Aragones'in Güiza ısrarını doğru buluyor musunuz? Carlos'taki değişimin sebebi nedir?
FENERBAHÇE kadrosunda Güiza'nın alternatifi yok. Ondan randıman alınacaksa, orta sahadaki oyuncuların İspanyol golcüyü beslemesi lazım. Fenerbahçe, Ankaraspor'u 2-0 yeniyor ama 18 içinde çoğalamıyor. Orta sahada pas verecek çabuk oynayacak oyuncu yok. Güiza, bitik bir oyuncu değil. Kötü de oynamıyor, mücadele ediyor, çalışıyor. Ama ne göbekten, ne kenardan adama top gelmiyor. Ne yapacak Güiza o savunmanın arasında. Aragones, doğru yapıyor. Güiza bu takımda oynar ama geriden destek şart.
Semih, Güiza'nın yanında görev yapmalı. O orta sahada oynatılıyor. Semih ceza alanı içinde verim alınacak bir isim. Orta sahada da bir şeyler yapmaya çalışıyor ama oranın adamı değil. Golcülüğünden de uzaklaşıyor. Sorun burada. Alex gelince, Güiza da Semih de daha farklı olur.
Carlos için çok şey demeye gerek yok. Kalitesi malum. Büyük bir isim. Sadece fiziki durumu eleştirilebilir ama onun böyle bir durumu da yok. Hücumu seviyor. Ankaraspor maçında atılan iki golde de o var.
Carlos ile oynamayı bilmiyorlar. O ileriye gidince, arkasını kapatacaksın. İyi niyetiyle oynayan ama hiçbir şey yapamayan Uğur da ileri çıkıyor. Edu savunmasına giriyor bu kez o zaman da savunmanın göbeği boşalıyor.
Vederson ile daha uyumlu olurlar. Carlos ileriye gittiğinde kademesine girecek yapıda ve o da vatandaşı gibi toplara iyi vuran, orta yapabilen bir isim. Carlos ileri çıktığında arkasındaki boşluk kapatılırsa, Fenerbahçe o kanattan çok daha etkili gelir.
Baros tek başına olmaz
Ümit, Nonda ve Baros gibi hücumcuları bulunan G.Saray'ın forveti niçin suskun kalıyor?
TEK santrfor hüviyeti Baros'a uymuyor. Galatasaray ileride tek forvetle oynayacaksa bu ya Nonda ya da Ümit olmalı. Skibbe bunları oynatmıyor. Baros fizik olarak çabuk, süratli ama ikili mücadelede zayıf. Ufak bir darbede dağılıyor. Sağa, sola çok koşuyor. Skibbe tek bir şey yapacak. Rakip savunmayı sırtına alan bir adamı onun yanına koyacak ve birlikte oynayacaklar. O zaman Baros'tan daha fazla verim alır.
Her takım gol sıkıntısı çekebilir. Ama elindeki mevcut kadroya göre bunu en az yaşaması gereken takım Galatasaray. Oyuncu, "Bu maç ben mi oynayacağım, yoksa öbürü mü?" derse kötü. O zaman durum tatsızlaşır. Adamlar bir maç oynuyor, diğerinde yedek kulübesinde. Skibbe, bu işi rayına koymalı.
İstanbul BŞB. karşısında Galatasaray kötü değildi. Çok da iyi değildi ama mücadele ederek kazanmasını bildi. Önemli olan da 3 puan zaten. Lincoln, biraz hareketlenince çok şey kazandırıyor takımına. Mükemmel de bir gol attı. Henüz gene normalin altında. Geçen sezon aldığı ceza nedeniyle futboldan soğudu, ayrılmak istedi. Bu sezon rüzgar tersine esti. Biraz daha moralli ve bu da Galatasaray'ın işine yarıyor. Türk futbolseveri bu tip adamları sever. Galatasaray taraftarı da Lincoln'e büyük destek verdi. Bu sezon daha yararlı bir Lincoln var.
Yönetici işini bilecek
Benfica maçı sonrası hocasından izin alarak Meira ile birlikte gece şehir turuna çıkıyorlar.
Biraz kafa dağıtmak istiyorlar. Lincoln, pofpoflanmayı ve rahat olmayı seviyor. Geç dönmeleri eleştirilebilir, ama gitmelerine kimse karışamaz. Hoca izin vermiş. Yöneticiler bu durumda devreye çıkıyor kendilerinden de izin alındığını söylüyorlar.
Futbolcuya, takımdan sorumlu adam söylemesi gerekeni söyler. Bu da Galatasaray'da Adnan Sezgin ve Michael Skibbe'dir. İdareciler, idareciliği bilecek. Kendilerine farklı şeylerle rüzgar yapmayacaklar. Senin işin Galatasaray'ı yönetmek. Kulübü idare etmek. Futbol takımına maydonoz olmayacaksın. Yöneticiler bir şeyin içine çok girerse, orada huzursuzluk olur.
Avantajları kazanmaları
Trabzonspor, lig ve kupada niçin ayrı görüntü sergiliyor?
KÖTÜ oynamıyorlar, çok da iyi değiller. Yeni bir takımlar. Ama netice almasını biliyorlar. Kupada, Beşiktaş'a karşı kötü oynamadılar, son dakika golüyle puansız ayrıldılar. Bundan sonra bütün her şeylerini lige verecekler. 5-6 yeni isimle oynamalarına rağmen çok iyi yerdeler.
Maçları kazanarak da liderlik koltuğunda oturmayı hakediyorlar. Üç büyükler çok iyi de Trabzonspor mu kötü? Onlar da beklenin altında gidiyorlar. Trabzonspor'un avantajı, rakiplerinden daha fazla maç kazanmış olması. Bordo mavililer, her hafta tecrübe ve moral kazanıyor. Zirve yarışında da sonuna kadar olacakları kesin.
Konuşmayı bilmiyorlar
Bursaspor ile Beşiktaş yöneticileri arasındaki demeç savaşı, maça nasıl yansıdı?
GÜZELLİKLER isteniyor ama güzel şeyler yapılmıyor. Bursa'da, Beşiktaş seyircisi olsaydı sahadaki mücadele daha güzelleşirdi. Ama önce şu gerçekleşmeli. Seyirci birbirine hakaret etmemeyi öğrenmeli. Olay oradan patlıyor.
Bir taraf seyircisi, diğerine yükleniyor. Öbürü de ona. Karşılıklı hakaretler maçı da iğrenç hale getiriyor. Sinirler geriliyor bu sahaya da yansıyor. Küfür etmeyi bırakacaklar. Takımlarını destekleyecekler. Türk seyircisi bunu beceremiyor. Küfür edince çok iyi taraftar olduğunu sanıyor.
Bursa'da, Beşiktaş iyi mücadele etti. Yeşil beyazlılar da karşılık verdi. İki taraf da yenilmek istemedi. Beşiktaş, iki pozisyona girdi. Birinde Nobre boş kaleye atamadı, diğerinde de Serdar Özkan. Maçı kazanabilirlerdi ama bir puanla yetindiler. Bursaspor da pozisyona girdi değerlendiremedi.
Gerginlik maça da yansıdı. Yansımamasına da imkan yok zaten. Yöneticiler, verecekleri beyanatlara çok dikkat etmeli. Konuşmayı bilmiyorlar. Ayıp denen bir şey var. Futbol seyredeceğimize, futbol konuşup, yazacağımıza nelerle uğraştırıyorlar bizi.