Güncelleme Tarihi:
Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık İstikbal Yetkin ve avukatı, maktul Ayşe Paşalı'nın babası Hüseyin, annesi Zeliha ve kardeşi Ahmet Paşalı ile avukatları, davaya müdahil olmak isteyen CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter, İzmir Milletvekili Canan Arıtman, Ankara Barosu Kadın Hakları Kurulu, Kadın Dayanışma Vakfı ve Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu temsilcileri ile bazı baroların görevlendirdiği avukatlar katıldı.
CHP İzmir Milletvekili ve Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ile Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyesi Ahmet Ersin ve CHP Parti Meclisi Üyesi Önay Alpago da duruşmayı izledi.
İlk celse avukatı hazır olmadığı için savunmasını yapamayan sanık Yetkin, bu celse savunmasını yaptı.
Yetkin, Ayşe Paşalı ile 1988'de evlendiklerini, üç çocuk sahibi olduklarını söyledi ve uzun süre mutlu yaşadıklarını savundu.
Paşalı'nın, 2-3 yıl önce evde çok bunaldığını söyleyerek, işe girmek istediğini, bunun üzerine bir avukatın yanında çalışmaya başladığını anlatan Yetkin, eşiyle sabah evden beraber çıkıp akşam beraber döndüklerini ifade etti.
Paşalı'nın, bir akrabasının düğünü için İstanbul'a gitmek istediğini, kendisinin de “gidebilirsin” dediğini kaydeden Yetkin, annesiyle İstanbul'a giden küçük kızının kendisine telefon açarak, “Baba, seni üzecek bir şey söyleyeceğim. Annem dayısının oğluyla dans etti” dediğini söyledi.
Paşalı'ya “neden böyle bir şey yaptığını sorduğunu” anlatan Yetkin, sonrasında sinirlenerek eşini dövdüğünü söyledi. Kayınbiraderinin bunun üzerine evine gelerek kendisini yere yatırdığını, ancak vurmadığını anlatan Yetkin, karakolluk olduklarını, eve döndüklerinde eşinden özür dilediğini, hatasını anladığını dile getirdi.
“Avukat yanında çalışırken, bir maaşını dayısının oğluna göndermiş. Evdeki bilgisayarı da göndermek istiyordu. Onlar hep gözümün önüne geldi” diyen Yetkin, sonra Paşalı ile barıştıklarını, ancak aradan uzun süre geçtikten sonra hakkında darp nedeniyle dava açıldığını anlattı.
Yetkin, özetle şunları kaydetti:
“Duruşmalara eşimle birlikte gidiyorduk. Bir gün duruşmaya yetişemeyeceğimi söyledim. Sonra bana telefon açtı. Benim mutlaka gelmem gerektiğini söyledi. Duruşmada hakime, 'Bu insanın cezalandırılmasını istiyorum' dedi. Aramızda hiçbir problem olmadığı için bunu duyduğumda şok oldum. Adliye çıkışında neden böyle yaptığını sorduğumda, 'Ne olduğunu bilmiyorum' dedi. Kayınbiraderime, baldızıma bunu anlattım, 'Benim yerimde olsanız ne yaparsınız?' diye sordum. Baldızım da 'Önemli değil, hallolur' cevabını verdi. Eşime harçlığı olup olmadığını sordum ve erkek kardeşine emanet ettim. Eşim onunla kalırken, ben çocuklarımla kalıyordum.
Beni bu arada ruhsatsız silahım nedeniyle şikayet etmiş. Eve gelen polislere silahı teslim ettim. O dönemde hakkımda konulan tedbir kararı nedeniyle 9 ay çocuklarımı göremedim. Eşim, boşanma davası da açtı. Boşanma davasının yanında silah bulundurmaktan da yargılanıyordum. İcra davaları da vardı. Her hafta adliyeye gidiyordum. Bana yaşama şansı hiç bırakmadı. 'Eşim yapmaz' diyordum ama her şeyin altında imzası vardı.”
CİNAYET GÜNÜ
Yetkin, eşi boşanmak istediğinde “saygı gösterdiğini” ifade etti. Boşanma davasının kararına göre, çocuklarının iki haftada bir, ayrıca yazları 25 gün yanında kalması gerektiğini anlatan Yetkin, ancak Paşalı'nın kendisine çocuklarını göstermediğini iddia etti.
Yetkin, şöyle devam etti:
“3 ay çocuklarımı hiç göstermedi. Hatta kızım ABD'ye gitmiş bana oradan mesaj atarak, artık Türkiye'ye dönmeyeceğini yazdı. Bir gün eşimin evinin bulunduğu yere gittim. Çocuklarımı görmemi engellememesini istedim. O gün kızıma telefon açtım, annesinin elimi tuttuğunu anlattım ve 'Eve döner mi?' diye sordum. Kızım, bana, 'Baba, öyle bir şey yok. Annem senden korktuğu için öyle yaptı' dedi.
Küçük kızımı okula giderken görebilmek için evlerinin bulunduğu yere gittim. Ama, okul saatinde çıkmadı. Sonra eşim çıktı. Yağmur'u beklediğimi söyledim. 'Yağmur hasta, bugün okula gitmeyecek' dedi. Eve gidip görme isteğimi geri çevirdi. 'İşe gitmem gerekiyor' dedi. Çocukları 3 aydır görmediğimi söyledim. Bunun benim sorunum olduğunu söyledi, hakaret etti. Daha sonra kendimi kaybetmişim zaten. Onu bıçakladım. 4-5 darbe vurduğumu hatırlıyorum ama gazeteler 11 kere vurduğumu yazıyorlar.”
“3 TANE KIZIM VAR EFENDİM”
Yetkin, mahkeme başkanının yanında hep bıçak taşıyıp taşımadığı sorusu üzerine, “Dubleks bir evde yalnız yaşıyorum. Garip garip sesler geliyor. Bıçağım hep yanımdaydı, hiç bırakmıyordum” dedi.
Neden ruhsatsız tabanca bulundurduğu sorusuna ise Yetkin, “3 tane kızım var efendim” karşılığını verdi.
Yetkin, bir başka soru üzerine, eşine telefon açarak tehdit etmediğini öne sürdü. Cinayet öncesinde eşinin “Artık peşimi bırak. Bir daha asla evlenmeyeceğim” dediğini bildiren Yetkin, Paşalı'nın, “anne ve babasına küfür ettiği” iddiasında bulundu.
TANIKLARIN İFADELERİ
Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada sanık İstikbal Yetkin'in savunma yapmasının ardından tanıklar dinlendi.
Sanığın arkadaşı Kubilay Koçak ile Yetkin'i olay yerinden kaçarken gören Hasan Tokatlı'nın ardından, Paşalı ile Yetkin'in çocukları Burcu ve Buse Gül Yetkin tanık olarak dinlenildi. Çocuklar, tanıklık yapmak istediklerini belirtti.
Burcu Yetkin, İstikbal Yetkin'in söylediği bir sözü annesinin kendisine aktardığını, İstikbal Yetkin'in telefondaki sesini kardeşlerinin de duyduğunu ifade ederek, “Bu adam anneme telefonda 'İlk çocuğun doğduğu gün sana öyle bir acı yaşatacağım ki annenin ciğeri yanacak' demiş. Öldürüldüğü gün doğum günümdü” dedi.
Boşanmalarının ardından kardeşlerinin zaman zaman İstikbal Yetkin'in yanında kaldığını kaydeden Burcu Yetkin, kardeşlerine kesici aletler gösteren İstikbal Yetkin'in, “Bu bıçakla anneni, bu bıçakla ablanı, bu bıçakla dayını öldüreceğim” dediğini kardeşlerinden duyduğunu ifade etti.
Burcu Yetkin, şunları söyledi:
“Onun Facebook hesabını ben almıştım ve şifresini biliyordum. 27 Aralıkta cinayetle ilgili ipucu bulabilir miyim diye girdim. Olaydan bir gün önce başka bir Burcu Yetkin'e mesaj göndererek, 'Doğum günün kutlu olsun. İyi ki burada değilsin. Kardeşlerine iyi bak' diye mesaj atmış. Kullandığı dizüstü bilgisayardaki arama geçmişinde, Google'dan 'TCK adam öldürme', 'can alıcı noktalar', 'nereye vurursam ölür' gibi başlıkları aramış.”
İstikbal Yetkin'in annesinin yanı sıra kendisine ve kardeşlerine şiddet uyguladığını söyleyen Burcu Yetkin, burnundaki izi gösterdi.
Buse Gül Yetkin de İstikbal Yetkin'in annesine “En büyük çocuğun doğduğu gün sana acı yaşatacağım” dediğini söyledi. Babasının, yanında kaldığı dönemde kendisini dövdüğünü, bunu annesine aktarmaması için baskı yaptığını kaydeden Buse Gül Yetkin, İstikbal Yetkin'in bazı bıçakları göstererek, “Yanlış yapanlar bu bıçakla cezalandırılır” dediğini ifade etti.
Sanık avukatı Fethiye Öztürk, tanık beyanlarının müvekkilinin normal olmadığını gösterdiğini belirterek, İstikbal Yetkin'in Adli Tıp Kurumuna sevk edilmesini istedi. Öztürk, Paşalı'nın yakınları dışındakilerin davaya katılma isteklerinin reddedilmesi talebinde bulundu.
Cumhuriyet savcısı, İstikbal Yetkin'in ceza ehliyetinin araştırılması için Adli Tıp Kurumuna gönderilmesini, Paşalı'nın yakınlarının katılma taleplerinin kabulünü, diğer katılma taleplerinin reddini ve Yetkin'in tutukluluğunun devamını istedi.
Tekrar söz alan müşteki avukatları, Yetkin'in Adli Tıp Kurumuna sevk edilmemesini talep etti.
Mahkeme heyeti, Paşalı'nın yakınlarının katılma taleplerini kabul ederken diğer katılma taleplerini suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle reddetti.
İstikbal Yetkin'in ceza ehliyeti olup olmadığının araştırılması için Ankara Adli Tıp Kurumuna sevk edilmesine ve tutukluluğunun devamına karar veren heyet, duruşmayı erteledi.
YETKİN'E TEPKİLER
Duruşmanın ertelendiğinin açıklanmasının ardından, Buse Gül Yetkin, İstikbal Yetkin'e “Senden nefret ediyorum”, duruşmayı izleyen bir kadın da İstikbal Yetkin'in savunmasındaki “Dubleks bir evde yalnız yaşıyorum. Garip garip sesler geliyor” sözüne atıfla “Duyduğun sesler içinde can çekişen Ayşe Paşalı'nın da sesi var mı, devletin koruyamadığı Ayşe Paşalı'nın” diye bağırdı.
İddianamede, sanık İstikbal Yetkin'in TCK'nın 82. maddesinin (a) bendi uyarınca “tasarlayarak adam öldürme” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
Yetkin, 7 Aralık 2010'da, Yeni Etlik Caddesi'nde karşılaştığı, boşandığı Ayşe Paşalı'yı (42) bıçaklayarak öldürmüştü.
DURUŞMA SONRASINDA AÇIKLAMALAR
CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, duruşmanın ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye'de son 7 yılda kadın cinayetlerinin yüzde 1400 oranında arttığını belirterek, “Aynı zaman diliminde Türkiye'de hiçbir şey bu kadar artmadı, kadın cinayetleri rekor kırdı. Bu sürede terörde bile bu kadar kayıp vermedik. En büyük terör kadın cinayetlerinde yaşanıyor. Devlet, kadın vatandaşlarının insan hakkını dahi koruyamıyor” dedi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir kadının yaşam hakkını koruyamadığı gerekçesiyle Türkiye'yi mahkum ettiğini ifade eden Arıtman, bu nedenle mahkum olan ilk ve tek ülkenin Türkiye olduğunu söyledi.
Türkiye kadın haklarının korunması konusunda birçok anlaşmaya imza attığına dikkati çeken Arıtman, bunların gereklerinin yerine getirilmesi durumunda kadın cinayetlerinin önüne geçilebileceğini ifade etti.
“Kadını eşit insan olarak görebilmek lazım. Bu bakış açısını yerleştirebilmek için hakiminden savcısına, polisinden tüm bireylere kadar toplumsal eğitime ihtiyaç var” diyen Arıtman, davaya katılma taleplerinin reddi konusunda ise “Keşke kabul edilseydi. Sayın hakim hukuku daha geniş yorumlayıp devrim yapabilirdi” dedi.
Burcu Yetkin de gazetecilere yaptığı açıklamada, mahkemenin İstikbal Yetkin'i Adli Tıp Kurumuna sevk etmesi konusunda “Şu andaki ruh halini bilmiyorum ama olay günü gayet sağlıklı olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. Burcu Yetkin, kardeşlerinin istemedikleri için İstikbal Yetkin'le görüşmediklerini ifade etti.
Ayşe Paşalı'nın kardeşi Ahmet Paşalı da cinayetin planlı olduğunu söyleyerek, “Olaydan sonra bana soğukkanlılıkla haber verdi. Bir insan bu kadar soğukkanlılıkla 'Kardeşini öldürdüm' diye haber veriyorsa adli dengesinin yerinde olmadığını kimse iddia edemez” diye konuştu.
Müştekilerin avukatı Elif Kabadayı Tatar da duruşmaya kadın avukatlar kadar erkek avukatların da ilgi göstermesinden memnuniyet duyduğunu belirterek, meslektaşlarına, basın mensuplarına ve duruşmayı izleyen CHP milletvekillerine teşekkür etti.
ANKARA KADIN PLATFORMU ÜYELERİ
Ankara Kadın Platformu üyeleri, kadın cinayetlerini adliyenin önünde protesto etti.
Burada yapılan basın açıklamasında, “kadın cinayetlerinin Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'ın söylediği gibi münferit olmadığı” kaydedilerek, “Bunun adı artık katliamdır ve bir cins kıyımı halini alan kadın cinayetleri sistematiktir. Her gün en az 3 kadın erkekler tarafından öldürülürken kimse susmamızı beklemesin” denildi.
Platform üyeleri, açıklama sırasında “Kadınların mezarını erkek devlet kazıyor”, “Erkek adalet değil gerçek adalet”, “Münferit değil sistematik cinayet” diye slogan attı.