Güncelleme Tarihi:
Kılıçdaroğlu, partisinin 16. Olağanüstü Kurultayı'nda yaptığı konuşmaya başlamadan önce kargaşa yaşandı. Kürsünün önünde CHP Mersin Milletvekili İsa Gök ve çok sayıda basın mensubunun beklemesi üzerine Kılıçdaroğlu, “Açın önümüzü” diye uyardı.
“Başbakan Kemal” sloganlarının arasında konuşmaya başlayan Kılıçdaroğlu, bu kurultayda hiç kimsenin, kurultayın huzurunu bozmaya hakkı ve yetkisinin olmadığını söyledi.
“Tüzük dediler, işte tüzük. 'Seçim' diyorsanız onu da yapacağız” diyen Kılıçdaroğlu, gücünü halktan almayan hiçbir gücün başarılı olamayacağını söyledi.
“Yol arkadaşlarımız, devrimciler, Kuvay-ı milliyeciler, 89 yaşındaki genç CHP'liler, hepinizi saygıyla selamlıyorum, Cumhuriyetçiler, sevgili CHP'liler” diye seslenen Kılıçdaroğlu, CHP'nin, Türk halkının var olma iradesinin, bağımsızlığın, özgürlüğün adı olduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, “CHP'li olmanın, 'imkansız' denen şeylere 'mümkündür' demek olduğunu” ifade ederek, “Çünkü CHP'liler, zor günlerin adamlarıdır, zor günlerde çıkar, başarıyı yakalarlar. Onun için CHP, umudun partisidir, yiğit insanların, ahlaklı insanların partisidir, özgürlükçü partidir” dedi.
"BENİ CHP'LİLERDEN KORUMAYIN"
Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşması sürerken CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, salondan çıkarılmaya çalışıldı, o sırada tribünlerden Gök ve yanındakilere pet şişeler atıldı. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, korumaları, “Koruma arkadaşlar, lütfen çekilin. Beni, CHP'lilerden korumak gibi göreviniz olmamalı” diye uyardı.
Mehmet Akif Ersoy'un, “Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım, hangi çılgın zincir vuracakmış şaşarım” dizelerine işaret eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İşte CHP budur. CHP, devleti kuran partidir, onun için CHP'li olmak bir onurdur, yurtseverliktir. CHP'li olmak, kardeşliktir, barış, dostluktur, hiç kimseyi ayırmadan herkesi kucaklayan bir CHP'dir. CHP'li olmak 'biz kimseye kin tutmayız, kamu alem birdir bize' diyen Yunus Emre'dir. CHP'li olmak halkın değerleriyle beraber yaşamak demektir, o kutsal değerlere saygı duymak demektir. CHP'li olmak halkın kendisidir, halkla birlikte olmak demektir. CHP'li olmak büyüme, hırs, azimdir.”
İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:
Cumhuriyet Halk Partisi dürüst insanların partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi yiğit insanların partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi emperyalistlerin analarından emdiği sütü burunlarından getiren partidir.
Arkadaşlar lütfen çekilin. Beni CHP’lilerden korumak gibi bir göreviniz olmamalı.
İstiklal Marşı, bağımsızlık andımız var. Ne diyor Mehmet Akif “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” işte Cumhuriyet Halk Partisi budur. Cumhuriyet Halk Partisi devlet kuran partidir. Cumhuriyet Halk Partili olmak kardeşliktir, barıştır dostluktur. Biz kimseye kin tutmayız diyen Yunus Emre’dir Cumhuriyet Halk Partisi. Cumhuriyet Halk Partisi olmak büyümedir, hırstır, azimdir.
"UÇAK FABRİKASI KURDUK, KENDİ DENİZALTIMIZI YAPTIK"
Geçmişte söylerler, birileri de söyler. CHP’nin dikili ağacı yoktur diye. Herkes duysun, bilsin. Mısır’daki sağır sultan da duysun. Daha cumhuriyetin üzerinden 2 yıl geçmiş, Kayseri’de ilk uçak fabrikasını kurduk. Osmanlı’nın parasını yabancılar basardı. Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk kez kendi paramızı kurmak, basmak için merkez Bankası’nı 1930’da kurduk. 9 yıl sonra 3 Mayıs 1934 kendi yaptığımız uçak, Kayseri’den kalktı, Ankara’ya indi. Yapabiliyor musun şimdi bunu? İlk Türk deniz altısının omurgasının yerleştirilmesi Haliç’te yapıldı. Bunlar Cumhuriyet Halk Partisi’nin kararlılığı gerçekleştirdi.
Ben ülkeyi demir ağlarla ördük, sata sata bitiremedikleri fabrikalardan bahsetmiyorum. 4 Haziran 1940 Osmanlı’nın borçları kuruşu kuruşuna ödendi. Cumhuriyet Halk Partisi ödedi.
Siyaset halk için mücadele etmek demektir, halkın çıkarları için mücadele etmek demektir. Yolsuzluklara bulaşmadılar, ama yolsuzlukları yapanları Yüce Divan’a göndermekten çekinmediler. Çünkü onlar halkın beş kuruşuna bile saygı duyarlardır.
"SONRA NE OLDU"
Bakınız CHP’den sonra ne oluyor. 1952’de ABD yönetimi Marshall planı çerçevesinde Türkiye’ye 58 milyon dolarlık askeri yardım yaptı. Niye yapıyor? Sizin uçak, denizaltı yapmanıza gerek yok ben size veriyorum’ diyor. 20 Ekim 1954 Dünya Bankası’nın başkanı geliyor, ‘Türkiye’nin geleceği çok parlak’ diyor. 4 ağustos 1958 Türkiye iflas ettim diyor.
CHP iktidarında var olan 176 ton altını yok ediyorsunuz, borcunu ödeyemeyen bir ülke haline geliyorsunuz.
Recep Tayyip Erdoğan’ın benim bu anlattıklarımın hiçbirisini bildiğine inanmıyorum. Çünkü tarihini bilmiyor o. Siyaset kişi bana ne verecek, toplum bana ne verecek, siyasette nasıl zenginleşeceğim demek değildir. Siyaset, ben topluma nasıl hizmet edeceğim, nasıl yaşamımı adayacağım demektir siyaset.
“DEMOKRATİK MÜCADELE HER YİĞİDİN HARCI DEĞİLDİR”
Demokrasinin tadını unuttuk. Demokrasiyi özgürlükleri kazanmak, ateş çemberinden geçmek demektir. Demokratik mücadele her yiğidin harcı değildir.
Eski gömleğimi çıkardım, demokrasi gömleğini giydim diyordu. Bazı aydınlarda buna inandılar. Bazı aydınlarımız, yazarlarımız, Erdoğan’ın kıyafetine bakıp demokrasi geldi dediler.
Kimse kendisine şu soruyu sormadı, demokrasiyi elde etmek, bir gömleği giyip çıkarmak gibiyse neden insanlar demokrasi için ağır bedeller ödedi. Bunun adına post modern diktatörlük diyoruz. Her şey bir insanın iki dudağı arasında. Post modern diktatörlük Türkiye’ye özgüdür. Gömlek güzel, bakıyorsunuz kılık kıyafette güzel. Her şey şeklen var.
Yargı ayrı duruyor bir yerde. Kimin emrinde? Siyasi otoritenin emrinde. Tüzükte CHP’nin parlamentoda konuşmaması için TBMM’de sınırlama getiriyorlar. İtiraz ediyoruz, saldırıyorlar. Bir arkadaşımızın parmağı kırıldı. İstediğiniz kadar saldırın. CHP hep önünüzde duracak.
“BU NASIL BİR ÖZGÜRLÜKTÜR Kİ İNSANLARIMIZ DÜŞÜNMEKTEN KORKUYOR”
Diyelim ki bir yargıç karar verdi, vicdanının sesini dinledi. AKP’nin hoşuna gitmedi. Ne oluyor o yargıç? Beş dakika sonra görevden alınıyor, savcı açığa alınıyor. Böyle bir demokrasi olabilir mi?
Sözde memlekette düşünme özgürlüğü var. Bu nasıl bir özgürlüktür ki insanlarımız düşünmekten korkuyor.
Saç kestirmek, şemsiye taşımak, yumurta taşımak, konser bileti satmak, üniversite yönetimini eleştirmek, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne katılmak, Deniz Gezmiş’i anmak, YÖK’ü protesto etmek, kitap okumak.
Bizi izlemeye gelen, büyükelçiler, bizi izleyen yabancı diplomatlara sesleniyorum. Bu suçlar sizin ülkenizde var mı yok mu? Biz de var. Onun için CHP demokrasi ve özgürlük türküleri söyleyecektir.
“YÖK’Ü TUZLA BUZ YAPACAĞIZ”
Marmara Üniversitesi öğrencisi, ekşi sözlük’te yazdığı yazıdan dolayı bir ay okuldan uzaklaştırıldı. İstanbul Üniversitesi öğrencisi, çantasında yumurta bulunduğu için, yumurta başına 44 ay hapisle yargılanıyor. Pamukkale Üniversitesi öğrencisi YÖK’ü protesto ettiği için bir ay uzaklaştırma aldı. CHP iktidarında o YÖK’ü tuzla buz yapacağız. İstanbul Üniversitesi öğrencisi, Deniz Gezmiş’i andığı için okuldan uzaklaştırıldı. Onlar yaşamlarını halka adadılar. CHP’li olmak yaşamını halka adamak demektir.
“MEDYANIN DURUMU BU”
Senin iktidarında basılmamış kitap yasaklandı bu ayıbı nasıl temizleyeceksin?
Bir hapisteki gazeteciler, iki hapse girecek gazeteciler, üç işine son verilecek gazeteciler, dört cesur yazı yazarsa işten atılacak gazeteciler. Medyanın durumu bu.
Buradan söz veriyorum halkın iktidarında, tüm medya çalışanlarının hepsini sendikalı, örgütlü yapacağız. Onlar halkın sesi olacaklar.
“GELİN ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELERİ KAPATALIM”
Bu arada AKP demokrasisinden bir örnek daha vereyim. AKP’nin hedefi CHP’li belediyeler. Gidin bütün CHP’li belediyelerde AKP’nin müfettişleri var. Sadece İzmir’de 52 müfettiş var. Bari her masaya müfettiş oturta, belediye çalışanları dışarıda otursunlar.
Gelin özel yetkili mahkemeleri kapatalım. Gelin infaza dönüşen demokrasi ayıbını Türkiye’ye özgürlüğü getirelim. Milli iradeyle seçilmiş milletvekilleri demir parmaklıklar ardında kalmasın. Zaman aşımını tümüyle kaldıralım. Türkiye’de faili meçhul kalmasın. Onun için beraberce yürüyeceksek bu yollarda, halkın sorunlarına kilitleneceğiz. Yaşlı genç demeden, erkek kadın demeden anlatacaksınız. Yetmezse bir daha anlatacaksınız. Halka küsmek yok, kusur bulmak yok. Varsa bir eksiklik önce kendimizde arayacağız.
"HOCALI'YI UNUTMADIK"
27 yıl önce sayısı bilinmeyen yüzlerce Azeri kardeşlerimiz katledildi. Yüreğimiz Azerbeycan ile beraberdir. Dünyanın her yerinde ne zaman bir zalimlik olursa CHP olarak biz onların karşısında olacağız. Hocalı Katliamı’nı unutmadık, unutmayacağız.
"BİZ MAZLUMLARDAN YANAYIZ"
Mazlumun ırkı olmaz, rengi olmaz. Mazlumun coğrafyası olmaz, cinsiyeti olmaz. Mazlumlar CHP’nin ortak paydasıdır. Biz mazlumlardan yanayız.
Zalimin hasmıyım diyor Mehmet Akif, ama severim mazlumu diyor. Biz CHP’yiz. Cumhuriyet Halk Partisi, evinin önündeki ceviz ağacı kurumasın, kardeşlerimi okutuyorum diyen, 14 yaşındaki Leyla’dır Cumhuriyet Halk Partisi. Leyla’nın yanında direnirken, yerde sürüklenen, karakola götürülen, baş örtüsüne el uzatılan Nafiye Ana’dır Cumhuriyet Partisi’dir.
Uludere’de 34 yurttaşımız katledildi, işte CHP budur. Van depreminde depremden kurtuldular, çadırda hayatlarını kaybettiler. İşte o çocuklardır Cumhuriyet Halk Partisi. Boynuna poşu taktı diye hakkında 45 yıl ceza istenen öğrencidir Cumhuriyet Partisi. Suçunu bilmeden aylarca hapishanede yatan, gazetecidir, aydındır Cumhuriyet Partisi. Onun için diyoruz ki “Sen yanmasan, ben yanmasam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa”