avrupa'daki o gelinen noktaya  gelineceğini kaydetti.

Büyüyen bir ekonominin, gelişen bir ekonominin en büyük ihtiyacı olan  kalifiye elemanları artık çok daha yoğun, çok daha donanımlı şekilde  yetiştireceklerini, bu alanda Türkiye'de yeni bir dönemi başlatacaklarını  vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Artık dayatma yok. Artık eğitimin önünde engel yok. 4 yıllık ilkokulu  bitiren öğrenci ya da ailesi, istediği tercihi yapacak ve geleceği hür iradesiyle  şekillendirecek. Biz devlet olarak tüm vatandaşımızın önüne, anne ve babalarının  önüne seçenekleri, tercihleri koyuyoruz, koyacağız. Seçici olan kim? Anne, baba,  öğrenci onlar seçecek. Nereye isterse oraya. Diyoruz ki, artık zihinlerdeki  prangaları kırıp atalım, ayaklardaki prangaları bileklerimizden söküp atalım.  Bırakalım yavrularımız nereye isterse oraya gitsin. Yahu kazanırsa gidecek, bu  bir lütuf değil ki... Kazanırsa, başarırsa gidecek. 4 yıllık ortaokulu bitiren  öğrenci ya da velisi tercihini yapacak, geleceğini istediği yönde  şekillendirecek. 4 yıllık liseyi bitiren öğrenci, katsayı adaletsizliğine  takılmadan, üniversite kapılarında çağ dışı engellere takılmadan geleceği  hakkında kendisi kararını verecek.”
       
Açık lise programı
         
Bütün bunların yanında Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki sıkıntıları göz  önünde bulundurarak açık lise programını da bu şekilde başlatmış olacaklarını  vurgulayan Erdoğan, sürekli okula gelip gidemeyenlerin açık lisede diplomasını  almak isteyenlerin de önünü açtıklarını, böylece onların da dışarıdan  imtihanlarını vererek zorunlu 12 yılı tamamlamış olacaklarını belirtti.

Başbakan Erdoğan, “Kur'an öğrenmek isteyen, hiçbir dayatmaya maruz  kalmadan öğrenecek. Peygamberinin hayatını öğrenmek isteyen, hiçbir baskıya maruz  kalmadan bunu öğrenecek. Meslek lisesine gitmek isteyen meslek lisesine, diğer  okullara gitmek isteyen bu okullara gidip kaydını yaptıracak” şeklinde konuştu

Kendilerinin de 9 yıl boyunca olduğu gibi, eğitimin alt yapısını  güçlendirmeye, yaygınlaştırmaya, eğitimi en modern imkanlara kavuşturmaya devam  edeceklerini vurgulayan Erdoğan, şu anda bütçenin yüzde 50'sini eğitime tahsis  ettiklerini ve buna da aynen devam edeceklerini söyledi.

Erdoğan, bu ülkenin zeki çocuklarının, zeki ve dinamik evlatlarının,  artık dünya çocuklarıyla eğitimde rekabet edebilir bir konuma yükseleceğini  kaydetti.

Başbakan Erdoğan, “Zorunlu 8 yıllık eğitimi savunuyorlar ya... Batılı  bütün toplumları değerlendirin, araştırın, bakın çoğunda 12 yıllık eğitimi  göreceksiniz. Hele hele Avrupa Birliği üyesi ülkelerde bunu göreceksiniz. Bu  yasanın, ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu yasanın, özellikle  de sizlere, iş adamlarımıza, yatırımcılara, sanayicilere hayırlı olmasını  diliyorum” diye konuştu.
       
Çin ziyareti
         
Bu süreçte, birileri gibi ideolojik davranmadığı, aklı, bilgiyi ve bilimi  tercih ettiği, aklı selimle hareket ettiği için TUSKON'a, TUSKON gibi diğer  kuruluşlara da ayrıca teşekkür ettiğini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle  tamamladı:

“Şunu da gönül rahatlığıyla söylüyorum; inşallah önümüzdeki hafta sonu  Çin'e bir yolculuğumuz var. Gerçekten büyük bir katılımla Çin'e gidiyoruz. Orada  Çinli iş adamlarıyla görüşmelerimiz olacak. İş adamlarımız onlarla birebir  görüşmeler yapacak. Temenni ederim ki inşallah çok farklı portföylerle orada  adımlar atılmış olur, dönüşümüz de öyle olur. Gelişmeler zaten Çin ile her geçen  gün daha iyiye gidiyor. Bu seyahatimiz de inşallah çok daha farklı şekilde  neticelenir diye düşünüyorum. Böyle bir eğitim sistemiyle 2023 hedefleri artık  her zamankinden daha yakınımızda. Böyle yüreğini ortaya koymuş bir iş adamı  kitlesiyle 2023 hedefleri artık çok daha ulaşılabilir. İnşallah daha bir gayretle  çalışacağız. Azimle çalışacağız, sebat edeceğiz, engelleri aşacağız ve inşallah  Türkiye'yi, dünyanın en büyük 10 ülkesinden biri haline getireceğiz.”
    

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!