Güncelleme Tarihi:
OLAY YERİNDEN İLK GÖRÜNTÜLER / FOTO GALERİ
PATLAMA SONRASI İLK GÖRÜNTÜLER / WEB TV
İŞTE PATLAMA SONRASI YAŞANANLAR / WEB TV
ORTALIK SAVAŞ ALANINA DÖNDÜ / WEB TV
YARALILARIN İSİMLERİ BELİRLENDİ
BAŞKENT'TE İKİNCİ PATLAMA / FOTO GALERİ
ANKARA’da Ortadoğu Sanayi ve Ticaret Merkezi’nde (OSTİM) önceki gün 11.00’de Özkanlar Makine Sanayi’nin bulunduğu fabrikada, ardından saat 19.30’da 1 kilometre mesafedeki Asya Pasifik Kimyevi Maddeler Limited Şirketi’ne kayıtlı işyerinde meydana gelen patlamalarla ilgili, işyerlerinde kullanılan oksijen tüplerinden sızan gazın neden olduğu iddiası ilk araştırılan konu oldu. Hem savcılık, hem de polis oksijen tüplerinin dolumunu yapan firma üzerinde yoğunlaştı. Oksijen tüplerine dolum yapılırken gaz basıncına dikkat edilmediği iddia edildi. Bu iddia üzerine firma hakkında savcılık ve polis soruşturması başlatıldı.
Dolum yapıyoruz
Oksijen tüplerinin dolumunu yapan Ersoy Gaz firmasının avukatı Süleyman Beysülün iddiaları Hürriyet’e değerlendirdi. Kendilerinin tüp üretimi yapmadığını, sadece dolum yaptıklarını ifade eden Beysülün, şunları söyledi: “OSTİM’in yüzde 80’inin tüp ihtiyacını biz karşılıyoruz. Bugüne kadar ilk defa böyle bir olayla karşılaşıyoruz. Kullandığımız tüplerin ana maddesi ithal veya yerli üretim yapan üç firmaya ait. Çünkü bu ürünler çelikten tek parça üretiliyor ve çok özel üretim gerektiriyor. Biz burada sadece dolum yapıyoruz.”
Tüp böyle olmaz
“Bize boş gelen tüpler hem dolum öncesi hem de dolum sırasında çeşitli yeterlilik testlerinden geçiriliyor. Ayrıca bu tüplerin 5 yıllık bakımları da sürekli yapılıyor. Kullanımdan dolayı oluşan olumsuzlukla bizim bir ilgimiz olamaz. Ayrıca, oksijen tüpünün patlaması bu kadar büyük hasar meydana getirmez.”
Dinçer: Asetilen vardı
Hürriyet’in görüşme yaptığı sırada, polis üretim sahası içinde incelemelerini de sürdürdü. OSTİM’deki işyerine gelen sivil polisler, dolum yapılan tezgahların fotoğraflarını çekerken, bazı evrakları da incelemeye aldı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, OSTİM’de meydana gelen ikinci patlamanın karmaşık bir patlama olduğunu belirterek, “Ruhsat dışı kaçak başka şeyler üretildiğine dair endişeler taşıyoruz” dedi. Dinçer dün NTV’ye şunları söyledi: “Aynı yerde yaklaşık 4 firma zarar gördü. Bir tanesi traktörlerin yedek parçalarını imal ediyor. Tahmini olarak patlamanın bu firmada meydana geldiği düşüncemiz var. Onun işletmesinde asetilen bulundu. Traktör yedek parça imalatı izni olmasına rağmen kaçak başka şeyler ürettiğine dair endişeler de taşıyoruz.” Öte yandan patlama bölgesinde inceleme yapan sigorta eksperler bölgede buna benzer patlamaların daha önce de yaşandığına da dikkat çekerek, şu bilgileri verdiler:
Ya tanklar patlasaydı
“Bu bölgede kaçak mazot veya kaçak bio-dizel üretimi çok fazla yapılıyor. Dışarda görülen dev tankların benzerlerinin dükkanın içinde de olduğunu tespit ettik. Enkaz kaldırıldıktan sonra imalat tezgâhlarını da gördüğümüz zaman kaçak mazot üretimi yapıldığını göreceğiz. Bizim ilk tespitlerimize göre kimyasal bir reaksiyonun tetiklemesi ile zincirler halinde patlamalar meydana gelmiş. O tankların bir tanesinin bile dolu olması halinde OSTİM çok ciddi tahrip olurdu.”
Kaçak işyerinde yatakhane vardı
OSTİM ve İvedik’teki patlama yerlerinde inceleme yapan AK Parti’nin Ankara milletvekilleri, kurtarma çalışmalarını da izlediler. Vekillerin TBMM kulisinde Hürriyet’e aktardıkları gözlemleri şöyle: “Birinci işyerinin ruhsat ve işletmeyle ilgili bir sorunu yok, talihsiz bir kaza olarak görünüyor. Ama ikinci işyerinde aldığımız bilgiler dehşet verici. Kooperatif başkanlarından birisi ‘İki kez hem OSB yönetimine hem belediyeye yazılı olarak şikayet ettim, felaket olacağını söyledim’ dedi. İkinci patlama geç saatte olunca ‘Belki işçi yoktur’ diye umutlandık. Ama çevredeki işletme sahipleri ‘Doğudan kaçak işçi getirip ucuza çalıştırıyorlardı, kaçak üretim yaptıkları için saat 06.00’da işe başlıyorlardı’ dediler. Alt katta yatakhanelerin ve ranzaların olduğu söyleniyor. İlk saatlerde telefonla yapılan görüşmeler de yatakhane olma ihtimalini güçlendiriyor. Kaçak çalıştığı yetmezmiş gibi kimyasal üretim yerinde yatakhane yapmışlar. İşyeri sahibini de bulamadık, belki o da ölenler arasındaydı. ”