Güncelleme Tarihi:
BAŞBAKAN'IN MİTİNGİ ÖNCESİ ÇÖPLER TOPLANMADI, KEPENKLER KAPATILDI / Foto Galeri
Başbakan Erdoğan şunları söyledi:
KASET KENDİ İÇİŞLERİ
Geçtiğimiz haftalarda, ortada komplo ve tezgah vardı, çirkin bir senaryo uygulanmak istendi.
Birbiriyle uç gibi, birbirinin hasmı gibi görünen taraflar arasında irtibat oldu. Çetelerle terör örgütü aynı hizaya geçti ve muhalefet partilerini de yedeklerine alarak AK Parti'ye karşı açık bir saldırı başlattılar.
Dikkat ederseniz bir kaset numarası çevirdiler. Ben bunlara girecek değilim. Bunlar benim işim değil. Bunlar CHP'nin, MHP'nin iç işidir. Kendi sorunlarını kendileri çözsün. Eğer temizlenmek istiyorlarsa kendi problemlerini kendileri çözsün
KEPENKLER KAPATTIRILDI
Yeni bir adım... Silivri ile Kandil arasındaki irtibat, şu anda CHP-BDP muhabbetiyle artık tescillenmiş durumda. Senaryo tıkır tıkır işliyor, tezgah tıkır tıkır işliyor. Türkiye'nin demokrasi mücadelesi karşısında, bir kez daha çetelere can suyu verilmek isteniyor.
Biz, CHP'nin de MHP'nin de Sivas'ın ötesine geçmesini, buralara gelmesini, vatandaşla kucaklaşmasını her zaman istedik ve onları her zaman teşvik ettik.
CHP Genel Başkanı'nın sonunda Van'da, Hakkari'de miting yapması elbette sevindiricidir. Ama dikkat edin Hakkari'de 147-150 tane oy alan CHP, son yaptığı mitingde BDP'lilere Yeni Başkan hitap etti.
Orada olan CHP'li değil ha, BDP'li. Bütün hareketleriyle ortada zaten. Yani milleti nasıl aldatırız, çarşı, pazarda bugün burada oynanan oyunu, o gün Hakkari'de oynadılar. Benim vatandaşım orada kepenk kapatmadı, orada kepenk kapattırıldı. Tehditle kapattırıldı.
Utanmadan, sıkılmadan, 'kendi takdirini kullandı' diyor. Yahu bir gün öncesinden vatandaşa tehditler gönderildi. 'Gidin ekmeğinizi alın. Yarın fırınlar kapalı olacak, dükkanlar kapalı olacak' diye. Bunların hepsini biliyoruz. Bütün evlere gereken talimatları verdiler, tehditler yapıldı. Niye? 'Yarın buraya Başbakan geliyor. Kimse buraya gelmeyecek' diye. Buna rağmen, oraya gelip yüreğini ortaya koyan vatandaşıma ben hitap ettim.
CHP-BDP İŞBİRLİĞİ YAPTI
CHP ile Kürt meselesinden beslenen BDP kol kola girmiş durumda. Bugün işbirliği yapmış durumdalar. Sormaz gerekmez mi? 'Ne oldu size' diye...
Bunlar çeteleri yeniden diriltmek için işbirliği yaptılar.
2002 öncesi karanlıktı, çeteler cirit atıyordu. 2002 öncesinde ret, inkar, asimilasyon vardı. Müdahalaler yoluyla siyaset şekillendiriliyordu.
Gazoz isteyene gazoz, elma şekeri isteyene elma şekeri, faşizm isteyene faşizm, özerklik isteyene özerklik vaat ediyor. İlke, çizgi, rota yok
12 Haziran bu çirkin ittifakın bozulacağı tarihtir.
Bu BDP'li belediyeler sırtlarını terör örgütüne dayamışlar, bundan nemalanmaya çalışıyorlar.
Gönderilen bu paralar Şırnak'a, Hakkari'ye hizmet olarak geri dönmüyor.
12 Haziran'da kan ve şiddetten beslenenlere değil, çetelere değil çetelerle mücadeleye destek olmanızı istiyorum
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, “İnkar, ret ve asimilasyon politikalarının neticesinde, on yıllar boyunca sadece bu bölgede değil, 780 bin kilometre karenin tamamında, insanlar sistemli şekilde baskı altında tutuldular. Sadece Kürtlere değil, farklı olan herkese, inançlılara, milli ve manevi değerlerine bağlı olanlara karşı da sistemli bir zulüm uygulandı. Camiler kapatıldı, müzeye, hatta ahıra çevrildi” dedi.
Erdoğan, partisinin Şırnak Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitinginde vatandaşlara hitap etti. Erdoğan, konuşmasının başında, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halk oylamasında yüzde 89 oranında “evet” oyu verdikleri için Şırnaklılara teşekkür etti.
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Demokrasiden, özgürlükten, değişimden korkanlar, hukukun üstünlüğünden korkanlar, Şırnak'ta tehditle, baskıyla, korku salarak, benim vatandaşlarımın sandığa gitmesini engellemek istediler. Hizmet siyasetinden korkanlar, AK Parti'nin kardeşlik siyasetinden gözleri kamaşanlar, Türkiye'de huzurun, istikrarın, kardeşliğin devamından kaygı duyanlar, boykot adı altında çetelere destek verdiler. Barış diyerek, özgürlük diyerek, hak, hukuk diyerek yola çıkanlar, 12 Eylül'de olduğu gibi, bugün de milli iradeyi susturma mücadelesinin içine girdiler.
Ben bugün size, Türkiye'de bir kez daha sahnelenen oyunu deşifre etmeye geldim. Ben istiyorum ki Türkiye'de oynanan oyunu Şırnaklı kardeşim görsün. Gelirken yolda oturan genç arkadaşlarımı gördüm. Elini kaldıracak ama kaldıramıyor. Ben selam veriyorum, zorla elini böyle kaldırıyor. Bu korku niye? Kaldıracak, hissediyorum ama kaldıramıyor, bu kadar... İşte o gönlünden, o kalkacak elleri engelleyenlere 12 Haziran'da gereken cevabı vermeye var mıyız? İstiyorum ki burada söylediğim sözler, dalga dalga yayılsın, Şırnak'taki tüm evlere, tüm köylere, tüm kardeşlerimize ulaşsın. Zira ben, popülizm yapmaya, olmayacak vaatler vermeye, sizleri kandırmaya değil; yaptıklarımızı anlatmaya, yapacaklarımız için sizlerden ruhsat istemeye geldim. Ben, sizlerle hesaplaşmaya değil, kardeşlik hukukumuzun bir gereği olarak, sizlerle helalleşmeye geldim.”
Işığa gözlerini kapatanların, hiçbir zaman gerçekleri göremeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, gerçeklere kulaklarını tıkayanların, hiçbir zaman doğruyu duyamayacaklarını dile getirdi. Erdoğan, “İşte burada birileri, sizlerin ışığı görmenizi, gerçekleri duymanızı engellemek istiyor. Burada birileri, tehditle, zorbalıkla, korkutarak, sindirerek, kandırarak sizin iradenize ipotek koymak istiyor. Burada birileri, on yıllardır olduğu gibi, gençlerin kanından, anaların gözyaşından beslenmeye devam etmek istiyor” diye konuştu.
"FİTNECİ BEKİR ZİHNİYETİ NEYSE, MEM U ZİN KİTABINI YASAKLAYAN ZİHNİYET DE ODUR”
Geçen Cuma günü Van'da, 1940'lı yıllara ait beş resmi belgeyi açıkladığını hatırlatan Erdoğan, CHP döneminde, Kürtçe kitapların ve Kürtçe kasetlerin, bakanlar kurulu kararıyla nasıl yasaklandığını resmi belgeleriyle gösterdiğini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Türkiye, 1940'lardan 2002 yılına kadar, AK Parti'ye kadar, Kürt kardeşlerime karşı inkar, ret ve asimilasyon politikası izlemiştir. Kürt kimliği, Kürt kültürü, Kürt dili yasaklanmış, yok sayılmış, inkar edilmiştir. Allah aşkına, Mem u Zin kitabından korkan, masum bir aşk hikayesinden tedirgin olan, bunu yasaklayan bir zihniyet, bu ülkeye hizmet üretebilir, bu milletin dertlerine çare olabilir mi? Ahmed Hani'nin eseri Mem u Zin, bir aşk hikayesi... Ferhat ile Şirin, Arzu ile Kanber, Leyla ile Mecnun ne ise; şurada, Cizre'de yatan Mem u Zin de işte odur. Mem u Zin'i birbirine hasret koyan zihniyet, Fitneci Bekir zihniyeti neyse, Mem u Zin kitabını yasaklayan zihniyet de odur. İşte 1940'larda bakanlar kurulunun yasakladığı o kitabı, 2010 yılında Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı bastı. Tek başına bu bile, Türkiye'nin hangi noktaya ulaştığının göstergesidir.
İnkar, ret ve asimilasyon politikalarının neticesinde, on yıllar boyunca sadece bu bölgede değil, 780 bin kilometre karenin tamamında, insanlar sistemli şekilde baskı altında tutuldular. Sadece Kürtlere değil, farklı olan herkese, inançlılara, milli ve manevi değerlerine bağlı olanlara karşı da sistemli bir zulüm uygulandı. Camiler kapatıldı, müzeye, hatta ahıra çevrildi. Bu ülkede İlmihal kitapları toplatıldı. Bakanlar Kurulu kararlarıyla bunlar yasaklandı.
Cumhuriyet Halk Partisi, sadece 1940'larda değil, 2002 sonrasında da aynı şekilde inkar, ret ve asimilasyonu çok güçlü şekilde savunan bir parti olmuştur. Yeni CHP'nin Yeni Genel Başkanı, Meclis'te bir arkadaşı 'Dersim'de tabi ki analar ağlayacaktı' dediğinde, onu alkışlamış, ardından 'Gereğini yapsın' demiş, ardından da uyarıyı alınca susmuş, sesini çıkarmamış bir kişidir. Yeni CHP'nin Yeni Genel Başkanı, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ne karşı çıkmış, önünde durmuş, engel olmuş bir kişidir. Kardeşliğe karşıdır. Yeni CHP'nin Yeni Genel Başkanı, 'Nerede bu Ergenekon, gidip üye olacağım' diyecek kadar, çete sevdalısı olduğunu açık açık belirtmiştir. Bu Genel Başkan, çetelere avukatlığı bir adım daha öteye taşımış, CHP'nin çetelere kol kanat germesini sağlamıştır.”
"BUGÜN DE SİYASET, SİYASET DIŞI MİHRAKLAR TARAFINDAN ŞEKİLLENDİRİLMEK İSTENİYOR”
Başbakan Erdoğan, tüm baskılara rağmen, Şırnaklıların oyuna gelmediklerini ve miting meydanını gümbür gümbür doldurduklarını söyledi. “Bu muhabbet nereden geliyor böyle?” diye CHP ve BDP'ye soru soran Erdoğan, şöyle konuştu:
“Yahu bu ülkede Kürt meselesinin hiçbir zaman sahibi olmayan bu CHP ile Kürt meselesinden beslenen BDP, bugün kol kola girmiş durumda. Yıllarca Kürt kimliğini, Kürtçeyi inkar eden, yıllarca benim Kürt kardeşlerime zulmeden CHP ile güya Kürtlerin temsilcisi olduğunu iddia eden BDP, bugün işbirliği yapmış durumda. Yahu ne oldu size? Sizi bir araya getiren ne? Sizi buluşturan ne? Sizi işbirliği noktasına getiren ne?
Bunlar, çeteleri yeniden diriltmek için işbirliği yaptılar. Bunlar, çetelere yeniden can suyu vermek için işbirliği yaptılar. Bunlar, kan üzerinden, gözyaşı üzerinden işbirliği yaptılar. Bunlar, Türkiye'yi 2002 öncesine geri götürmek için işbirliği yaptılar. Çünkü 2002 öncesi karanlıktı. 2002 öncesinde çeteler cirit atıyordu. 2002 öncesinde çeteler ülkeye istedikleri gibi istikamet veriyordu. 2002 öncesinde ret vardı, inkar vardı, asimilasyon vardı. 2002 öncesinde, müdahaleler yoluyla, kışkırtmalar yoluyla siyaset şekillendiriliyor, milli irade üzerine ipotek konuluyordu. İşte bugün de aynı şey yapılmak isteniyor. Bugün de siyaset, siyaset dışı mihraklar tarafından şekillendirilmek isteniyor.
ERDOĞAN'A ŞIRNAK'TA ÇÖP BOYKOTU