Emekli Oramiral Örnek: Hepsi uydurma

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasına devam eden Örnek, davaya konu olan planda gereksiz cümleler çıkarıldığında amacın kısmi seferberlik ilan etmek olacağını belirterek, “Planda verilen görevler maksada uymamaktadır. Böyle plan olmaz. Bu planı kim yazdıysa 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu'nda bulunan 12. maddeyi kendisine dayanak alıyor olmalı. Sıkıyönetim nasıl ilan edilir, kim ilan eder? Genelkurmay Başkanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı onayıyla olur bu. Oysa hepsi plandan habersizdir” diye konuştu.

Planda anlatılanların iç tehditle ilgisi olmadığını ifade eden Örnek, bu planı yazanların çalakalem hazırladığını ve profesyonel subay olamayacaklarını söyledi.
Özden Örnek, sıkıyönetim ilan edilmesi için Ege'de kriz çıkarılacağı iddialarıyla ilgili olarak da “Bu ülkede Kardak krizi yaşandı. 43 senelik subaylık hayatımda Yunanistan ile harbe gireceğimizden en fazla endişe duyduğum gerginlik oydu. Ancak o dönemde bile sıkıyönetim ilan edildi mi? Hayır” dedi.

Örnek, Türkiye'nin Ege'de yaşadığı 1987 yılının mart ayındaki gerginlik, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı, 1976 Hora krizi ve 1998 yılında Abdullah Öcalan yüzünden Suriye ile restleşildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Bu tarihlerde dahi sıkıyönetim ilan edilmedi. İşte bu nedenlerdir ki 'Suga' planı uydurmasının en saçma noktası budur. Yunanistan ile gerginliği artırıp kısmi seferberlik ilan ettirmek olacak iş değildir. Olmayacak bir işin de askeri planlamada ve planlarında yeri olmaz. Bu tutarsızlık bir askerin yapacağı hata değildir. Bana 'Eh, hatalı matalı ama işte, yapılmış' derseniz o zaman ben de size 'bu plan amacı olan bir plan değildir, uydurmadır ve bir kısmi seferberlik davet amaçlı plan hiç değildir' derim.”

Planda Ankara birliğine verilen bir görevi hatırlatan Örnek, bu görevin “taktik resim tesis ve idamesi” olduğunu ifade ederek, “İsmi üzerinde taktik resim, taktik sahadadır. Taktik saha da Ege Denizi'ndedir. Elinde gemileri olmayan Ankara birliği bu görevi nasıl yapacaktır? Ankara'daki gemileri vasıtasıyla mı? Ankara'ya deniz getirildi de bizlerin haberi mi olmadı? Bunu yazanlar nasıl bir birikim içindedir veya ne derecede dikkatsizce yazmışlardır? Daha üzücü olanı, iddianameyi kaleme alanlar Ankara'da deniz olmadığı konusunu düşünmeden bu ifadeleri kanıt olarak kabul etmiş ve sonunda bu trajikomik durumlar ortaya çıkmaktadır” dedi.

İSİM YANLIŞLIĞI

Örnek, verilen görevlere uygun olarak komutanların emrine gemiler ve uçakların verilmesi gerektiğini ancak “Suga” eylem planında gemi ve uçaklardan bahsedilmediğini belirterek, şunları kaydetti:
“Komutanlar kendilerine verilen görevleri bu durumda nasıl yapacaklardır? Planda ast birliklere verilen görevler bir darbe görevi veya toplumsal olayları ilgilendiren görevler de değildir. Deniz kuvvetlerinin denizde gemiyle icra edeceği, uygulayacağı görevlerdir. Benzeri durum 'Oraj' hava harekat planı için de mevzubahistir. Emrinde binek arabalarından başka hiçbir motorlu taşıt veya harp silah vasıtası olmayan Harp Akademileri Komutanı, tüm hava kuvvetlerine ait uçaklara görev vermekte ve buna göre planlama yapmaktadır. Öbür taraftan işin farkında olmayan medya ise kendi uçağımızı düşürecekmiş diye çığlıklar atmışlardır. Bir ilginç durum da Ankara birliğinde gösterilen Deniz Kurmay Binbaşı Y. Barbaros Büyüksağnak'ın ismindeki sahtekarlıktır. Bu subay arkadaşımın 'Yaşar' ismini kullanması bu planın ve ekinin sahte olduğunun en büyük göstergesidir. Zira bu arkadaş 'Yaşar' ismini 2007 yılından sonra kullanmaya başlamıştır. Nasıl olur da 2003 yılı şubat ayında tamamlanan bir planda yer alabilir? Hayatımda ilk kez bu derece baştan savma, eksik ve yanlış bir planlama görüyorum. Üstelik bunu da benim yazdığım iddia edilmektedir. 'Suga' eylem planında tanımlanmış olduğu ileri sürülen görevler gemisiz ve uçaksız nasıl yapılacaktır?”
Özden Örnek'in savunmasına ara verilen duruşmada taleplerin alınmasına geçildi.