Güncelleme Tarihi:
Programa Saygı Öztürk, Şamil Tayyar, Şaban Arslan, Hüseyin Karanlık ve Rıdvan Akar katıldı.
İşte o program;
Mehmet Ali Birand Tuncay Güney'e sordu: Siz kimsiniz? CIA ajanı mısınız?
Tuncay Güney: Artık diyorum ki Türkiye’de bir hayalet dolaşıyor Tuncay Güney... Bu konuşulanlara gülmemek için kendimi zor tutuyorum.
Saygı Öztürk’ten başlayacak olursak kendisinin beni tanımaması, haberlerimi okumaması kendisinin eksikliğini gösterir. Kendisi Ergenekon’un kitabını yazdı. Kendisi diyor ki, 'Ergenekon ne anlamadım.' Eğer siz yazar olarak Ergenekon'u anlamıyorsanız Türk halkını yanlış yönlendirmeye hakkınız yoktur. Gelelim 'Elhamdülillah Müslümanım' meselesine. İnancımdan dolayı bana yapılan saldılıları antisemintizm olarak görüyorum Türkiye’de din inancı olduğuna inanmıyorum. Saygı Bey’in kendi Müslümanlığı tartışılır. Dinime söven Müslüman olsa diyorum.
Hüseyin Karanlık eski Kartal İşçi Partisi başkanıdır. Yine bir CIA diye türkü tutturmuş. Ellerinde bir kanıt varsa ortaya sürerler.
Hüseyin Karanlık: Ben Güney’i bir özne olarak işe katmıyorum. Burda Tuncay Güney ile ilgili bir şey vardır. O da iddianameye yansıyan kısmıdır.
Rıdvan Akar: Siz Türkiye’ye gizlice giriş yaptınız mı?
Tuncay Güney: Hayır. Türkiye’ye giriş yapmadım. Aydınlık Dergisi ve İşçi Partisi’nin yalanları ortaya çıkacaktır.
Hüseyin Karanlık: Aydınlık Dergisi'nde daha önce çalışmış ve bizim de güvendiğimiz bir isim bunu söylemektedir.
Tuncay Güney: Bu kişi Aydınlık Arşivi sorumlusudur ve ben kendisini Aydınlık Dergisi'nden tanıdım. Ben Türkiye’ye giriş yapmadım. Eğer girmiş olsam Türkiye’de nasıl eli kolu sallayarak gezeceğim? Bu konunun araştırılmasını ve yargıya yansıtılmasını istiyorum.
Şamil Tayyar: Tuncay Güney, Hüseyin Karanlık’ı nasıl tanıyor?
Tuncay Güney: Nerden ve nasıl anlatılacağına bağlı bir soru bu. Her doğru her yerde söylenmezmiş. Hüseyin Kartal’ın Kartal İşçi Partisi üyesi olduğunu biliyorum. Bu sitedeki insanlar sizi bilmiyor. Bu kavgayı siz başlattınız. Ergenekon operasyonundaki CIA ajanı olarak kapak yaptınız. Yalan söylüyorsunuz. Siz İstanbul Emniyeti'nde bir grubun başısınız. Polis ile partinin ilişkilerini sağlayan sizsiniz. Bugün benim evimde yakalanan pasaportun içinden çıkmıştır. Biraz sonra partinizin Ergenekon çizelgesinde ne işler yaptığını açıklayacağım.
Teknik kayıtlarda yanlışlıklar olabilir. Siz İstanbul Emniyeti Pasaport müdürlüğünüzde PKK’nın yurtdışına çıkamayana, rüşvetle el altından pasaport alıyorsunuz. Benim cüzdanımdan çıkan kayıtta siz yürütüyorsunuz bu işleri.
Adnan Akfırat Bey İstanbul Havaalanı Şube Müdürü dedi. Havaalanında görüştük. 500 dolar pasaportun içine koyduk. Ben 600 dolara Türkiye’den çıktım. Adnan Akfırat’tı. Kendisine teşekkür ediyorum.
Tuncay Güney: Sizin yayınladığınız kitapta yayınladığınız belgeler benim kabul etmediğim belgeler ve Ergenekon iddianamesinden yazılmış bir kitap. Benden zorla ifade alındığını söylediniz. 9 gün sorgulandım. Kamera Adil Bey’in odasında çekildi. 7 ve 8. gün video kasede alındım. Video kaydına kadar olan dönem kötü bir dönemdi. Uluslararası hukuk işkencede alınmış ifadeleri kabul etmiyor. Beni Ergenekon’da çözümsüzlük odağı olarak göstermeye hakları yok. Sanık avukatları ellerine birer benzin bidonu almışlar. Olayın üzerine su döküyorlar. Vermiş olduğum bilgilerin doğrulukları olsa bile bugün kabul etmiyorum.
Rıdvan Akar: Vural Ergün’ün hazırladığı kitapta sizin ifadelerenizde bir eksiklik olduğu iddiası var. Sizin ifadelerinizde eksik bölüm var mı?
Tuncay Güney: Evet kayıtlarda eksiklik vardır. Ben kasetlerin tam olarak yayınlandığına inanmıyorum. Ben hakim ve savcılara bir şikayette bulunmadım. Ben İşçi Partisi’nin yaptığı bir ihbarcılık yapmadım.
Rıdvan Akar: İfadelerinizden hangi bölümler çıkarıldı?
Tuncay Güney: Bu konuda cevap vermek istemiyorum.
Şaban Arslan: 4. kasette bir bölümün çıkarıldığı belli oluyor.
Tuncay Güney: Ben 7 yıl önce işkenceyle konuştum, 7 yıl sonra bazı gazetecilere savunma yapıyorum. Bir şey itiraf etmiyorum.
Saygı Öztürk: Gelip Türkiye’de yeniden anlatsan, bazı olayların ortaya çıkmasını sağlasan daha iyi olmaz mı?
Tuncay Güney: Beni Türkiye’ye getirtmeleri demek beni öldürmeleri demektir. Ben bunun farkındayım. Türkiye’de devlet ve diğerleri bırakın cezaevini kontrol etmek sokağı kontrol edememektedir. Benim can güvenliğim yoktur. Ergenekon üyesi olmadığımı her zaman söyledim. Bana tanıklık teklif edilmedi.
Saygı Öztürk: Büyükelçilik’ten bana hiçbir teklif gelmedi. Türkiye devleti gayri resmi değildir.
Rıdvan Akar: Siz taslakta sanık olarak geçerken iddianame açıklandığında isminiz iddianamede yer almıyor. Siz nasıl oluyor da bu davada hem tanıksınız hem sanıksınız ?
Tuncay Güney: Bir hukuk adamının bu konuda açıklama yapması lazım. Kimsi bu konuda açıklama yapmıyor. Orada eksik olan dosyalardan en önemlisi bir çizelge vardı, şema olarak çizilmiş bir plandı. Bir Türkiye haritası vardı. Harita bölünmüştü. Ergenekon yapılanması ve planlar vardı. Bu planlar da ortaya çıkmadı. Dedim ki Ergenekon ve PKK benim sorunum değil, Türkiye’nin iç sorunudur. Türkiye barosuna başvurarak avukat istedim. Türkiye’deki Ergenekon davasını izlemek için avukat istedim ancak Türkiye’de olmadığım için avukat verilmedi.
Mehmet Ali Birand: Türkiye’ye gelir misiniz?
Tuncay Güney: Ne beni zorla getirdiklerinde, ne mahkemede hiçbir kelime konuşmayacağım. Daha önce konuştuklarım işkenceydi.
Rıdvan Akar: Fethullah Gülen ve cemaatle ilgili bölümler mi kasetten çıkarıldı?
Tuncay Güney: Ben bu işe girmek istemiyorum. Türkiye’de bazı gazeteciler beni arayıp iki Mehmet’in kavgasını soruyorlar. Bana telefon açan gazetecileri açıklasam diyecekler ki ben böyle bir cümle kullanmadım. Ben Adil Serdar Saçan’ın Ergenekoncu olduğuna 7 yıl önce inanmıyorum. O Dönem Adil Bey Ergenekoncu değildi. Ben belgelerimin Adil Bey’de nasıl olduğunu, devletin bana barodan avukat vermemesine dahil, hiçbir şey bilmiyorum.
Ben tarih boyunca dinlere yakın bir insanım. Ben Fethullah Gülen'ci değildim. Başka bir mensup da değildim.
Saygı Öztürk: Geçmişteki söyledikleriniz ne kadarı doğru? Mesela Türk Silahlı Kuvvetleri PKK’ya silah mı sattı? Bu iddiaların ne kadarı doğru?
Tuncay Güney: Ben Adil Bey’i programa davet ettim. Ama kendisi katılmadı. Adil Bey’in bir iki yönlendirmesi oldu. Birisi kendisinin dosyasında. İkincisi de bir valinin o dönem bir kasedi olduğuydu. Tarabya otelinde. Evimi alt üst ettiler. Bugün Adil Bey röportajlarında istihbarat bölümünün Fethullahçı olduğunu söyledi. Kendisi ben bu işlerden çıkamıyorum dedi. Sayın Eymür programda Barzani'ye bir koli kalaşnikof mermisi verdik dedi. Bunu hep birlikte izledik.
Veli Küçük’le çalıştınız mı? Veli Küçük ve Doğu Perinçek hangi ortak paydada buluşuyor?
Recep Tayyip Erdoğan’a suikast konusundan bahseder misiniz?
Tuncay Güney: O dönem Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'ydı. Doğu Bey'in bir çalışması vardı. Bir tez getirdi; yenilikçiler ve gelenekçiler diye. Yenilikçilerin ayrılacaklarını ve yurtdışında parti kuracaklarını belirtti. 1996’dan bu yana Erdoğan hakkında bir araştırması vardı. Bugün Büyük Ortadoğu planı denen planın adı Büyük Ortadoğu Devleti'dir. Kendisi de dedi ki, bu ülkede Erdoğan olmasa da ne olur. Ancak buna 1 numara karşı çıktı.
Veli Küçük’le gazetecilik vasıtasıyla tanışıyoruz.