Güncelleme Tarihi:
Duruşmada söz alan tutuklu sanık Teğmen Mehmet Ali Çelebi, "Balyoz Planı" davasında 163 asker hakkında çıkan tutuklama kararına atıfta bulunarak "163 komutanım tutuklandı. Kaçma şüphesi gerekçe gösterilerek, Siz Türk komutanlarının cepheden kaçtığını gördünüz mü? Hizbullahçılarla mı karıştırdınız onları. Türk askeri cepheden kaçmaz. Bu aşamadan sonra sonra sizden tahliye talep etmeyeceğim. Tahliye talep etmek bana vatan hainliği gibi geliyor. Üç günlük açlık grevine başlıyorum" dedi.
Bunun üzerine izleyiciler bölümünde alkışlayanlar oldu. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün ise, izleyicileri alkışlamamaları konusunda uyararak "Bu şekilde birşey elde edemezsiniz. Alkışınızı dışarıda yapın" dedi. Bir izleyicinin "Kapıları kapatın" demesi üzerine Başkan Şengün jandarma görevlilerinden o izleyiciyi dışarı çıkarmasını isedi. İzleyici görevliler tarafından salondan dışarı çıkarıldı.
'BAŞBAKAN'IN ADAY OLDUĞU YERDEN ADAY OLACAĞIM'
Ardından söz alan tutuklu sanık gazeteci Tuncay Özkan, "Dışarda bizi burada mahkum etmek için olağanüstü bir kampanya yürütülüyor. Siyaset yapmak doğal hakkım. Siyaset yapma çabam nedeniyle burada yargılanıyorum. Beni neden tutuyorsunuz? Ana muhalefet partisi lideri de 'Bizi de alacaklar' diyor. Bu Türkiye'deki hak ve özgürlükler açısından bir sorun değil midir? Benim üzerimden siyaset yapanların siyaset yapma hakkı olacak, ama ben siyaset yapma hakkımı kullanamayacağım. Önümüzdeki seçimlerde siyasi rakibim Recep Tayyip Erdoğan'ın aday olduğu yerde, onun karşısında adaylığımı koyacağım. Başbakan'a bana bin 200 dava açtı, hiçbirini kaybetmedim. Seçilsem de seçilmesem de içerde yatarım. Dokunulmazlığa karşıyım. Neyime dokunmadınız ki, neyime dokunmayacaksınız" diye konuştu.
''ARTIK MÜCADELEMİ HUKUK BİLMEZSE HALK BİLİR DİYORUM''
Tutuklu sanık gazeteci Mustafa Balbay da duruşmada söz alarak, “Eğer bu saldırı siyasalsa ve bu kazanda kaynayacaksak, ben kaynamaya hazırım. Ben bu ülke için mücadelemi, laik, sosyal, hukuk devleti için olan mücadelemi kalemimi koruyarak siyasal zeminde sürdürmeye karar verdim. Madem ki kader beni buraya itti. Ben bu kaderimi seveceğim" diye konuştu.
Bugüne kadar hiçbir kamuoyu araştırması yapmadığını ve hiçbir partiyle görüşmediğini belirten Balbay, “Sadece gazetemden izin aldım. Artık mücadelemi hukuk bilmezse halk bilir diyorum. Halkın gönlünde bir yer etmişsem, siyasette de yerim olduğunu düşünüyorum. Halktan büyük güç yoktur. Hukukun kaynaklarından biri de halktır" dedi.
''ARTIK GÜN BUGÜNDÜR''
Daha önce iki defa milletvekilliği teklifi aldığını söyleyen Balbay, “Biri DSP’den 95 yılında. Diğerini söylemiyorum. Teklifleri kabul etmedim. Ama artık gün bugündür diyorum" dedi.
''BUNA HUKUK DENMEZ, YAMA HUKUKU, TORBA HUKUKU DENİR''
Gazeteci Soner Yalçın’ın tutuklanmasına ilişkin olarak da Balbay şöyle devam etti:
“Soner Yalçın sabaha karşı 3’te tutuklandı. Bir ülkede havanın en karanlık olduğu dönemde ne yapılır? Soner Yalçın’ı yazdıklarından dolayı tutuklayacaksanız, onu Hizbullah üyesi de yapabilirsiniz, PKK’lı da, Hizbullah ile PKK arasında irtibat kuran Ergenekon üyesi de yapabilirsiniz. Ama buna hukuk denmez, Buna Roma Hukuku denir. Buna bohça hukuku, yama hukuku, torba hukuku denir."
''BURADA HUKUKA GİRİŞ DEĞİL HUKUKA GİRİŞME VAR''
Cezaevinde hukuk kitapları okumaya başladığını ifade eden Balbay, hukuk birinci sınıfta okutulan ‘Hukuka Giriş’ kitabını da okuyorum. Ancak burada hukuka giriş değil, ‘hukuka girişme’ var" diye konuştu. “Hep kalemimi korumaya çalıştım" diyen Balbay, “Bu ülkede edebiyattan, gazetecilikten siyasete giren çok kişi var. Namık Kemal, Tevfik Fikret, Yahya Kemal Bayatlı, Fazıl Hüsnü Dağlarca… Bu kişiler yıllarca hapis yattılar. O günler geride kaldı sanıyordum. Ama maalesef kalmamış" ifadesini kullandı.
''BİZ ASKERLER ZULME DAYANIKLIYIZ, ONUN İÇİN BURAYA ‘UTANÇHANE’ DİYORUZ''
“Balyoz Planı" davasından da tutuklanan sanık Albay Cengiz Köylü, “Adına Balyoz denilen davadan da buraya geliyorum. Sayın Mustafa Balbay buraya ‘Zulümhane’ diyor. Çünkü hiç işlemediğimiz suçlardan, tanımadığımız insanlarla birlikte yargılanıyoruz. Balyoz davasıyla kıyasladığımda, sayın komutanlarım ve silah arkadaşlarımla burada yargılanmak bana on kat daha ızdırap veriyor. Biz askerler zulme dayanıklıyız, onun için buraya ‘Utançhane’ diyoruz. Bu ordunun Başkomutanı olan Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a sesleniyorum. Gelsinler tüm bunların yalan ve iftira olduğunu 10 dakika içinde ispat edemezsem beni bu utançhanede assınlar" diye konuştu.
''3 GÜNLÜK AÇLIK GREVİNE BAŞLIYORUM''
Tahliye edilip edilmemesinin artık önemli olmadığını belirten Köylü, “Çünkü onurlu şerefli komutanlarım silah arkadaşlarım, gazilerim, kahramanlarım parmaklıklar arasındayken benim özgürlüğüm kara zindanım olur. TSK’ye bu pusuyu kuranlara lanetler yağdırıyorum. Bugün Hasdal Cezaevi’nde sembolik olarak üç günlük açlık grevine başlayan silah arkadaşım Albay Mustafa Önsel’i yalnız bırakmamak ve onun gibi bu hukuksuzluğu ve zalimliği kınamak için bende üç günlük açlık grevine başlıyorum" ifadesini kullandı.
ERSÖZ’ÜN SAĞLIK DURUMU
Bu arada, tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün sağlık durumuyla ilgili Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı rapor mahkemeye ulaştı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde yatan Ersöz’ün bütün tetkikleri incelenerek Adli Tıp 3’üncü İhtisas Kurulu Heyeti’nce hazırlanan raporda, sağlık durumunun cezaevinde kalmasına engel teşkil etmediği belirtildi. Adli Tıp Kurumu Başkan Vekili Uzman Doktor Yüksel Aydın Yazıcı başkanlığındaki 8 kişilik heyetin kendilerine gönderilen dosyadaki sağlık raporları ve tetkikler üzerinden hazırladığı raporda, Ersöz’ün, “Cezaevinde tutuklular için ayrılan bölümde tedavi görmesinin hayati bir tehlike oluşturacak ve tutukluk halinin hastanede tedavi görmesine engel teşkil edecek tıbbi bulgu ve belge tespit edilmediği" belirtildi. Raporda ayrıca, Ersöz’ün halihazırda sağlık durumuna ilişkin görüş istenmesi halinde ise Levent Ersöz’ün tüm tıbbi belge ve tetkiklerle muayene edilmek üzere kurula gönderilmesi gerektiği belirtildi.