Gerçek annemi 9 yaşında tanıdım ve evden kaçtım

Mersin Pozcu Mahallesi'nde TIR şoförü Yüksel ile eşi Almancı kızı Tülay'ın yavruları olarak 4 Ağustos 1980 Perşembe günü sabaha karşı 02.00'de dünyaya gelen Güzide Duran'la Çırağan Otel Kempinski'deyiz.

Hem de Sevgili Eyüp Babür ile Gülderen Tuğcu'nun torpiliyle süper lüks Başkan Suiti'nde. Bir yanda güzelim Boğaziçi, öte yanda 1.83 boyunda, 57 kilo ağırlığında 39 numara ayakkabılı 87-61-92'lik Güzide Duran. Köpekdişinin üstüne lazerle taktırdığı imitasyon pırlanta da cabası. Siz de göreceksiniz, makyajsız Güzide ne kadar masum, sade ve güzelse, makyajlı ve tuvaletli Güzide de o kadar müthiş bir afet.

Güzide Duran şu anda nice ünlü devlet başkanlarının, kralların, kraliçelerin, prenslerin, prenseslerin, başbakanların yattığı Çırağan Otel Kempinski'nin President Suitinin muhteşem kuştüyü yatağına uzanmış neleri düşünüyor dersiniz?

Merak ediyorsanız mendillerinizi hazır edin, çünkü birazdan Mersin'den İstanbul'a uzanan acıklı ve ibret dolu bir Türk filmi izleyeceksiniz. Bu filmde gözyaşı, zulüm, kin, aşk, nefret, ihtiras, ihanet ne ararsanız bulacaksınız. Ve gerçek Güzide Duran'la ilk kez tanışacaksınız. Herkes yerini alsın, filmimiz başlıyor.


Üvey annem, öz çocuğuna sucuklu yumurta yapardı


Güzide'nin öyküsü Mersin'in Osmaniye semtinden başlıyor.

- Yener ağabey, ben parçalanmış bir ailenin ana baba sevgisinden mahrum yetişmiş bir çocuğuyum. Annemle babam ben iki yaşındayken ayrılmış. Benden iki yaş küçük erkek kardeşim Gökhan'la ikimizi babaanneye vermişler. 9 yaşına kadar gerçek annemin kim olduğunu bilmedim. O sırada babam yeni bir evlilik yaptı, o kadından Gizem adlı bir kızı dünyaya geldi. Babaanne bize bakamaz hale gelince babam bize Osmaniye'deki evine aldı ama, üvey anneyle hiç anlaşamadık. Mesela çamaşırları hep bana yıkatırdı. Babamın yoldan geleceği gün beni biraz süsler, kendisi ise eski şeyler giyinirdi. Çalışmaktan çok yorulmuş gibi yapmak için. Babama annemin kim olduğunu, nerede yaşadığını sorardım; bana ‘‘Onu unut’’ diye kızardı. TIR şoförü olan babamın yüzünü ancak üç ayda bir görüyorduk. Bir hafta kaldıktan sonra tekrar yollara düşüyordu. Üvey annemizin ilk evliliğinden de bir çocuğu vardı. Zalim kadın bize yemek vermezdi, kendi çocuğuna ise kokular saçan sucuklu yumurtalar kırardı.


Dayak yiyince gece yarısı kaçtım

Üvey anne burada, peki gerçek anne nerede?

- Atatürk İlkokulu 2. sınıfında okurken müdür yardımcısı derse girip ‘‘Güzide Duran benimle gelsin’’ dedi. Odada ağlayan uzun boylu iri yarı, güzel bir kadın vardı. Birden ayağa kalkıp ‘‘Yavrum, biricik kızım ben senin annenim’’ diyerek boynuma sarıldı. Bu arada müdür yardımcısı da onun söylediklerini onaylıyordu; meğer beni çağırmadan önce kendi aralarında konuşmuşlar. Böylece 9 yaşında annemle yeniden tanışmış oldum. O gün kendisinden bir fotoğrafını alıp arkasına ‘‘Canım anneciğim’’ yazdım, evdeki yastığımın altına koydum. Ertesi gün okula gittiğimde fotoğrafı yastığımın altında unuttuğum aklıma geldi. Hasta numarası yapıp okuldan kaçıp eve koştum. Kapıdan girdiğimde iş işten geçmişti, kadın resmi çoktan bulmuştu bile. Kadından bir güzel dayak yedim ‘‘Bu fotoğrafı nasıl saklarsın?’’ diye. İşte o gün evden kaçtım, gecenin 03.00'ünde, babam seferdeydi. Gökhan korktuğunu söyleyip benimle gelmedi. Çocuk aklımla en sevdiğim kıyafetleri bir naylon poşete koyup tek katlı evin balkonundan bahçeye atladım. Issız ve karanlık sokaklardan kalabalık caddeye kadar yürüdüm, tek çarem otostop.


YARIN: Topal'ı gazinosuna sokmadım
Yazarın Tüm Yazıları