Dolmabahçe görüşmesini ilk kez anlattı

Güncelleme Tarihi:

Dolmabahçe görüşmesini ilk kez anlattı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2009 00:00

Kanal D’de Mehmet Ali Birand’ın 32. Gün programına konuk olan eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, uzun süre tartışılan büyük spekülasyonlar yapılan Dolmabahçe buluşmasıyla ilgili ilk kez konuştu. İşte Büyükanıt'ın Başbakan Erdoğan ile yaptığı görüşmeye dair açıklamaları:

Haberin Devamı

RA: Ben kritik ve harkesin merak ettiği bir sorudan başlamak istiyorum; ünlü Dolmabahçe görüşmesi, sayın Başbakan ile yaptığınız? Ne konuştunuz efendim, çok merak ediyoruz ?

YB:Teşekkür ederim bu suali sorduğunuz için, ben de zaten tahmin etmiştim.

MAB:  başbaşa olan bir görüşmeydi, yani hiç kimse yoktu değil mi ?

YB: Yoktu, yoktu hayır.

R.A: Tutanak da mı tutulmadı?

YB: Ben tutmadım. Sayın başbakanın da not aldığını görmedim.

MAB: Sonrası ne oldu? Bir gazeteci merakıyla soruyorum.

BÜYÜKANIT'A TEPKİLER


TSK'DAN AÇIKLAMA

Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın açıklamalarına ilişkin, “TSK'dan emekli olmuş personelin kamuoyuna yansıyan görüş ve düşüncelerinin tamamen o görüşleri ifade eden kişilerin görüşleri” olduğunu söyledi.

"GEREĞİNİ YAPSAYDI"

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, telefonunun dinlenildiğini söyleyenlerin şikayetçi olmadığını belirterek, “Eski Genelkurmay Başkanı da (emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt) böyle bir endişe yaşıyorduysa bunun gereğini yapmalıydı” dedi. Bakan Yıldırım, CNN Türk televizyonunda katıldığı canlı yayında, yasal kurullar dışında dinleme yapılmasının suç olduğunu söyledi. Yasal olmayan dinlemede elde edilen bilgilerin delil olarak kullanılamayacağını vurgulayan Yıldırım, “Burada bir çelişki var, telefonunun dinlenildiğini söyleyenler şikayetçi olmuyor. Gidip savcıya şikayet edecekler, 'Benim telefonum dinleniliyor' diyecekler. Hakkımızı aramıyoruz. Eski Genelkurmay Başkanı da böyle bir endişe yaşıyorduysa bunun gereğini yapmalıydı” diye konuştu.

"YANLIŞ YAPAN VARSA, CEZASINI ÇEKER"

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın ‘Benim telefonum da dinlendi’ açıklamasını, “Burası hukuk devleti, yanlış yapan varsa cezasını çeker” diye yorumlarken, "Hukuk devletlerinde bütün ihtimallerin düşünüldüğü bir kurallar bütünlüğü vardır. Bunun için sistem işliyor, kurallar işliyor, yanlış yapanlar varsa müeyyideler uygulanıyor. Burada kimsenin endişeye kapılmasına gerek yok" diye konuştu.
YB: Bir sürü şehir efsanesi türetildi. Ben biraz şaşırdım. Çünkü bu gizli bir toplantı değil. Neden değil? Çünkü Dolmabahçe’deki Başbakan’ın çalışma ofisine resmi üniformam, forsum bir sürü basın ordusunun arasından geçtim girdim. Genel Kurmay Başkanı  Başbakanla çeşitli kereler görüşür. Şimdiki Gen. Kur Bşk. da programı müsait olduğu sürece her hafta başbakanla görüşüyor. Ben neden bu kadar merak edildiğini anlamıyorum. Her başbakanla görüşüldüğünde dışarı çıkıp biz şunları görüştük demek bir kere uygun olur mu? Uygun olmaz. Hassas konuları baş başa konuşuyorsunuz. O size bir sürü önemli şey söylüyor, siz ona söylüyorsunuz. Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında bir sürü hassas şey konuşuluyor; ama bir bildiri yayınlanıyor, o kadarla yetiniliyor. Peki o kadar mı konuşuluyor? 4 saat 5 saat. Her şey. Yani gizli görüşme olsa öyle imkanlarımız da var. Gidersiniz bir yerde oturursunuz baş başa, ki öyle görüşmelerimiz de oldu.

Haberin Devamı

MAB: Ama bu görüşmelerin sonunda bu görüşmedekiler aramızda kalsın diye bir mutabakatınız oldu değil mi?

YB: Olabilir tabii.

Haberin Devamı

RA: Biz merakla bu görüşmenin içeriğini öğrenmek istiyoruz.

YB: Ben Başbakan ile çeşitli kereler baş başa görüştüm. O görüşmelerde de hassas konular gündeme geldi. Ben kendi düşündüklerimi söyledim. Başbakan kendi düşündüklerini söyledi. Ama hiç birinden çıktıktan sonra da biz şunu konuştuk, bunu konuştuk, böyle bir şey olmaz. Bu devlet terbiyesinde olmaz.  Tabii çok çirkin, af edersiniz bu kelimeyi kullandığım için, çok çirkin iddialar da öne sürüldü. Efendim ben görüşmeye gittiğimde sayın başbakan önüme dosya atmış. Ne dosyası, eşimin evdeki harcamaları. Ben de eyvah demişim. Durum kötü. Ben artık konuşmayayım demişim. Bir köşe yazarı bunu dedikoduya dayalı olarak yazdı. Manevi tazminat davası açtık. Hem ben hem de eşim, ikimiz de kazandık.

MAB: Kim yazdı?

Haberin Devamı

YB: Sayın Fikri Sağlar. Yani öyle bir şeye getirmiş ki, ceza davası da açıldı. Dava hala devam ediyor. Tazminat davası temyiz aşamasında. Bu zihniyet, başbakanı şantajcı yapıyor. Genelkurmay başkanına yani Genelkurmay başkanı da bu şantaja boyun eğiyor. Hepiniz yakından bilirsiniz. Ben hizmet sürem boyunca düşündüklerimi hep söyledim. Ama her gün de bir düşünceyi ifşa edemezsiniz. Bunun manası da yok. Böyle bir şeyi hem başbakana yakıştırmak çok çirkin, hem genelkurmay başkanına.

MAB: Ama hiçbir açıklama yapılmayacak havası yüzünden çıktı bu. Başbakan en çok neyin üstünde durdu orada?

YB: Ben bi rşey söyleyemem. Peki şunu da düşünmek lazım. Neden hiçbir şey sızmadı. Yani şu da var, Türkiye’de hiçbir şey sır kalmıyor. Ama şu da var. Bu o şantajın yapıldığı anlamına mı geliyor?

Haberin Devamı

27 NİSAN VE TSK KONUMU DAHİL HERŞEYİ KONUŞTUK

RA: 27 Nisan süreci sonrasında bu görüşmeden TSK’nın AKP ve laiklikle ilgili kaygıları hükümetin de TSK’nın konumu ile ilgili kaygıları konuşuldu mu?

YB:Yanılmıyorsam 2 buçuk saate yakın bir süre her konu konuşuldu. Herşey konuşuldu. Ama her konuşulanı da dışarıya açıklamanın şeyi yok.

MAB: Başbakan yahu neden bu muhtırayı yayınladınız diye sormadı mı?

YB: 27 Nisan’ı Başbakan’la daha önce konuştuk. Onu daha önce konuştuk. Dolmabahçe konuşmasından önce. Anlattım. Bunu yayınlamamıza neden olan şeyleri açık açık anlattım.

RA: Örneğin şöyle bir cümleniz var mı efendim: Biz TSK olarak  AKP hükümeti şöyle algılıyoruz, Laiklikle ilgili şöyle bir kaygımız var; AKP hükümetinin de .... böyle bir cümleniz var mı?

Haberin Devamı

YB: Şimdi bakın öyle bir cümle değil, öyle brifinglerimiz var. Askeri şura iki kez toplanır. Biri Ağustos şurasıdır, terfiler vs. Bir de kış şurası vardır, Şubatta. Biz buralarda bu konudaki görüşlerimizi çok da açık şekilde belirttik. Geçimişte olduğu gibi. Bununla Dolmabahçeyle bağlantı kurmak bana göre çok mantıklı değil.

RA: Peki bir mutabakat çıktı mı toplantıdan. Yani biz bundan sonra işi e maillerle, basın önünde açıklamalarla götürmeyelim diye. Sorun olduğuna görüşelim diye

YB: Çok normal olarak. Yani usul bu zaten

RA: Ama 27 Nisan bunun dışındaydı. Bu teamüllere dönelim gibi bir mutabakat sağlandı mı?

YB: Devlette kurumlar arasında uyum olması lazım. Bu uyumun sağlanmasından da Cumhurbaşkanlığı kurumunun sorumlu olması lazım. Çok saygı duyduğum halde Sayın Cumhurbasşkanı Demirel bir demeç vermiş, ”görevdeyken düzeltselerdi” diye. Bundan Genelkurmay başkanı sorumlu değildir ki. Yetkili değildir ki. Bundan cumhurbaşkanı yasal olarak sorumludur.

27 NİSAN MUHTIRA DEĞİL

Kanal D’de yayınlanan 32. Gün programına katılan Büyükanıt pek çok konuda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Büyükanıt şunları söyledi:

Şemdinli olayları sırasında Emniyet İstihbarat Daire Başkanı (Sabri Uzun) Meclis’te hakkımda uydurma beyanatlar verdi. İlgili makamlara ilettim ve o adam hemen görevden alındı. Ali Kaya, Çekiç Harekatı’nda yanımdaydı. ’Tanırım iyi çocuktur’ dedim. Beni idam etmeye kalktılar.

27 Nisan bildirisi muhtıra değil. Bunu oturup bizzat kendim yazdım. Bu açıklamadan sonra Ankara’da değildim. İstanbul’dan Başbakan’la konuştum. Neden sebep olduğunu sordu, medeni bir şekilde konuştuk.

(Devlet hasta sözleri üzerine) Hastadan daha iyi, en azından sorunlu desek, evet sorunlu yani kurumlar arası daha iyi bir iletişim sağlanabilir.

DİNLEYEN KAYNAĞI BİLMİYORUM

TSK’nin başındayken telefonumun dinlendiğinden hiç şüphe etmedim. Ancak dinleyen kaynağı bilmiyorum, bilmediğim şeyi söylemiyorum. Emin olduğum şeyi söylüyorum. Çünkü telefonu ölçebilirsiniz. Telefonun voltajında düşüklük varsa o telefon dinleniyordur. Teknoloji o kadar gelişti ki, dışarıdan gidip dinleme cihazı falan da satın alabilirsiniz. Yani şu anda dinliyorlar diye değil de, böyle bir tespit yapıldı. Dinlendiğim zamanlar bana iletildi.

TANK GÖTÜREMEZDİM

(Ergenekon davası) Özellikle ’Emekli orgeneraller gidip lojmanlarından alınıyor, niye Genelkurmay Başkanı buna mani olmuyor?’ diye bana çok söylendi. Silah arkadaşını korumuyor. Bakın TCK’da ek olarak çıkartılmış bir yönetmelik var, bu adli ve önleme aramaları... Askeri mahallerde yapılacak arama cumhuriyet savcısının talep ve katılımı ile askeri makamlar tarafından yerine getirilir. Bir inisiyatif vermiş mi askere, hayır. Kanun bu, yani durum böyle iken niye korumadın? Yani şunu diyebilir mi bir Genelkurmay Başkanı ya da yüksek rütbeli bir subay, ’Ben kardeşim kanun manun anlamam, giremezsin içeri... İki tane de tank götürür, e nasıl hukuk devleti.

DARBE GÜNLÜĞÜ BULAMADIM

(Özden Örnek’e ait olduğu ileri sürülen günlükler) Mümkün değil araştırmamak. Hiçbir şey bulamadım. Bir karara varmak için belge lazım. Otururum adınıza günlük yazarım. Yargıya varmak zor. Beni ilgilendiren çok bölüm var. Beni zehirliyorlar, bilmem ne yapıyorlar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!