Güncelleme Tarihi:
Arınç, onarımı tamamlanan 19. yüzyıla ait bir vakıf eseri olan Pertevniyal Valide Sultan Camisi'nin yeniden ibadete açılması dolayısıyla düzenlenen tören sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin “Dün İstanbul ve Ankara'da gazetecilere yönelik gözaltılarla ilgili ne düşünüyorsunuz?” şeklindeki sorusu üzerine Arınç, basın mensuplarının, gazetecilerin herhangi bir şekilde gözaltına alınmaları, tahkikata uğramaları, haklarında dava açılması ve hatta mahkumiyet kararı verilmesinin kendilerini de üzeceğini belirtti.
Bunu basın kuruluşlarıyla ilgili bir bakan olarak söylemediğini ifade eden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yıllardan beri siyaset yapan ve basının önemine inanan, Anayasa'da yer aldığı şekliyle basın özgürlüğünü savunan bir insan olarak söylüyorum. Özellikle son yıllarda bazı suçlamalar nedeniyle basın mensubu gazeteciler suçlanmakta, iş yerleri, evleri aranmakta ve haklarında soruşturma yapılmaktadır. Şüphesiz her meslek mensubu, gazeteci de olsa, avukat da olsa, doktor da olsa, siyasetçi de olsa, suç işleme hakkına sahip değildir. Adi suçlarla, siyasi suçlarla ilgili iddialar yapılabilir. Bununla ilgili bir soruşturma süreci başlar. Yeterli belgeler ve deliller bulunursa, haklarında dava açılır. Dava sonucu ya mahkumiyetle ya beraatla sonuçlanır.”
Bunları, yargı sürecinde olağan karşılamak gerektiğini vurgulayan Arınç, arama kararını verenin de gözaltına alma kararını verenin de tutuklayanın da iddianameyi hazırlayanın da hakim sınıfından insanlar olduğunu belirtti.
Yargının bağımsız olduğunu kaydeden Arınç, yürütmenin bu konuda herhangi bir talimatının, etkisinin bulunmadığını dile getirdi.
Kolluk kuvvetlerinin sadece yargı makamlarının talimatlarını yerine getirdiğini söyleyen Arınç, “Dün ve bugün meydana gelen olaylarla ilgili üzüntülerimi ve endişelerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Basın mensupları suçlanıyorlar, gözaltına alınıyorlar. Bu elbette hoş bir manzara değil” dedi.
NEDİM ŞENER'İ ARAYIP TEBRİK ETMİŞTİM
Gözaltına alınan gazeteciler arasında sadece Nedim Şener'i tanıdığını ve kendisini başarılı bir gazeteci olarak bildiğini belirten Arınç, geçen yıl aldığı uluslararası bir başarı ödülü dolayısıyla da arayıp tebrik ettiğini aktardı.
Şener'in araştırmacı gazetecilik konusunda, yetkin bir insan olduğunu ifade eden Bülent Arınç, şunları söyledi:
“Ama bu söylediklerim bir gazeteci olan Şener hakkındaki kanaatlerimdir. Eğer başka suçlarla ilgili ve ilintili olarak haklarında bir soruşturma yapılıyorsa, ben de herkes gibi soruşturmanın bir an önce sonuçlanmasını ve nihayetinde bu arkadaşlarımızın serbest kalmasını, hatta dava açılacaksa beraat etmelerini arzu ederim. Haklarındaki deliller eğer aleyhlerinde güçlü bir şekilde mevcutsa, bunun da yargı süreci sonunda ortaya konulacağından emin oluruz. Basın mensuplarının gazetecilik fiilinden dolayı, ifade özgürlüğü içerisinde sonuna kadar hak sahibi olduklarına inanırım. Yani gazeteciler, yazdıklarından, çizdiklerinden, haberlerinden dolayı suçlanmamalılar, haklarında dava açılmamalı, mahkum olmamalılar. Çünkü basının özgürlüğü aynı zamanda demokrasinin gücü, halkımızın gücüdür. Ama basın kartı sahibi olup da meslek olarak gazetecilik yaptığını bildiğimiz insanlar, eğer Türk Ceza Kanunu'nda suç sayılan fiillerden birini işlemişlerse o takdirde hiçbirimizin zırhı yoktur. Herkes yargılanabilir, hakkındaki ithamlar bir soruşturma sürecine bağlanabilir.”
Arınç, şu anda haklarında dava açılan pek çok basın mensubunun olduğunu ve cezaevinde de birkaç basın mensubunun bulunduğunu belirtti.
YAZDIKLARINDAN DOLAYI CEZA ALMAYACAKLAR
Adalet Bakanlığı ile birlikte bir tasarı hazırladıklarını, tasarının bugünlerde meclise geleceğini kaydeden Bülent Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Seçim kararı alınmış olmasına rağmen, Meclisin açık bulunduğu bu süreç içerisinde Türk Ceza Kanunu'nun 4 maddesinde iyileştirme yapan bir tasarıyı bugünlerde Meclise sevk etmek üzereyiz. İnanıyorum ki bu yasa değişikliği yapıldıktan sonra, gazeteci arkadaşlarımız, sadece gazetecilikten dolayı, basın mensubu olmaktan dolayı, kolaylıkla suçlanmayacak ve yazdıklarından dolayı ceza almayacaklar. Ama adi suçlar, siyasi suçlar, terörlü bağlantılı suçlar her zaman soruşturmalı. Haklarındaki delillere göre de karar verilmelidir. Arkadaşlarımıza geçmiş olsun diyorum, bir an evvel yargı sürecinin süratle sonuçlanmasını bekliyoruz.”
YARGILANMALARI DA ANAYASAMIZIN GEREĞİDİR
“Aralarında uluslararası ödül alan bir gazetecinin de bulunduğu bir süreç var. Bu operasyonlar, muhalif basına karşı algılanıyor. Dünyada da tepkiler artıyor. Siz de bunu basın özgürlüğüne bir tehdit olarak görüyor musunuz?” şeklindeki soruya da Arınç, şu karşılığı verdi:
“Uluslararası başarı ödülü almak, kimseye suç işleme imtiyazı vermez. Bugün Türkiye'nin yargılama yaptığı kişiler arasında geçmişte kuvvet komutanlığı da yapanlar var. Yani hepimiz, eski başbakanlar, bakanlar, siyasetçiler bunlar da belli ithamlarla elbette yargılanabilirler ve yargılanıyorlar. Yani arkadaşlarımızın, gazetecilik yaparken, aldıkları başarı ödülü ne kadar alkışa değerse, bunun dışındaki fiillerinden dolayı suçlanmaları, yargılanmaları da Anayasa'mızın gereğidir. Dolayısıyla bu olaylara bakarak, 'Türkiye'de basın özgürlüğü kalmamış' demek çok insafsız bir yargı olur. Buna katılmıyorum” karşılığını verdi.