Güncelleme Tarihi:
İşte Bardakoğlu'nun veda mesajı:
''28 Mayıs 2003 tarihinde üstlendiğim Diyanet İşleri Başkanlığı görevimi bugüne kadar büyük bir onur ve ağır bir sorumluluk görerek, Yüce Dinimizin ulviyetine, Kurumumuzun vakarına layık şekilde ifa etme gayreti içinde oldum. Toplumu din konusunda aydınlatırken İslam’ın Kur’an ve Sünnet’e dayalı doğru bilgisini esas aldım, Müslümanların 14 asırlık birikim ve tecrübesini, günümüzün şart ve ihtiyaçlarını hep önemsedim. Kimseyi ayırt etmeden, sevgiye ve doğru bilgiye dayalı olarak insanımıza kuşatıcı din hizmeti sunmayı, toplumsal hayatımızda ahlaki değerlerin yücelmesini, ülkede birlik ve beraberliğimizin, kardeşlik ve dayanışma duygularımızın pekişmesini gaye edindim. Bunları yaparken de gerek toplumun ve ülkenin ortak duyarlılıklarını, gerekse çağdaş dünyanın ortak sorun ve değerlerini hiç göz ardı etmedim.
Bugün Başkanlığımız, vatandaşlarımız arasında hiçbir mezhep, meşrep, bölge, görüş ve düşünüş farklılığı gözetmeksizin, siyaset üstü kalmanın ve bütün siyasi görüş ve düşünüşlere, sivil gruplara ve oluşumlara eşit mesafede durmanın avantaj ve risklerini birlikte üstlenerek, yurt içinde ve dışında yürüttüğü çeşitli din hizmetleri ile toplumun bütün kesimlerine ulaşmada gözle görülür bir hizmet kalitesini yakalamış, ülkede sağduyuyu ve dengeyi temsil etmiş, yurtdışında 80’i aşkın ülke, soydaş, akraba ve Müslüman toplulukları ile sürdürmekte olduğu ilişkiler sonucu uluslararası bir hizmet ağına ve kalitesine ulaşmıştır. Görev yaptığım sekiz yıla yakın zaman içerisinde Teşkilat mensuplarımızın görev ve sorumluluk bilincinin, kurumsal aidiyet duygusunun ve özgüvenlerinin hızla yükseldiğini ve bunun yeni Teşkilat Kanunumuzla birlikte yeni bir ivme kazandığını görmenin mutluluğu içindeyim.
İslam dini mükemmelliği temsil ettiği ve öğütlediği için bütün talep ve beklentiler adeta din ve din görevlisi üzerinde odaklanmakta, din hizmeti alanındaki eksiklik daha fazla dikkat çekmekte ve genellemeye de fırsat vermektedir. Halbuki insanın olduğu yerde emel ve beklentiler sonsuza kadar uzandığı gibi sorunlar da eksik olmaz. Diyanet İşleri Başkanlığı gibi hizmetleri insan unsuruna ve insani ilişkiler ağına dayalı bir kurumda bu çok daha belirgin bir husustur. Biz de bugüne kadar yürüttüğümüz hizmetlerin ifasında şahıs ve kurum olarak bir eksiğimizin bulunmadığını ve mükemmeli yakaladığımızı elbette iddia etmiyoruz. Ancak ülkemizin dini hayatını ve düşüncesini inşada daha nelerin yapılabilir olduğuna ve sorunlara takılıp kalmak da doğru değildir. Siz değerli mesai arkadaşlarımla birlikte sekiz yıl zarfında birçok önemli hizmet ve proje gerçekleştirdik. İnsanlara dindarlığın doğru bilgi ile güçleneceğini, sosyal duyarlılıkla ve güzel ahlakla olgunlaşacağını anlattık. Hep huzurdan, sevgiden, paylaşmadan yana olduk.
Dinî, vicdanî ve yasal sorumluluğumuzun bir gereği olarak ve el birliği ile gerçekleştirdiğimiz bütün bu hizmetlerde, her kademede özveri ile görev ifa eden siz mesai arkadaşlarımın büyük payı vardır. Bu itibarla hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Hepinize ayrı ayrı selam eder, Kurban Bayramınızı tebrik eder, Cenab-ı Mevla’dan hepinize rıza-yı Bârî’ye muvafık hizmetler, sağlık ve esenlikler dilerim.''