Güncelleme Tarihi:
Yüksek Askeri Şûra öncesi emekliliğini isteyen eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in, terörle mücadele konusunu görüştüğü bazı subaylarla yaptığı toplantının ses kaydı internete düşmüştü.
Terörle mücadelede hata, ihmal ve zafiyetlerin itiraf edildiği ses kayıtlarında Org. Koşaner olduğu iddia edilen kişi eğitimi zaafı nedeniyle “Kendi askerimizi alnından vurduk” diyordu. Ses kaydının sonunda ses kayıtlarının devamının geleceği bilgisi yer alıyordu.
KOMUTANDAN ACI İTİRAFLAR
Konuşmanın devamı bugün internete düştü. Varan 2 olarak video paylaşım sitelerinde yer alan konuşmada Koşaner’in söyledikleri özetle şöyle:
POLİS ASKER İLİŞKİSİ: “GEREKİRSE ORTALIĞI AYAĞA KALDIRIRIZ”
Polisin askeri tutuklaması gücümüze gidiyor ama bizimkiler suçlarını örtbas etmek için asker olduğunu söylemiyor sonra karakolda söylüyor. Bir askeri şahıs bir suçtan dolayı polis bölgesinde polisle muhatap olduğunda öncelikle asker olduğunu söylemesi lazım. Şimdi bizimkiler suçlarını örtbas etmek için önce söylemiyorlar. Karakola gidip de sopa yemeye başlayınca ben askerim diyor. İş işten geçiyor, öyle yok.
'NASIL SIZDI' İNCELEMESİ
Yürü karakola derse hiç karşı gelmeyin. Karakola gidin ama baştan asker olduğunuzu söyleyin. Karakola gittikten sonra rol bize geçecek. Bakın bunu ihmal etmeyeceğiz. Eğer benim bir rütbeli şahsımı karakola götürmüşse ondan sonra merkeze haber veriyorsa gerekirse ortalığı ayağa kaldıracak.
“HUKUKA NE KADAR SAYGILI OLACAĞIZ, BİZ ENAYİ MİYİZ”
‘Hukuka saygılıyız’ı yanlış anlamayın. biz enayi değiliz. Ağrı'da polise arkadaşlar haddini bildirdiler bakınız şu sözümüzü yanlış anlamayınız. Ben sık sık hukuka saygılıyız diyorum. bunun anlamı şu. Biz enayi değiliz. Sadece biz hukuka saygılı olmayacağız. Bize karşı olanlar da hukuka saygılı olacaklar. Ben bunu ifade etmeye çalışıyorum. Ben hukuka saygılı olacağım ama sen de saygılı olacaksın. Sen de olacaksın. Ben de bunu hakkımı arayacağım.
“GAZETECİDEN UZAK DURUNUZ”
Arkadaşlar ne şekilde olursa olsun bakınız bir laf var benim çok hoşuma gidiyor. hiçbir basın mensubu bize düşman olmaz. Ama dost da olmaz. dost da olmaz. basın, basın demek basın mensubunun görevi demek, haber olabilecek bir şeyi yakalarsa hiç kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Çünkü onun için en önemli şey haber bulmak gazeteye koymak. Para alıyor çünkü. Bir de manşete çıkarsa haber pirimi de varmış. Manşet oldun diye. Onun için gazetecilerle temasta mahalli olsun ulusal basından olsun televizyoncu olsun gazeteci olsun, uzak durunuz. Uzak durunuz. Nezaketinizle bilmem neyinizle uzaklaştırınız.
“ER KULLANMA İŞİNİ KALDIRALIM”
Herkesin gözü üzerimizde. Erleri kullanma işini yavaş yavaş kaldıralım. Yoksa kaldırtacaklar. bakakalacağız böyle şimdi birkaç da idari konudan bahsedeyim. Tabi herkesin gözü üzerimizde. Nasıl üzerimiz de? Kim hangi asker kanunsuz iş yapıyor. Hangi subay er kullanıyor. Hangi subay, general, amiral her neyse köpeğini itini bilmem nesini askere gezdiriyor. Okuyorsunuz değil mi gazetede. Hangi subay çocuğunu arabayla bilmem nereye gönderiyor? Hangi bilmem ne okula gönderiyor. Eşini bilmem nereye gönderiyor. Herkesin gözü üzerimizde. Hiçbir şey artık gizli değil. Herkes birliğine sahip olsun.
Şu er kullanma işini yavaş yavaş piyasadan kaldırmamız lazım. Evinin badanasını askere yaptırıyor. Özel evinin badanasını hey Allah'ım. El birliği ile kaldıralım. Yoksa kaldırtıracaklar. Bakakalacağız, bakakalacağız böyle.
“ŞEHİT YAKINLARINA SAYGIDA KUSUR EDİYORUZ. YAĞMASANIZ DA GÜRLEYİN”
Bölgemizde bulunan şehitlerimizin yakınlarına gazilerimize arkadaşlar biraz ilgide kusur ediyoruz. İlla kapısını çalıp da ziyaret etmek değil, ara sıra telefonla dahi olsa telefonla dahi olsa mutlaka herkes bölgesindeki gazi şehit ailesi gazilerimizle yakın temasını devam etsin. Yağmasak bile gürleyelim.
Köy okullarını tamir ettirelim. Kaynağı validen, oradan buradan tırtıklarsınız.
“ERGENEKON’U BİLMİYORUM. AMA BALYOZ HAKKINDA BİRŞEYLER SÖYLEYEBİLİRİM”
Genel, silahlı kuvvetlerimizi sıkıntıya sokan bazı olaylardan bahsetmek istiyorum. Bir takım ele geçen bulgular nedeniyle silahlı kuvvetlerimizin pek çok personeli maalesef çeşitli suçlamalar nedeniyle soruşturma altında. bazıları tutuklandı, çıktı tekrar girdi. Tekrar şey yaptı.Birtakım olaylarla karşı karşıyayız. En büyüğü işte Ergenekon diye bir olay çıktı. Onun tam teferruatını ben de tam olarak ‘yav nedir bu Ergenekon. nerden çıktı. kim ne halt etti’ filan. Çeşitli iddialar var ben de bilmediğim için bir şey söylemek istemiyorum. Ama Balyoz hakkında bir şey söylemek istiyorum. Balyoz denen olay hakkında söylemek istiyorum.
“BALYOZLA İLGİLİ, BİZDE HER ŞEY İMHA EDİLMİŞTİ. HER ŞEYİ İDDİANAMEDEN ÖĞRENDİK”
Şimdi Balyoz denen yani 1. Ordu Komutanlığı karargâhında 2003 yılında yapılan bir plan seminerinden dolayı ortaya atılan bu iddialar hakkında bir şeyler söylemek istiyorum. Arkadaşlar, bu olayla ilgili seminerle ilgili evrakların hepsi imha edilmiş olduğu için olay ortaya çıkınca bir şey bulamadık. Araştırdık Genelkurmayı, Kara Kuvvetlerini, 1. Orduyu ya nedir bu ne diyorlar bunlar filan. Balyoz malyoz hiçbir evrak bulamadık. Bir tane mesaj çıktı. Bunun için bir girişim yapamadık. Beklemek zorunda kaldık.
Biliyorsunuz bir gazeteci gitti bir çuval evrak verdi falan cd’ler midiler. O gazeteciye. O dönem içerisinde o cd’leri de ele geçiremedik. Bize ne kadar doğru yazıldı ne yaptı onu da bilemiyoruz. Ne zaman ki iş iddianame hazırlandı vs. bu cd’ler elimize geçtiği zaman olayın ne boyutta olduğunu neyin iddia edildiğini açık açık anladık.
“HER ŞEYİ ÇALDIRMIŞIZ ESAS REZALET BU”
Şimdi bizi üzen taraf arkadaşlar Birinci Ordu’da her şeyimizi çaldırmışız. Her şeyimizi. Seminerle ilgili seminerle ilgili neyimiz var neyimiz yok çaldırmışız yetkisiz kişilere ulaşmış konuşmalarımız dâhil. Esas rezalet bu. Nasıl bu olur yav, nasıl bu olur. Ne konuşuyorsak var adamların elinde. Sıkıntı burada. Bu rezilliği yapmışız. Balyoz’un hikayesi bu. Suç olan kısmı da işin içerisinde olabilir, onu burada kaydı-ihtiyatla sayıyorum. Ama bunlar hep bizim aleyhimizdeki kişilerin eline çok güzel malzeme verdi. Maalesef namerdin eline malzeme verdik.
Balyozun, günahı, vebali 1.Ordu’ya ait. Karargâhtan böyle planlar nasıl dışarı çıkar izahı yok kim verdi, biz verdik. Biz verdik. Hiç kimseyi suçlayamayız.
Bunların günahı, vebali, hatası koskoca Birinci Orduda bir plan semineri yapılıyor tüm planlar tüm teferruatıyla milletin elinde şimdi. Bir de bu rezalet var. Nasıl olur yav, bir ordu karargâhından bu bilgiler nasıl çıkar ya. Nasıl çıkar izahı yok. İzahı yok.
“OYAK İÇİN MÜCADELE VERİYORUZ”
Şimdi bu olumsuz ortamın yansımaları olarak silahlı kuvvetlerimizi sıkıntıya sokan bazı diğer olaylar var bilmenizi istiyorum kısaca söyleyeceğim. Birincisi arkadaşlar OYAK Ordu Yardımlaşma Kurumuyla uğraşıyorlar. Biliyorsunuz Ordu Yardımlaşma Kurumu tamamen bizlerin maaşlarından kesilen, işte bu kadar yıldır kesilen paralarla oluşturulan bir kurum. Genişletilmesi, büyütülmesi falan vesaire. Şimdi OYAK’ı kamu kurumu olarak kamu kurumu olarak kabul etme eğilimindeler. Öyle olunca, işte biz bazı vergilerden muafız biliyorsunuz, sosyal yardımlaşma kurumu olmamız hasebiyle bazı vergilerden filan muafız. Ama kamu kurumu olduğumuz zaman, olursak eğer, ki kamu ihale kurulu böyle istiyor mahkemeye verildi mahkeme maalesef lehimize karar vermedi o zaman vergi vermek durumunda kalacağımız için işlemlerden dolayı emekliliğimizde falan alacağımız paralarda bayağı yüzde onbeş civarında falan düşme söz konusu olacak. Şimdi bunun mücadelesini veriyoruz. Biliniz diye söylüyorum. İşte maalesef propagandanın sonucu bu vergiden dolayı bir sıkıntı içindeyiz.
“EŞİT SÜRELİ ASKERLİK DİYORUZ. SİYASİLER HOP OTURUP HOP KALKIYORLAR”
Yine bizi ilgilendiren bir konu bu askerlik sistemi. Askerlik sistemi için her kafadan bir ses çıkıyor. Biz bizim yaklaşımımız şu oldu. Biz herkese eşit süreli tahsil mahsil bizi ilgilendirmez. Vatan hizmetidir diyoruz. Herkese eşit süreli askerlik olmalıdır. Bizim savımız bu. Bizim ısrarımız bu. Ama siyaset tabi başka düşünüyor. Herkese eşit süreli askerlik dediğimiz zaman Allah siyasiler oturup kalkıyor.
“ASKERİ YARGIYI DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞIYORLAR”
Diğer bizi sıkıntıya sokacak bir konu arkadaşlar askeri yargı sitemini değiştirmeye çalışıyorlar. Emir veremedikleri için ‘onu nasıl ortadan kaldırırız nasıl pasifleştiririz’ onun derdindeler. Balyoz terfilerle ilgili, sivil kesim zamanında açığa almak akıllarına gelmedi. Her şey hukuka uygun ama imzalamazlarsa ne olacak? Hukuk boş bırakmış.
“TERFİLERE HUKUKİ HİÇBİR ENGEL YOK”
Söz oraya gelmişken terfi edemeyen terfileri onaylanmayan iki generalimizden bir amiralimizden söz etmek istiyorum. bu arkadaşlarımızın terfisini engelleyen hukuki hiçbir engel yok arkadaşlar. Hukuken hiçbir engel yok. Çünkü her şey zamanında hukuka uygun olarak yapıldı. İdare dediğim sivil kesim zamanında açığa alma falan akıllarına gelmedi öyle bir şey yapamadılar onun için her şey hukuka uygun olarak yürüdü. İşte itirazlar mitirazlar vs’ler. Takip ettiniz biliyorsunuz. Şu anda yüksek askeri idare mahkemesi tekrar terfi etmelerine karar verdi. Tekrar terfi kararnamelerini tekrar imzaladık. Tekrar gönderdik. Şimdi top imza makamında. Kim imza makamları. iki tane bakan. İşte içişleri bakanıyla milli savunma bakanı. Başbakan ve cumhurbaşkanı. Şimdi yasa bunları imzalayın diyor ve hiç şüpheniz olmasın ne kılıf takarsa taksınlar tamamen hukuka uygun yaptığımız şey ve haklıyız. Hiçbir şüpheniz olmasın. Ama, ama imzalamazsa ne olur. Hukukumuz orada boş. Ne olur, nasıl olacak ondan da şüpheliyiz.
“SAÇMA ŞEYLERLE MÜCADELE EDİYORUZ”
Irak sınırına siviller bakacakmış. Nasıl. Bakabilirler mi? Gülüyorsunuz değil mi? Bu kadar saçma şeylerle mücadele ediyoruz. Şaka gibi.
Yine bugünlerde çok gündemde entegre sınır yönetim sistemi diye sınırların sivil bir teşkilata verilmesi diye bir mevzu var. Yani işte Irak hududunu filan siviller bakacakmış. Arkadaşlarımız burada. Nasıl bakarlar mı arkadaş nasıl bakarlar? Tümen komutanım burada. Gülüyoruz, gülüyorsunuz. Yani bu kadar saçma şeylerle mücadele ediyoruz demek istiyorum.
AB'nin öyle falan isteği yok. Fazla kulak asmayın. Herkes işine devam etsin hala çıkıyorlar 50.000 kişi alacağım. Sivil teşkilat kuracağım. Efendim Avrupa Birliği böyle istiyormuş. O da var ayrı bir hikaye. Böyle bir sıkıntı var. Fazla kulak asmayınız. Herkes işine devam etsin.
“BU DURUMLARA GELMEMİZİN SEBEBİ BİZİZ. HATALAR YAPTIK”
Bir de bu kamu denetçiliği ombudsman denen sistem yakın zamanda şeye girecek . Bu da her türlü idari şikâyette ombudsman denen adam bize de gelecek hesap soracak. Diyecek ‘siz bu adamı dövmüşsünüz niye dövdünüz.’ Böyle bir ihtimal de var, ama daha yakında değil, kanun çıkacak. Bu sıkıntılı durumlara gelmemizin sebebi arkadaşlar maalesef biziz. Biziz. Bizleriz. Hata yaptık. Yanlış şeyler yaptık. İşimizi ciddiye almadık. İşte evrakımıza bilmem nemize sahip olmadık. Çaldırdık. ortalıkta rasgele konuştuk. Konuşmalarımızı duydular. Ona buna suç yüklediler. Bilir bilmez konuştuk. Efendim. İmza atarken kâğıtlara dikkat etmedik. Yav nedir bunun. ‘Herkes paraf etmiş ben de atayım altına bir imza’ dedik o iş nelere döndü geldi. Dikkat etmedik.
“YASA VE YÖNETMELİĞİN DIŞINDA HAREKET ETTİK”
Cep telefonlarımızla olur olmaz konuştuk. Malzeme verdik. Bilgisayarlarımızda lüzumsuz bilgileri depoladık. İşte geldiler aradılar. Bir sürü şey buldular. Hesabını veremiyoruz.
Yasa ve yönetmeliğin dışında hareket ettik. Hep böyle olacak zannettik. Ama maalesef içimizde hainler çıktı. Maalesef onu da bulamıyoruz yasaların yönetmeliklerin dışında hareket ettik. Bazen etmemiz gerekiyordu bazı dönemlerde. Ama bunu yol yaptık hep öyle olacak zannettik. Öyle devam ettik ve hakkımız olmayan bazı imkânları kullandık. Halen de var. Halen de var. Onlar da karşımıza çıkacak. Bir de maalesef içimizde, maalesef bizim içimizde maalesef helal süt emmemiş arkadaşlarımız da çıktı. Maalesef onu da bulamıyoruz. Belki birkaç kişi. Neticede maalesef çok malzeme vermişiz. Çok vermişiz malzeme.
“KİMSE BİZE AKIL ÖĞRETEMEZ”
Halkımız biraz endişeli gibi gözüküyor. şimdi kim ne derse desin arkadaşlar, kim ne söylerse söylesin. Bunun bir yerde yazması da gerekmez. Hani diyorlar ya 35. maddeyi kaldır da bilmem ne maddeyi koy. İster koy ister koyma. Biz silahlı kuvvetler olarak bunun için varız. Bu bizim doğal tarihi görevimiz. Kimse bunun hakkında bize akıl öğretemez. Kimse bunun aksini bize söyleyemez. O zaman bizim varlığımızı inkâr ederiz. Bunu diyemez. Biz de bunu söylediğimiz zaman bazılarının hiç hoşuna gitmiyor. Biz bunu söyleyeceğiz. Ve bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da omuz omuza dimdik başımız dik vazifemizi müdrik bu duygularla kol kola omuz omuza görevimizi yapmaya devam edeceğiz. Bunun başka hiçbir çıkar yolu yok.
“BİZ MİLLETİN ORDUSUYUZ. ONUN BUNUN PARALI ASKERİ DEĞİLİZ”
Sağlam duruşumuzla milletimizin emrinde olduğumuzu ispatlamak göstermek mecburiyetindeyiz. Sağlam durmak durumundayız. Temellerimizi sarstırmamak durumundayız. Eğer biz gevşersek bizden sonrakiler çok daha zor durumda kalacaklar. Çok daha zor durumda kalacaklar. Onun için birbirimize inanmalı, hep birbirimizin yardımında bulunmalı, omuz omuza el birliğiyle dimdik tek vücut halinde durmak zorundayız. Bu sıkıntıları dile getirme ihtiyacını duyduğum için söylüyorum.
Biz milletin ordusuyuz. Onun bunun paralı askeri değiliz. Bunu da her zaman göstermek zorundayız biz milletin ordusuyuz. Bununla övünüyorum. Onun bunun paralı askeri ordusu bimemnesi biz olamayız. Biz bunun için asker olduk. Onun için bu görevi seçtik. Onun için fedakârlığa katlanıyoruz. Biz milletin ordusuyuz. Milletin ordusu olduğumuzu da her zaman göstermek durumundayız. Zaten bize çok görevler yetkiler veriyor yasalarımız. Onları bilip onlara göre yapın konuşun tartışın. Hepinize sağlıklar başarılar dilerim.