Güncelleme Tarihi:
Güler'in savcılıkta verdiği ifade şöyle:
‘YERE YAT’ SESLERİ“
15 Temmuz 2016 saat 21.25 sıralarında makam odamda yalnız başıma çalışmaktaydım. Kapı çalındı. Girmesini söyledim. Birden bir patırtıyla ‘Yere yat yere yat’ sesleri yükseldi. Odamda yaklaşık eğitim kıyafetli silahlı, silahların hepsi üzerime çevrilmiş 10 personeli gördüm. İçlerinden biri tekrar ‘Yere yat’ şeklinde bağırdı. Ben de ‘Siz kimsiniz’ diye sordum. Tekrar ‘Yere yat’ diyerek üzerime saldırdılar.
BİRİNİ FIRLATTIM
Ben bunlardan bir tanesini tutarak diğer tarafa fırlattım ve yere düştü. Bunun üzerine daha büyük bir öfkeyle üzerime çullandılar. Yüzükoyun yere yatırdılar, içlerinde bir tanesi kafama ayağıyla bastırdı. Ayaklarımı ve kollarımı ayırıp çekiyorlar. Ellerimi arkadan bağladılar. İlk başta ağzımı bantladılar.
ONLARI EMİR SUBAYIM YÖNETİYORDU
O vaziyetteyken sivil biri sırıtarak omzuma vurdu. ‘Komutanım merak etmeyin bir tatbikat’ diye alaycı ifadelerle konuşunca baktım benim emir subayım Mehmet Akkurt’tu. Ekibin yöneticisi olduğunu anladım. Kafama yüzümü kapatacak şekilde bere geçirdiler. Bu şekilde zorla beni kaldırdılar. Ben bu yapılanlara karşı direniyordum. Beni yerde sürükleyerek koridora çıkardılar.
3 KAT SÜRÜKLEDİLER
Beni koridorda sağa doğru çevirerek sürüklediler. 3 kat aşağıya sürükleyerek götürdüler. Daha sonra binanın yan tarafında bulunan kapıdan dışarı çıkardılar. Bir araca soktular. Araç hızla hareket etti. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın istikametindeki kapıya doğru götürdüler. Nizamiyeye gelince kapıları aç diyerek bağırıyordu. Bağıran kişi sesinden tanıdığım kadarıyla emir subayım Mehmet Akkurt idi. Kapıya orada bulunan mantar bariyerlerin içeriden indirilmemesi nedeniyle açtırmayınca öndeki Mehmet Akkurt araçtan idi.
ATEŞ ETTİLER
Oradaki birilerine kapıyı aç yoksa ateş edeceğim diye bağırdı ve ateş etti. Karşı taraftan da mukabil ateşle karşılık verildiğimi anladım. İçerisinde olduğum araca mermiler isabet ediyordu. Araçta benim yanımda oturan biri araçtan indi ve ‘Bir şehit’ diyerek bağırdı. O anda araçta solumda bulunan şahsa omuzum ile şiddetli bir şekilde vurdum. Bunun üzerine açık olan arka kapının muhtemelen dışında sol tarafta bulunan diğerleriyle birlikte beni araçtan dışarı çıkardılar ve dizlerimin üzerinde asfalt üzerinde sürüterek başka bir araca götürdüler. Kışla içinde yere götürdüler uzunca bir süre bekledik. Helikopterle Akıncı Üssü’ne getirildim.
YAKA PAÇA
Yanımda kimse yokken arka koltukta 2-3 dakika beklememin ardından tekrar beni indirdiler ve berenin aralıklarından gördüğüm kadarıyla ambulansa bindirdiler. Genelkurmay kışlası içerisinde araç hareket ettikten bir süre sonra dolaştırarak bir binanın önünde durdular. Beni yaka paça araçtan çıkartarak çok dar bir merdivenden muhtemelen 1 saat aşağıya indik. Orada bir odanın içerisine beni soktular. Daha sonra beni yukarı doğru çıkardılar, tam binadan çıkarken birisi hayır olmadı dedi ve tekrar aynı merdivenden inerek aynı odaya girdik.
ÜS BOMBALANINCA RAHATLADIM
Daha sonra uzun bir zaman geçti. Bu arada seslerinden duyduğum F-16 olmadığını ve F4 olduğunu değerlendirdiğim jetlerin uçtuğunu ve manevra yaparak makineli top ile bomba atarak taarruz ettiğini fark ettim. Bunun isyancılara karşı silahlı kuvvetlerin bir karşı hareketi olduğunu değerlendirdim. O anda bir rahatlama hissettim.
KELEPÇELERİ AKIN ÖZTÜRK ÇIKARDI
Kapı açıldı Orgeneral Akın Öztürk’ün sesini duydum. ‘Yav Yaşar sen burada ne geziyorsun, senin burada olduğundan hiç haberim yok’ dedi. Gözlerimi bağlayan bezi kendisi açtı. O esnada odada ikimizden başka kimse olmadığını gördüm. Akın Öztürk kapıyı açıp dışarıda bekleyen şahsa “Komutanın neden ellerini ayaklarını bağladınız. Çabuk oradan bir şey getir ve bunları aç” dedi. Akın Öztürk yine bizzat kendisi ellerimdeki ve bacaklarımdaki kelepçeleri kesti. Karşıma oturdu ve kendi astsubayı olduğunu söylediği sivil kişiye çay, su ve bir tabaka da çerez getirtti.
SİLAHLI NÖBETÇİ VAR DEYİP GİTTİ
Ayrıca o şahsa ‘Yaşar Paşa’nın evini ara ve kendisinin sağ olduğunu ailesine haber ver’ dedi. Akın Öztürk konuşmaya başladı ve bana hitaben ‘bu herifler manyak, sen devlete karşı nasıl böyle bir şey yapabilirsin’ dedi. Dün gece 23.00’ten beri burada olduğunu ve herifleri bu hareketi bırakmaları için ikna etmeye çalıştığını, bir kısmını ikna ettiğini söyledi. Sonra kapıda silahlı nöbetçi olduğunu söyleyerek çıkıp gitti.