Güncelleme Tarihi:
LİBERALLER TEPKİ GÖSTERDİ
Aynı CDU içinde liberal kanat yıpranmış öncü kültür kavramının yeniden siyasete taşınmasına tepki gösterdi. CDU eski genel sekreterlerinden Ruprecht Polenz, “İnsanları birlikte tutan kurallar yasalardır. Almanya’da bunun çerçevesini anayasa belirler. Anayasanın dışında bağlayıcı kurallara nasıl bir ihtiyaç olur ve farklı kültürlerin yaşadığı Almanya’ya bu nasıl uyar” diye eleştirdi.
UCUZ KAMPANYA
İçişleri Bakanı’nın öncü kültür tezine diğer tüm siyasi partilerden yoğun tepki yağdı. Sosyal Demokrat Parti (SPD) lideri ve başbakan adayı Martin Schulz, “Öncü kültür özgürlük ve adalettir” dedi. SPD Başkan Yardımcısı Ralf Stegner, “Sağ popülistlerin peşinden koşmak için ucuz bir seçim kampanyası” diye tepki gösterdi. SPD Grup Başkanı Thomas Oppermann, “Yapay bir tartışma bu. Hedef şaşırtıyor” dedi.
Sol Parti’den Jan Korte, “Öncü kültür tartışmasında bininci baskı. Oy avına çıktılar” dedi.
Yeşiller Eşbaşkanı Cem Özdemir, “Benim öncü kültürüm Avrupalılık” dedi. Yeşiller Grup Eşbaşkanı Katrin Göring Eckardt, İçişleri Bakanı’na, “Öncü kültür tartışması yerine sorunlara çözüm bul” çağrısında bulundu.
TARTIŞMANIN KÖKENİ
Öncü kültür kavramının ilk akademik babası Suriye kökenli siyasal bilimci Bassam Tibi oldu. Tibi, “Toplumu birarada tutan değerler birliği” olarak 2000 yılında öncü kültür kavramını kullandı. Bu kavramı o zamanki CDU Grup Başkanı Friedrich Merz ilk kez siyasete taşıdı. Merz, “Göçmenler Alman öncü kültürünü kabul etmelidir” dedi. Bu kavram yabancılara karşı kışkırtıcı bir propagandaya dönüştü. Yılın en kötü kelimesi seçildi. Siyaset dünyası toplumu kamplaştıran öncü kültür kavramından uzaklaştı ve bir daha kullanmamaya özen gösterdi. Arada bir bu kavramı yeniden siyasete malzeme yapmak isteyenler çıktı, ancak tutmadı.
Almanya’da süper seçim yılında şimdi bu kavram yeniden alevlendirilmek isteniyor. Bakan de Maiziere, “Biz burka değiliz” sözleriyle, göçmenleri, mültecileri ötekileştiriyor.