Ferit DEMİR/TUNCELİ, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Ekim 06, 2010 14:36
TUNCELİ’de 1994 yılında Jandarma Alay Komutanı olduğu dönemde intihar ettiği açıklanan Albay Kazım Çillioğlu’nun odasında yapılan aramada, ‘Bu Türklüğün var olma mücadelesidir. Bir an önce ve mutlaka geniş kapsamlı düşünmeliyiz’ yazılı not bulunduğu ortaya çıktı.
3 Şubat 1994 tarihinde intihar ettiği kayıtlara geçen Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu’nun, cesedinin bulunmasının hemen ardından savcısının hazırladığı ‘olay yeri tespit tutanağı’ ortaya çıktı. Dönemin Tunceli Cumhuriyet Savcısı Metin Taştan tarafından olay yerinde hazırlanan tutanakta, Albay Kazım Çillioğlu’nun intihar etmeden bir not yazdığı belirtildi. Üzerinde kalem bulunan ve Çillioğlu tarafından imzalandığı tahmin edilen notta, ‘Bu Türklüğün varolma mücadelesidir. Bir an önce ve mutlaka geniş kapsamlı düşünmeliyiz’ yazıldığı belirtildi. dönemin Tunceli Cumhuriyet Savcısı Mehmet Taştan tarafından hazırlanan tutanakta şu ifadeler yer aldı:
“03.02.1994 tarihinde Tunceli Jandarma Alay Komutanı’nın Jandarma Bölge Komutanlığı içinde bulunun A Blok Kat 3 No 6 bulunan ateşli silah vasıtasıyla ölü bulunduğunun nöbetci savcılığımıza ihbar edilmesi üzerine, askeri bir araç ile Cumhuriyet Savcısı Metin Taştan ve adli personel ile birlikte Kurmay Binbaşı Mehmet Çörten’den oluşan heyet ile olayın bulunduğu eve gelindi. Dairenin dış kapı giriş kısmının zorlandığı, çerçeve kısmının zorlanmadan mütevellit yaralandığı gözlendi. Kapının açık olduğu saptandı. Naaşın bulunduğu salona geçildi. Tertip düzenin yerinde olduğu gözlendi. Masanın üzerinde naaşa ait James Bond diye tabir edilen bir çantanın televizyon uzaktan kumandasının askeri telsizin, özel notların bulunduğu ajandanın olduğu gözlendi. Ve ayrıca üzerinde kalem bulunan ve altı naaş tarafından imzalanmış olduğu tahmin edilen ‘Bu Türklüğün varolma mücadelesidir. Bir an önce ve mutlaka geniş kapsamlı düşünmeliyiz’ yazısı görüldü.”
TELEFONUN AHİZESİ YARI AÇIK BIRAKILMIŞ
Lojman ve evin durumunu da kayıt altına alındığı tutanakta, telefon ahizesinin yarı açık olduğu belirtildi. Bu konu tutanakta şöyle yer aldı:
“Tuvalet aynasının önünde bulunan telefon makinasının ahizenin tam kapatılmamış olduğu, ahizenin makine üzerinde lalettayin bırakılmış olduğu gözlendi. Çevre koşulları değerlendirilmesi yapmak üzere dairenin diğer odaları ve pencereleri kontrol edildi. Bütün odaların son derece düzenli dışa açılan cam ve pencerelerin muntazam ve içten kapalı olduğu gözlendi. Dairenin hiçbir tarafından münakaşadan mütevellit dağınıklığa ve en küçük bir düzensizliğe rastlanmadı.”
BROWNİNG MARKA TABANCAYLA İNTİHAR ETMİŞ
Cumhuriyet Savcısı, Albay Çillioğlu’na ait ceset ile ilgili olarak da tutanakta şu bilgilere yer verdi:
“
Yemek masasının bir sandalyesinin tuvalet masasına yaklaştırıldığı, sandalyenin altında 1 adet mermi boş kovanına rastlandı. Cesedin sırt üstü yatı olduğu, sol nahiyede kurulu vaziyette 14’lü belçika Browning marka tabancaya rastlandı. Naaşın baş arka kısmı tamamen kanlandığı, kanların halı üzerinde kurumaya yüz tutuğu gözlendi.”
ÇANTASINDAKİ BANKA CÜZDANLARI
Albay Kazım Çilliğlu’na ait özel çantasından çıkan eşyaların listesi ise tutanakta şöyle yer aldı:
“Şahsi çantası açıldı. Üzerinde samsonite yazısı bulunan küçük el çantası açıldı. İçinde aile bireylerine ait olduğu tabir edilen resimler çıkarıldı. Ayrıca bir blokta zarf içinde adrest kartları olduğu saptandı. Çantanın diğer blokunda Emlak Bankası'na ait Kazım Çillioğlu hasabında 30 milyon, yine Kazım Çillioğlu adına Ziraat Bankası’na ait bir hesap cüzdanında 10 bin Türk lirası, yine Vakıflar Bankası’na ait iki ayrı hesap cüzdanında bu cüzdanlardan birinde, 1 milyon 450 bin TL para, diğer Vakıflar Bankası hesapta ise 19 bin 920 TL olduğu gözlendi. Türkiye İş Bankası hesap cüzdanında 50 bin TL, Emlak Bankası hesap cüzdanında ise 58 milyon 402 bin 750 TL olduğu gözlendi. Ayrıca bu çantada 2 adet küçük şahsi defter olduğu gözlendi. Banka hesap cüzdanları tereke hakimliğine teslim edilmek üzere zapt altına alındı. Çanta içinde bulunan para çüzdanı açıldı. İçinde Ziraat Bankası ve Vakıfbank’ın visa kartları, sürücü belgesi ve telefon kartı olduğu gözlendi.”
ÇANTADAN İKİ TABANCA ÇIKTI
Olay yeri tespit tutanağında albay Çillioğlu’nun özel çantasında bir adet ajanda çıktığı ve boş olduğu belirtildi.
Tutanakta, “Çantanın bir başka bölmesinde bulunan bir poşete rastlandı. Poşet açıldı, poşetin içinde 6707703 seri nolu MKE yapımı ‘T.C ordusu subaylarına mahsus’ yazılı içi boş tabancaya rastlandı. Yine aynı poşet içinde 2389 seri numaralı üzerine ‘T.C ordusu subaylarına mahsus’ yazılı Belçika marka Browning tabancaya rastlandı. Her iki tabanca zapt altına alındı. Ayrıca poşet içinde 7.65 mm çapında 8 adet mermi olduğu gözlendi. Kırıkkale yapımı tabancaya ait yedek boş şarjör ve iki adet tabanca kılıfı olduğu gözlendi” bilgisine yer verildi.
EŞYALARI ÜSTEĞMEN TUĞRUL DEMİR’E TESLİM EDİLMİŞ
Olay yerinde yapılan incelemenin ardından Cumhuriyet Savcısı Mehmet Taştan, Albay Çillioğlu’na ait şahsi eşyaların görevli Üsteğmen Tuğrul Demir’e tutanak karşılığı teslim eldiğini belirtildi.
Tutanağı imzalayanlar arasında Cumhuriyet Savcısı Mehmet Taştan ile birlikte katip ve hizmetlinin yanı sıra, askeri yetkili olarak Jandarma Üstteğmen Tuğrul Demir ve Jandarma Kurmay Binbaşı Mehmet Çörten’in imzaları yer aldı.
Savcıyla birlikte Albay Kazım Çillioğlu’nun cenazesinin başına ilk giden Binbaşı Mehmet Çörten, 2008 yılında tümgeneral rütbesi ile Tunceli Jandarma Bölge Komutanlığı’na atanarak 2 yıl görev yaptıktan sonra geçen Ağustos ayındaki Yüksek Askeri Şura toplanısında Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne atandı.
BİR GÜNDE GÖREVSİZLİK KARARI
Tunceli Cumhuriyet Savcısı Mehmet Taştan, tarafından hazırlanan tutanakta saat hakkında bilgiye yer vermediği belirlendi. Soruşturma dosyasını da bir gün içinde görevsizlik kararı vererek Elazığ 8’inci Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’na gönderdiği ortaya çıktı. Görevsizlik kararında şu ifadelere yer verildi:
“Tunceli Jandarma Alay Komutanı olan ölenin tugaydaki görev tahsisli lojmanda olay akşamı kapıyı arkadan kilitlemek süretiyle yalnız kaldığı 14’lü tabancasını kafasına dayayarak bir el ateş ettiği, böylelikle hayatına son verdiği olay yerinde gerekli tespitler yapılıp tutanağa geçirildikten sonra şahsa ait eşya ve paraların Tunceli garnizonunda görevli iki subaya teslim edildiği, naaş üzerinde gerekli otopsi işlemi yapıldıktan sonra defin ruhsatı verildiği, olayda kullanılan T322430 Seri nolu 14’lü Belçika Browning marka tabanca bir adet boş kovan ve şarjörün Tunceli’ye gelen 8’inci Kolordu Komutanlığı’ndan görevli askeri savcıya elden teslim edildiği dosya kapsamında anlaşılmıştır.”
‘
DR. BARAN’ İDDİASI
İntihar etmeden kısa bir süre önce Tunceli’de bazı çevreler, Albay Çillioğlu’nun bazı aracılar aracılığı ile PKK’nın o dönem sözde ‘Dersim Eyalet Komutanı’ olan ‘Dr. Baran’ kod adlı Müslüm Durgun’a
haber gönderdiği ve askeri karakollara saldırmamasını istediği iddiaları ortaya atıldı.
Kendisi de Tuncelili olan ‘Dr. Baran’ kod adlı Müslüm Durgun, Albay Çillioğlu’nun intiharından yaklaşık 1 ay sonra, 12 Mart 1994 tarihinde Aliboğazı bölgesinde, yardımcısı ‘Ekrem’ kod adlı Hıdır Sarıkaya tarafından öldürüldü. Örgüt içinde açılan soruşturmada Kandil’e çağrılan Hıdır Sarıkaya, Osman Öcalan ile birlikte örgütten kaçtı.
TİKKO İTİRAFÇISI CİNAYETTE KULLANILDI İDDİASI
Albay Kazım Çillioğlu’nun intiharının açıklanmasının ardından askeri çevreler ve dönemin bazı sivil yetkilileri tarafından, albayın o dönemde Jandarma Bölge Komutanlığı içinde itirafçı olarak görev yapan TİKKO'cu ‘Bozo’ lkod adlı Yusuf Geyik tarafından öldürdüğü iddia edildi.
İntihar olayının ardından ‘Bozo’ kod adlı Yusuf Geyik’ten de bir daha haber alınamadı. Bu arada TİKKO itirafçısı Yusuf Geyik ile ‘Ekrem’ kod adlı Hıdır Sarıkaya’nın aynı köylü oldukları ortaya çıktı.