Ferit ASLAN/ DİYARBAKIR,(DHA)
Oluşturulma Tarihi: Aralık 20, 2010 17:40
DEMOKRATİK Toplum Kongresi (DTK)’nın hafta sonu Diyarbakır’da 2 günlük çalıştayda yazar, akademisyenler ve siyasetçilerle tartıştığı, ‘Demokratik Özerk Kürdistan Modeli’ taslağında, “Demokratik özerklik, Kürt halkının artık mevcut durumda varlığını tehdit eden bu yönetim altında statüsüz bir halk olarak yaşamak istemediğinin ifadesi olmaktadır” açıklamasına yer verildi.
Diyarbakır’da hafta sonu Ahmet Türk başkanlığında DTK’nın düzenlediği çalıştayda, siyasetçiler, bazı STK temsilcileri, akademisyenler ve yazarlar tarafından basına kapalı tartışılan ‘Demokratik Özerk Kürdistan Modeli’ taslağı 16 sayfadan oluşuyor. Taslak tartışmaya açılmadan ve dağıtılmadan önce DTK başkanı Ahmet Türk bir konuşma yaptı. Türk, taslak metnin, tüm bileşenlerce şimdiye kadar yaptıkları tartışmaların, çalıştayların ve toplantıların odaklandığı temel konuların özetlenmesinden ve derlenmesinden oluşturulduğunu söyledi. Türk, “BDP’nin TBMM’de Kürt sorununun çözümü için ilk kez önerdiği ve şimdiye kadar tartışa geldiğimiz demokratik özerk Kürdistan projesinden ne anladığımızı ana hatları ile sizlerle paylaşacağız” dedikten sonra taslak temin okundu.
DHA muhabirinin elde ettiği ve ‘Demokratik Özerk Kürdistan modeli taslağı’ başlığını taşıyan çalışma 16 sayfadan oluşuyor. Kısa tarihçe ile başlayan taslak metin, ‘Güncel durumun zorunlulukları ve demokratik özerkliğin genel esasları’ bölümü ile devam ediyor. Bu bölümde, günümüzde bütün olumsuzluklara ve ortaya çıkan engellere rağmen uluslararası ve bölgesel siyasal durumda Kürt sorununun çözümü açısından elverişli hale geldiği belirtilerek şöyle denildi:
KÜRT HALKI ESKİ STATÜ ALTINDA YAŞAMAK İSTEMEMEKTEDİR
“Türkiye toplumunda ortaya çıkan Kürt sorununun çözümü konusundaki eğilim ve çözümü konusunda gerekli imkan ve fırsatları sunmaktadır. Artık, Türk devleti, eski politikayı sürdüremez hale geldiği gibi, Kürt halkı da eski statü altında yaşamak istememektedir. Bizler bir yandan demokratik özerkliği devlet ile diyalog temelinde gerçekleştirmek isterken, diğer yandan halkımızın demokratik örgütlenmesi ve buna dayalı mücadelesi temelinde kurumlaştırmak istiyoruz. Demokratik özerklik yalnız Türkiye ve Kürtler arasındaki ilişkileri ve Kürt sorununu çözmeyecek, bunun yanında Türkiye’nin toplumsal sorunlarının çözümü açısından da köklü bir demokratik siyasal yapılanmayı ortaya çıkaracaktır. Bu durumda Kürt halkının kendi demokratik, özgürlükçü yaşamını meşru bir şekilde kurma dışında bir seçeneği kalmamıştır. Demokratik özerklik, Kürt halkının artık mevcut durumda varlığını tehdit eden bu yönetim altında statüsüz bir halk olarak yaşamak istemediğinin ifadesi olmaktadır. Dünyada Kürtler gibi 40 milyona aşkın gibi nüfusa sahip olan ama, hakları bu denli yok sayılan ve ulusal varlığı yok edilmeye çalışan başka bir halk yoktur. Demokratik özerklik, Türk devletinin Kürtler üzerinde inkar ve imha politikaları temelinde kurduğu siyasal statüyü reddederek kendi özgürlük ve demokrasisini yaşadığı yeni bir statüye kavuşmayı ifade etmektedir.”
ÖZERK KÜRDİSTAN’IN İNŞAASI HEDEFLENMEKTEDİR
Taslakta, Demokratik Özerkliğin Kürdistan toplumunu siyasal, hukuki, öz savunma, sosyal, ekonomik, kültürel, ekoloji ve diplomasi şeklindeki 8 boyutta örgütleyip siyasi irade yaparak demokratik özerk Kürdistan’ın inşasını hedeflediği belirtildi. Taslakta, “Demokratik Özerklik olmaksızın Kürtler kendini demokratik bir toplum olarak demokratik siyasi bir iradeye kavuşturmayacaklardır. Demokratik Özerklik sınırların değişmesini değil, sınırlar içinde halkların kardeşliğini ve birliğinin pekişmesini sağlayacak böylece Türkiye’de oluşan karşıtlanmayı durdurup Kürt halkı ile Türkiye’nin yeni bir sözleşme ile Türk Kürt ilişkilerinde yeni bir dönem başlatacaktır. Demokratik Özerklik bir devlet kurumlaşması olmadığı için iktidar ve devlet odakları savaşlar içinde olmaz. Bu açıdan tüm topluluklar halklar ve siyasi birimlerle karşılıklı çıkar içinde en sağlıklı ilişkileri kuracak karaktere ve kapasiteye sahiptir. Demokratik Özerklik yönetimi Kuzey Kürdistan'daki (Türkiye) halkın öz iradesi olurken, diğer parçalardaki öz iradeler olan demokratik konfederal örgütlenmelerle içinde yaşadıkları devletlerin sınırlarına dokunmadan bir birinin güçlendirme ve tamamlama biçminde ilişkiler kuracaktır. Demokratik özerklik, bir devlet kurma ya da devlet yıkma projesi olmadığından bölge devletlerinin bu temelde Kürt sorununu çözmesine yol gösterecek ve yardımcı olacaktır” denildi.
PARLAMENTOYU ÖZERK KÜRDİSTAN TEMSİLCİ GÖNDERİR
Taslak’ta demokratik Özerklik modelinin boyutları ile ilgili bölümde ise, Demokratik özerklikte siyasi yönetimin tabandan başlayarak köy komünleri, kasaba, ilçe, mahalle meclisleri, kent meclisleri biçiminde demokratik konfederal temelde örgütlenmesini yapacağı belirtildi. Taslakta, “Üstte Toplum Kongresinde temsiliyetini bulur. Demokratik Özerk Kürdistan Toplum Kongresi, Demokratik Türkiye Cumhuriyeti parlamentosuna kendi temsilcilerini göndererek ortak vatan politikalarına dahil olur. Demokratik özerk Kürdistan kendisini temsil eden özgün bayrak ve sembollere sahiptir. Ayrıca demokratik özerklik alanında farklı kimliklerde kendi sembollerini kullanır. Bu anlamda demokratik özerklik Kürt halkının demokratik Türkiye içinde yaşama iradesidir. Yani Kürt halkının siyasi statüsünü ifade eder. Demokratik Özerk Kürdistan ile toplumun siyasi, sosyal, ekonomik, kültür, sanat, spor, eğitim, hukuk kamusal amaçlı ulaşım, ticari, sanayii ve benzeri tüm alanlarda araçları olan siyasi partiler ideolojik hegemonyayı siyasi hegemonyaya amaçlamadan ahlaki ve politik topluma ters düşmeden yeniden yapılandırılmalıdır” denildi.
TÜRKİYE VE KÜRDİSTANI ORTAK VATAN OLARAK GÖRMEKTEYİZ
Demokratik Özerklik modelinin taslağında yer alan Hukuki boyutta ise şu ifadeler yer aldı:
“Kürt halkına yönelik gayri hukuki gayri insanı yaklaşımın, inkar siyasetinin ve imha savaşının son bulması Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde barışçıl temelle özgür demokratik birliğin sağlanması için gerekli anayasal, yasal düzenlemeler demokratik özerklik statüsü ön görülerek yapılandırılmalıdır. Türkiye ve Kürdistanı ortak vatan olarak görmekteyiz. Demokratik Özerklik hukuku yeni Türkiye Cumhuriyeti anayasası ve AB hukukunca tanınarak karşılıklı referanslarla hukukilik ve yasallığı sağlanmalıdır. Kürt halkı, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde halk olarak temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasını demokratik özerklik statüsü ile sağlayabilir. Bu statü Kürt halkının rızasına dayalı özgür, eşit, gönüllü birliktelik, iradesinin ifadesi olup Türkiye Cumhuriyeti anayasası ve yasalarınca güvence altına alınmalıdır. Kürdistan ile Türkiye’nin diğer bölgelerinde yaşayan Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti devleti ile ilişkilerine demokratik özerklik statüsü temelinde düzenler.”
ÖZ SAVUNMA HAVA VE SU KADAR YAŞAMSAL ÖNEMDEDİR
Demokratik Özerklik ile birlikte kamuoyunda çok tartışılan ‘Öz savunma’ ile ilgili bölümde ise, öz savunmanın, hem varlığını dıştan gelecek saldırılara, hem de ahlaki ve toplum politik gerçekliğine karşı içten gelişecek tehlikeleri etkisiz kılmak için hava ve su kadar yaşamsal önemde olduğu belirtildi. Öz savunmanın ahlaki ve politik toplumun güvenlik politikası olduğu belirtilen taslakta, “Öz savunma boyutu toplumlar için sadece bir askeri savunma olgusu değildir. Kimliklerini koruma, politikleşmelerini sağlama ve demokratikleşmelerini gerçekleştirme olgusu ile iç içedir. Öz savunma örgütlü topluma dayanır. Örgütlü toplum, öz savunmasını en iyi yapan toplumdur. Tüm toplumlarda öz savunma varlığını korumanın olmazsa olmazıdır. Demokratik Özerklik statüsünün kabul edildiği koşularda öz savunma askeri tekel olarak değil, toplumun iç ve dış güvenlik ihtiyaçlarına göre demokratik organların denetimi altında oluşturulabilir. Şehir, kasaba, mahalle ve köydeki yaşayan tüm halklar faşist, gerici ve soykırımcı saldırılara karşı duyarlı olur. Öz savunma esasında bu yönelimler karşısında toplumsal direnişi ifade eder. Öz savunma uluslararası sözleşmeler ve BM tarafından tanımlanan bir haktır” denildi.
DEMOKRATİK ÖZERK KÜRDİSTAN’DA RESMİ DİL KÜRTÇE VE TÜRKÇE OLSUN
‘Demokratik Özerk Kürdistan Modeli’ taslağının ‘Kültürel boyut’ başlığında ise, Kürtçe’nin kamusal alanda kullanımı önündeki engellerin kaldırılarak ana okuludan üniversiteye kadar eğitim dili haline getirilmesinin sağlanması gerektiği ifade edildi. Taslakta, “Türkiye metropollerine ve yurt dışına göç edilmiş Kürtlerinde ana dil eğitim yapma imkanlarına kavuşması ve kültürel erimenin önüne geçilmesi için yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmalıdır. Demoktratik Özerk Kürdistan’da resmi dil Kürtçe ve Türkçe olmasının yanısıra coğrafyamızda konuşulan tüm diller (Asuri, Süryani, Arapça ve dahası) lehçelerinin kullanımı, eğitimi, geliştirilmesi de anayasa ve yasalarca teminat altına alınmalıdır. Hizmet dili Kürtçe olmalı, yerleşim yerlerinin orijinal isimleri iade edilmelidir” denildi.
AHMET TÜRK: TASLAK DAHA DA OLGUNLAŞTIRILMALI
Taslak metnin okunmasından sonra Ahmet Türk’ün toplantıda söz aldığı ve söz konusu taslak metnin üzerinde çok tartışılacak ve daha da olgunlaştırılması gereken bir metin olduğunu belirterek, “Fakat, Kürt halkının asgari ihtiyaçları da Kürdistan bölgesinin tüm farklılıklarıyla özgür bir şekilde ortak vatan Türkiye’de var olabilmenin koşullarınında açık bir şekilde belirtildiğini düşünüyoruz” dedi.