Güncelleme Tarihi:
Bozdağ, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) için parti genel merkezine gelişinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bekir Bozdağ, 29 Ekim'de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Çankaya Köşkü'nde Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla verdiği resepsiyona komutanların katılmaması ile ilgili soru üzerine, “Sadece Silahlı Kuvvetler değil, iki vekil hariç CHP'liler de katılmadı. Yargıtay, Danıştay Başkanı da katılmadı. Çankaya, cumhurun temsil edildiği yer. Cumhurbaşkanı, cumhur adına davet yapıyor. Gelmemeleri kendi değerlendirmeleridir. Gelmemeleri Çankaya'nın değerini azaltmaz, gelmeleri de değerini de yükseltmez. Sonuç olarak cumhur orada bütün renkleriyle temsil edilmiştir. Keşke diğerleri de gelseydi. CHP'nin başörtüsü konusunda samimiyetsizliğini de ortaya koydu. Bir taraftan 'ben çözerim' derken öte yandan başörtülü insanlarla bir arada bulunmaya tahammül edemedi. Silahlı Kuvvetlerimiz, 'Peygamber Ocağı'dır. Şehit cenazelerinde başı örtülü şehit annelerine, yakınlarına gösterdiği saygıyı başka yerlerde göstermesini beklemek hem bizim hem de bütün milletimizin hakkıdır” dedi.
“GÜLÜNÇ BULUYORUM”
Bozdağ, “TSK'nın bu anlamda birliklere gönderdiği bir genelgeden söz ediliyor. 'Başörtülü biri olduğu zaman o organizasyondan ayrılın' şeklinde. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Gülünç buluyorum. Anlamsız buluyorum. TSK'nın geleneklerine aykırı görüyorum. Doğru bir yaklaşım olarak görmüyorum. Biz biliyorsunuz ordumuza 'Peygamber Ocağı' nazarıyla bakıyoruz, milletimize 'Asker millet' diyoruz. 'Asker millet' olan bir yerde asker, millete arkasını dönemez. Milletten de kaçamaz. Bunu ben maalesef gülünç gördüm.
TSK'yı veya herhangi bir mensubunu gülünç duruma düşürmeye kimsenin hakkı olmadığını düşünüyorum. Millete arkasını dönmez Silahlı Kuvvetler. Çünkü milletin içinden çıkıyor. Dolayısıyla milletin de her rengi var. Başı açığı var, başı kapalısı var, siyaseten farklı düşünenleri var. Farklı bir sürü renkleri, bir sürü desenleri var. Silahlı Kuvvetler'in renkleri bu desenlerden oluşuyor. Dolayısıyla biz hepsine saygı duymalıyız, hepsini başımızın üstünde görmeliyiz, hepsine aynı mesafede olmaya özen göstermeliyiz. 'Falan gelirse ben gelirim, falan gelmezse ben gelmem' diye bir yaklaşım, Silahlı Kuvvetler'in geleneğine baktığınızda geleneğe de uymuyor. Baktığınız zaman izah edecek bir şey de yok. Silahlı Kuvvetler, millete arkasını dönmez, dönmemesi lazım. Milletten de kaçmaz kaçmaması lazım. Çünkü bu milletin ordusu. Bu milletin ordusu millete arkasını dönmez. O yüzden ben gülünç ve anlamsız bir genelge olarak görüyorum.”
“CHP FİKİRSİZLİĞİN VERDİĞİ BİR ACZİYET İÇERİSİNDE KÜFRE FİKİR OLARAK SARILMIŞ GÖZÜKÜYOR”
Bozdağ, CHP Gençlik Kolları tarafından açılan sergi ile ilgili bir girişim başlatıp başlatmayacaklarına ilişkin soru üzerine, şöyle konuştu:
“Halk arasında bir laf var; fikri olmayanlar küfrederler. CHP Türkiye'ye ve Türkiye'nin sorunlarına dair bir çözüm üretememenin, yeni bir şey ortaya koyamamanın sıkıntısı içerisinde. O nedenle CHP'deki aşağıya düşen siyaset seviyesinin, siyasi anlayışın, siyasi zihniyetin de küfürler ve küfürleri bir araya getirip bunu bir siyaset diye ortaya koymak, maalesef küfür ve hakaretin somut bir örneği gibi duruyor gözümüzün önünde. Bu, fikri olmayanların yaptığı bir iştir. Üzülüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi, fikir üretmekten çıkmış sadece küfür üretmiyor, üretilen küfür ve hakaretleri derleyip toplayıp, bir araya ansiklopedi gibi getirip topluma küfürler demeti sunmayı siyaset zanneden bir anlayışla karşı karşıyayız. Yani biz onların seviyesine inemeyiz. Yukarıda duruyoruz. Siyasetin seviyesini yükseltmemiz lazım. Bu seviye küfür seviyesi değil, hakaret seviyesi değil, maalesef CHP'nin içine düştüğü kötü durumun somut bir örneği. Millet kendine sövenle, küfredenle, hakaret edenle kendini sayanı elbette vakti gelince ayırt edecektir. CHP, fikirsizliğin verdiği bir acziyet içerisinde küfre fikir olarak sarılmış gözüküyor.”
Bekir Bozdağ, “Orduevlerine başörtülülerin alınmaması yeni bir durum değil. AKP'nin 8 yıllık iktidarı göz önüne alındığında bu sorunu çözmek için temenninin dışında adım atmayı düşünüyor musunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“AK Parti bu konularda bir sürü adım attı biliyorsunuz. Başörtüsü sorununu çözmek için Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde değişiklik yapıldı. Bu değişiklik Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi.
Türkiye'de yaşanan başörtüsü yasağının anayasal bir dayanağı yok. Bu Anayasa'da var mı peki, herhangi bir kanunda başörtüsünü yasaklayan bir hüküm var mı? Yok. Mahkeme kararı var mı? Yok. Anayasa Mahkemesinin 89-91 kararları, AİHM'nin kararları yasak koymuyor. Çünkü mahkeme kararlarının gerekçesinde, Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekçesinde bu yönde bir değerlendirme var. Dünyanın hiçbir yerinde mahkeme gerekçesi uygulanmaz. Ama maalesef böyle bir hukuki ayıbı da yıllardır Türkiye uyguluyor. Mahkeme kararının gerekçesini uygulayan bir hukuk garabeti ile karşı karşıyayız. Onun için olmayan bir yasağı kaldırmanın sıkıntısı var.”