Okan KONURALP
Oluşturulma Tarihi: Kasım 21, 2011 00:00
Başbakan bize ‘Dersim’le yüzleşin’ diyor. Biz CHP olarak Dersim’le yüzleşiriz. CHP tarihiyle yüzleşmekten kaçmaz. Peki ülkenin Başbakanı olarak Dersim’le ilgili kendisi özür dilemeye hazır mı?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Dersim tartışmalarıyla ilgili olarak “CHP, Dersim katliamıyla bu dönem yüzleşmeyecek de ne zaman yüzleşecek?” diye soran Başbakan Tayyip Erdoğan’a “Başbakan bize ‘Dersim’le yüzleşin’ diyor. Biz CHP olarak Dersim’le yüzleşiriz. CHP tarihiyle yüzleşmekten kaçmaz. Peki ülkenin Başbakanı olarak Dersim’le ilgili kendisi özür dilemeye hazır mı?” karşılığını verdi.
Cezayir’de Özal özür diledi
Kılıçdaroğlu, Hürriyet’e yaptığı değerlendirme özetle şöyle: “Cezayir’in bağımsızlığıyla ilgili olarak dönemin hükümeti (Menderes hükümeti) ‘olumlu’ oy kullanmadı. Ancak, Cezayir’e gidip özür dileyen isim ise başka bir başbakandı, Turgut Özal. O dönemin devlet politikası ‘ret’ oyu kullanmak yönündeydi. Bu örneğe paralel olarak, Dersim’le ilgili Sayın Erdoğan, Başbakan olarak özür dilemesi gereken öncelikli isimdir. O günün CHP’sini o günün koşulları içinde değerlendirmek gerekir. O zaman devletin partisiydi CHP. CHP’nin içinde İnönü de Bayar da Menderes de vardı. Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak. O günün CHP’si devleti kuran parti olarak farklı kesimden insanları biraraya getirmişti.
Hiçbir devrim sancısız olmaz
O günün liderlerinin devrimci kimlikleri de vardı. Ve hiç bir devrim sancısız olmaz. Fransız Devrimi’nden bugüne kadar bakın tüm devrimler sancılıdır. Dolayısıyla siz kalkıp da 30’ların olaylarını, o günün koşullarını 2011’lerin Türkiye’sinin koşullarıyla bir tutup karşılaştırırsanız doğru yapmamış olursunuz. Yoksa orada ciddi acıların yaşandığı bir gerçektir. Siyasetçilere, devlet adamlarına düşen de tarihte yaşanan acılardan düşmanlık çıkarmamak, ders almak, yeni acıların yaşanmaması için çaba harcamaktır.
Tek parti döneminin koşulları
Tek parti döneminde Sabahattin Ali öldürüldü. Nazım Hikmet hapislerde süründü. 40’lı yılların ortamında yüzlerce akademisyen üniversitelerden ayrılmak zorunda kaldı, hapis yattı. Bunların sorumlusu olarak CHP’yi mi göstermeliyiz, yoksa tek parti döneminin koşulları olarak mı değerlendirmeliyiz? Köy Enstitülerinin açılmasını destekleyen kapatılmasını da eleştiren CHP’dir. Oysa enstitülerin kapatılma süreci CHP döneminde başlamıştır. Biz CHP olarak o dönemi de eleştiriyoruz. Ya da Nazım Hikmet’i savunan, çok partili dönemin CHP’si değil midir? O dönemin CHP’sini devleti kuran parti olarak düşünmeliyiz. Demokrat Parti ve sonrasında Adalet Partisi CHP’nin gövdesinden çıkmış dallar gibidir.
Açamadı, yan çizdi
Ben Genel Başkan olduğumda Sayın Başbakan ‘Dersim arşivlerini açarım’ diye tehditvari bir üslupla beni eleştirdi. Benim ‘Sakın açma’ diyeceğimi sandı. Ben ise ‘Aç, elindeki tüm belgeleri aç’ karşılığını verdim. Açamadı, yan çizdi. Bir kez daha tekrarlıyorum, tüm belgeler açılsın. “
Tekin ve Tamaylıgil’in istifası söz konusu değil
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ve Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil hakkında ortaya atılan “istifa” iddialarıyla ilgili olarak ise “Kendileriyle görüştüm. Öyle bir şey olmadığını söylediler. Ben de bilmiyorum, bu iddialar nereden çıkıyor” dedi. Kılıçdaroğlu, “Biz ‘CHP eleştirilmesin’ demiyoruz. Ancak kabul etmek gerekir ki bazı köşe yazarları AKP’yi eleştiremedikleri için CHP’ye yöneliyorlar. Eleştiremedikleri AKP’de çok daha ağır şeyler yaşanmıyor mu?” diye sordu.
Öte yandan CHP’nin bugün toplanacak MYK’sında Tekin ve Tamaylıgil haklarında istifa iddiasında bulunan genel başkan yardımcısı için “Hakkımızda iddialarda bulunan isim ya da isimler ahlaklı davranıp ortaya çıksınlar” çağrısı yapacak. MYK’da İstanbul İl Yönetimi’ne yeni isimler atanarak mevcut yönetimin yoluna devam etmesi de sağlanacak.