Güncelleme Tarihi:
DEPREMİN ARDINDAN BU GÖRÜNTÜLER KALDI / Foto Galeri
ENKAZDAN TOPLANAN TAŞLARIN ALTINA GÖMÜLDÜLER / Foto Galeri
İŞTE DEPREM SONRASI GÖRÜNTÜLER / WEB TV
ODTÜ İnşaat Mühendisliği Yapı Mekaniği Laboratuvarı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Türer, Türkiye'deki yaklaşık 8 milyon binadan yarısının “yığma” olduğunu belirterek, nüfusun önemli bölümünün de bu binalarda oturduğunu belirtti.
Mühendislik hizmeti almadan yapılan yığma binaların deprem güvenliği açısından risk taşıdığını vurgulayan Türer, bu yapıların güçlendirilmesi yönünde TÜBİTAK ve Dünya Bankası tarafından desteklenen “Ekonomik Yöntemlerle Yığma Yapıların Sismik Performansının Artırılması” adı altında, 2003'de başlattıkları projeyi 2007'de tamamladıklarını ifade etti.
MALİYETİ 200 TL
Doç. Dr. Türer, proje kapsamında ilk etapta yığma binaların kullanılmış oto lastikleriyle güçlendirilmesi yönündeki çalışmalarda tek katlı yapının metrekaresini 2 liralık harcamayla başarıyla gerçekleştirdiklerini anımsatarak, şöyle konuştu:
“Yığma yapıların deprem güçlendirme çalışmaları günümüzde oldukça yüksek maliyet gerektiriyor, ancak proje çalışmalarımız sırasında laboratuvar ortamında yaptığımız deneylerde duvarların zayıf yönlerinin 10 kat, genel itibariyle ise 2 kat güçlendiğini tespit ettik. Depreme dayanıklı hale gelen yapılarda can ve mal kaybı riski azalıyor.
Metrekaresine de sadece 2 lira civarında harcama yapılıyor. Yani, 100 metrekarelik bir yapı 200 lira masrafla depreme dayanıklı hale dönüştürülüyor. Böylece oldukça düşük bir masrafla yığma binalarda depremden kaynaklanan risk azaltılıyor. Maliyet ise atık kullanılmış lastiklerin taşınması, boru ve cıvatalardan oluşan bağlantı çubuklarının hazırlanması, tahta takoz ve kireçli harç malzemesine yapılacak ödemeden oluşuyor. Güçlendirme öncesi cam gibi kırılgan olan yığma binalar, çalışmanın ardından güçleniyor ve esneklik kazanıyor. En önemlisi bina kırılgan bir şekilde aniden yıkılmıyor.”
Proje kapsamında yığma yapıların araba lastiği dışında kullanılacak metotlarla güçlendirilmesi konusunda da araştırmaların ilerlediğini ifade eden Türer, şunları kaydetti:
“Lastik kadar ucuz olmasa da yine ekonomik yöntemlerle ve çelik malzeme kullanarak betonarme döşeme ve çatısı bulunan, bir veya daha fazla katlı yığma yapılar için bazı metotlar geliştirdik. Oldukça basit uygulamalar ile hazırladığımız 1/2 ölçekli ev ve 2/3 ölçekli duvar deneylerinde, yığma yapıların dayanımını toplamda 7 kat artırmayı başardık. Bu yöntemin maliyeti de 100 metrekare için yaklaşık 800 lira.”
Hem lastik, hem de çelik uygulamaları Türkiye'deki yığma yapıların önemli bir bölümünde kullanılabileceğini anlatan Türer, “Kerpiç ve yığma yapı ev gerçeğini kısa vadede değiştiremeyiz. Buralarda oturan vatandaşlar fakir, lastik yöntemiyle 100 metrekarelik bir kerpiç ev 200 lira maliyetle güçlendirilebilir” dedi.
“BAŞVURU BEKLİYORUZ”
Doç. Dr. Türer, projeyi tamamlamalarının ardından bir çalıştay düzenlediklerini, bastırdıkları kitapçığı başta Bayındırlık ve İskan Bakanlığı olmak üzere valiliklere ve büyükşehir belediyelerine gönderdiklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Ancak, bugüne kadar projenin uygulanması için destek ve başvuru gelmedi. Özellikle Doğu ve Güney Doğu Anadolu'da, Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF) üzerinde ekonomik durumu çok düşük vatandaşlarımız oturmakta. DAF ülkemizin deprem üretme potansiyeli olan faylarından. Bina stoku da taş ve kerpiç olduğundan, geliştirdiğimiz yöntem öncelikle buralarda uygulanabilir. Kerpiç ve yığma binaların güçlendirilmesi için çaresiz değiliz. Bu projeyi 'şurada uygulayalım' diye peşine düşmezler ise biz gidip 'uyguluyoruz' diyemeyiz. Projenin pilot olarak uygulanması konusunda da teknik destek verebilmek için valilikler ve belediyelerden çağrı bekliyoruz.
Hem lastik hem de çelik uygulamaları kerpiç, taş, tuğla, briket ve benzeri yığma yapıların önemli bir bölümünde kullanılabilir. Böylece, depremlerde can ve mal kayıplarını da azaltabiliriz.”