Güncelleme Tarihi:
Aydın Menderes 1946 yılında Ankara'da doğdu. Merhum Başbakan Adnan Menderes'in en küçük oğludur. Annesi Berin Menderes'tir.
İlk ve orta öğretimini Ankara'da tamamladıktan sonra Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi'nden mezun oldu. Askerliğini 1976'da İskenderun'da
Yedek Subay olarak tamamladı.
Siyasete 1970'de Aydın'da Demokratik Parti'nin İl Başkanı olarak girdi. 1977'de Adalet Partisi Konya Milletvekili ve 1978'de aynı partinin Genel İdare Kurulu Üyesi oldu. 12 Eylül sonrasında 10 yıl siyasetten yasaklılar kapsamında yer aldı.
1987'de bu yasaklar kaldırıldıktan sonra 4 yıl siyasete dönmedi. 1993'de kurucusu olduğu Büyük Değişim Partisi Genel Başkanlığına seçildi. 1994'de bu partinin birleşmesiyle Demokrat Parti Genel Başkan'ı oldu.
1991’de Ümran Menderes’le evlendi. Aydın Menderes bu evlilikten ‘’Hayattaki en büyük mutluluğum’’ diye söz etmektedir. Yine Aydın Menderes’e göre Ümran Hanım kendisi için ‘’Allah’ın en büyük bir lütfudur’’.
1995'de Refah Partisi'nden İstanbul Milletvekili olan Aydın Menderes 1996 yılında aynı partinin Genel Başkan Yardımcılığı'na getirildi. 1999'da Fazilet Partisi'nde İstanbul Milletvekili olan Aydın Menderes aynı yıl Fazilet Partisi'nden istifa etti. 3 Kasım 2002'de DYP'den Aydın Milletvekili adayı oldu.
Aydın Menderes, Hüsamettin Cindoruk’un genel başkanlığa seçilmesinin ardından 20 Mayıs 2009 da DP’den istifa etti.
Siyaset dışında Aydın Çakırbeyli'de çiftçilikle meşgul olmaktadır.
Tarihte Bir Yolculuk, Gelenekten Güncele ve Devletin Alınyazısı adlı kitapları vardır. Ayrıca kendisine ait www.aydinmenderes.com ve www.aydinmenderes.org web sitesinde haftalık siyaset yazıları ve incelemeleri yayınlanmaktadır.
2006’dan 2010’a kadar Tercüman Gazetesinde köşe yazıları yazan Aydın Menderes, 2010 Eylülünden itibaren Yeni Asır Gazetesinde Pazar, Pazartesi ve Çarşamba günleri çıkan yazılarıyla köşe yazarlığını devam ettirmektedir. Bu yazılarında Aydın Menderes tarihten edebiyata, iç siyasetten uluslararası ilişkilere, Türkiye’nin ekonomisinden küresel ekonomiye çok çeşitli konulara değinmektedir. Bu yazıların bir özelliği de Aydın Menderes’in olaylara farklı bir açıdan bakması ve ileriye dönük ön görülerde bulunmasıdır.
Eserleri
Acılı Günler 1960 / Aydın Menderes Anlatıyor...
Türkiye'de on yıl Başbakanlık yapan Adnan Menderes'in üç oğlu vardı; Yüksel, Mutlu ve Aydın, Yüksel Menderes ve Mutlu Menderes sıra ile siyasete girip milletvekili oldular. Kaderlerine bakınız ki, ikisi de araya fazla mesafe koymadan bu dünyadan göçüp gittiler. Rahmetli Menderes Yassıada'da idama mahkum edildiğinde, Aydın Menderes on beş yaşında bir delikanlı idi. Şimdi, olgun bir siyaset adamı olarak babasının adını devam ettiriyor.
Aydın Menderes, 27 Mayıs 1960 ihtilalinin bütün olaylarını annesi Berin Hanım'la birlikte yaşadı. Acılı günlerin tanığı oldu.
Menderes'in dramı üzerinde bugüne kadar pek çok şey yazıldı, anılar kitap haline geldi, ancak Aydın Menderes anılarını anlatmadı. İlk kez bu kitapta anılarıyla karşınıza geliyor.
Devletin Alınyazısı
Siyaset, parametresi çok olan bir matristir. Dünyada herşin en sonunda bir alternatifi vardır. Sadece kendimizin alternatifi yoktur. Biz varsak alternatifler varolur. Alternatifler bizi varetmez..Bugün Türkiye, Lozan Antlaşması'ndan bu yana hiç karşılaşmadığı türden ciddi ve önemli meselelerle karşı karşıyadır...Yapılması gereken ilk iş, bütün milletimize malolacak bir direnç noktası oluşturmaktır..İktidarlar milletin direnç kararlılığına yaslanarak, iç meşruiyetini buradan alarak dış politika geliştireceklerdir...Batı'ya söylenecek olan; çok büyük çilelerle, acılarla elde ettiğimiz Cumhuriyetimiz, bağımsızlığımızı, milli birlik ve beraberliğimizi ve vatanımızın bütünlüğünü sonuna kadar korumaya azimli olduğumuzdur..Aksi takdirde Türkiye, birçok Amerikan üssünün bulunduğu bir toprak parçası derekesine indirgenmiş olacaktır..Ortaya bir müstemleke çıkacaktır. Bu millet buna asla razı olmaz..Zira millet demek, bağımsızlığını başka hiçbir şeyle değiştirmeyecek topluluk demektir...Hiçbir ülke kendi bağımsızlığına, kendi birlik ve bütünlüğüne sahip çıkmak için herhangi bir garanti ve güvence aramaz..Türkiye'de bir milletin yaşamakta olması, Türkiye'nin bu milletin vatanı olması ve Türkiye Cumhuriyeti'nin de bu milletin devleti olması Amerika'nın hiç umurunda değildir..Amerikalılar askerimizin başına bir çuval geçirdiler..Biz de bu askerimizi geri çektik..Bizim 800.000 kişilik bir ordumuz var..Acaba bu kadar askeri biz kimin için ve hangi tehlike karşısında besliyoruz?..Türkiye'nin herşeyden önce milli bir muhalefete veya muhalefet partisine ihtiyacı vardır. Türkiye'ye sadık bir muhalefet Tanzimatçılığın, Amerikancılığın, Avrupacılığın, her türlü mandacılığın kökünü kazıyabilmelidir..Atatürk, silah arkadaşları, bunca şehit ve gazi Türkiye Cumhuriyet'ini, birgün gelip de emperyalist bir devletin Türkiye civarındaki bölgelerdeki kendi çıkarlarını korumak için kullanacağı bir üs haline gelsin diye kurmadılar..Türkiye'nin ABD ile beraber olup Ortadoğu'ya saldırması, aslında kendi mazisine, kendi değerlerine, bir millet olarak kendisinin bin yıllık misyonuna saldırması demektir..Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümetine düşen değişmez görev; Türk Milleti'nin kanının asla satın alınamayacağını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının asla ipotek altına konulamayacağını Amerika'ya ve bütün dünyaya ilan etmektir.. (İktidardakiler) Türk kamuoyunu arkalarına alıp AB ve Amerika'nın karşısına çıkacakları yerde, AB ve Amerika'yı arkalarına alarak Türk kamuoyunun önüne çıkmayı tercih ettiler..Cumhuriyetin gücü; kendisini kendisiyle başlatmasıdır..Türkler, kendi ırklarından olanların kurdukları devletlerin, çoğu zaman mağduru bugünkü tabiriyle ise azınlığı olmuşlardır. Cumhuriyet'le bu kaderleri değişmemiştir. AB'nin bugüne kadar aldığı tavizler, bundan sonra talep edeceklerinin yanında hiç kalacaktır. AKP hükümeti, Irak'taki Kürtlerin geleceğini tamamen ABD'ye bırakırken, Türkiye'deki Kürt kardeşlerimizin kaderini de AB'nin ellerine tevdi etmiştir.