‘Aşk Oyunu’, ‘Aşk ile Yap’, ‘Ex Aşkım’, ‘Aşk Tanrısı’, ‘Aşk Kokusu’, ‘Aşkım Aşkım’ gibi onlarca aşk şarkısı yazdınız... Aşktan çok mu çektiniz?
- Tam tersi, hep aşktan beslendim. Aşk için şarkı yazmaktan bütün hücrelerimle keyif alıyorum. Aşka hizmet etmek üzerime vazifeymiş gibi geliyor. Aşkla yatıp aşkla kalkıyorum ve bundan çok mutluyum.
Sizin ‘aşk’ tanımınız ne?
- Aşk gökyüzünde yürümek gibi... O özgürlük hissi, ayakların yere basmayışı, inanılmaz bir enerji... Aşka; birçok şeyi unutturan, insanı tekrar kendini sevmeye programlayan, çok önemli bir vitamin gözüyle bakıyorum. O ‘göz güldüren haller’ insanın çevresine çok büyük bir pozitif enerji yaymasına sebep oluyor. O yüzden aşk, benim için olmazsa olmaz.
Zaman içinde bu konudaki düşünceleriniz değişti mi? Mesela 20 yaşındayken aşk sizin için ne ifade ediyordu, şimdi ne ifade ediyor?
- 20 yaşında biraz daha heyecan verici bir yan etki gibi görüyordum. Şimdi yemek yemek, su içmek kadar önemli geliyor.
Yıllar içinde insanların aşka bakışı değişti mi?
- Artık her şey çok hızlandı, seçenekler çoğaldı. Romantizmimizi kaybettik. Kablolar hayatımıza girdiği andan itibaren çiçekler azaldı...
Nasıl yani?
- İletişim çağıyla insanların birbirine ulaşması, birlikte hareket edebilmesi kolaylaştı. Eskiden; internet yokken ve sosyal medya kanalları bu kadar gelişmemişken, küçücük bir mahallede, küçücük bir apartmanın sakinleriyken, insanlar biraz daha ‘kapalı kutuydu’. Biraz daha kirletilmemiş duygularla, bozulmamış hissiyatla yaşıyorlardı aşklarını. Şimdi gençler daha fazla göz önünde olmayı tercih ediyor. Gizem azaldı. Sevgilini alıp tatile çıktığında hiç fotoğraf paylaşmamak bugünlerde çoğu insanı tatmin etmiyor.